Webmaster Posted July 19, 2010 Share Posted July 19, 2010 Görev istenmez, verilir! “Anlaþmýþtýk, 2. liste çýkmayacaktý”. Kim kimle anlaþýyor? Niye, nasýl anlaþýyor?. Ýki grup anlaþtý, 3. grup çýkarsa “hain”. Yok böyle bir þey.. Dileyen aday olur, dileyen dilediði listeye oy verir, beðendiði listedeki beðenmediði adayý çizer.. “Kapalý kapýlar arkasýndaki mutabakat arayýþlarý” aslýnda seçmen iradesine ipotek koyma çabalarýnýn ürünüdür.. Siyasetin özellikle bu bölümünün açýk ve þeffaf olmasý gerekir.. Ýttifak edilir ya da edilmez. Ýttifak edilirse birlikte hareket edilir, ihtilaf edilirse milletin hakemliðine gidilir.. Bu iþ bu kadar basit. Ýttifak hasýl olmazsa “Cumhur”a, yani “çoðunluða” bakýlýr. Yani çoðunluðun iradesi esas alýnýr, ancak diðer gruplarýn talep, endiþe ve umutlarý da not edilir.. Kuþkusuz bu iþler olurken “ehli hal vel akd” ile, iþin ehli insanlarla istiþare de edilir.. Þura da yapýlýr. Onlarýn nasihat ve tavsiyeleri de dikkate alýnýr. Bundan tek görüþ çýkmasý beklenmez. Sonuçta bu iþe delegeler karar verir.. Onlar da akýl ve vicdanlarýna göre hareket ederler.. Kimse delegeyi avara kasnak yerine koyamaz. Çantada keklik gibi göremez.. Bu iþler “emir komuta” ile olmaz.. Olmaz olmamasýna da, oluyor iþte. “Herkes düþündüðünü söylesin, ben bildiðimi yapayým” anlayýþý ile siyaset yapýlmaz.. “Görev istenmez verilir” anlayýþý, Milattan 4-5 asýr önce konmuþ bir kural.. Eflatun’un “Devlet”inde var.. Eflatun’a göre, aklý baþýnda bir insan, baþkasýnýn sorumluluðunu üstlenmeye istekli olmaz.. Buna teþebbüs eden kiþi ya cahil ya da haindir.. Cahil olabilir, neye talip olduðunu bilmemektedir, onun için ona bu görevi vermemek gerekir. Akýllý bir insan, nasýl baþkasýnýn sorumluluðunu isteyebilir ki.. Hele de insan kendi aile ve akrabalarý, komþularý ile sorun yaþarken.. Bu kiþi hain olabilir. Ya rakiplerine zulmetmek, ya da kamu kaynaklarýna el koymak istemektedir.. Onun için görev isteyene verilmez. Görev verilecek kiþi, kendi iþlerinde baþarýlý olup, artýk dünya umuru ve kaygýsý, makam-mevki hýrsý olmayan birinden rica ederek, belli bir süre ile, artýk biraz da baþkalarý için hiçbir ücret beklemeden, ahlaki bir sorumluluk gereði bu iþi üstlenmesi istenebilir.. Asrý saadet ve 4 Halife dönemindeki atamalara bakýn bakalým. Halkýn geleneðini bilmediði için görevden alýnan valiler olmuþtur.. Hz. Ömer’in sistematize ettiði “Millet sistemi”nde “milletbaþý” nasýl seçilir bir bakýn bakalým. Resulullah, “Bilmediðiniz þeyin peþine düþmeyin” der. Zira “Allah cahil ve zalim bir kavme hidayet nasib etmez”. Çevrenize bakýn bakalým, siyaset yapanlar, seçenler, seçilenler, aranýzda siyasetname okuyan kaç kiþi var?. Kaç kiþi Fütüvvetnamelerden haberdar? Sahi biz Mýsýr’ý, Hindistan’ý, Endülüs’ü nasýl yönettik? Selçuklular nasýl yönetti bu ülkeyi, Balkanlar’ý, Kafkaslar’ý nasýl yönettik? Hindistan dünyada en fazla ýrk, dil, hatta baþka ülkelerde olmayan kast sistemi olan bir ülke. Hindistan’ý nasýl yönettik?. Bugün þurada Kürt kardeþlerimizle bile barýþ içinde bir arada yaþayamýyoruz. Oysa daha dün bu topraklarda, Yezidiler, Sabiiler, Mecusilerle bile barýþ içinde bir arada yaþadýk. Dün, bu coðrafyada, Müslümanlarýn, Yezidilere, Sabii ve Mecusilere gösterdiði sabrý ve anlayýþý bugünkü Müslümanlar birbirine göstermiyor. Yazýk!.. Þu þöyle olmasaydý, bu böyle olmazdý! Yok caným! Falan kiþiler baþýmýzda olsaydý, bugün Gazze’de yaþananlar olmazdý, sahi mi? Umberto Eco da “Ýnternet olsaydý, Naziler soykýrýmý gerçekleþtiremezdi” diyor. “Teyzem erkek olsaydý, dayým olurdu!” Öyle ya (Haþa) Allah’ýn gücü yetmedi, onun için bu iþler böyle oldu.. Onlar olsaydý ve Allah’a yardým etselerdi, bu iþler baþka türlü olurdu. “ ‘Þöyle olmasaydý böyle olurdu’ demek þeytandandýr” Allah’ýn takdirinde