Webmaster Posted August 12, 2013 Share Posted August 12, 2013 SAİD NURSİ RİSALE-İ NUR KÜLLİYATINDA ALMANLAR HAKKINDA NELER YAZAR? Yaşadığı dönem açısından her devlet hakkında bir şeyler söylememiş olsa da, Almanlar, İngilizler, Japonlar, Avrupa, Ruslar, Araplar, ABD hakkında Said Nursi’nin yazdıklarını, söylediklerini eserlerinde sıklıkla görürüz. Bu makalenin içinde de Risale-i Nur Külliyatının içinde Said Nursi’nin Almanlar hakkında neler yazdıklarını / söylediklerini derleyip, toparlamış olacağız. Eminim satır aralarında ifade edilen pek çok küçük ayrıntı da maddeler halinde gözler önüne serilmiş olacak. Şöyle ki; 1. “Hattâ el’an âdeta o iki ruh, şimdi de cesedleri değişmiş, Alman Fransız oldu." (S: 714) 2. “Bir iki sene sonra Meşrutiyet devrinde, şeair-i İslâmiyeye muhalif çok âdât-ı ecnebiyeyi ahzetmek ve gittikçe Türkiye’de yerleştirmekle; ve şimdi Avrupa’da Kur’an’a ve İslâmiyet’e karşı gösterilen hüsn-ü alâka ve bilhassa bahtiyar Alman Milletinde fevç fevç İslâmiyeti kabul etmek gibi hâdiseler; o ihbarı tamamıyla tasdik etmişlerdir." (S: 754) 3. “Birinci noktaya cevab ise: Evet bu cihan harbinden daha büyük bir hâdise ve bu zemin yüzündeki hâkimiyet-i âmme davasından daha ehemmiyetli bir dava, herkesin ve bilhassa Müslümanların başına öyle bir hâdise ve öyle bir dava açılmış ki; her adam, eğer Alman ve İngiliz kadar kuvveti ve serveti olsa ve aklı da varsa, o tek davayı kazanmak için bilâtereddüd sarfedecek." (Ş: 202) 4. “Karargâhtaki Türk, Alman ve Avusturya zabitleri, ayrı ayrı Bediüzzaman’a rica ederek başkumandana tarziye vermesi için ısrar ediyorlar." (Ş: 525) 5. “Alman âlimlerinden ve müsteşriklerinden Jochahim Du Rulph (Yoahim Dü Raf) Kur’anın sıhhate verdiği ehemmiyetten bahsederken şu sözleri söylüyor:" (İ: 222) 6. “O zaman, o manevî meclis demiş ki: "Bu Alman mağlubiyetiyle neticelenen bu harbde, Osmanlı Devleti’nin mağlubiyetinin hikmeti nedir?” (K: 19) 7. “Bu içinde bulunduğumuz Alman ve İngiliz harbinin bidayetinden, devamı müddetince, hadsiz zendeka ve münafıkların hiç yoktan sebebsiz olarak, şahsıma bir isnadat olsun için, gerek münevver fikirli âlim ve gerekse cahil mülhid hemen hemen birkaç dostlarım müstesna, memleket halkı kudsî hizmetimden küstürmek için, şeytan-ı aleyhi mâyestehık bütün memleket halkını iğfal ederek aleyhime tahrik etmiş olacaktır ki; "Nazif, muhalif bir siyasetle ittihad-ı İslâm’a tarafdar eder, siyaset propagandası yapıyor" zihniyetini şiddetle aleyhimde, memleket halkına ve erkân-ı hükûmete kadar sirayet ettiriyorlar." (K: 42) 8. “Altı-yedi ay sonra, Feyzi ve Salahaddin vazife-i neşri yaptıktan sonra, mezkûr kur’aların en tehlikeli bir zamanda Alman orduları Romanya’yı işgal, Bulgaristan’ın tazyik, İtalya da Yunanistan’la harbettiği bir sırada terhisleriyle o keramet anlaşılmıştır." (K: 62) 9. “Bu fırtınalı ve ilhadlı asırda, biri gizli Alman, üçü aşikâr devletlerin, beşerin bu asırda Kur’ana şiddet-i ihtiyacını hissetmesi ve bilfiil kabul etmesi büyük bir hâdise-i Kur’aniyedir." (E: 222) 10. “Şu zamanda herbir mü’min için, belki herkes için küre-i arz kadar bir bâki tarla ve o tarla baştan başa bahçeler ve