Zum Inhalt springen
Qries Qries Qries Qries Qries Qries

Empfohlene Beiträge

HAYAL KIRIKLIÐINA ASLA UÐRAMAYACAÐIZ

 

Akþam saat beþ oldu, vahþi saldýrýdan 12 saat geçti halen kim öldü kim kaldý bilemiyoruz, þok içindeyiz, aklýma onlarca arkadaþýmýn resmi gidip gidip geliyor, Hakan, Bahadýr, daha kimler var kimler, Bahadýr, dünyanýn en iyi arkadaþýydý, hala haber yok, aklým uçup gidecek gibi..

 

Son onbeþ yirmi yýlda Çeçenistan’ta yüz binlerce Müslüman öldürüldü, Bosna’da yüz binlerce Müslüman öldürüldü, Irak’ta milyonlar öldürüldü, Gazze’de öldürüldü, Afganistan’da öldürüldü, tarihin hiçbir döneminde etrafýmýzda bu kadar çok sayýda Müslüman öldürülmedi..

 

Karanlýk bir odaya hapsedilmiþiz gibi ve batýnýn silahlarý iþte oturduðumuz coðrafyayý rastgele tarýyor.. Ýnsanlýk denen þey tüm vicdan kurumlarýyla tam bir girdabýn içine kaybolmuþ durumda..

 

Saatler dakikalar geçmiyor, Türkiye Hükümeti hala kim öldü kim kaldý öðrenemiyor.. Yýllardan beri yapýlacak þey çok basit, beþ-on batýlý ülke Ýsrail’in Gazze’yi karantina almasý gibi Ýsrail’in dünyayla iliþkilerini kesmeli, elçiliklerini iptal etmeli..

 

DAHA ÖNCE DE SUSMADILAR MI

 

Sabahtan beri Jerusalem Post, Jerusalem Týmes’a internetten bakýyoruz, kim öldü kim kaldý onlarýn bizim kadar dahi hiç bilgileri yok, dünyanýn gözü önünde kardeþlerimiz katledildi boðazlandý.. Aradan 12 saat geçti halen haber yok..

 

Artýk siyasi farklýlýklarýnýzý bir tarafa býrakýn, artýk hepimiz bu vahþeti bu katliamý beynimize yazalým, aslýnda Ýsrail’in 50 yýldýr yaptýðý vahþet hep bu, batýnýn þýmarttýðý batýnýn önünü açtýðý batýnýn büyüttüðü bu vahþi Ýsrail siyaseti söyler misiniz yalnýz Ýsrail’in mi vahþeti, yoksa Batý’nýn ortaklýðý mý?

 

Bosna’da yüz binlerce Müslüman boðazlarýndan kesilip katledilirken susmadýlar mý, Çeçenistan havadan bombalanýrken susmadýlar mý.? Ýsrail þeytanýn icadýdýr, Ýsrail cehennemdir, Ýsrail ikiyüzlü Batý’nýn çifte standartlý batýnýn ta kendisidir, bir fare leþi gibi Kudüs’ü iþgal etmiþ tüm dünyayý kokutuyor..

 

Gazze’yi keyfi istedikçe havadan en geliþmiþ silahlarla adýný henüz bilmediðimiz fosfor cinsi tuhaf bombalarla bombalayýp binlerce Gazzeli minik çocuðu vahþice öldürmesini bizler ve tüm dünya asla unutmayacak. Teknolojide bilimde dünya çapýnda harikalar yaratýyorlar ancak ‘vicdan’ ve ‘ahlak’ konusunda vahþi bir savunma stratejisini tüm dünyaya raðmen ve tüm dünyaya karþý kabadayýlýkla sürdürüyorlar..

 

Tüm dünyayý tüm insanlýðý þu anda endiþeye umutsuzluða düþüren tek ve baþ edilmez þeytan Ýsrail.. Batýlý efendileriyle aldýklarý ortak kararlarý insanlýðý hiçe sayarak sürdürüyorlar.. Þu anda milyarlarca insan bu vahþet karþýsýnda utanýrken sadece birkaç batýlý küstah efendi ve Ýsrail halinden memnun.

 

O KUÞATMA MUTLAKA KIRILACAK

 

Her þeye raðmen insanlýk adýna insanlýðýn gücü adýna hayal kýrýklýðýna asla uðramayacaðýz.

 

Ýstedikleri kadar öldürsünler istedikleri kadar vahþi naralar atsýnlar, insanlýðýn gücü Gazze’ye bir gün girecek, Gazze’deki kuþatmayý insanlýk mutlaka kýracak..Kardeþlerim, Ýsrail’in kasaplarý insanlýk aþkýmýzý parçalayacak güçte hiç deðildir. Ýsrail çamuru tüm insanlýðý kirletmeden Ýsrail’in kirli tuzaklarý tüm insanlýðý incitmeden insanlýðýn en saðlýklý yerinde dünden daha güçlü durabilmeliyiz, ama unutmayýn þu anda evinizde içtiðiniz ülkenizin en güzel suyu Erikli Ýsrail’indir.. Madenlerimize sularýmýza ekmeðimize topraðýmýza hassasiyet gösterdikçe bizi faþistlik ve dünyaya kapalý ýrkçýlar gibi markalayan faþist liberallerin tümüne yuhh olsun.. Dikenli ve nükleer bombalarýyla kendini dünyaya kapatan iþte ‘tapýndýðýnýz’ bu küstah efendilerin þýmarýk çocuklarý.. Bu hep böyle olmuþtur, birkaç haftaya kalmaz Ýsrail’in halkla iliþkileri defalarca olduðu gibi yine bir takým yazarlarýmýzý ülkesine davet edip aslýnda ne insancýl olduklarýnýn propagandasýný bizim medyamýzýn üst manþetlerinde yaparlar, onlar bizim gibi ülkelerle bizim dediðimiz yazarlarýmýzý kullanarak bizime dalga geçmenin röportajlarýný hep yaparlar..

 

Bu derece soysuz bir savaþa karþý insanoðlu acýlarýný kalbine basýp insanlýðý kurtarma insanlýða ulaþma insanlýðý ayakta tutma soylu çabalarýndan asla vazgeçmeyecek.

 

Yolunuzdan þaþmayýn aklýnýz fikriniz diplomatik açýklamalar ve çalýmlarla karýþmasýn, dünyanýn tek gerçeði vardýr, o da insanlýk vicdaný’dýr.. Ýnsanlýk vicdaný, bir takým saçma sapan siyasilerin one minute tezgahlarýna hiç benzemez..

 

Ýnsanlýk vicdanýný gözleri politikaya çok uzak ona buna þu bu kuruma eyvallahý hiç olmayan büyük yazarlar inþa etmiþtir..

 

Daðlarýn denizlerin ovalarýn güneþin ay’ýn da kalbi vardýr ve bugünlerde kalbi en çok kanayan Gazzeli çocuklardýr.. O çocuklarýn kalbine ulaþmak için kendilerini hayatlarýný hiçe sayan gemideki bu çocuklarý asla unutmayalým.. Çünkü dünya dediðiniz yer, silahlarýn susturamadýðý insanlar’ýn bize hediyesidir. Artýk yavaþ yavaþ Mavi Marmara adlý o gemiye binmeye kendinizi hazýrlayýn… Siyasi farklýlýklarýmýz ne olursa olsun arkadaþlarýmýzýn hiç düþünmeden bindiði o Mavi Marmara’ya artýk insanlýk yaþadýkça binip Gazze’nin yolunu mutlaka bulmalýyýz..

 

Nihat Genç, Odatv.com, 31.05.2010

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Türkiye'yi savaþtan Obama ve BM vazgeçirdi

 

http://www.moralhaber.net/i/haber/295x200/78085.jpg

 

Mavi Marmara saldýrýsýna karþýlýk Gazze'ye savaþ gemilerini göndermeye hazýrlanan Ankara'yý Obama ve Birleþmiþ Milletler vazgeçirmiþ.

 

Taraf Gazetesi'nin manþetinden verdiði haberde Türkiye savaþtan son anda vaz geçti. Baþbakan Erdoðan'ýn Þil dönüþü Mit, Genelkurmay ve bakanlarýyla yaptýðý toplantýlarda Gazze'ye resmi bir yardým gemisi gönderilmesi ve Donanmaya baðlý kuvvetlerin de bu gemiye eþlit etmesi fikri tartýþýldý ama prosedür baþlatýlamadý.

 

Türkiye'nin sert adýmlar atacaðý bilgisi ABD ve BM'de anýnda yanký buldu. Tel-Aviv yönetimine karþý gerekli tavrýn gösterileceði sözü verilince, Ankara plandan vazgeçti.

 

 

Moral Haber, 03.06.2010

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Mavi Marmara'da Müslüman oldular

 

http://www.moralhaber.net/i/haber/295x200/78164.jpg

 

Ayný amaç uðruna kenetlenen bu insanlar, yaþadýklarýyla birbirlerini daha yakýndan tanýma fýrsatý buldu. Öyle ki Ýngiliz vatandaþý Cliff Handley konvoyda ve Peter Vevuner ise gemide Müslümanlýðý kabul etti.

 

Cliff Handley daha önce hiçbir dinin varlýðýný kabul etmiyordu ama yolculuk sýrasýnda aradýðý her þeyi Ýslam'da bulduðunu anladý. Ýngiltere'de ormancýlýk yapan Vevuner, 2,5 saatte Kur'an okumayý öðrendiðini söyledi.

 

Sabah namazý sýrasýnda yapýlan saldýrýda herkesin sesli dua okumasýndan etkilenen Vevuner, söylenenleri dinleyerek ezberlediðini aktardý. Türkiye'yi çok sevdiðini anlatan Vevuner, "Ailemi ikna edebilsem burada kalýrým." diyor

 

 

Moral Haber, 05.06.2010

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Milli Görüþ, Gülen çatýþmasý…

 

Son geliþmeler, Milli Görüþçüler ile Fethullah Gülen arasýndaki yaklaþým farkýný bir defa daha ortaya çýkardý. Þu sýralarda, Türkçe Olimpiyatlarý büyük bir gövde gösterisiyle tüm ekranlarý dolduruyordu. Marmara Gemisi olayý bu organizasyonu sildi süpürdü. Ekranlardan düþtü. Fethullah Gülen de, Ýsrail’e yönelik Milli Görüþçülerin savaþýný, ilk defa açýkça eleþtirdi. Böylesine duygu dolu bir dönemde böyle bir eleþtiri birçok çevrede þok yarattý.

 

Fethullah Gülen hareketi ile Milli Görüþ hareketi arasýndaki yaklaþým farký, hiç beklenmedik þekilde ortaya döküldü.

 

Milli Görüþçüler çok memnunlar. Konuþtuklarým “Fena bir gol attýk” diyorlar. Golü de Gülencilerin kalesine attýklarýný söylüyorlar.

 

Baktým da, gerçekten Gülen ekibi rahatsýz.

 

Tam Türkçe Olimpiyatlarý gibi dev bir organizasyonun tam ortasýndayken ortaya çýkan Mavi Marmara Gemisi, tüm gösterilerin ikinci plana düþmesine neden oldu. Onca çaba, boþa gitmedi ancak gereken medya ilgisini toplayamadý.

 

Gülen Cemaati Milli Görüþçülerin bu kampanyalarýný da oldukça net þekilde eleþtiriyorlar. Hele Fethullah Gülen’in, Amerikan Wall Street Journal ’daki söyleþisi, bunun en tipik örneði.

 

Gülen ekibi, Milli Görüþçüleri kaba ve Ýslam’ý kullanarak, sýrf kendi propagandalarýný yapmak için abartýlý bir gösteri peþinde koþmakla suçluyorlar.

 

“Biz de Gazze’ye, hem de yýllardýr muazzam yardým yolluyoruz. Amacýmýz Gazzelilere insani yardým yapmak olduðu için, BM aracýlýðý ile ve normal yollardan götürüyoruz.” diyen, Gülen’e yakýn bir isim, Milli Görüþ’ü Türkiye’nin baþýna dert açmakla suçluyordu.

 

Gülen’in söyleþisi de hemen hemen ayný çizgide.

 

Doðrusu ben þaþýrdým.

 

Toplumda öylesine bir duygu kabarmasý var ki, bu ortamda Gülen’den böyle bir eleþtirinin gelmesi, çok anlamlý. Gülen, kendini son derece farklý bir yere koyuyor ve aþýrý Ýslamcýlýðýn en etkili muhalifi oalcakmýþ gibi bir izlenim veriyor. Çok dikkatle dinlenmesi ve bazý dersler alýnmasý gereken uyarýlarla dolu bir söyleþi…

 

BARZANÝ, TÜRKÝYE ÝÇÝN PKK ÝLE SAVAÞABÝLÝR MÝ ?

 

Türkiye fýrtýnalarýn estiði bir ülke. Hergün yeni bir gündem oluþuyor ve bizi de arkasýndan sürüklüyor. Eðer, Ýsrail saldýrýsý olayý gerçekleþmeseydi, bugün bütün manþetler Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi lideri Mesud Barzani’nin Ankara ziyaretiyle kaplý olurdu. Ne yazýk ki, ikinci derecede kaldý. Oysa, 6 yýllýk son derece iniþli çýkýþlý ve sert sürtüþmelerle dolu bir süreçten sonra gelen bu ziyaret, son derece önemli.

 

Bizde bazý çevreler nedense Mesud Barzani’ye kýzarlar. Sözüne güvenilemeyeceðini söylerler. Oysa tam aksine, Barzani ne düþündüðünü çok açýkça söyleyen ve oyun oynamayan bir kiþiliðe sahiptir. Bizler, söylenenleri beðenmediðimiz zaman, hemen “Türk düþmaný” damgasýný vurup baþýmýzý kuma sokma alýþkanlýðýmýzdan dolayý, Barzani’yi öteleriz.

 

Ankara, Kuzey Irak liderini karþýlama þekliyle, jestleriyle, görüþmelerde yapýlan konuþmalar, Davutoðlu ve Baþbakan Erdoðan tarafýndan kabul edilmesi, karþýlýklý verilen mesajlar, Türkiye’nin Kuzey Irak Kürtleriyle barýþ yapmak istediðini açýkça göstermektedir.

 

Bütün bu gösteriye karþýlýk, Ankara’nýn ve daha da önemlisi kamuoyunun beklentileri de var. En baþýnda da, Barzani’nin gerekiyorsa, Pkk ile savaþýp, terörist gurubu kandil daðýndan söküp atmasýdýr.

 

Peki, acaba bunu beklememiz gerçekçi mi ?

 

Barzani’den eline silah alýp, Türkiye adýna Kandil daðýna saldýrmasýný ve Pkk ile savaþmasýný beklememeliyiz. Ne kadar hoþlanmasa, Kuzey Irak Kürtlerinin çýkarlarýna ters düþse dahi, Kürtler arasý savaþ anlamýna gelecek olan böyle bir beklenti içine girmemeliyiz. Buna karþýlýk, Pkk’nýn elini kolunu sallayarak Kuzey Irak’ta dolaþmamasý için önlemler almalarýný beklemek ise hakkýmýzdýr. Bunu da ancak birlikte atýlacak adýmlarla gerçekleþtirebiliriz.

 

Türkiye -istediði kadar aksini söylesin- artýk Kuzey Irak Kürtlerini açýkça tanýmýþtýr. Barzani’nin bu ziyareti bir ÝLK’i oluþturmuþtur. Açýlým açýsýndan da son derece doðru ve zamanlý bir ziyaret sayýlmalýdýr.

 

BU ÇOCUÐUN, GEMÝDE NE ÝÞÝ VARDI!

 

O sýcak günlerde olayýn üstüne gitmek istemedim.

 

Þimdi biraz rahatladýðýmýz için, içimde kalan bir noktaya deðinmek istiyorum.

 

Hatýrlayacaksýnýz, o sýcak günlerde TV’lerde ve gazetelerde acýklý bir dille, 1.5 yaþýndaki Türker Kaan Çetin adlý yavrucuðun, babasý Baþmühendis Ekrem Çetin’in kucaðýndaki resimleri hepimizin kalbini burkmuþtu. Ýsraillilerin saldýrýsýna uðrayan gemideki bu çocuðun hikayesi, Ýsrail’e karþý eleþtirilerin dozunu da arttýrdý.

 

Ancak kimse, “Bu çocuðun o gemide ne iþi vardý?” diye sormadý.