geriye dönük ihtimal hesabý yapýlmaz.. Biz doðru olduðunu düþündüðümüz þeyi yaparýz. Allah da hükmünü verir. Mesela Hz. Ali geldi de ne oldu? Ki o ehli beytin devamýný saðlayan halka idi. Ki o ilmin kapýsý idi, ki o Allah’ýn arslaný idi.. Sahi! Halid bin Velid niye azledildi? Her gittiði savaþtan zaferle dönüyordu. Müslümanlar artýk neredeyse zaferi Allah’tan deðil, Halid b. Velid’den bekliyorlardý. Halife, zaferin Halid b. Velid’den deðil Allah’tan olduðunu halka göstermek için Halid b. Velid’i görevden aldý.. Bu “Siyaset geleneði”nden gelin vazgeçelim.. Aslolan “Maslahattýr”. Yani sulh etmek. Akýlla vicdaný, insanla insaný, insanla tabiatý barýþtýrmak. Bu 3 barýþ bizi Allah’la barýþa götürecektir. Allah (cc)’ýn bir adý da “Selam” yani barýþtýr. Ýslam etimolojik olarak “Barýþa giden yol” demektir.. Unutmamak gerekir ki “Adalet yoksa barýþ da yok. Adalet ve barýþ yoksa hiçbir özgürlük güvende deðil demektir”. Onun için adalet mülkün temelidir denmiþtir, onun için “Bir kavme olan düþmanlýðýnýz sizi onlar hakkýnda adaletsizliðe sevketmesin” denmiþtir.. Adalet yoksa zulüm vardýr.. “Siyaset” kadim yönetim anlayýþlarýndan biridir. Biraz da Mýsýr-Helen mirasýdýr. Tanrý/kral geleneðinde yönetici ile yönetilen arasýndaki iliþki, Tanrý/insan, ya da çoban/sürü iliþkisine indirgenmiþtir.. Kendini tanrý ilan edenler olduðu gibi, “Zýllullah/tanrýnýn gölgesi” ilan eden de olmuþtur. Çoban yönetici, sürü halktýr. Siyasette ise SYS kökünden Ýnsan-At iliþkisi, at eðitme sanatý þeklinde bir anlayýþ gelmiþtir.. “Seyislik” de buradan gelir.. “Politika” ise, esasen Arapçadan “Medine”nin tercümesidir.. Resulullah’ýn “Yesrib”de farklý dini ve etnik topluluklarla birlikte hayata geçirdiði “Toplumsal sözleþme / Sosyal Kontrat” sonrasý “Yesrib”, “Medine” adýný almýþtýr ve Medeniyet kelimesi de buradan türetilmiþtir. “Polis/politia” ise, toplumsal sözleþme hükümlerini koruyan, kollayan, þehir de sözleþme hükümlerinin uygulanmasýný denetleyen kolluk gücü þeklinde anlaþýlmýþtýr.. Mesela “Konstantinapolis” derken aslýnda “Konstantin Medinesi” anlamýnda kullanýlmaktadýr. Bu isimlendirme Ýslam’ýn etkisi sonucudur. Orada kanun, hukuk, düzen olduðunu ve bedevi deðil, medeni bir düzen tesis edildiðini göstermek içindir.. Yani bizim siyaset dediðimiz þeyin doðrusu aslýnda “Politika”dýr.. Bugün birçok parti kongrelerinde yaþanan ise gerçekten “politika” deðil, bedevi özellikler gösteren kaba bir siyasettir.. Bu tartýþma içinde öne çýkan iki kavram daha var: “Ulul emr” ve “Hilafet”.. “Ulul emr” derken, herhangi bir “ulul emr” deðil. “Sizden olan…”.. “Sizden olan” kim, “ýrkýnýzdan, dininizden, mezhebinizden olan, vatandaþýnýz olan” biri mi yoksa! Ya da “yetkisini, sizden alan, size hesap veren, sizin haklarýnýzý koruyan biri” mi? Burada “biat” konusu öne çýkýyor. “Biat”, “bey” yani “satýn almak” anlamýna gelen bir kelimedir.. Bakalým bakalým kim neyi satýn alýyor? Bu konu uzayacak galiba. Referandum, kongre (Nedve), seçim (intihab) öncesi bu Müslümanlar açýsýndan önemli bir konu. Yarýn da bu konuya devam edelim en iyisi. Yarýn, biad, hilafet, ulul emr konusuna devam edeceðiz. Yarýn önemli bir gündem öne çýkarsa bir sonraki gün bu konuyu ele alalým inþallah. Selam ve dua ile.. Abdurrahman Dilipak, Vakit, 17.07.2010 Quote Link to comment Share on other sites More sharing options...
carpe_fortunam Posted July 19, 2010 Share Posted July 19, 2010 "asýrlardýr hüküm süren, aziz millete ne oldu? hakký haykýran þu diller, nasýl oldu susturuldu...? bu millet ki tarihlere nice imzalar atmýþtý, hakký hâkim kýlmak için, gece gündüz uyunmadý..." Quote Link to comment Share on other sites More sharing options...
Recommended Posts
Join the conversation
You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.