kasırlarla müzeyyen ebedî bir mülk almak veya o mülkü kaybetmek davası açılmış ki; eğer İngiliz Alman kadar serveti ve kuvveti olsa ve aklı da varsa, yalnız o davayı kazanmak için bütününü sarfedecek." (St: 191) 11. “(1) Nitekim Bediüzzaman’ın dediği gibi; ihbaratın iki kutbu da tahakkuk etmiş, bir iki sene sonra Meşrutiyet devrinde şeair-i İslâmiyeye muhalif çok âdât-ı ecnebiyeyi ahzetmek ve gittikçe Türkiye’de yerleştirmek; ve şimdi Avrupa’da Kur’ana ve İslâmiyete karşı gösterilen hüsn-ü alâka ve bilhassa bahtiyar Alman milletinde fevc fevc İslâmiyeti kabul etmek gibi hâdiseler, o ihbarı tamamıyla tasdik etmişlerdir." (T: 54) 12. “Hem bugünkü dünyadaki ihtilafları halledecek olan; aklen, fikren terakki etmiş yirminci asır insanlarına hak ve hakikatı anlatabilecek yepyeni bir ilmî keşfiyatı ve bir teceddüdü Amerika’da, Avrupa’da hususan Almanya’da, taharri eden cereyanlar meydana gelmiş; eğer idrak edebilirler ve görebilirlerse, işte Risale-i Nur Külliyatı… Nitekim bu hakikatın idrak edilmeye başlandığını gösteren emareler, bahtiyar Alman Milleti içinde görülmektedir." (T: 696) 13. "(Alman âlimlerinden Jochahim Du Rulph)" (Nç: 186) 14. “Meşhur Alman hükümdarlarından Prens Bismark’ın edyan-ı muhtelife ve bilhassa İslâmiyet hakkında sarfetmiş olduğu sözlerini siz üstadımız efendimize arzediyoruz." (G: 110) 15. “Hattâ sizin bu kardeşiniz -siz de bilirsiniz- bu onsekiz senedir, o kadar muhtaç olduğum halde siyasete, hayat-ı içtimaiyeye temas etmemek için, hükûmete karşı bir tek müracaatım olmadığını ve bu sekiz-dokuz aydır küre-i arzın bu herc ü mercinden bir tek defa ne sual ve ne de merak etmek ve ne de anlamak ve ne de medar-ı sohbet etmediğimi hattâ şimdi sulh olmuş mu, harb bitmiş mi, İngiliz ve Alman’dan başka kimler harbediyor bilmediğimi, biliyorsunuz." (K: 146) 16. “Hem Avrupa milletleri, şu asırda unsuriyet fikrini çok ileri sürdükleri için, Fransız ve Alman’ın çok şeametli ebedî adavetlerinden başka; Harb-i Umumî’deki hâdisat-ı müdhişe dahi, menfî milliyetin nev’-i beşere ne kadar zararlı olduğunu gösterdi." (M: 323) 17. “Şimdi on senedir, kat’iyen dünya cereyanlarından ve vaziyetlerinden, Alman’ın mağlubiyeti ve Bolşevik’in istilasından başka hiçbir haber almayacak derecede beni hayat-ı içtimaiyeden çekmiş." (Ş: 358) 18. “Evvelâ: Bütün benim ile arkadaşlık eden zâtların şehadetiyle ondokuz seneden beri hiçbir gazeteyi okumayan ve dinlemeyen ve sormayan ve bu on sene beş aydır harb-i umumîden, Alman’ın mağlubiyetinden ve komünistin dehşetinden başka hiçbir haber almayan ve merak etmeyen ve bilmeyen bir adamın elbette siyasetle hiçbir alâkası yoktur ve siyasî cem’iyetlerle hiçbir münasebeti olmaz." (Ş: 364) 19. “Güya aleyhdarlarım benden bir intikam almak hasebiyle gıyabımda, hem müdhiş cereyanı şiddetlendirmek için, kendilerince menfur telakki ettikleri "Almancı" namıyla hakaretlere maruz bırakmaktan çekinmediler." (K: 42) 20. “Şaban-ı Şerifin onbeşinci cumartesi Leyle-i Berat gecesi rü’yamda; büyük berrak, küçük bir deniz olan bir göl sahilinde İngiliz veyahut Almanla, biz yani Türk hükûmeti harbediyormuş." (St: 51) 21. “Hem Berlin’de Almanlar