 

Gerçekten, bu çocuðun orada ne iþi vardý.

 

Ekrem Çetin’in, hem eþini hem de yavrusunu böylesine tehlikeli bir seyahate çýkarmamasý gerekmez miydi ?

 

Eminim, baba Çetin bütün iyi niyetiyle hareket etmiþtir. Belki de böylesine bir tehlikeye gittiðini bilemeden yola çýkmýþtýr. Ancak ne olursa olsun, son derece hata ettiðini de kabul etmeli ve bir daha da böyle bir maceraya ailesini sürüklememeli.

 

HÜRRÝYET OKURLARI 32.GÜN'E OSCAR’INI VERDÝ...

 

Ne kadar keyifliyim bilemezsiniz.

 

Hürriyet Gazetesinin 37 yýldýr düzenlediði Altýn Kelebek ödülleri, bir nevi Türk Oscar’ýdýr. Tamamen okurlar tarafýndan verilen oylarla seçilirsiniz. Araya kimse girmez. Ýki defa oy veremezsiniz. Ýnternet ortamýnda kullanýlan oylar gerçeði gösterir.

 

Bu ödüllerin ilk adý Simavi Ödülleri idi. Ýlkini de 1986 yýlýnda almýþtým.

 

32'inci Gün Haber Programýnýn 25'inci yaþ gününde bu ödüle layýk görülmesi çok önemliydi.

 

Rýdvan Akar ve Utku Baþar ile birlikte aldýk. Mehmet Polat ve Önder Ýnce baþka iþte olduklarý için katýlamadýlar.

 

Tahmin edebileceðiniz gibi, 32'inci Gün benim malým deðil. Eðer bugüne kadar geldikse, 25 yýldýr bu programa çok isim katkýda bulundu. Ödülü aldýktan sonra onlarý da unutmadýk. Hepsine teþekkür ettik:

 

Ali Kýrca (kuruculardan), Can Dündar, Deniz Arman, Mithat Bereket, Çiðdem Anad, Cüneyt Özdemir, Banu Acun, Brüksel: Ahmet Sever, Moskova: Cenk Baþlamýþ, Atina: Reha Muhtar, Coþkun Aral- Savaþ Ay (özellikle Ýran-Irak Savaþý ve Lübnan Ýç Savaþý’ndaki katkýlarýyla)

 

Kamera Arkasýnda; Musa Çözen, Bülent Çaplý, Talip Korkmaz, Mehmet Polat.

 

Yöneticilerimiz; Dilek Dündar, Aslý Öymen, Nimet Demir

 

BENAN, MEHMET’Ý KOCALIÐA KABUL ETTÝ...

 

Benan Kepsutlu, geçen haftasonu evlendi.

 

Medyadaki haberlere baktým “Mehmet Sümer, Benan Kepsutlu ile evlendi” diye baþlýklar atýlmýþ. Ben ayný fikirde deðilim. Bence Benan, Mehmet’i kocalýða kabul etti.

 

Þaka bir yana, birbirine yakýþan bir çift oldular.

 

Benan, medyamýzýn Amanpour çapýndaki genç isimlerinden biridir. Kanal D’nin yýldýzýydý. Ýþini en iyi þekilde yapan, birinci sýnýf bir muhabir.

 

Mehmet, aðýrbaþlýlýðý, bilgisi ve güzel duruþuyla medyanýn kapýþtýðý bir isim. Nikah þahitleri, kýsa bir süre öncesine kadar basýn sözcülüðü yaptýðý FB’nin Baþkaný Aziz Yýldýrým ve Ali Koç idi. Benan’ýn þahitleri ise, medyadandý. Ben, Ayþenur Aslan ve Yiðit Bulut imzalarý bastýk, gitti.

 

KOCA KAFALAR HEPÝMÝZÝ MUTLU ETTÝLER...

 

Koca Kafalar bütün sezon boyunca, Kanal D’de her akþam Ana Haber öncesinde karþýmýza Baba Haber’le çýktýlar. Son derece güç bir iþ yaptýlar. Zira haberlerle inceden inceye alay etmek çok zordur. Ýnsanlarý güldürelim derken, bir de bakarsýnýz tepki almýþsýnýz veya nabzý ters tutar ve baþýnýzý derde sokarsýnýz.

 

Koca Kafalar’a hepiniz adýna teþekkür etmek istiyorum. Zira onlarý en çok ben, her akþam, sýramý beklerken, keyifle skeçlerindeki esprileri, bana attýklarý taþlarý, diziler ve siyasileri alaya alýþlarýný kahkahalarla izledim.

 

Sezonu kapattýlar ve býraktýklarý boþluk açýkça orada kaldý.

 

Her akþam hala onlarýn Koca Kafalarýný arýyorum.

 

Akýllý ve zeki esprileriyle hayatýmýzý renklendirdiler.

 

Saðolun çocuklar.

 

Yeni sezonda buluþmak üzere...

 

MÝLLÝYET 60 YAÞINDA...

 

Ben Milliyet’te doðdum. 1964 yýlýnda ilk adýmlarýmý orada attým ve geçenlerde de 60'ýncý yaþýný kutladýk. Benim de kýsa süreli Genel Yayýn Yönetmenliðini, Orhan Duru ile birlikte yürüttüðümüz Milliyet’in hayatýmdaki yerine herhalde tahmin edersiniz.Aydýn Doðan’ýn da gözleri pýrýl pýrýldý. Aydýn beyin medyada doðuþu da Milliyet’te olmuþtu. Sami Kohen’in 50'inci yýlýnda hala dimdik ve hepimize ders veren çalýþmalarýný sürdürmesi de hepimizi çok mutlu etti. Nice yýllara Milliyet...

 

 

Mehmet Ali Birand, Posta, 05.06.2010

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Almanya'da Ýsrail'e suç duyurusu

 

Gazze'ye yardým malzemesi götürürken Ýsrail'in saldýrýsýna uðrayan "Mavi Marmara" gemisinde bulunan eski Alman Sol Parti milletvekili hukukçu Norman Paech, Ýsrail Savunma Bakaný ve Baþbakaný baþta olmak üzere saldýrý emrini veren yetkililer hakkýnda dün Almanya Federal Savcýlýðýna suç duyurusunda bulunduðunu açýkladý.

 

Paech, Hamburg'un Altona ilçesinde, Ýsrail saldýrýsý sýrasýnda Mavi Marmara gemisinde bulunan Filistin Halkýyla Dayanýþma Derneði Temsilcisi Nadir El Sakka ile birlikte yaþadýklarýný anlattý. Toplantýda Sol Parti Federal Meclis Grup Baþkan Vekili Jan van Aken de hazýr bulundu.

 

Kendisinin hukukçu olduðunu hatýrlatan Paech, Ýsrail'in açýkça uluslararasý hukuk ve insan haklarýna aykýrý hareket ettiðini, bu saldýrýnýn adeta kasten öldürme, özgürlüðe el koyma, mala zarar verme suçlarýný içerdiðini belirterek, Ýsrail Savunma Bakaný Ehud Barak ve Baþbakan Binyamin Netahyahu baþta olmak üzere diðer yetkililer hakkýnda dün savcýlýða suç duyurusunda bulunduklarýný söyledi.

 

Paech, "Almanya da kendi vatandaþlarýna uygulanan bu saldýrýnýn kasten kaçýrma ve kaçýrýlma olduðu ve zorbalýk kullanýldýðý yönünde Ýsrail devletine suç duyurusunda bulunmalý. Türkiye de kendi gemisine saldýrýldýðý ve haklarýna tecavüz edildiði gerekçesiyle Uluslararasý Adalet Divanýna baþvurmalý" dedi.

 

Saldýrý sýrasýnda kameralarýna, bilgisayarlarýna Ýsrail askerleri tarafýndan el konulduðunu, görüntülerinin ve eþyalarýnýn Ýsrail tarafýndan kendilerine geri verilmeyeceðini bildiðini belirten Paech, "Ýsrail'e karþý ayrýca maddi tazminat davasý açmayý düþünüyorum. Bu açýkça gasp, soygun, yaðmalama ve zorbalýktýr. Gemiye yapýlan saldýrý adeta savaþ anýnda uygulanan zorbalýk gibiydi" diye konuþtu.

 

Tamamen insani yardým amaçlý Gazze'ye hareket ettiklerini ve bu kadar þiddet dolu bir saldýrýyý hiç düþünmediklerini ifade eden Paech þunlarý söyledi:

 

"Doðrusu bu kadar saftýk. Baþýmýza bir þey geleceðini tahmin ettik, ama bu kadarýný da deðil. Hiçbir þeyden korkmadým. Çünkü her zaman yanýmda Arapça konuþan Filistin Halkýyla Dayanýþma Derneði temsilcisi Nadir El Sakka vardý. Ýnsan iki kiþi olunca kendini daha iyi savunuyor. Uluslararasý sahada bulunan bir gemiye saldýrý, tamamen toprak bütünlüðü ve egemenlik ilkesine de aykýrý. Ýsrail askerlerinin Türk, Arap yolcular ile Avrupalý yolculara farklý muamele etmesi, ýrkçý bir tutumdan baþka bir þey deðil. Hukukçu olarak þunu söyleyebilirim: Hiçbir ülkeye ait bir bölgede bulunmadýk. Ýsrail yalan söylüyor. Konunun uluslararasý araþtýrma komisyonu tarafýndan araþtýrýlmasýna bile karþý çýkýyor. Tamamen sivil donanýmlý bir gemiye savaþ ortamlarýndaki gibi önceden planlý ve hazýrlanmýþ askerlerle karþýlaþtýk."

 

Dünya Bülteni, 05.06.2010

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Mavi Marmara çamur tutmaz!

 

Baþýna birbuçuk metre mesafeden dört kurþun sýkýlan 19 yaþýndaki Furkan'ýn ve diðer sekiz þehidimizin cesetlerine tükürürcesine Ýsrail'i haklý çýkarmaya çalýþanlar var. Ýsrail gemiye müdahale edeceðini önceden söylemiþ, buna raðmen Gazze'ye gitmekte ýsrar edenlerin kendileri kaþýnmýþ, zaten yardým da insani yardým deðil Ýslami yardýmmýþ, bunlarýn alayý HAMAS'çý ve Hizbullah'çýymýþ, hükümet de onlarý durdurmadýðý için suçluymuþ, falan filan.

 

Yahu, Mavi Marmara gemisi Ýsrail'in Gazze'ye uyguladýðý gayri insani, gayri ahlaki, gayri meþru ve de illegal ablukaya karþý bir vicdan ayaklanmasýný temsil ediyor. Bu ayaklanmayý kanla bastýrmaya çalýþan Ýsrail'i anlayýþla karþýlamak nasýl bir vicdansýzlýktýr?

 

Mavi Marmara'ya çamur atan vicdansýzlar hakperestlikten, dava adamlýðýndan, yiðitlikten, asaletten hiç anlamýyorlar diyelim. Uluslararasý hukuktan da mý anlamýyorlar?

 

Birleþmiþ Milletler'in 1860 sayýlý kararýna göre Gazze ablukasý illegaldir ve kaldýrýlmasý gerekir... Gazze'nin ve Gazze sahilinin Ýsrail'e ait olduðuna dair hiçbir hukuki düzenleme yok... Uluslararasý sulardan geçip Gazze'ye insani yardým ulaþtýrmak isteyen bir gemiye müdahale etmek uluslararasý hukuka göre korsanlýktýr... Kaldý ki, Mavi Marmara gemisi Gazze açýklarýnda deðil, Ýsrail karasularý olarak kabul edilen sularda da deðil, uluslararasý sularda saldýrýya uðradý; Gazze'ye yaklaþýk 80 mil mesafede!... Bir an için Gazze'nin Ýsrail topraðý olduðunu farz edelim (haþa); Ýsrailliler uluslararasý hukuktaki 12 mil kuralýný buruþturup çöpe attýklarý gibi, kendi ilan ettikleri 60 mile varmamýzý bile beklemediler saldýrmak için... Hukuktan bahsediyorlar; o bölgede gerçekten haklarý olduðunu farz etsek bile (haþa), gerçekleþmemiþ bir fiil hukukun konusu olamaz; Mavi Marmara onlarýn sýnýr olarak ilan ettiði yere geldiðinde durabilir veya burnunu Mýsýr sularýna çevirebilirdi... Nitekim saldýrý baþladýktan hemen sonra gemimiz Mýsýr'a yöneldi (o zaman kan akmamýþtý henüz), ama saldýrý durmadý ve korsanlar 9 arkadaþýmýzý hunharca katlettiler... Hadise budur. Hakikat budur. Bu hakikati örtmeye çalýþmak alçaklýktýr.

 

"Ýyi ama siz de direnmiþsiniz" diyorlar. Ne yapacaktýk? Korsanlarý çiçeklerle mi karþýlayacaktýk? Gemiye canlý kalkan olduk, elimizdeki imkânlarla sembolik bir direniþ sergiledik. Direniþte kullandýðýmýz malzemeler en basit bir protesto gösterisinde polise karþý kullanýlan malzemelerden farksýzdý. Protesto gösterilerinde eylemciler polise Molotof kokteyli de atar, biz bunu bile yapmadýk. Ama onlar önlerine geleni makineli tüfeklerle taradýlar. Botlardan, helikopterlerden, her taraftan kurþun yaðdýrdýlar. Gemide beyaz bayrak çekildikten sonra da katliama devam ettiler. Yerde yatan yaralýmýzýn baþýna kurþun sýkmaktan bile geri durmadýlar. "Olabilir, paniðe kapýlmýþlardýr, kontrolü kaybetmiþlerdir" diyenler de olacaktýr þimdi. Biz 'baþýbozuk' bir kalabalýk olduðumuz halde kontrolü kaybetmedik, Ýsrail askerlerini öldürmeye kalkmadýk, bilakis elimize düþen Ýsrail askerlerini korumaya aldýk; Ýsrail'in en iyi yetiþmiþ, en elit, en disiplinli komandolarý mý kontrolü kaybettiler? Hayýr! Katliam yapmak onlarýn iþi zaten.

 

Ýslam'a ve Müslümanlara duyduklarý amansýz kini Mavi Marmara vesilesiyle bir kere daha dýþa vuran vicdansýzlar, Mavi Marmara'ya attýklarý çamurlarý olmayan vicdanlarýna sýðdýrabilirler belki; ama maþeri vicdana asla kabul ettiremezler.

 

Bu ülke, bu halk, bu ümmet, bütün Ýslam dünyasý ve elbette vicdan sahibi Hýristiyanlar, Yahudiler, ateistler, Mavi Marmara ile iftihar ediyor. Þehitlerimiz bütün dünyada baþlara taç oldu. Mavi Marmara'nýn estirdiði asalet rüzgârýnýn mana ve ehemmiyetini idrak edemeyenler, kalplerindeki mühürlere yansýnlar.

 

 

Hakan Albayrak, Yeni Safak, 07.06.2010

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

1. Mavi Marmara barýþ ve insanî yardým gemisi Ýsrail'e deðil, Gazze'ye gidiyordu. Binaenaleyh oraya gidebilmek için Ýsrail'den izin istemesi ve almasý gerekmezdi. Gazze, Ýsrail topraðý deðildir, orada bir Filistin hükümeti vardýr, Filistin bayraðý dalgalanmaktadýr.

 

2. Yardým gemileri oraya niçin gidiyorlardý?.. Siyonist devletin inatla sürdürdüðü; hukuka, ahlâka, insanlýða, vicdana, adalete aykýrý bir ambargoyu kýrmak için... Gazze halký iþkence, baský, sýkýntý, yokluk içinde yaþamaktadýr.

 

3. Siyonistler Türk barýþ ve yardým gemisine saldýrarak hiç lüzumu olmadýðý halde kan dökmüþler, sivil ve masum insanlarý öldürmüþlerdir.

 

4. Ýsrail ordusunun dünyanýn en etik ordusu olduðu iddiasý kocaman bir yalandan ibarettir.

 

5. Ýsrail ordusu erkek ve kadýn Yahudi askerleri karýþýk olarak hizmette tutmaktadýr ve bunun sonucu olarak Musevî ahlâkýna uymayan günahlar iþlenmektedir. Bu hususu, durumu bilen ve protesto eden dindar Yahudilere sorabilirsiniz.

 

6. Ýsrailli araþtýrýcý Danny Kaplan'ýn "Brothers and Others in Arm: The Making of Love and War in Israeli Combat Units" baþlýklý kitabý Ýsrail ordusunun ahlâk ve fazilet konusundaki kötü durumunu açýkça ortaya koymaktadýr.

