Webmaster Posted December 13, 2011 Share Posted December 13, 2011 Şair Serdar Tuncer ile özel bir söyleşi http://www.ayasofya-zeitschrift.de/wp-content/uploads/Interview-Serdar-Tuncer-1-300x200.jpg Serdar Bey, bir edebiyatçı olarak ´gurbet´ kavramını nasıl değerlendiriyorsunuz? İnsanoğlu gurbette. Asli mekanı ruhlar alemi´dir. Onun için yeryüzüne gönderilmiş olmak zaten bir gurbet. Ama bu tabiki işin batın tarafı. Zahiren de gurbeti çekiyor olmak, gurbeti ikiye katlar. En azından vatanınızda, dilinizin konuşulduğu, Ezan-ı Muhammediyenin duyulduğu, doğduğunuz, büyüdüğünüz topraklarda olmak, birinci gurbeti, yanı asıl gurbeti hafifleştirir. Ama vatanın dışında olmak, bu gurbeti katmerleştiriyor. Allah, katmerli gurbet yaşayanların yardımcısı olsun. Peki, bu katmerli gurbet yaşayanların durumlarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Siz bir çok defa Almanya´ya gelip gittiniz. Sizin gözlemleriniz nasıl? http://www.ayasofya-zeitschrift.de/wp-content/uploads/Interview-Serdar-Tuncer-2-300x200.jpgBiz tabiki güzel insanların arasında bulunduğumuz için, güzel görüyoruz. Burada benim fark ettiğim bir refleks var. Türkiye´de belki ´zaten müslümanız, zaten ezan sesi var, zaten herşey bizim gibi´ değerlendirilirken, burada yokluğun içerisinde insanların manayı arama derdine düştüğünü, çocuğunu yetiştirmek için daha fazla gayret sarf ettiğini görüyoruz. Camiye, mescide götürebilmek için çabalıyorlar. Yani Türkiye´de hazır bulmuşuz biz, burada bir yitiği elde etmeye çalışıyor insanlar. Böyle gözlemliyorum. Ama bunun yanı sıra yeni yetişen nesiller, onların bizim örfümüzden, ananemizden, dilimizden, dinimizden kopmaması lazım. Burada büyük bir sorumluluk ve vebal var. Serdar bey, edebiyatçılar dünyaya biraz farklı bakarlar. Onun için sizin bu konuda tavsiyelerinizi merak ediyorum. Bahsettiğiniz bu örfü, adeti ve kültürü muhafaza edebilmek için sizce ne yapmak gerekiyor? Aslında bir çok şey söylenirde, ama en önemlisi yaşamak. Mesela namaz kılmayan bir adam, evladına ´namaz kıl´ dediğinde hiç tesiri olmaz. Okumayan birisi, ´oku´ dediğinde hiç bir şeyi ifade etmez. Önce kendimiz okumak, kendimiz yaşamak, kendimiz o kültürü, o adeti ve herşeyden evvel dini aile içerisinde yaşatmamız gerekiyor. Bunu yapabildiğimiz vakit, Köln´ün ortasında Medine´de gibi yaşarsınız. Ama bunu yapamadığınız vakit, Medine-i Münevvere´de çölün ortasındaymış gibi kalıverirsiniz. Dolayısıyla iş sizde başlayıp, sizde bitiyor. Almanya´ya veya Avrupa´nın herhangi bir ülkesine gelirken, ayrı bir heyecan yaşıyormusunuz? Neticede buraya insanların özlemlerini giderebilmek için geliyorsunuz? Şimdi, batı medeniyeti bugün önde olan bir medeniyet. 4-5 asır evvele bakarsak, medeniyetin sembolü biziz. Bizim milletimiz, İslam medeniyeti ve Osmanlı. Ama bugün baktığımızda batı, medeniyetin başını çekiyor. Dolayısıyla buraya gelirken biraz da o gözle geliyoruz. Burada kalanlar da biraz o gözle bakması lazım. Çünkü Köln´de ki Dom´u görünce Süleymaniye´nin değerini anlıyorsunuz. Onun için burayı bilmeden oraların değerini bilmek mümkün değil. http://www.ayasofya-zeitschrift.de/wp-content/uploads/Interview-Serdar-Tuncer-3-300x200.jpg Son olarak Serdar Bey, gelecekteki projelerinizden biraz bahsedermisiniz? Şuan Uğur Işılak ile beraber “Mehmet Akif´in Şiirleri“ albümünü hazırlıyoruz. Grup İnce Saz ile beraber “Fuzulu Şiirleri”ni güzel bir sahne programı olarak hazırlıyoruz. Birde bir kitap projemiz var. Denemeler olarak çıkacak inşaallah. Serdar Bey, kıymetli vaktinizi ayırdığınız için teşekkür ederiz, projelerinizde başarılar dileriz. Publiziert in der Ayasofya 36, 2011 Link to comment Share on other sites More sharing options...
Recommended Posts