Zülfikar’ı aldıkları vakit, bir gazetelerinde alkışlayarak ilân etmişler." (Em: 53) 22. "Çünki her hükûmetin zulmünü gören Yahudiler, Almanya memleketinde kesretle toplanıp intikamlarını almak için, Komünist Komitesi’nin tesisinde mühim bir rol ile yahudi milletinden olan "Troçki" namında dehşetli bir adamı, Rusya’nın başkumandanlığına ve terbiyegerdeleri olan meşhur Lenin’den sonra Rus hükûmetinin başına geçirerek Rusya’nın başını patlatıp bin senelik mahsulatını" (Ş: 587) 23. “Ondan sonra inşâallah tam yaldızlı olarak ve üç renk ile Mısır ve Almanya veya İtalya gibi bir yerde tab’edilecek." (Em: 160) 24. “Sulh-u umumî taraftarı Almanya ve Amerika gibi bazı ecnebilerin de Risale-i Nur’u tercümeye başladığını haber aldık." (T: 705) 25. “Risale-i Nur Avrupa, Amerika ve Afrika’da da hüsn-ü teveccühe mazhar olmuş; başta bahtiyar Almanya ve Finlandiya olmak üzere, birçok memleketlerde okunmaya başlanmıştır." (T: 711) 26. “Bugüne kadar bu komünistler, İdil-Ural, Kafkasya, Almanya, Kırım, Azerbeycan, Garbî Türkistan ve komşumuz Doğu Türkistan’ı istilâ ettiler." (T: 719) 27. “Hem bugünkü dünyadaki ihtilafları halledecek olan; aklen, fikren terakki etmiş yirminci asır insanlarına hak ve hakikatı anlatabilecek yepyeni bir ilmî keşfiyatı ve bir teceddüdü Amerika’da, Avrupa’da hususan Almanya’da, taharri eden cereyanlar meydana gelmiş; eğer idrak edebilirler ve görebilirlerse, işte Risale-i Nur Külliyatı… Nitekim bu hakikatın idrak edilmeye başlandığını gösteren emareler, bahtiyar Alman Milleti içinde görülmektedir." (T: 696) 28. “Bu cümleden olmak üzere, Almanya’da Berlin Teknik Üniversite Mescidinde Risale-i Nur Külliyatı konulmuş ve Şarkiyat Üniversitesi İlahiyat bölümünde Risale-i Nur hakkında konferans tertib edilmiştir." (T: 711) 29. “Risale-i Nur’un ehemmiyeti ecnebiler tarafından da takdire ve (hattâ Almanya’da olduğu gibi kendi lisanlariyle) neşrine başlanmıştır." (Ko: 176) 30. “Almanya’daki İslâmî fütuhatta, Risale-i Nur’un büyük rolü olmuştur." (T: 711) 31. “Yeni Dünya’nın en meşhur feylesofu olan Carlayl, Almanya’nın meşhur bir hakîminden ve rical-i siyasiyesinden naklen diyor ki: "O tedkikatından sonra kendi kendine sual ederek" (Mu: 155) 32. “Evvelâ: Kur’anın nakş-ı hurufundaki bir nevi mu’cizesini gözlere dahi gösterecek bir tarzda yazdırılan ve bu zamanda izhar edilen mu’cizeli ve yaldızlı Kur’anımız evvelce tab’ için Almanya’ya gönderilmiş ve İstanbul’da da gayret edilmişse de üç renk üzerine tab’ edilmesi fazla bir masrafa ihtiyaç göstermesi gibi manilerden geri kalmıştı." (Em: 160) Kanımızca Almanya yukarıda yazılanlar bağlamında da görüldüğü gibi, hem İslam düşüncesi ve dünyası için, hem de iman hakikatleri bakımından önemli bir misyon yüklenmektedir / yüklenecektir. Bunun arttırılması ve İslamın Almanya’da daha fazla hüsn-ü kabul görmesi, Almanya da yaşayan Anadolu insanlarının daha fazla gayret ve çalışmaları ile doğru orantılı olacaktır, değil mi?.. Önder Aytac, Haber X, 23.08.2012 Quote Link to comment Share on other sites More sharing options...
Recommended Posts
Join the conversation
You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.