 

7. Siyonistler Nazi Almanyasýnýn temerküz kamplarýndan bahs edip duruyor. Hiçbir Alman temerküz kampý, Gazze esir kampýndan büyük ve kötü olamaz.

 

Gazze ambargosunu kýrmak için yola çýkmýþ olan yardým gemilerinin Ýsrail devletinden izin istemeleri gerektiði iddiasýnýn hiçbir tutar tarafý yoktur.

 

Gazze ambargosu kaldýrýlmalý, sivil halka eziyet edilmemeli, çocuklar öldürülmemeli, dünyanýn her yerinden mazlum Filistinlilere sivil yardým gelmelidir.

 

Mehmet Sevki Eygi, Milli Gazete, 08.06.2010

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Fethullah Gülen’den korkuyor muyum?

 

Ahmet KEKEÇ akekec@stargazete.com

 

Küfredeceklere peþin bilgi: Hiçbir tarikatýn, cemaatin, derneðin, ocaðýn, cemiyetin, konseyin üyesi yahut “gönüllüsü” deðilim.

 

Hayatýmda hiç tarikat ayini görmedim.

 

Herhangi bir cemaat evinde “tilmiz”, “öðrenci”, “þakirt” yahut “sýðýntý” olarak kalmadým.

 

Ýnanan bir insaným, kendime yetecek dini bilgiye sahibim ama bir Kur’an Kursu yahut Ýmam Hatip geçmiþim olmadý. Dolayýsýyla, bazýlarý gibi travmalarým, komplekslerim ve itiraflarým da olmadý.

 

Küfretmek için apartta bekleyen ve her aðzýný açýþta “F tipi”, “vatan haini”, “satýlmýþ” diye ünleyen serseri takýmý gibi, ben de “laik” Türkiye Cumhuriyeti’nin “laplaik” okullarýnda okudum; sýrasýyla Atatürk Ýlkokulu, Atatürk Ortaokulu ve Atatürk Lisesi’ni bitirdim; Gazi Eðitim Enstitüsü’nden atýldým ve “bu hale” geldim.

 

Halimden de çok memnunum.

 

Bir kez siyasete girer gibi yaptým... Girmemle çýkmam bir oldu. Söylemesi ayýptýr, 1995 yýlýnda, YDH’nýn Fatih Ýlçe Teþkilatý’ný kurdum ve çekildim. Teþkilatlanmadan sorumlu genel baþkan yardýmcýmýz Cengiz Çandar þahittir.

 

Dolayýsýyla, “Bilmem ne cemaatinin adamý” diyeceklere, peþinen “Hadi lan ordan” diyorum ve bu kiþisel defteri kapatýyorum.

 

Peki, Fethullah Gülen’den korkuyor muyum?

 

Hürriyet gazetesinin, 13 yaþýnda Marx, Engels ve Kautsky’le tanýþmýþ sosyalist yazarý Mehmet Yakup Yýlmaz korktuðumuzu söylüyor.

 

Mesela, Gazze’ye yardým götüren Mavi Marmara gemisi hakkýnda iki çift laf etmiþ, hepimiz pýsmýþýz.

 

Ben pýsmadým.

 

Pýsanýna, korkudan kurdeþen dökenine, “Aman uzak durayým, eleþtirirsem baþýma bir þey gelir” diyenine de rastlamadým.

 

Hayýr, Fehmi Koru’nun evinde konuþulmuþ. Yemeðe katýlan bir grup gazeteci, “Hocaefendinin beyanatýndan rahatsýz olduk ama korku

muzdan bunu söyleyemiyoruz” itirafýnda bulunmuþlar. Rasim Ozan Kütahyalý da bunu köþesine taþýmýþ.

 

Ben de o yemekteydim ama böyle bir konu geçtiðini hatýrlamýyorum.

 

Rasim’in kimlerle lokal muhabbet yaptýðýný da bilmiyorum.

 

Mehmet Kamýþ da oradaydý. Hocaefendi konusunda rakik ve hassas olduðunu tahmin ediyorum. Belki o bir þeyler duymuþtur... Duyduysa yazar herhalde.

 

Ben ne mi düþünüyorum?

 

Daha önce bu konuda görüþlerimi dile getirmedim, mahut yemekte de bir görüþ bildirmedim... “Nifak hattýna” çalýþanlara malzeme sunmak istemediðim için bilinçli bir suskunluðu tercih ettim,

 

Merak edecekler için söyleyeyim:

 

Fethullah Gülen Hocaefendi’nin (uzaklýðý nedeniyle) yeterli bilgiye sahip olmadýðýný ve “Keþke Ýsrail’den izin alýnsaydý” açýklamasýnýn da, o beyanatý yayýnlayan gazete tarafýndan manipüle edildiðini düþünüyorum. Dolayýsýyla bazýlarýnýn içinde burukluk oluþturan o sözlere katýlmýyorum.

 

Bu, “giderilebilir” bir burukluktur bana göre.

 

Mühim bir mesele deðildir.

 

Kendisine saygý duyarým.

 

Baðlýlarýný severim. Ki, aralarýnda dostlarým ve arkadaþlarým vardýr.

 

Böyle düþünüyorum diye, baþýma bir þey geleceðine de inanmam.

 

Mehmet Yakup Yýlmaz diyor ki, “Anlýyoruz ki bu konuda Ýslamcý gazetecilerin çoðunluðu gerçekten düþündüklerini yazamýyorlar. Demek ki Fethullah Gülen’i eleþtiren bir þeyler yazdýðýmýzda bizlerin baþýna gelenler, yandaþ arkadaþlarýn da baþýna geliyormuþ!”

 

Bizim için kaygýlanmayý býraksýn da, bugüne kadar Fethullah Gülen’i eleþtirenlerden kimin baþýna ne gelmiþ?

 

Dahasý, kendisinin baþýna ne gelmiþ?

 

Bu konuda somut, soyut, canlý, cansýz, uzak, yakýn bir örnek versin, bizim baþýmýza gelebilecekleri sonra konuþalým.

 

Delikanlý gibi açýklasýn ama!

 

 

Ahmet KEKEÇ, Star, 10.06.2010

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Hocaefendi'nin açýklamasý

 

Babamýn rahatsýzlýðý dolayýsýyla gün boyu hastanedeydim. Yazýmý sayfa sorumlusuna teslim etmek için birkaç dakikam kaldý.

 

Fethullah Gülen Hocaefendi'nin Mavi Marmara ve ÝHH ile ilgili beyanýnýn yol açtýðý tartýþma hakkýnda uzun uzun yazacaktým ama bugün buna imkân yok.

 

Aslýnda uzun uzun yazmaya gerek de yok.

 

Söylemek istediðim þu:

 

Malum çevrelerin Müslümanlar arasýnda fitne çýkarmak için kullandýðý bu açýklamayý unutalým gitsin.

 

Herkes baðrýna taþ bassýn ve konu kapansýn.

 

Birbirimizi daha fazla kýrmadan, yarayý derinleþtirmeden...

 

Ýnþallah daha çok yol yürüyeceðiz beraber.

 

Birbirimize bakacak yüzümüz olsun.

 

 

Hakan Albayrak, Yeni Safak, 09.06.2010

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Ýsrail gibi düþünenlere hayretler içinde kaldým

 

Ýsrail komandolarýnýn katliam yaptýðý Mavi Marmara gemisinde ve sonrasýnda yaþananlarý anlatan Sinan Albayrak, "Rachel Corrie de tankýn altýnda ezileceðini düþünmüyordu. Ýsrail lehine yayýn ve yorum yapanlarý, kurþun sýkýp öldürenleri deðil de yardýma gidenleri eleþtirenleri dinlerken hayretler içinde kaldým" dedi.

 

http://yenisafak.com.tr/resim/site/israilgibidusunenlere68835dbe687aad1cby.jpg

 

ORHAN TURHAN / ÝSTANBUL

Gazze'ye doðru yol alýrken uluslararasý sularda Ýsrail Donanmasý'nýn "Shayetet 13" adlý öldürücü timi tarafýndan durdurulan ve 31 Mayýs gecesi 1'i Amerikan vatandaþý 8'i Türk 9 kiþinin öldürüldüðü "Mavi Marmara"da bulunan oyuncu Sinan Albayrak, Türkiye'de Ýsrail lehine yapýlan eleþtirileri hayretler içinde dinlediðini, þaþýrýp kaldýðýný söyledi. Sinan Albayrak, gemide ve sonrasýnda yaþanan ilginç geliþmeleri, Yeni Þafak'a deðerlendirdi. Gazze'ye yapýlan insani yardýmda ortak dilin 'insanlýk' olduðunu söyleyen Albayrak, bu ruhun gemide kendisini hissettirdiðini belirtti.

 

SEN KURÞUNA BAK

 

Televizyonda gemidekiler için yapýlan yorumlarý 'hayretler içinde' izlediðini dile getiren Albayrak, Hürriyet ve Radikal gazeteleri yazarý Nuray Mert'in sözlerini anlamakta güçlük çektiðini ifade etti. Albayrak, "Nuray Mert, bana ithafen 'Ýsrail askerlerine maden suyu þiþesi atarak eðlenmiþ. Bu nasýl bir zihniyettir' gibi yorum yaptý. Bunu anlamak güç! Biz silahlara karþý þiþe atýyoruz ve Nuray haným, Ýsrail askerlerini eleþtirmek yerine, bizim davranýþlarýmýzý eleþtiriyor. Niye ellerinde silah olmayan bizlere, silahla karþýlýk verildiðini sorgulamýyor? Bu ortak dili saðlamamýzda en büyük etken de, orada Türkiye'nin içinde olduðu gibi yýkýcý ve yýpratýcý bir muhalefetin olmamasýydý" dedi.

 

ÝSRAÝL PROPAGANDASI

 

"Ýsrail kaynaklý bir propagandanýn, Türkiye'de Ýsrail askerlerini deðil de kendilerini sorguladýðýna" dikkat çeken Albayrak þöyle devam etti:

 

"Diyorlar ki, 'Ýsrail'in böyle yapacaðýný bilmiyorlar mýydý?' Amerikalý eylemci Rachel Corrie de (16 Mart 2003) Ýsrail tanký altýnda ezildiðinde, askerlerin ilk yapacaðý þeyin 'öldürmek' olduðundan habersizdi. Biz de böyle bir saldýrýnýn olacaðýna ihtimal vermiyorduk elbette. Greenpeace bir eyleme gittiðinde yanýna bir donanma mý alýyor ya da her seferinde 'öldürüleceðiz mi' diyerek gidiyor? Onlar sivil eylem yaparken, kim ateþ ediyor?"

 

HÜRRÝYET, KÝME YAYIN YAPIYOR?

 

Doðan Grubu'nun, yüzde 25 hisseyle büyük ortaklarý arasýnda yer aldýðý Alman Axel Springer firmasýnýn kurumsal tüzüðünde geçen, "Yahudiler ile Almanlarýn uzlaþmalarý teþvik edilecek, Ýsrail Devleti'nin hayati haklarý desteklenecek" ifadesi sorulan Sinan Albayrak, þöyle konuþtu:

 

"Gazze sýnýrlarýna girerdik ya da giremezdik; ama biz daha girmeden avlandýk. Bunun ötesinde insanlarýn yorum yapma hakký yok! O gemiye silahlý olarak binmiþ olsaydýk dahi Ýsrail'in bunu yapmaya hakký yoktu. Ancak Türkiye'de olaya Ýsrail penceresinden bakanlar, kesinlikle birilerinin gözüne girmeye çalýþýyor. Oturmuþlar yumruk atan eylemcinin yanlýþýný konuþuyorlar. Yahu azýcýk vicdan, neden kurþun ataný görmüyorsunuz! Hürriyet'in ortaklýðýna bakýn: 'Ýsrail aleyhine yönelik asla yayýn yapýlmayacak' maddesi yer alýyor. Hatýrlanacaðý gibi Doðan medyasýnýn, Ýsrail'in Gazze saldýrýsýnda Ýsrail'i eleþtirmemesi dikkat çekmiþti. Gazze katliamý sýrasýnda Doðan Holding'e ait gazete ve televizyonlardaki haberlerin çoðu, Ýsrail'in kendisini savunmak için saldýrdýðýna dair bir tema üzerine kurulmuþtu. Filistinlilerin katledilmesi görmezden gelinmiþti. Mavi Marmara'daki yayýn politikasýnda da ayný mantýk sürmektedir, çok vahim."

 

Doktor kýlýðýndaki MOSSAD ajanlarý

 

'ÝYÝ KÝ ÖLDÜRDÜNÜZ' ALKIÞI: "Gemi yanaþýrken yüzlerce Ýsrail askeri, Aþdod Limaný'nda arkadaþlarýný karþýlamak için bekliyordu. Herkes, onlarca kiþinin öldüðünü düþünüyordu. Bizi getiren askerlerin büyük bir operasyon yaptýðýný düþünen askerler, gemiden inmeye baþladýðýmýzda arkadaþlarýný alkýþlamaya baþladýlar. Kanlý baskýný 'çok iyi' bulmuþlardý."

 

BELLÝ ETMEDÝK, AMA BU BÝR ÝÞKENCEYDÝ: "Limanda kurulan çadýrlara götürüldük. Psikolojik iþkencenin bir parçasý olarak klimalarý son seviyeye çýkardýlar, çok üþüdük. Ama biliyorduk ki, bu bir psikolojik iþkenceydi, üþüdüðümüzü belli etmemeye çalýþýyorduk."

 

SESLERÝNDEN VE GÖZLERÝNDEN TANIDIK: "Ýsrail'in bizi götürdüðü cezaevi Ýsrail'in en yeni cezaeviydi. Ýlk tutsaklarý da bizdik. Orda kalýrken hücrelerin yanlarýna sivil görünümlü gençler oturdu. Onlar her þey normalmiþ gibi davranýyorlardý. Biri bir þeyler içiyor, diðeri yemek yiyordu. Baktýðýnýzda sanki öylesine gelmiþler, az sonra gidecekler gibiydiler. gemide bize saldýran kar maskeli askerlerden bazýlarý, biraz sonra aramýzdan bir arkadaþý almak istedi. Onlarý ses tonlarý ve göz renklerinden tanýdýk."

 

BAZILARIMIZI ALMAK ÝSTEDÝLER: "Aramýzdan bazýlarýný almak istediler. Lübnanlý bir gönüllünün yanýna giden asker, 'Ses çýkarmadan bizimle gel' dedi. Ortak tepki koyduk, hiçbir arkadaþýmýzý almalarýna izin vermedik. Bu kez baþka bir yol denediler: Almak istediklerinin yemeklerine bir þeyler koymuþlar; çünkü o Lübnanlý fenalaþtý. Sonra içeriye doktor kýlýðýnda beyaz önlüklü bir adam girdi. Yanýmýzdaki Yunan doktor, gelene 'Hangi semptomlar gösteriyor?' diye sorunca cevap veremedi. Numarayý çaktýk, Ýsrail aramýzdan tek bir kiþiyi bile almayý baþaramadý."

 

HER ÞEYLERÝ YALAN: Ýsrail'in her þeyi yalandý. Hiçbir sözlerini tutmadýlar. Her söylediklerinin altýndan baþka bir þey çýktý. Gemideyken, sorgu odasýnda, cezaevinde söyledikleri. Aþdod'da sivil giyimli kiþiler, 'Lütfen merak etmeyin, bazý iþlemler sonrasý sizleri serbest býrakacaðýz' deyip nazik davrandýlar. 'Biz havaalanýna gidiyoruz' sanýrken kendimizi cezaevinde bulduk. 'Cezaevinde çok kýsa kalacaksýnýz, problem çýkarmayýn' dediler, az sonra terlik daðýtmaya baþladýlar. Eyvah dedim, uzun kalacaðýz. Elbiselerimizin üstüne tiþört verdiler. Planlarý bozuldu, Türkiye'nin müthiþ baskýsýyla karþýlaþýnca hepimiz serbest kaldýk.

 

FÝLMÝ ÇEKÝLMELÝ: "Bu olay her yönüyle dönüm noktasýdýr. Mavi Marmara'da yaþananlarýn muhteþem bir film olacaðýndan eminim. Gazze'nin özgürlüðe kavuþacaðý bir sonla tamamlanacak bu projenin, dünyada da büyük etki oluþturacaðýný düþünüyorum. Bu olay 'bir geminin Ýsrail aleyhine devletlerin baþaramadýðýný baþarmasý' anlamýný taþýyor."

 

Önyargýsý askeri utandýrdý

 

Albayrak, bir Ýsrail askeriyle arasýnda geçen diyalogu ise þu sözlerle dile getirdi: "Bir asker vardý. Onu gemide de görmüþtüm. Bana bakýyordu. Sorgu odasýnda sadece benim elimde kelepçe vardý. 'Neden kelepçemi çýkarmýyorsunuz' diye sordum, 'tehlikelisiniz' dedi. 'Beni sevmiyorsun, deðil mi?' diye bir soru daha yönelttim. 'Hayýr, sevmiyorum' dedi. Sonra o bana 'Sen beni seviyor musun?' diye sordu, 'evet' deyip ekledim: 'Hiç görmediðin bir kiþiyi nasýl sevmiyorsun?' Boynunu büktü. Türkiye'ye hiç gelip gelmediðini sordum. 'Hayýr' dedi. 'Gelirsen beni bul' dedim. Sözlerim Ýsrail askerini çok utandýrmýþtý. Benimle arkadaþ olmak isteyip de bunu asla yapamayacakmýþ gibiydi."

 

Bana filmdeki adýmla seslendi: Hey Nidarrr!

 

Sinan Albayrak, þu ilginç anekdotu da belirtmeden geçemedi: "Pasaportum okurken bir Ýsrail görevlisi beni tanýdý. Biliyorsunuz, daha önce Ortadoðu'da da birçok ülkede gösterilen 'Yersiz Yurtsuz' dizisinde Ferdi Tayfur'la birlikte oynamýþtým. Dizinin Ortadoðu seslendirmelerinde benim adým 'Nidar'dý. Pasaporta bakan görevli beni tanýyýnca alaycý bir ifadeyle, 'Nidarrr' diye seslendi. Sanki tatlý bir intikam hazzý yaþatmýþtým ona."

 

Masumiyetine inandýrýlmýþ bir topluluk

 

Ýsrail askerlerinin Siyonist propagandalarla yetiþtirildiðini söyleyen Albayrak, bir gardiyanla ilginç diyaloguna da þöyle paylaþtý: "Gardiyan 'Ne iþiniz var, niye bindiniz o gemiye' dedi. 'Yardým için, peki siz niye 16 kiþiyi öldürdünüz?' diye sordum. Þaþýrmýþtý: 'Ýsrail askeri öyle þey yapmaz' cevabýný verdi. Bu defa þaþýran bendim. Bu denli katil olup da masumiyetlerine bu kadar inandýrýlmýþ baþka hiçbir orduyu bilmiyorum."

 

Yeni Safak, 11.06.2010

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Ýsrail'in Mavi Marmara gemisindeki kanlý baskýnýnýn yeni videosu

 

11/06/2010

 

Ýsrail Gazze'ye insani yardým götüren Türk gemisine uluslararasý sularda kanlý baskýn yapmasýný kendilerine karþý pusu kurulduðu iddiasýyla dünya kamuoyunu yanýltmaya çalýþtý ancak yalaný erken söndü.

 

Brezilya asýllý Amerikalý film yapýmcýsý Iara Lee, çektiði görüntüler ile Ýsrail devletinin kanlý baskýna gerekçe olarak ileri sürdüðü hemen her tezini çürütüyor. Baskýn düzenlenen gemide bulunan ve belgesel çekmek için Mavi Marmara ile Gazze'ye gitmeye çalýþan yönetmen, Ýsrail askerlerinin ellerinden kurtarabildiði bir kasetteki görüntüleri Birleþmiþ Milletlerde (BM) yüzlerce gazetecinin katýldýðý basýn toplantýsý ile kamuoyuna gösterdi.

 

Görüntüler bir kadýn sesleniyordu Ýsrail askerlerine "Bizler siviliz ve silahýmýz yok... Ýnsanlarýn yardýma ihtiyacý var... Lütfen saldýrmayýn..."diye sesleniyor. Videoda kanlý görüntülerin yaný sýra baskýn öncesi gemide yaþanýlanlar gözler önüne seriliyor. Ýsrail'in dile getirdiði hemen her tezin de yalan olduðu bu görüntüler ile belgeleniyor.

 

Baskýn öncesi Ýsrail hücum botlarýnýn Mavi Marmara'yý bir kaç defa taciz ettiði, insanlarýn kanlý askeri harekâta kadar sakin bir þekilde yolculuklarýna devam ettikleri görülüyor. Yardýmseverlerin Ýsrail askerlerine karþý bir pusu kurma gibi bir eylem içinde olmadýklarý ancak indirme yapan askerlere karþýnda ellerinde sopa ile karþý koyabilmek için bir yerlere sýðýndýklarý yine görüntüler arasýnda.

 

Ýsrail askerlerinin Mavi Marmara'yý taciz etmesiyle birlikte gemideki yolculara sakin olmalarý ve taþkýnlýk yapmamalarý yolunda anonslar yapýldýðý duyuluyor.

 

Lee'nin Ýsraillilerin elinden kurtararak dünyaya izletebildiði görüntülerde, köprüye inen ve burada katliam yapan askerlerin vahþeti görülmüyor. Ancak silah sesleri ile yaralý görüntüleri dahi insana baskýnýn nasýl acýmasýzca düzenlendiðini anlatmaya yetiyor. Ýsrail askerlerinin tacizlerine raðmen gemide bulunan gönüllüler sukut içinde dualar edip, abdestler aldýklarý ve okunan sabah ezaný ile de cemaat olarak namazlarýný eda ettikleri izleniyor.

 

Bir iki defa görüntülere takýlan Ýsrail hücum botlarý gemiye yanaþarak bomba patlattýklarý duyulurken, geminin Gazze yerine uluslar arasý sularda kalabilmek için rota deðiþtirdiði de yine dikkat çekiyor. Ýsrail yetkililerin baskýn öncesi Mavi Marmara'ya rotasýný deðiþtirmesi yolunda anons yaptýklarý savunmanýn da görüntülerle yalan olduðu ortaya çýktý. Yapýmcý Lee'nin ifadesi ile ''bize Ýsrail askeri tarafýndan rotamýzý deðiþtirmemiz yolunda hiçbir uyarý yapýlmadý" sözleri görüntülerle de teyit ediliyordu.

 

Gazze'ye yardým için yola çýkan yolcu gemisi Mavi Marmara'ya 5 saat süre ile tacizde bulunan Ýsrail askerleri, sabah namazýnýn hemen akabinde helikopterlerle indirme yaptýklarý görülüyor. Helikopterlerin komandolarý indirdiði sýra ise bazý yardým gönüllülerinin sapanla askeri helikoptere karþý koymaya çalýþtýklarý dikkat çekiyor.

 

Geminin köprüsüne inen Ýsrail askerlerinin bu saatten sonra silahlarý susmak bilmedi ve kýsa süre sonra geminin alt bölümlerine yaralýlar taþýnmaya baþladý. Yararlýlara yolcular arasýnda bulunan doktorlar müdahale ederken, kimi gönüllülerinin kanlar içinde kaldýklarý ekrana geliyor.

 

Gemide insanlarýn sakin olmaya çaðýran anonslar yapýlýrken diðer yandan da bir kadýn Ýsrail askerlerine Ýngilizce olarak "Lütfen silah kullanmayýn, gemideki insanlar sivil ve silahsýz... Lütfen yardým edin" diye sesleniliyor. Ancak silahlar susmak bilmiyordu.

 

Baskýný kýsa sürede kanlý þekilde gerçekleþtiren Ýsrail komandolarý gemide kontrolü ele geçirdikleri de yine anonslardan duyuluyor. Bir ara alarm çaldýktan sonra geminin Ýsrail askerlerinin kontrolüne geçtiði duyuruluyor ve herkesin içeride beklemesi, herhangi bir taþkýnlýða kalkýþmamasý salýk veriliyor.

 

Zaman zaman yaralýlarýn durumu ekrana gelirken, basýn toplantýsýný izleyen gazetecilerin kanlý görüntülere bakamadýklarý görülüyor. Bir saate yakýn görüntülerinin ardýndan gazetecilerin sorularýný yanýtlayan yapýmcý Lee, BM'de gösterdiði görüntüleri ancak iç çamaþýrlarýnýn altýna gizleyerek Ýsrail'in elinden kurtara bildiðini aktardý. Lee, "Çok çekim yapmýþtýk ve elimizde çok görüntü vardý. Ýsraillilerden bu görüntüleri saklayabilmek için iç çamaþýrlarýma gizledim. Üzerimi aradýlar ve birçok görüntüyü bulunca kalmadý diye düþündüler ki son kasetin bulunduðu yeri aramadýlar." dedi.

 

Yardým gönüllülerinden "son derece kibar insanlar" diye söz eden Lee, Ýsrail Baþbakaný Binyamin Nethenyahu'nun "Gemi de terör destekçileri vardý" sözünün yalan olduðunu aktardý. Birçok insanla baskýn öncesine kadar röportaj yaptýðýný belirten Lee, "Ýçlerinde anti-semitik ya da fanatik bir Müslüman'a rastlamadým. Hem onlarca farklý milletten ve ülkeden insanlar vardý." diye konuþtu.

 

ÝSRAÝL ÝDDÝA ETTÝÐÝ GÝBÝ GEMÝYÝ ROTASINI DEÐÝÞTÝRMESÝ ÝÇÝN UYARIDA BULUNMAMIÞ

 

Baskýn öncesinde Mavi Marmara'yý kuþatan Ýsrail savaþ gemi ve botlarýna sivil ve barýþçýl olduklarý, silah ve þiddet kullanmamalarý için rica edilen anonslarýn yapýldýðýný anýmsatan Lee, Ýsrail devletinin ileri sürdüðü gibi baskýn öncesinde kendilerine askerler tarafýndan bir anons yapýlmadýðýný savundu. Geminin taciz edilmesiyle birlikte Mavi Marmara'nýn uslular arasý sularda kaldýðýný belirten Lee, bunun da görüntülerde var olduðunu kaydetti.

 

Ýsrail hükümetinin gemide silah, kesici aletler vardý gibi açýklamalarýný da yalanlayan Lee, herkesin gemiye binmeden önce sýký sýký arandýðýný ve tamamen geminin barýþçýl olduðunu savundu. Lee þöyle konuþtu "Ýsrail'e bizi zorla ellerimizi baðlayarak götürdüler. Sonra'da Ýsrail'e illegal yoldan girdiðimizi söylediler, þaka gibi. Bizim ellerimizi baðlayarak Ýsrail'e zorla götürenler sanki onlar deðilmiþ gibi...Aþhod limanýnda bize kaba davranan Ýsrail yetkilileri, yalnýzca bir defa ailemizi bir dakikalýðýna arayabileceðimizi söylediler." Film yapýmcýsý olan Lee, "Ýsrailliler üç gün içeride tuttu beni ama bana aylar gibi geldi." diye konuþtu.

 

Yardým gemisinin tamamen barýþçýl olduðunun altýný ýsrarla çizen Lee, "Baskýnda yaralanan Ýsrail askerine dahi gönüllüler arasýnda bulunan doktorlar tedavi etmek için müdahale etti." dedi. "Görüntülerle de kanýtlandýðý üzere gemide aðýr silahlarla donanmýþ Ýsrail komandolarýna karþý bir pusu kurulmuþ deðil." diyen Lee, Ýsrail askerinin cebinden düþen listeye dikkat çekti. Bu listede Alman milletvekilleri ile 85 yaþýnda rahibin ismini gördüðünü aktaran Lee, "O listede öldürülecek olanlar deðil tam tersine öldürülmeyecek olan kimselerin isimleri ve fotoðraflarý vardý. Listede tam olarak kimler vardý hatýrlayamýyorum" dedi. Bir gazetecinin neden sadece Türklerin öldürüldüðü sorusuna ise Lee, "Bilemiyorum neden hepsi Türk idi. Ancak eminim Ýsrail askerleri beyaz Avrupalýlarý vurmaktan itina ile kaçýnmýþtýr. Zira bu kendileri için daha büyük bir sorun olacaðýný biliyorlardý" diye cevap verdi.

 

Gemide bulunan kimsenin bu þekilde bir kanlý baskýnýn olacaðýný tahmin etmediðini belirten Lee þöyle devam etti: "Bizi uyarýrlar diye düþünüyorduk. En fazla olsa olsa bir iki el ateþ ederler havaya o kadar diye tahmin ediyorduk. Unuttuðumuz bir þey vardý, bu kiþiler Kýzýlhaç yardým arabasýný havaya uçuran, sivillerin baþýna bomba atan Ýsrail askerleriydi. Bunu unutmamýz bize pahalýya mal oldu."

 

Kanlý baskýnýn araþtýrýlmasý için uluslar arasý soruþturma grubunun kurulmasýný isteyen Lee, "Bu iþin peþini býrakmayacaðýz. Bu sefer Ýsrail'in yaptýðý hukuk tanýmazlýk yanlarýna kar kalmayacak. Amerika'da ve Avrupa'da yüzlerce avukat bu davayý mahkemeye taþýyacak."

 

(CÝHAN)

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Gazze'ye Avrupa'dan iki konvoy yola çýkýyor

 

Eski Ýngiliz milletvekili George Galloway, Gazze'ye Ramazan'dan sonra iki muazzam konvoyun yola çýkacaðýný söyledi

 

Mavi Marmara'da öldürülen aktivistlerin Ýstanbul'da yapýlan cenaze törenlerine katýlan eski Ýngiliz milletvekili George Galloway, “Ýstanbul'daki müzakerelerimiz sonucunda ilan edebilirim ki, Ramazan'dan sonra biri denizden, biri de karadan, iki muazzam konvoy, yola çýkacak” dedi. Ocak ayýnda Mýsýr üzerinden Gazze'ye giden “Özgürlük” konvoyunda bulunan ve Mýsýr tarafýndan sýnýr dýþý edilen Galloway, “Gazze filosu”na kanlý baskýnýn “Ýsrail'in sonunun baþlangýcý” olacaðýný da ifade etti.

 

Uzun yýllardan beri Ýsrail karþýtý, Filistin yanlýsý faaliyetlerde bulunan George Galloway, Ýsrail'in Gazze'ye kanlý baskýný protesto amacýyla Londra'da düzenlenen bir gösteri sýrasýnda yaptýðý konuþmada “Gazze kuþatmasýna son vermek amacýyla” Ramazan'ýn hemen sonrasýnda Gazze'ye, iki büyük konvoyun gideceðini þöyle duyurdu:

 

“Ýstanbul'daki müzakerelerimizin ardýndan size ilan edebilirim ki, Ramazan'dan sonra (10 Eylül), biri denizden, biri karadan, iki muazzam konvoy yola çýkacak. Kara konvoyu, Londra'dan kalkacak ve Avrupa, Türkiye, Suriye ve Ürdün üzerinden seyahat edecek, deniz yoluyla Akaba'dan Sina'ya geçecek ve Refah kapýlarýna girecek ve ben, milyonlarca insanýn adýna Mýsýr hükümetine, o kapýlarý aç ve konvoyun geçmesine izin ver diyorum. Deniz konvoyu ise, eþ zamanlý olarak ayný gün yola çýkacak ve ülkeden ülkeye Akdeniz'de ilerleyecek. Birlikte Gazze'nin sahillerine varacaðýz. Oraya, þimdiye kadar kuþatmanýn en büyük kýrýlmasýyla birlikte gireceðiz ve o gün kuþatmaya son vereceðiz.”

 

Jerusalem Post tarafýndan yansýtýlan konuþmasýnda Londra'daki Ýsrail Büyükelçiliði istikametine iþaret ederek, “Londra'nýn kalbinde bu katilleri, bu teröristleri istemiyoruz” diyen Galloway, “Gazze filosu” baskýnýn “Ýsrail'in sonunun baþlangýcý” olacaðýný da savundu.

 

Time Türk, 14.06.2010

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Allah'tan korkmayýp kendi gölgesinden korkanlar

 

Açýk denizde vatandaþlarýmýzý katleden Ýsrail'den hesap soran, Filistin'e asla sýrtýný dönmeyeceðini ilan eden, Birleþmiþ Milletler Güvenlik Konseyi'nde Ýran'a yaptýrýma "hayýr" diyen, Bilad-ý Þam (Suriye, Ürdün, Lübnan) ile BENELUX benzeri bir birliðin temelini atan, kýsacasý titreyip kendine dönen ve emperyalistlerin sünepe uþaðý olmaktan çýkan Türkiye, emperyalistlerden evvel ve onlardan ziyade Türkiye'deki yerli iþbirlikçilerinin kâbusu oldu.

 

Ýsrailliler bile onlar kadar saldýrmýyor Mavi Marmara'yý sahiplenen hükümete. Avrupa Birliði bile Mavi Marmara ve dolayýsýyla Türkiye'nin izinden giderek Gazze ablukasýnýn kalkmasýný savunurken onlar "Bize ne Gazze'den" demeye devam ediyorlar. Türkiye'nin BM'de Ýran'dan yana tavýr koymasýna ABD Hükümeti bile onlar kadar tepki göstermedi. Ve birçok Batýlý gözlemci bile Türkiye'nin Ortadoðu'daki etkinliðini makul karþýlarken onlar "komþularla sýfýr sorun, azami iþbirliði, tam entegrasyon" siyasetini Batýlý efendileri adýna yerden yere vuruyorlar. Düne kadar hükümeti ABD'nin Büyük Ortadoðu Projesi'ne hizmet etmekle suçlayanlardan bile "Emperyalistlerin Türkiye için çizdiði yoldan saparsanýz baþýmýz derde girer, sakýn ha!" mealinde itirazlar yükselmeye baþladý.

 

Özgüven sahibi baþý dik bir Türkiye'ye –böyle bir Türkiye tasavvuruna bile- tahammül edemiyorlar. Ýstiyorlar ki Türkiye eski güzel günler(!)deki gibi ezik olsun, sünepe olsun. Vatandaþlarý açýk denizde korsanlarýn saldýrýsýna uðrayýp hunharca katledilirken bile alttan alan, "Sorun deðil, olur böyle þeyler" diyen zavallý bir Türkiye istiyorlar. Kendileri gibi Türkiye!

 

Öyle bir Türkiye yok artýk ve bir daha asla olmayacak inþaallah. Ýzzet yolunda belki daha çok bedel ödeyeceðiz ama ödediðimiz hiçbir bedel bizi bu yoldan saptýrmayacak, tam tersine ayaklarýmýzý iyice sabit kýlacak bu yolda. Ýþte Mavi Marmara Katliamý. Ýsrail'in bizi boðmak için akýttýðý kan bile azmimizi kamçýlýyor. Allah'tan korkmayýp kendi gölgesinden korkan zavallýlar bunu anlamaz.

 

 

Hakan Albayrak, Yeni Safak, 14.06.2010

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

"Özgüven sahibi baþý dik bir Türkiye" - öyleyiz biiznillah.

Davos sadece bir baslangicti... arkasi geliyor, gelecek. Gecmisimzi unutmadik, kimligimizi caldirmadik, benligimizi sildirmedik...! Yavuz ve Fatihin ve Abdulhamidin torunlari biziz evelallah, cünkü "BIZ OSMANLIYIZ"! (yavuz bahadiroglu)

 

 

Ya Rabbi, sulh, fetih ve uhuvvet nasip eyle ümmet-i muhammed´e...

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

MAVÝ MARMARA'NIN KAPTANI KONUÞTU

 

Ýsrail’in kanlý saldýrýlarýna maruz kalan Mavi Marmara gemisinin genç kaptaný Mahmut Tural konuþtu.

 

 

 

Tural, Ýsrail’in saldýrmadan önce kendilerini uyarmadýðýný söyledi. Yol boyunca Ýsrail’in belirlediði kara sularýna girmediklerini ifade eden Tural, “Ancak Ýsrail bizi suçlu göstermek için kendi sularýna girmeye zorladý. Ancak ben rotayý deðiþtirerek buna izin vermedim” dedi. Kimsenin burnu kanamadan geminin Aþtod limanýna çekilebileceðini ifade eden Mahmut Tural, “Bunun çeþitli yöntemleri var, fakat Ýsrail en son kullanýlacak yöntemi seçti ve 9 insan bu yüzden öldü” diye konuþtu.

 

 

 

Tural, saldýrý öncesi ve sonrasýnda yaþananlarý bütün ayrýntýlarýyla anlattý. Tural’ýn sorularýmýza verdiði cevaplar þu þekilde:

 

 

 

Olayýn baþlangýcý nasýl oldu? Bize biraz o süreci anlatýr mýsýnýz?

 

 

 

Konvoydaki gemiler Kýbrýs güneyinde toplandýktan sonra 30 Mayýs günü saat 16.00’da yola çýkýldý. Gemiler konvoy halinde ilerliyordu. Ýsrail donanmasý ile ilk temas saat 22.30 civarýnda oldu. Gemi bilgileri ve detaylarý soruldu, daha sonrada Gazze bölgesinde blokaj uygulandýðý ve rotamýzý deðiþtirmemiz istendi. Bu çaðrýlar yapýldýðýnda Ýsrail sahillerinden 75 mil kadar açýkta uluslararasý sularda 222 rotasýnda ilerliyorduk. Yani tamamen Ýsrail’in kara sularýndan uzak bir noktada ve güneybatý yönüne ilerliyorduk. Uluslararasý sularda olduðumuzu, Ýsrail’in uluslararasý sularda olan bir gemiden rotasýný deðiþtirmesini isteyemeyeceðini belirttik.

 

 

 

SALDIRI ÖNCESÝ UYARI YAPMADILAR

 

 

 

Ýsrail gemileri görülüyor muydu?

 

 

 

Hayýr. Ýsrail gemileri henüz gözle görülemiyordu fakat radarda bizden 3-4 mil mesafede ilerleyen ekolarýn askeri gemiler olduðunu tahmin ediyordum. Gece saat 23.30’da rotamýzý 185’e aldýk. Bizim amacýmýz Ýsrail sahillerinden 70 mil açýkta seyir yapmaktý. Hiçbir þekilde bu sýnýra girmedik. Çaðrýlar 22.30’dan saat 02.00’e kadar aralýklarla devam etti. Bu saatten sonra saldýrý aný da dâhil olmak üzere hiçbir çaðrý veya uyarý almadýk. Ýsrail medyaya “Durun dedik durmadýlar.” telkininde bulunuyor. Saat 02.00-04.30 arasýnda baþka hiçbir çaðrý veya uyarý almadýk. Hiçbir uyarý veya çaðrý yapmadan helikopterlerden ateþ açarak geldiler.

 

 

 

ULUSLAR ARASI SULARDA SALDIRDILAR

 

 

 

Ýsrail’den böyle bir saldýrý bekliyor muydunuz?

 

 

 

Bu sefere çýkarken her türlü ihtimali deðerlendirmiþtik ama Ýsrail’in uluslar arasý sularda böyle bir saldýrý yapabileceðini beklemiyordum. Müdahale saat 04.30’da baþladý, etrafýmýzý silahlý askerlerle dolu avcý botlar (zodyaklar) sardý, en üst güverteye helikopterden Ýsrail askerleri indirilmeye baþlandý. Askerler inmeye baþlamadan önce gaz bombalarý attýlar ve ateþ etmeye baþladýlar. Güvertelerde tamamen silahsýz sivillerin bulunduðu bir yolcu gemisine helikopterden ateþ açýlmasý ve gemiye çýkan askerlerin sergilediði vahþet nedeniyle kayýplar yaþadýk. Üzerine ateþ açýlan her insanýn yapacaðý gibi gemideki yolcularda sadece kendini korumaya çalýþtý.

 

 

 

Gemide direniþ oldu mu?

 

 

 

“Biz direniþ nedeniyle ateþ açtýk.” açýklamalarý tamamen yanlýþtýr. Daha ilk indirme yapýlýrken üst güverteden yaralýlar olduðuna dair köprü üstüne rapor veriliyordu. Ýlk inen 3 Ýsrailli askerin yukarda yaþanan arbedede silahlarý yolcular tarafýndan ellerinden alýnarak etkisiz hale getirilmiþ olmasýna raðmen bu silahlar kesinlikle kullanýlmamýþ denize atýlmýþtýr.

 

Zaten Ýsrailli yetkililer de silahla yaralanmýþ hiçbir askerlerinin olduðunu iddia edememiþtir.

 

 

 

ASKERLER SÜREKLÝ ATEÞ EDÝYORLARDI

 

 

 

Askerlerde ne tür silahlar vardý?

 

 

 

Askerlerin üzerinde plastik mermi atan silahlar, cam misketler atacak þekilde modifiye edilmiþ paintball silahlarý, uzun ve kýsa namlulu gerçek mermi atan silahlar vardý.

 

Can kaybý ve yaralanmalarýn çoðu askerlerin ilk giriþi ve üst güverteden aþaðý açtýklarý ateþ esnasýnda gerçek mermiler kullanýlmasý nedeniyle oldu.

 

 

 

Üst güverteden alt güverteye inmeleri yaklaþýk 30 dakika sürdü, bu süre zarfýnda yukardan aþaðý alt güvertelere sürekli ateþ açýlýyordu. Daha sonra köprü üstü ve alt güvertelere indiler, Köprü üstü kontrolü saðlandýktan sonra zodyaklardan gemiye askerler çýktý.

 

 

 

Ýsrail baþka yöntemler kullanarak, kimsenin burnu kanamadan Mavi Marmara gemisini Aþtod limanýna çekemez miydi?

 

 

 

Eðer sivil bir gemiyi durdurmak istiyorsanýz bunun birçok yöntemi vardýr. Ama yukarýdan direk ateþ açarak gemiye indirme yapmak sadece gemileri durdurma maksadýyla açýklanamaz. Burada bir kasýt var.

 

 

 

Müdahale baþladýktan sonra 185 olan rotamýzý 270 rotasýna (batý yönüne) alarak Ýsrail sularýndan uzaklaþmak için sürat arttýrdýk. Çünkü etrafýmýzdaki fýrkateynler bizi özellikle Ýsrail karasularýna doðru dönüþ yapmamýz için sancak tarafýmýzdan yaklaþýyordu. Biz de tamamen uzaklaþmaya çalýþtýk.

 

 

 

Köprü üstünün iskele arka taraf camlarýndan ateþ açarak iskele kaportadan içeri girdiler. Ýçeriye elinde silahla dalan 10 tane komando karþýsýnda bir direniþ imkânsýzdý. Köprü üstüne girildiðinde; o zaman için 4 þehit ve çok sayýda yaralý olduðu biliniyordu. Daha fazla can kaybýnýn yaþanmamasý için gemi teslim edildi. Köprü üstün içerisinde direniþ olmadý olmasý da mümkün deðildi.

 

 

 

Askerler sizi teslim aldýklarýnda nasýl davrandýlar?

 

 

 

Askerler köprü üstüne geldiklerinde bütün personeli yere yatýrýp kelepçelediler. Gemi kaptaný olarak yatmayý reddettiðimde yaþanan kýsa süreli bir tartýþmadan sonra yerimden kýpýrdamamý söyleyerek bir koltuða oturttular. Kelepçe vurmadýlar. Ýlk etapta makineleri stop etmemiz istendi.

 

 

 

Tüm dýþ güverteleri kontrol altýna almadan askerler geminin içine girmedi. Aþaðýyla telsizle irtibat kuruyorduk. Aþaðýdan gelen talep bir an önce týbbi yardým yapýlmasý konusundaydý. Komutanlarýna defalarca ilettim. Tekrar makinalarý çalýþtýrarak 130 yani Ashdot limaný rotasýna girmediðimiz müddetçe herhangi bir týbbi yardým olmayacaðýný tekrarladýlar. Gemimizin içinde her türlü týbbi imkân mevcuttu, fakat bunlarýn kullanýlmasýna, doktorlarýmýzýn yaralýlara müdahale etmesine engel oldular.

 

 

 

HELÝKOPTERLE PSÝKOLOJÝK BASKI YAPTILAR

 

 

 

Bu süreçten sonra kaptan olarak neler yaptýnýz?

 

 

 

Gemiye giriþleri ve aramalar esnasýnda makine kontrol sistemleri zarar görmüþtü. Uluslar arasý sularda olmamýz ve gelebilecek yardýmýn bize ulaþabilmesi düþüncesiyle makinalarýn tamiratý yavaþtan alýnýyordu.

 

 

 

Makine tamiratlarý devam ederken, yaralýlarý görmek istediðimde komutanlarý aþaðý inerek yaralýlarýn olduðu bölüme geçmemi kabul etti fakat alt güverteye indiðimde askerler arama bahanesiyle üniformanýn üst kýsmýný çýkarmamý istediler. Silahlarla üzerime saldýrarak kelepçeleyip yolcularýn arasýna indirdiler. Bu esnada yolcular kelepçelenerek açýk güvertede diz üstü bekletiliyordu. Güverte üzerinde helikopterleri özellikle çalýþtýrýp soðuk deniz suyunu üzerlerine savuruyorlardý. Psikolojik baský oluþturmak için saatler boyunca buna devam ettiler. Marinalarýn biri çalýþtýrýldýktan sonra beni tekrar köprü üstüne aldýlar.

 

 

 

ASHDOT LÝMANINDA VE SORGULARDA YAÞANANLAR

 

 

 

Ýsrail’e geldiðinizde nasýl bir manzara ile karþýlaþtýnýz?

 

 

 

Akþam 20.30 sularýnda Ashdot limanýna girildi. Limana geldiðimizde ellerimi kelepçeleyip gemiden çýkardýlar, genel bir saðlýk kontrolü yapýlarak, bazý kayýtlar yapýldýktan sonra sorgu için ayrý bir bölüme alýndým. Gemiden ilk alýnanlardan biri olduðumdan diðer yolcularýn orada yaþadýklarý hakkýnda detaylý bilgim yok. Nezarete götürülmeden önce 4-5 saat nakil aracýnda bekletildim daha sonra tek kiþilik bir hücreye sevk edildim. Dönüþ için havaalanýna gelinceye kadar sorguyu yapan Ýsrailliler dýþýnda kimseyle görüþtürülmedim. Nerede sorgulandýðýmý bile bilmiyorum net olarak.

 

 

 

SORGUDA GÝZLÝ KAMERA KULLANDILAR

 

 

 

Sorgulamalarda Ýsrail in dünyanýn gözü önünde sergilediði bu vahþeti maruz gösterebilecek bahaneler arýyorlardý. Suçlu arýyorlar, özellikle isim istiyorlardý. Sorgu odasýnda hiç kamera görmedim, gizli kamera kullanmýþlar. Ýlk sorgum limanda yapýldý, nezarette deðiþik aralýklarla defalarca tekrar tekrar genelde ayný sorular sorularak sorgulandým. Son sorgu dýþýnda sorgulamalar hep Türkçe yapýldý, sadece son sorgulamada Ýngilizce konuþtular.

 

 

 

BENDEN SUÇLAYACAK ÝSÝM ÝSTÝYORLARDI

 

 

 

Sizden isim mi istiyorlardý?

 

 

 

Tavýrlarý beni suçlamaktan ziyade ÝHH’dan suçlular aramak yönündeydi. Gemi hareketini kimin organize ettiðini sordular sürekli, özellikle benden isimler istediler. ÝHH’nýn gizli bir örgüt olmadýðý, bir yardým kuruluþu olduðunu internet sitesinden benim bildiðimden çok daha fazla bilgi edinebileceklerini söylediðimde; sorular gemide askerlere saldýrý amaçlý bir hazýrlýk olduðu, kimin organize ettiði þeklinde deðiþiyordu.

 

 

 

Son sorguda, askerler gemiye inmeden kimlerin direniþi hazýrladýðý, yapýlan hazýrlýklarýn neler olduðu defalarca soruldu. Bazý yolcularýn sorgularýnda demir sopalar kesilerek hazýrlýk yapýldýðýný gördüklerini söyledikleri, kimlerin kestiðini, bu olaylarýn kim tarafýndan organize edildiðini sordular?

 

 

 

Siz ne yaptýnýz bu sorular karþýsýnda?

 

 

 

Ben de saldýrý öncesi bireysel bazý olaylar dýþýnda baþka organize bir hazýrlýk yapýlmadýðý, bireysel olarak bazý kiþilerin gelen saldýrý karþýsýnda yapmaya çalýþtýðý bazý hazýrlýklarýn bile önlendiðini anlattým. Bu konuda 2. Kaptaný göndererek kontrol ettirdiðimi anlattým. Yapýlan uyarýdan sonra yolcularla ilgilenen ÝHH’daki yetkililerinin kesilen demir çubuklarý toplatýp, denize attýklarýný, kesme taþlarýný köprü üstüne getirdiklerini, yaþanabilecek provokasyonlara karþý azami dikkati gösterdiklerini ifade ettim. Hatta Ýsrail askerleri köprü üstüne girdiklerinde bu kesme taþlarý telsiz kamarasýndaydý.

 

 

 

Ýsrail, sizin sorgunuzla ilgili bir görüntüyü daðýttý. Bu görüntüleri vermenin amacý ne olabilir?

 

Ýsrail’in televizyonlara daðýttýðý sorgu görüntüleri en son sorguya ait görüntüler olup defalarca ayný sorulara cevap verdikten sonra bu cevaplar içinden cýmbýzla seçilmiþ, konuþmanýn sonu verilmediði için özellikle yanlýþ anlaþýlmalara yol açacak görüntülerdir.. Sorgunun tamamýný yayýnladýklarýnda gerçekler ortaya çýkacaðýndan birkaç dakikalýk görüntü vermeyi tercih ettiler. Bu þekilde insanlarý yanýltmaya çalýþtýlar.

 

 

 

 

 

Siz, gemi kaptanýsýnýz, yolculuk boyunca ÝHH yetkilileri ile anlaþamadýðýnýz bir husus oldu mu?

 

 

 

Ýsrail ve Türkiye deki bazý medya kuruluþlarý tarafýndan; Kaptan ve ÝHH personelinin anlaþamadýðý þeklinde bir algý oluþturulmaya çalýþýlmaktadýr, oysaki Ýstanbul’dan yola çýktýðýmýz günden baþlamak üzere yol boyunca hiçbir sorun yaþamadýðýmýz gibi yolcularla ilgili her konuda karþýlýklý fikir teatisinde bulunarak gemideki düzen ve alýnacak tedbirler buna göre ayarlanmýþtýr. Herhangi bir provokasyona karþý tüm IHH personeli en az gemi personeli kadar hassasiyet göstermiþtir.

 

 

 

HÝÇ BÝR ÞEY BU VAHÞETÝ HAKLI GÖSTERMEZ

 

 

 

Bu gün Ýsrail medyasý ve Türkiye’de onlarla paralel yayýn yapmakta olan bazý medya kuruluþlarý Ýsrail ordusunun uluslar arasý sularda insani yardým taþýyan sivil gemilere karþý sergilemiþ olduðu vahþete bahaneler bulma ve yaþanan olaylarý basite indirgeme çabasýnda olsalar da; bu vahþeti haklý gösterebilecek hiçbir sebep yoktur.

 

 

IHH, 20.06.2010

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Mavi Marmara'nýn açtýðý yol

 

Orta halli bir Telaviv süpermarketinde 10 bin çeþit ürün bulunurmuþ; ama Hamas'ýn 2006'daki seçim zaferi üzerine ilan edilen ambargo yüzünden Gazze'ye sadece 4000 çeþit ürün girebiliyordu. 2007'de Gazze'deki Ýsrail iþbirlikçileri tasfiye edilip idare tümüyle Hamas'ýn eline geçince ambargo ablukaya dönüþtürüldü ve Gazze'ye giriþine izin verilen ürün sayýsý daha da düþürüldü. 3000'e deðil... 2000'e deðil... 1000'e deðil... 100'e de deðil...100'ün de altýna!

 

Ýsrail "Ýnsani kriz yok, sadece Hamas'a baský yapýyoruz" deyip duruyordu, güya Hamas'ýn askeri gücünü kýrmaktan baþka bir gaye gütmüyordu, fakat ambargoya ilaç ve süt tozunu bile dahil ediyordu.

 

Üç senedir devam ediyordu bu zulüm. Dünyadan yükselen itirazlar -cýlýz itirazlar- Ýsrail'in bir kulaðýndan girip öbür kulaðýndan çýkýyordu. Ablukanýn kalkacaðýna, kalkabileceðine dair en ufak bir iþaret yoktu. Bilakis, Ýsrail'in Gazze'ye karþý yeni bir saldýrý hazýrlýðý içinde olduðuna ve Gazze'deki hayat þartlarýnýn daha da çekilmez hale geleceðine dair iþaretler vardý.

 

Meðer Gazze'nin ufkunun aydýnlanmasý Akdeniz'de bir sabah namazý vakti dokuz kardeþimizin þehit olmasýna bakýyormuþ...

 

Mavi Marmara hadisesinin yankýlarý üzerine Ýsrail ipleri gevþetmek zorunda kaldý. Gazze'ye giriþine izin verdiði ürünlerin sayýsýný 120'ye çýkardý. "Artýk kahveye bile müsaade ediyoruz" dedi ( Bugüne kadar niye müsaade etmediðini izah etme gereðini duymadan). Fakat Mavi Marmara depremini bu kadarcýk bir tedbirle atlatamazdý. Bunu idrak etmekte gecikmedi. Geçen Pazar günü, askeri malzemeler ve askeri amaçlarla kullanýlmasý muhtemel bazý malzemeler dýþýnda hiçbir þeyin Gazze'ye girmesini engellemeyeceklerini, ayrýca Gazzelilere seyahat imkâný da saðlayacaklarýný ilan etti. Haaretz gazetesinin yorumu: "Özgürlük Filosu'nda yer alan dokuz kiþi öldü ve gemiler Gazze'ye varamadý, ama Türkiye bu hamlesiyle yine de Ýsrail siyasetini deðiþtirdi ve ablukayý yardý."

 

Mavi Marmara depremi devam ediyor. Siyonist rejimin geri adýmlarý da bu kadarla kalmayýp devam edecek inþaallah. Ýsrail, þimdilik, Gazze'ye gidecek bütün mallarýn Aþdod limaný üzerinden gitmesinde ýsrar etmeyi sürdürse de, kendisini dýþlayan çözüm önerilerini er veya geç kabul etmek zorunda kalacaktýr. Malum; deniz yoluyla Gazze'ye doðrudan yardým götürülmesi ve yardým gemilerinin Akdeniz'de Avrupa Birliði tarafýndan kontrol edilip silah dýþýnda hiçbir þeye rezerv konulmamasý þeklinde bir formül var gündemde. Filistin'in meþru Baþbakaný Ýsmail Heniye geçen hafta Euronews'a verdiði beyanatta bu formüle sýcak baktýklarýný söyledi. Bu veya benzeri bir formül yakýnda hayata geçecektir inþaallah.

 

Kýsa vadede bununla iktifa edebiliriz. Orta ve uzun vadede nelerin olabileceðini / olmasý gerektiðini nasipse baþka bir yazýda tartýþýrýz.

 

Hakan Albayrak, Yeni Safak, 22.06.2010

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Müslüman alimlerin dev Ýstanbul buluþmasý!

 

Mavi Marmara gemisi sonrasý Türkiye'ye destek çaðrýsý yapan yüzlerce Müslüman alim Ýstanbul'da buluþuyor. Alimler, Ýstanbul'dan tüm Ýslam dünyasýna ortak bir açýklamada bulunacak...

 

Türkiye'nin Gazze konusundaki duyarlýlýðý ve Mavi Marmara sürecinde ortaya koyduðu tavra destek için Müslüman halklarý, Türk ürünlerini satýn almaya çaðýran Müslüman Alimler Ýstanbul'da...

 

Türkiye'ye destek çaðrýsýný yenileyen dünyanýn önde gelen baþta Prof. Dr. Yusuf El Karadavi olmak üzere birçok önemli Müslüman Alim, mütefekkir ve akademisyen Ýstanbul'da Genel Kurullarýný yapýp, önemli açýklamalarda bulunacak...

 

Ýslam Dünyasý Sivil Toplum Kuruluþlarý Birliði (ÝDSB) önümüzdeki hafta devasa bir organizasyona daha ev sahipliði yapacak. Uluslararasý Müslüman Âlimler Birliði (UMAB) ve Avrupa Fetva Araþtýrmalarý Kurumu (AFAK) ÝDSB’nin ev sahipliðinde 29 Haziran-2Temmuz arasýnda Ýstanbul Grand Cevahir Kongre Merkezi’nde toplanacak. UMAB Baþkaný Prof. Dr. Yusuf El-Karadavi ve ÝDSB Genel Sekreteri Necmi Sadýkoðlu organizasyonla ilgili bilgi vermek için 25 Haziran Cuma günü ortak bir basýn toplantýsý düzenleyecekler.

 

Dünyanýn her tarafýndan beþ yüzün üzerinde seçkin âlimin katýlacaðý toplantýda ilmî meseleleri yanýnda Ýslam dünyasýný alakadar eden güncel konular da masaya yatýrýlacak. Gazze’ye yönelik ablukayý delmek üzere hazýrlanan yardým filosu ve buna karþý geliþtirilen tavýrlarýn da deðerlendirileceði toplantýda, Ýslam âlimlerinin geçtiðimiz günlerde yaptýðý Türkiye’ye ekonomik destek çaðrýsýnýn geniþletilerek tekrarlanmasý bekleniyor.

 

Konuyla ilgili bir açýklama yapan ve “Tarihinde daima ilim adamlarýna kucak açmýþ olan Türkiye’nin ve bilhassa Ýstanbul’un, Türkiye’nin tarihi ve kültürel etkinlik sahalarýna uygun yeni ve büyük misyonlar yüklenmeye hazýrlandýðý bugünlerde bu toplantýnýn Ýstanbul’da yapýlacak olmasý çok manidardýr.” diyen ÝDSB Genel Sekreteri Necmi Sadýkoðlu, açýklamasýnda þunlarý söyledi: “Ýslam dünyasýnýn en önemli ilim adamlarýný Ýstanbul’da misafir etmek ve böyle önemli bir toplantýya ev sahipliði yapmak bizim için çok büyük bir þeref olacaktýr. Âlimlerimizle doðru ve saðlýklý istiþareler yaptýkça yanlýþ adýmlar atmayýz diye düþünüyoruz.

 

Ýslam dünyasýnýn en büyük çatý sivil kuruluþu olan ÝDSB, daha önce olduðu gibi bu yýl da UMAB Genel Kurulu’na ev sahipliði yapacak. Bu toplantýlarda elde edeceðimiz ufuk ve vizyonla geleceðe yönelik planlarýmýzý daha yüksek bir güven içerisince gerçekleþtireceðiz diye ümit ediyoruz.”

 

KATILIMCILAR:

 

KATAR

Yusuf el-Karadavi

Ali el-Karadaði

Halid el-Hindavi

Abdullah Velid Muhammedun el-Fakih

Ali Yusuf el-Muhammedi

Muhammed Muvaffak Lutfi

Muhammed Rahmetullah

Mu'tez el-hatib

Hilal Said Mebruk

Abdurrahman Âl Mahmud

Ferhat b. Ali el-Abbar

Ýsam Telime

Mustafa es-Sayrifi

Muhammed Osman Þebir

el-Muhtar el-Ahmer

Velid Abdulfettah Ebu'n-Neca

Ýsmail Ýbrahim Mütevelli Ývad

Süleyman Abdulfettah es-Sekremi

Abdusselam Kýndil

Muhammed Mersi

Þefik Þakir

Abdullah Süleyman Abdulfettah es-Sekrumi

Abdulkadir el-Venisi

Casir Avde

Abdulcebbar Said

Muhammed Tevfik Lutfi

Abdurrahman b.Umeyr en-Naimi

Kazým Talib Hmaza en-Naimi

Musaid Müslim Âl Cafer

 

KANADA

Ýbrahim Huseyin Malbari

Cemal Nazým Talib

Cemal Bedevi

 

SUUDÝ ARABÝSTAN

Ýbrahim Abdulfettah Ramazan Abdulbaki

Ýbrahim Muhammed el-Hariri

es-Seyyid Abdullah Fadak

Ahmed bin Hüseyin bin Ahmed el-Mubareki

Muhammed bin Abdurrahman el-irrifi

Abdulaziz bin Suud Arab

Hani Ahmed Abduþþekur

Münir Cuma Ahmed

Münir Muhammed Necib el-Gadban

Abdulvehhab Nur Veli

Mohammed Farouq Batal.

Eliwarti Maliki

Rosalia Arby

Abdulgani Ahmed Muzhir et-Temimi

Hasan b. Musa b. Radi es-Saffar

Cemalüddin Seyrevan

Hasan b. Muhammed b. Hüseyin b. Abdulgani felemban

Muhammed Ýbrahim kamil

Tarýk b. Abdurrahman b. Muhammed el-havvas

Ahmed b. Muhammed b. Salih Azb

Hamza b. Huseyin el-Fa'r eþ-Þerif

Ahmed er-Risuni

Muhammed er-Ruki

Selimullah Huseyin Abdurrahman

Ali Ömer Ahmed Badehdah

Muhammed b. El-Huseyin esSüleymani

Fethi Abdusettar Abdussemî'

Abdurrahman b. Ahmed Aluþ Medhali

Kays b. Muhammed Âl eþ-Þeyh Mubarek

Muhammed Beþir Haddad

Halid b. Abdurrahman el-Acimi

Abdulmuhsin Huseyin el-Avaci

Süheyle Zeynülabidin Hammad

Selman b. Fehd el-Avde

Abdullah b. Bih

 

GANA

Ýbrahim Osman Ba

 

MISIR

Ýbrahim Musa Süleyman

Tarýk Fethi es-Seyyid Ebu'l-Vefa

Muhammed es-Seyyid Muhammed Ahmed paþa

Muhammed Musid Yakut

Safvet Hicazi

Atiyye Es-Seyyid Es-Seyyid Feyyad

Hamid Ýbrahim el-Hamid

Ali Muhammed Yusuf þerif

Halid Muhammed Ubade hasan

Muhammed Sa'di Ahmed Hasaneyn

Eþref Muhammed Devvabe

Hammud Ahmed Ýsmail Ahmed

Abdurrahman Fethi Ramazan Muhammed

Abdurrahman Yahya Zekeriyya Ayid

Adil Hindi

Mahir Muhammed Melici Ebu Amir

Muhammed Said Abduh Kanbu'

Said Muhammed Ahmed Kabil

el-Huseyni Þehhate el-Cizavi

Yasir Fethullah el-maðrabil

Abdusselam Abdurrahman es-Savvaf

Ýmad Muhammed Ebu Zeyd

Muhammed Abdurrahman Tarþani

Mustafa Ali Muhammed

Muhammed Selim el-Avva

Selva Muhammed Selim el-avva

Nadiye Mustafa

Abdurrahman Ýbrahim ed-Desuki Abdurabbih Haccac

Amal Aysin Abdulmu'ti Benzari

Eymen Ebu-n-Nasr Ahmed

el-Minþavi Muhammed el-Minþavi el-verdani

Mahmud Hamid es-Seyyid Abdussamed

Hamade Abdulmevla Yusuf Ebu Semre

Muhammed el-Muhtar Muhammed el-Mehdi Abdullah

Hamza Fayi' Ýbrahim Asiri

 

BANGLADEÞ

Ebu'r-Rida Muhammed Nizamüddin

Muhammed Sultan Zukun-Nedvi

 

FAS

Ebu Zeyd el-Mukri el- Ýdrisi

Ahmed ez-Zukaki

Muhammed el-vizani el-muhsini

Muhammed el-Hasan el-Garbi

Hud Bekarþ Kuni

muhammed Ýbadi

Abdulali el-Mes'ul

el-hasan el-Ýlmi

Tevfik el-galbezuri

Muhammed Refi'

Muhammed Zuhal

eþ-Þahid el-Bûþihi

Ulya Zuhal

Abdulaziz karti

Abdulmecid es-Saðir

Abdulbari b. Sýddik ez-Zemzemi

Hatice Müfid

Nezihe el-Mearic

Ömer b. Hammad

Ferid Þükri

Meryem Ayet Ahmed

Muhammed Ýzzüddin Tevfik

Abdusselam Bilaci

 

LÜBNAN

es-Seyyid Ali Muhammed Hüseyin Fadlullah

Muhammed Ekrem el-Adluni

Muhammed Tevfik eþ-þati

Muhammed Reþid Re'fet Mikati

Muhammed þeyh Ammar

Sami Huseyin el-Hatib

Muhammed Ali el-Cuzu

Mustafa Hýdýr Aluþ

Muhammed Ýbrahim el-Ali

Husam Ömer el-ðali

 

TÜRKÝYE

Ahmed Hamdi Yýldýrým

Muhammed Salih Ekinci b. Ahmed el-Garsi

 

ÝNGÝLTERE

Ahmed Kazým er-Ravi

Hafýz Ahmed el-Kermi

Salim Abdusselam eþ-Þeyhi

Muhammed Ebu Said

Abdullah b. Yusuf el-Cidi

Þükri Hasan Mecul

Muhammed b. Ahmed b. Salih es-Salih

Raþid el-Ganuþi

 

MORÝTANYA

Ahmedu bin er-Radi

Muhammed Fadýl Velid Muhammed Emin

Muhammed Fadýl b. Ýbrahim b. Muhammed el-Emin

Osman b. Eþ-Þeyh Ahmed Ebu'l-Meali

Muhammed Muhtar b. Ýmbale

 

FRANSA

Enis karkah

Abdulmecid En-Neccar

Muhammed bin Nasr

Ahmed Ca billah

 

MAKEDONYA

Bahri Alyu

BASHKIM ALIJI

 

ÝSPANYA

Reþid Betrebuþ

 

MALÝ

Seyyidi el-Muhtar Muhammed es-Salih Diyalo

 

HÝNDÝSTAN

Muhammed Kasým el-Muzafferfûri

Abdusselam Ahmed

Ahter el-Vasi'

Sýddik Hasan

Halid Seyfullah er-Rahmani

Abdullah Muhammed Betil el-Mezahiri

Zaferulislam Han

Asgar Ali Ýmam Mehdi es-Selefi

 

GÝNE

Muhammed Elfa Calu

 

CEZAYÝR

Abdurrezzak Kassum

Muhammed Abdunnebi

Kemal Ukasin

Vesile Halfi Harem bugazi

eþ-Þerif Merzuk

 

NÝJERYA

Siracuddin Bilal el-Esra'

Zikrullah eþ-Þafii

Sani Ömer Musa

Ýsa Muhammed Miþanu

 

BAHREYN

el-Mehabe Mahfuz meyare

Selahuddin Sultan

Abdusselam Ýbrahim el-Hiti

Abdurrahim Mahmud Âl Mahmud

Musfir b. Ali el-Kahtani

Abdullatif Mahmud Ýbrahim Âl Mahmud

 

IRAK

Ömer Abdulaziz Bahaüddin

Enver Muhammed Gafur

Ahmed Vehhab Mecid

Müfid Kerim Taha

Ýdris Kerim mevlud

Lokman Muhammed Ali Salih

Aziz Hafýz Nezir

Ömer Salih Ömer Faris

Salah Taha Ali

Reþid Taha Osman

Abdulhamid Abdulhalýk Nebi

 

PAKÝSTAN

Abdulgaffar Aziz

Dr. Fadlulhadi Vezin

Elifüddin et-Turabi

 

KUVEYT

Vasfi Âþur Ebu

Mutlak raþid el-Karari

Mesud Sabri Ýbrahim

Hiþam Muhammed Muhammed Ganim

Ahmed Huseyin Ahmed Muhammed

 

SENEGAL

Abdurrahman Yusuf Ka

 

HOLLANDA

Mahmud es-Sayfi

 

UGANDA

Ahmed Süleyman Mevabi

Hussein Rajabu Kakooza

 

FÝLÝSTÝN

Meþhur Fevvaz

Mervan Muhammed Ebu Ras

 

YEMEN

El-Murteda b. Zeyd el-Mahturi el-Hasan

 

BAE

Muhammed Abdurrezzak es-Sýddik

Þafi' Muhammed Salih Abdullah

Muhammed Emin en-Nedvi

Huseyin hamid Hassan

Sakar Abdullah el-Merri

 

BOSNA

Þükri Ramiþ

 

SUDAN

Abdurrahman Ali Muhammed Ýbrahim

 

GAMBÝYA

Ýsa Fudi Dabu

Muhammed el-Emin Turi

 

TUNUS

Ebu Lubabe et-Tahir Salih

 

FÝLDÝÞÝ SAHÝLÝ

Dambili Muhammed

 

TANZANYA

Talib Cuma Ali ve Nasýr Ahmed

el-Hýdýr el-Hadari

 

TOGO

Adem Abdusselam

 

ARNAVUTLUK

Fayiz Abdullah en-Nubi

 

CÝBUTÝ

Abdurrahman Süleyman Beþir

Ýbrahim Þerif

 

ENDONEZYA

Muhammed Hidaye Vahid

 

ALMANYA

Muhammed el-Hevari

Resîne Tarakci (Muhammed el-Hevari'nin hanýmý)

 

ÖZBEKÝSTAN

Muhammed es-Sadýk Muhammed Yusuf

 

ÝRAN

Muhammed Yusuf Erbab Þistan

Mustafa Erbabi

Abdurrahman Pirani

Muhammed Aziz Selimi

Ahmed Ni'meti

Mahmud Visi

Abdurrahman Yakubi

Muhammed Ali teshiri

Seyyid Ýbrahim Fadýl el-Huseyni

Abdulkerim Ahmed Muhammedi

Muhammed Salih Muhammed Emin Ensari

Sa'düddin Abdulhadi Sýddýki

Seyyid Abdurrahim Sýddýki

 

RUSYA

Muhammed Albagaçiv

Muhammed Beþir Evþaf

Albert Bikmolin

Þaraputin Çaçayev

Þehid Gazabayev

Muhammed kazimagamidof

Abbas kibidof

Dinka Halidof

Murad Halid olin

Lüey Yusuf

Selman Nurbif

Enes Biþigaçif

Þefik Biþigaçif

Halilurrahman Þumatof

Muhammed Þumatof

Valeri Sokorof

 

ÇÝN

MA FUDE

DING JUN

MAI YIGUANG

QI XUEYI

WAMG YONG BAO

MA LAN

PAN SHI JIE

MA WEIZHONG

MA MINGLIANG

YANG XINGWEN

ZHANG WEIHUA

MA YONGHUA

SHENG ZHIMING

LIU XIYAN

MA MINGXIAN

 

Bessam et-Tebbað

Ýsam el-Beþir

Beþir Nafi'

Ahmed Ticani Harun Abdulkerim

 

Haber Merkezi / TÝMETURK

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

  • 4 Wochen später...

ÝHH’dan Ýsrail raporuna açýklama

 

Ýnsan Hak ve Hürriyetleri (ÝHH) Ýnsani Yardým Vakfý, Ýsrail’in Mavi Marmara saldýrýsýyla ilgili uluslararasý bir komisyon kurulmasý ve soruþturmanýn bu komisyon tarafýndan yürütülmesi konusunda ýsrarcý tavrýný sürdürüyor.

 

Ýnsan Hak ve Hürriyetleri (ÝHH) Ýnsani Yardým Vakfý, Ýsrail ordusunun Mavi Marmara gemisine saldýrý raporuyla ilgili yazýlý bir açýklama yaptý. Açýklama þu þekilde:

 

Ýnsan Hak ve Hürriyetleri (ÝHH) Ýnsani Yardým Vakfý, Ýsrail’in Mavi Marmara saldýrýsý ile ilgili uluslararasý bir komisyon kurulmasý ve soruþturmanýn bu komisyon tarafýndan yürütülmesi konusunda ýsrarcý tavrýný sürdürüyor. Ýsrail’de kurulan askeri komisyon tek taraflý olmuþtur. Açýklanan rapor da bu yönde olmuþtur. Bundan sonraki komisyonlarýn raporlarýnda da benzer sonuçlar çýkacaktýr.

 

Ýsrail, bu raporda operasyonu en kötü senaryo ile yöneten askerini savunmuþtur. Bir takým istihbarat eksiklikleri sýralandýktan sonra operasyonun planlamasý ve uygulamasý savunulmuþtur.

 

Ýsrail, bu raporda faturayý kamuoyunda prestiji zaten sýfýrlanan Deniz Kuvvetleri Komutaný’na kesmiþtir. Operasyonda 9 aktivisti öldüren askerler ise suçlanmýyor. Oysa gemiye inen komandolar, silahsýz insanlarý öldürdüler. Sadece nefs-i müdafada bulunan aktivistleri deðil, olay esnasýnda fotoðraf çeken Cevdet Kýlýçlar ve kamera çekimi yapan 19 yaþýndaki Furkan Doðan’ý yakýn mesafeden vurarak öldürdüler. Kýlýçlar, alnýna isabet eden kurþunla hayatýný kaybederken, Furkan Doðan yaralandýktan sonra yakýn mesafeden beþ el kurþunla öldürüldü. Ýsrail askerleri lazer güdümlü silahlarla sivil insanlarý öldürdüler ve yaraladýlar. Ancak bu rapor, Ýsrail komandolarýnýn katliamýný ört bas ediyor.

 

Rapor, asker için hazýrlanan bir çalýþma olsa da Baþbakan Benjamin Netanyahu, Savunma Bakaný Ehud Barak ve Dýþiþleri Bakaný Avigdor Lieberman’ýn onayý alýnmadan bu operasyon yapýlamazdý.

 

Raporda Mavi Marmara yolcularýnýn gemiye inen askerlere ateþ açtýðý iddia ediliyor. Mavi Marmara gemisinde silah bulunmadýðý gibi arbede sýrasýnda etkisiz hale getirilen Ýsrail askerlerinin silahlarý da denize atýlmýþtýr. Ýsrail, kendi askerini ve operasyonunu savunmak için böyle bir senaryoyu raporuna almýþtýr.

 

Ýsrail, tamamen insani amaçlarla yola çýkan 36 ülkeden 588 sivil insana uluslararasý sularda kanlý bir saldýrýda bulunmuþtur. Özür dilememekte ýsrar eden, tazminat ödemeyen, 7 gemiyi iade etmeyen, Gazze’deki ambargonun tamamen kaldýrýlmasýný kabullenmeyen Ýsrail’den suçunu itiraf etmesi elbette beklenemez.

 

Biz ÝHH Ýnsani Yardým Vakfý olarak uluslararasý sularda, korsanlýk yaparak sivil insanlara saldýran Ýsrail’in bedel ödemesi gerektiðini ýsrarla savunmaya devam edeceðiz. Eðer insan haklarýndan, hukuktan ve evrensel deðerlerden bahsedeceksek önce Ýsrail’in yargýlanmasýný konuþmalýyýz.

 

Birileri terörist ilan edilmekle tehdit edilirken Ýsrail terörü görmezden gelinmemeli.

 

Raporu özetlemek gerekirse bize göre bu rapor çöpe atýlmasý gereken bir rapordur.

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

  • 2 Monate später...

Yani sevgili Hakan kardeþim Fethulah Gülen hocaefendi bu konuyu Mavi Marmara baðlamýndan baðýmsýz olarak söyledi.

 

Yeni Þafaktaki köþende Fethullah Gülen Hocaefendi ile ilgili bir ithamda bulunmuþsun.

 

Demiþsin ki;

 

Geçenlerde evinizde aðýrlayýp sohbet ettiðiniz gazeteci arkadaþlarýmýz "Fethullah Gülen bize Mavi Marmara'dakilerin 'Þehit olmaya gidiyoruz' diye yola çýktýklarýný, bile bile ölüme gittiklerini, onlarýn þehit sayýlamayacaðýný söyledi" deyince kanýmýz beynimize sýçradý!

 

Ýþin aslýný þimdi benden dinle;

 

Bahsi geçen sohbette ben de vardým. Ferhat Boratav, Cüneyt Özdemir, Bejan Matur ve Serdar Turgut ile birlikte Sayýn Gülen’e ziyarete gittik.

 

Baþtan þunu da söyleyelim kendileri olaðan üstü ýsrarýmýz üzerine bizleri kabul etti.

 

Yaklaþýk 1 saatlik bir kahvaltý ortamýnda muhtelif konular konuþuldu. Türkiye’yi özlemden, terörizme, ABD’deki günlük yaþantýsýndan saðlýk sorunlarýna, oradan Mavi Marmara olayýna kadar pek çok þey sorduk.

 

Mavi Marmara olayý Serdar Turgut’un sorusu üzerine gündeme geldi. Fethullah Gülen’in bu konudaki çýkýþýnýn isabetini dile getirdi. Sayýn Gülen’de inandýðýmý söyledim deyip konuyu orada bitirdi, daha fazla uzatmadý. Arkasýndan Serdar Turgut ÝHH’nýn ABD kongresinde terörist örgüt olarak kabul edilmesinin söz konusu olduðunu ve bu konuda ne düþündüðünü sordu. Sayýn Gülen de çok kýsa olarak ‘maalesef öyleymiþ ben de duydum’ diyerek üzüntülerini ifade etti.

 

Daha sonra sohbet bizlerin sorularý üzerine baþka konulara doðru aktý. Terör konusuna girildi. Sayýn Gülen bir ABD’li akademisyenin kendisine terörizm konusunda dininiz de buna zemin hazýrlýyor þeklinde ifadede bulunduðunu buna karþý kendisinin cevaben; terörizme Ýslam’ýn cevaz vermediðini, bir insanýn bu þekilde bilerek ölüme gitmesinin býrakýn cenneti doðrudan cehenneme götüreceðini söylediðini ifade etti. Tabii bu cümleyi aklýmda kaldýðý kadarý ile mealen aktarýyorum.

 

Yani sevgili Hakan kardeþim

 

Fethulah Gülen hocaefendi bu konuyu Mavi Marmara baðlamýndan baðýmsýz olarak söyledi.

 

Kaldý ki sende yazýnda belirtmiþsin;

 

3 Haziran günü Mavi Marmara þehitleri için yayýnladýðý taziye mesajýnda "Filistin'de yaþanan bu drama son verebilmek beklentisiyle yola çýkan, uðradýklarý müessif saldýrýda hayatlarýný kaybederek ÞEHÝT olan insanlarýmýza Allah'tan rahmet diler, baþta aileleri olmak üzere, milletimize ve bütün insanlýða taziyelerimi bildiririm’ demiþti.

 

Bu þekilde taziyesini bildiren bir zat Mavi Marmara’da hayatýný kaybedenler hakkýnda iddia ettiðin þeyleri söylemesi mümkün mü?

 

Yazýnýn sonunda

 

HÝZMET'e hürmet ve muhabbetimiz elbette baki; fakat Ümmet-i Muhammed'in ve bütün insanlýðýn kanayan vicdanýný temsil eden Mavi Marmara aleyhindeki anlaþýlmaz tutumunuzdan ötürü teessüflerimizi bildiririz, vesselam.

 

Sevgili Hakan iþin aslý budur, yanlýþ bilgiden yanlýþ yorumlara varmýþsýn vesselam…

 

Erkam Tufan Aytav - Haber 7

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Hocaefendi'ye açýk mektup

 

Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi, Mavi Marmara ve ÝHH Ýnsani Yardým Vakfý ile ilgili olarak Amerikan basýnýna verdiðiniz demeçler bizi derinden yaraladýðý halde bu konuyu baðrýmýza taþ basarak kapatmayý tercih etmiþtik.

 

Þu veya bu saikle verdiðiniz o demeçlerin bizi ne kadar yaraladýðýný hesap edeceðinizi ve yaramýzý deþmeyeceðinizi umuyorduk.

 

Geçenlerde evinizde aðýrlayýp sohbet ettiðiniz gazeteci arkadaþlarýmýz "Fethullah Gülen bize Mavi Marmara'dakilerin 'Þehit olmaya gidiyoruz' diye yola çýktýklarýný, bile bile ölüme gittiklerini, onlarýn þehit sayýlamayacaðýný söyledi" deyince kanýmýz beynimize sýçradý!

 

Öncelikle þunu ifade edeyim ki biz 'bile bile ölüme' gitmedik.

 

"Ýsraillilerin yolumuza çýkmayacaklarýný, yolumuza çýksalar bile önümüzü kesmekle veya bizi rotamýzý deðiþtirmeye zorlamakla yetineceklerini, gemimize saldýrmayacaklarýný umuyoruz; saldýrýrlarsa kendimizi savunuruz ama ölümüne deðil; direniþimiz sembolik olur ve Ýsraillilerin gemiyi ele geçirmelerini engelleyemeyeceðimizi anladýðýmýz yerde biter" diyerek gittik.

 

Aklýmýzdan "Ýþin ucunda ölüm de olabilir" diye geçirdik tabii, fakat bu ihtimali göz önünde tutarak gitmekle 'bile bile ölüme gitmek' ayný þey deðil.

 

Velev ki "Þehit olmaya gidiyoruz" diyerek gitmiþ olalým; Gazzeli kardeþlerimizin mustarip olduðu korkunç ambargoyu yarmak niyetiyle yola çýkan, Allah yolunda mazlumlarýn imdadýna koþarken öldürülen dokuz arkadaþýmýzýn "þehit sayýlamayacaðýna" nasýl hükmedebiliyorsunuz?

 

Ashab-ý Kiram'dan Amr Bin Cemûh (radyallahu anh), Uhud'a, "Allâh'ým! Bana þehidlik nasîb et! Beni mahrum ve me'yûs olarak ev halkýmýn yanýna döndürme!" diye dua ederek gitmemiþ miydi? Efendimiz (sallallahu aleyhi vesellem), Uhud'da katledilen bu zâtý "cennette gördüðüne" yemin etmemiþ miydi?

 

3 Haziran günü Mavi Marmara þehitleri için yayýnladýðýnýz taziye mesajýnda demiþtiniz ki: "Filistin'de yaþanan bu drama son verebilmek beklentisiyle yola çýkan, uðradýklarý müessif saldýrýda hayatlarýný kaybederek ÞEHÝT olan insanlarýmýza Allah'tan rahmet diler, baþta aileleri olmak üzere, milletimize ve bütün insanlýða taziyelerimi bildiririm."

 

Bu mesajýnýzý tekzip mi ediyorsunuz?

 

Yoksa, "3 Haziran'da þehittiler ama þimdi deðiller" mi diyorsunuz?

 

Arkadaþlarýmýz, Birleþmiþ Milletler Ýnsan Haklarý Konseyi'nin de kabul ettiði ve dikkat çektiði gibi "tamamen gereksiz bir müdahale"de ve "taammüden" öldürüldüler.

 

Mezkûr konsey, uluslararasý hukuka atýfta bulunarak, Ýsrail'in Gazze üzerindeki 'abluka otoritesi'nin yasa dýþý olduðuna da dikkat çekiyor. Dünya bunlarý tartýþýrken sizin durduk yerde þehitlik tartýþmasý baþlatmanýzý, þehit arkadaþlarýmýzýn aziz hatýralarýna durduk yerde gölge düþürmeye çalýþmanýzý, onlarýn ailelerini ve bütün Mavi Marmara camiasýný durduk yerde incitmenizi nasýl izah edeceðiz?

 

Bizimle niye uðraþýyorsunuz Hocam?

 

Bizimle uðraþmakta niçin ýsrar ediyorsunuz?

 

Ne adýna, kimlerin hatýrýna?

 

Zât-ý âliniz ve cemaatiniz ile aramýzdaki gönül baðýný zedelememek için bizim gösterdiðimiz hassasiyeti siz neden göstermiyorsunuz?

 

HÝZMET'e hürmet ve muhabbetimiz elbette baki; fakat Ümmet-i Muhammed'in ve bütün insanlýðýn kanayan vicdanýný temsil eden Mavi Marmara aleyhindeki anlaþýlmaz tutumunuzdan ötürü teessüflerimizi bildiririz, vesselam.

 

 

Hakan Albayrak, Yeni Safak, 05.10.2010

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

  • 3 Monate später...

İsrail zulmünü 1,5 saat bütün dünyaya göstereceğiz

 

Necati Şaşmaz Hürriyet'e konuştu; Kurtlar Vadisi Filistin'i anlattı, İsrail'e meydan okudu.

 

Necati Şaşmaz ile reklam filmini, 28 Ocak’ta vizyona girecek ‘Kurtlar Vadisi Filistin’i ve popülaritesinin yansımalarını konuştuk.

 

Filistin filmini yapmaya Mavi Marmara’dan önce karar vermiştiniz. Şimdi filmin belkemiği oldu galiba...

- 1948’lerden bu yana bir zulüm var Filistin’de. ‘Kurtlar Vadisi Irak’ vizyona girmeden hemen önce Filistin’le ilgili bir senaryo çalışmasına başlamıştık. Rahmetli Ömer Lütfi Mete de bizi çok teşvik etmişti. Değişik hikayeler yazıldı, çizildi. Sonra katliamla başlasın istedik. 500-1000 arası kitap okudu senaristlerimiz. Her şeyi araştırdı. Hikaye bitti, çekimlere başlamak için mekan bakıyorduk. O sırada hazin Mavi Marmara hadisesi ortaya çıktı. Madem ki böyle bir saldırıyla üstümüze geldiler, bunu anlatmalıyız dedik. O senaryoyu kırdık ve Mavi Marmara katliamıyla başlamaya karar verdik.

 

Bu filmin ardından da bir diplomatik kriz yaşanır mı?- Tabii ki hikayesi gereği günümüz İsrail hükümetiyle sürtüşen bir durum var. Gözlemlediğim kadarıyla, onların çok alıngan bir millet olduğunu söyleyebilirim. Alınganlıklarının yaramaz çocuk şımarıklıklarından kaynaklandığına inanıyorum. Bugüne kadar yaşadıklarını söylediği zalimlikleri ahlanıp vahlanarak bütün dünyaya anlatarak kendilerini acındırmış bir millet. Bu milletin gerçekte neler yaptığını ve bunu çok da güzel gizlediğini herkes öğrenecek. Tabii ki onlar da rahatsız olacak. Biz hep Filistinli çocuğu taş atarken görüyoruz, karşısındaki adamın elindeki mermiyi göstermiyor kamera. Uluslararası arenada da suçlu oldukları söylendiği halde hiç umursamıyorlar.

 

Mavi Marmara olayında Türkiye’nin duruşunu nasıl buldunuz?

- Olabileceğin en iyisi. Bunun abartısı bizi tehlikeye sokardı. Bunun eksiği bizi güçsüzleştirirdi. Dahası ne olurdu, tahayyül edemiyorum. Kötüye varırdı nihayetinde. Özür dilemeleri konusunda ısrarımızın sabit olması güzel bir şey. “Dileyemeyeceğim” diyorlar, göreceğiz. Zaten bakarsanız, “Ne oldu ki” demiyor, “Özür dilemeyeceğim” diyor çünkü ne olduğunun onlar da farkında. Dizide bir buçuk dakikalık bir şey gösterdik, hemen büyükelçimizi çağırıp diplomatik hakarette bulundular. Şimdi bir buçuk saat... Üstelik sadece Türkiye’ye değil, dünyaya göstereceğiz. Ne yapacaksın? Alıngansın, yaparsın; yaptığınla kalırsın, kendin kaybedersin. 100 yıl önce kaybeden kimdi? Siz eziyet gördüğünüzü söylemiyor muydunuz? Siz ağlayandınız ve bugün güçlüsünüz ya, yarın güçlü kim olacak? Hiç mi korkunuz yok? İlahi adaletten de mi korkunuz yok?

 

SENİ KORUYAMAYIZ GELME DEDİLER

 

Bu filmle dengelerin değişeceğini düşünüyor musunuz?

- İnşallah. Ne kadar etkin olabiliriz bilmiyorum. Binlerce Hollywood filminin arasında bir tanecik ‘Kurtlar Vadisi Irak’ filmi bir çığlık oldu. Film sayesinde birçok insanın işkence gördüğü ve yaşamını yitirdiği Ebu Garip Cezaevinde yaşananlar gün ışığına çıktı ve burası kapatıldı. Buna bile sebep olmuşsak ne mutlu bize. Belki pek çok kişi farkında değil ama

‘Kurtlar Vadisi’ ilk Kosova’dan başladı. Polat Alemdar’ı konsolos görevlisi yaptık. O zaman devlet değildi Kosova. Konsolosluğu da yoktu. Yıllar sonra o bölgeye gittiğimde oradaki insanların bize gösterdikleri büyük sevginin temelinde bu vardı. Dediler ki, “Hiç kimse aklından bile geçiremezken, bize Kosova’nın ülke olacağı inancını verdiniz.”

 

Siz ne hissettiniz?

- Çok mutlu oldum. Müthiş bir his ancak nihayetinde sanal bir kahramansınız.

 

Yurtdışında özellikle Arap ülkelerinde gerçekten size kahraman muamelesi yapılıyor ama...

- Biliyorum. 500 milyonun üstünde seyircimiz var. Bu müthiş bir rakam.

 

Hiç gittiniz mi oralara?

- Maalesef vakit bulup gidemedim. Buradan daha yoğun sevildiğimizi biliyorum. Azerbaycan’dan davet aldım ama sonra “Seni koruyamayız gelme” dediler.

 

Sevgiden mi?

- Evet, sevgiden. Çok büyük bir sevgi var. Vize sıkıntısı olanlar bile benim ismimi kullanarak işlerini halledebiliyormuş. Hatta yıllar önce biriyle fotoğraf çektirmişim, Kuveyt’e gitmiş, “Abi seninle fotoğrafımı gösterdim, bana iş verdiler” dedi.

 

KOLUMU BURKTUM SARGI MODA OLDU

 

Kişisel güvenlik kaygılarınız oluyor mu?

- Yok, hiç! Ben Allah’a şükür sadece Allah’tan korkarım. O da sevecen bir korkudur, ürkütücü değildir. Kadere inanan bir insanım. Bana Gazi Üniversite’sinde “Bu filmi yapıyorsunuz, İsrail’den korkmuyor musunuz” demişlerdi. Allah’tan korkusu olmayandan korkmam. Allah’tan korkusu olana da ancak saygım olur.

 

Bileğiniz sargılı. Ne oldu?

- Çekimlerde bir çatışma sırasında burkuldu. Bu sargı üç haftadır bileğimde ve satış rekoru kırdı. İnsanlar ortopedik bir sorun olduğunu anlamadı. “Polat bunu güzel görünmek için mi bir şey saklamak için mi taktı” diyorlar. Şimdi herkesin bileğinde bu sargıdan... Niye alırsın ki, sağlam senin elin.

 

Milyonlarca kişinin sizin yaptığınızı yapması çok tuhaf değil mi? Attığınız her adımı paraya çevirebilirsiniz aslında...

- Allah’tan her şeyi maddiyata çevirmek gibi bir durumumuz yok. Ama bakın, Amerika bunu bir sanayi olarak kabul ediyor. Mesela bir otelde çekim yapıyoruz. O otel yerli yabancı turist akımına uğrayabilir ama reklam yasağından otelin ismini kullanamıyoruz. Yeni yasal düzenlemeler olacakmış, bekliyoruz. Mesela çekimler sırasında Adana’da kaldığım oteli öğrenen Arap turistler akın etti. Bu bir iş fırsatıdır. Başka bilinçlendirmeler de yapılıyor filmler üzerinden. Washington da Pentagon da, ‘alıngan’ dediğimiz ülke tarafından yönlendiriliyor. Dikkat edin, her Amerikan filminde bir kişi mutlaka bir Musevi’yi temsil ediyordur. Ve mutlaka iyi tarafları gösterilir. O kişi idolünüz haline getiriliyor ve onun kıyafetinden, söylemine kadar her şeyi pazar haline dönüştürülüyor. Siyasi söylemleri, akımları bile komuta ediyor.

 

Sizinle irtibata geçenler olmuyor mu bu konuda? Siyasilerden mesela?

- Yok, mesafeli durduğum için o konulara girmiyoruz. Siyasetin içinde olmak istemiyorum.

 

‘Kurtlar Vadisi Filistin’ kaç ülkede vizyona girecek?

- 81. Endonezya, Japonya, Fas, Cezayir, Tunus, Mısır, Pakistan, Hindistan, Singapur ve Venezuela gibi ülkelerde ilk kez bir Türk filmi sinemada gösterilecek.

 

KAÇ DAİRE ALDIĞIMI SÖYLEMEM

 

Emlak reklamında kendinizi oynamışsınız. Bunca yıldan sonra Polat Alemdar’dan kopmak mı zor yoksa kendinizi oynamak mı?

- Benim için değişik oldu çünkü kameranın karşısında alışılan Polat’tan; ev ortamında Necati Şaşmaz’a geçildi. Eh, zor tabii... (Gülüyor) Aslında birini oynuyorsunuz, diğeri sizsiniz zaten. Olduğun gibi davranıyorsunuz, gülümsüyorsunuz, o tuhaf bir duygu. Tebessümle, doğal duruşumla Polat’ı kırmak gerekiyordu, kırdım.

 

Oturacak mısınız gerçekten bu evlerde, yoksa bu bir reklam taktiği mi?

- Avrupa Yakası’nda çekimler çok uzadığında kalacak yerim yok. Çok da uzun sürüyor, otele gitmeyi sevmiyorum, evciyim. O yüzden orada oturacağım tabii. Böylece bu yakada bir evim olacak. UKRA’nın sahibi Atila Bey (Yavuz) ile tanıştıktan sonra çok iyi anlaştık. O ikna etti beni.

 

Bu yakada eviniz yok mu? Yatırımınızı daireye yapıyorsunuz, diye biliyorum...

- Bu yakada yoktu. Ama artık reklam anlaşması karşılığında aldığım evler var.

 

Kaç tane daire aldınız?

- Söyler miyim! Gülüyor)

 

Daire almayı seviyor musunuz?

- Seviyorum. (Gülüyor) İnsanın başını sokacak yeri olmalı. Yani bir tane dairen olsun. Kalanları yatırım... Akıllıca bir yatırım.

 

Bu inşaat şirketine ortak olduğunuz söyleniyor?

- Aynı şeyi Atila Bey’e de soruyorlar ama ortak değilim. Atila Bey bizim ‘Kurtlar Vadisi Pusu’ ve ‘Kurtlar Vadisi Filistin’in de sponsoru. Kazan-kazan’dan çok, güven-güven’e dayalı bir ilişkimiz var.

 

BİR YANIM DOĞUM BİR YANIM ÖLÜM

 

“Dizi Arap ülkelerinde Polat değil, Murat Alemdar adıyla yayınlanıyor. Bana dediler ki ‘Senin adın Murat. Sağ kolun Memati, sol kolun Abdülhey. Murat istek demektir, Memati ölüm, Abdülhey hayat veren. Yani sen doğum ve ölümle bir arada yaşıyorsun’. İnsan bu ikisi arasındadır işte. Amacı da iyi olmaktır. Polat’ın manası da iki kere su vererek yapılan çelik. Bir suyu ölümden bir suyu yaşamdan almışız.”

 

İKİ YAŞINDAKİ ÇOCUK DİZİDEN ETKİLENİP KARDEŞİNİ VURUYORMUŞ, BÖYLE YALAN YOK!

 

‘Kurtlar Vadisi’ ilk dönemlerinde çok eleştirilmişti. Şimdi diğer diziler için de sert eleştiriler yapılıyor. Takip ediyor musunuz?

Vallahi eleştiriler hiç bitmedi ki... Bize yapılanla başka dizilere yapılanlar arasında ciddi farklar var. Biz Amerika-İsrail karşısında delilik yaptık. Davud’un sapanla Calüt’ü avlaması gibi... Hemen bir mekanizma işlettiler. ‘Kurtlar Vadisi Irak’ı yaptığımız gün, dizimizin şiddet içerdiği konuşulmaya başlandı. Birileri düğmeye bastı. Bir yıpratma politikasıydı. Kısaca, “Bunu bitirin yoksa biz sizi bitiririz” dediler. İki yaşındaki çocuk babasının av tüfeğini alıp da kundaktaki kardeşini öldürüyor ve ‘Kurtlar Vadisi’nden etkilendi’ oluyor. Ya arkadaş, bu çocuk bu tüfeğin mermisini nasıl sürdü? Tüfeği nasıl taşıdı, nasıl doğrulttu, sıktı; böyle bir yalan yok! ‘Kurtlar Vadisi Filistin’ yayına girdiği gün, bizi hatta Filistin’i bile tenkit edecek kalemşörler ortaya çıkacak, göreceksiniz.

 

(İpek Durkal/Hürriyet) 15.01.2011

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Dein Kommentar

Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.

Gast
Auf dieses Thema antworten...

×   Du hast formatierten Text eingefügt.   Formatierung jetzt entfernen

  Nur 75 Emojis sind erlaubt.

×   Dein Link wurde automatisch eingebettet.   Einbetten rückgängig machen und als Link darstellen

×   Dein vorheriger Inhalt wurde wiederhergestellt.   Editor leeren

×   Du kannst Bilder nicht direkt einfügen. Lade Bilder hoch oder lade sie von einer URL.

×
×
  • Neu erstellen...