Zum Inhalt springen
Qries Qries Qries Qries Qries Qries

Empfohlene Beiträge

http://www.risalehaber.com/images/news/64748.jpg

 

Cübbeli Ahmet Ünlü Hocanýn sözleri ile tekrar gündeme gelen Hýristiyanlarýn þehitliði meselesi bundan yaklaþýk 40 yýl önce de medyada yer almýþtý. Necip Fazýl Kýsakürek, yine Cübbeli Hoca gibi Bediüzzaman Said Nursi'nin görüþlerini “ehl-i sünnet akidesine muhalif olduðu” gerekçesiyle eleþtirmiþti.

 

Ýþte o günlerde meydana gelen bu olayla ilgili hatýrayý “Aðabeyler Anlatýyor” kitaplarýnýn yazarý Ömer Özcan Risale Haber okuyucularý için paylaþtý.

 

“Aðabeyler Anlatýyor” isimli kitaplarýmýn hazýrlýk çalýþmalarý sýrasýnda yüzlerce kadim aðabeyle görüþme fýrsatý buldum ve el’an bu çalýþmalarým devam ediyor.

Mehmet Kýrkýncý Hoca Efendiden kaydettiðim çok önemli tarihî bir hatýra var… 40 sene önce yaþanan bu hadisenin özü þudur: “Bediüzzaman Hazretlerinin Hristiyanlarla alakalý bir tespitine, Necip Fazýl’ýn itiraz etmesi; Kýrkýncý Hocanýn izahlarýyla ikna olunca da hakperestlik yaparak hatasýný tashih edip düzeltmesidir.” Þimdi olayý Mehmet Kýrkýncý Hocamýzdan dinleyelim. (Ömer Özcan)

 

Mehmet Kýrkýncý anlatýyor:

 

1970’li yýllarýn baþlarýndaydý… Mehmet Þevki Eygi’nin çýkardýðý Bugün Gazetesi’nde Necip Fazýl Kýsakürek yazýlar yazýyordu.

Bir kýþ günü Zübeyir Aðabeyden, “Hocam acele Ýstanbul’a gel” diye bir telefon aldým. Ayný gün uçakla Ýstanbul’a indim. Havaalanýnda Av. Bekir Berk, Mustafa Polat, Mehmet Fýrýncý, Mehmet Birinci karþýladýlar. Oradan Bekir Bey’in Kýðýlý Pasajýndaki bürosuna gittik. Zübeyir, Sungur, Bayram Aðabeyler oradaydýlar. Baktým Zübeyir Aðabey kravat takmýþ, özel bir hazýrlýk yapmýþ gibiydi.

 

Dedi ki: “Hocam, Necip Fazýl Bey, Bugün Gazetesi’nde Üstad aleyhinde birkaç yazý yazdý. Üstadýmýzýn “Elbette þimdi, fetret gibi karanlýkta kalan ve Hazret-i Ýsa'ya (A.S.) mensub Hristiyanlarýn mazlumlarý çektikleri felâketler, onlar hakkýnda bir nevi þehadet denilebilir” sözüne itiraz ederek, bunun ehl-i sünnet akidesine muhalif olduðunu söylüyor. Kendisinden randevu aldýk, þu anda bizi bekliyor.”

 

BEDÝÜZZAMAN'IN SÖZLERÝ

 

Gerekli kitaplarý yanýmýza alarak ormanlarla kaplý, içi de çok güzel döþenmiþ evine gittik. Necip Fazýl Bey beni görünce, “Tamam! Mehmet Bey’de gelmiþ, ehl-i sünnet’i bilen, þeriatý bilen birisidir, þimdi meseleyi daha rahat çözebiliriz” dedi. Sonra Tarihçe-i Hayatý getirdi ve ilgili mektubu okumaya baþladý:

 

“Þiddet-i þefkat ve rikkatten, bu kýþýn þiddetli soðuðuyla beraber manevî ve þiddetli bir soðuk ve musibet-i beþeriyeden bîçarelere gelen felâketler, helâketler, sefaletler, açlýklar þiddetle rikkatime dokundu. Birden ihtar edildi ki: Böyle musibetlerde kâfir de olsa hakkýnda bir nevi merhamet ve mükâfat vardýr ki, o musibet ona nisbeten çok ucuz düþer. Böyle musibet-i semaviye, masumlar hakkýnda bir nevi þehadet hükmüne geçiyor.

 

Üç-dört aydýr ki, dünyanýn vaziyetinden ve harbinden hiç bir haberim yokken Avrupa'da Rusya'daki çoluk çocuða acýyarak tahattur ettim. O manevî ihtarýn beyan ettiði taksimat, bu elîm þefkate bir merhem oldu. Þöyle ki:

 

O musibet-i semaviyeden ve beþerin zalim kýsmýnýn cinayetinin neticesi olarak gelen felâketten vefat eden ve periþan olanlar eðer onbeþ yaþýna kadar olanlar ise, ne dinde olursa olsun þehid hükmündedir. Müslümanlar gibi büyük mükâfat-ý maneviyeleri, o musibeti hiçe indirir.

 

Onbeþinden yukarý olanlar, eðer masum ve mazlum ise, mükâfatý büyüktür; belki onu Cehennem'den kurtarýr. Çünki âhirzamanda madem fetret derecesinde din ve din-i Muhammedî'ye (A.S.M.) bir lâkaydlýk perdesi gelmiþ ve madem âhirzamanda Hazret-i Ýsa'nýn (A.S.) din-i hakikîsi hükmedecek, Ýslâmiyetle omuz omuza gelecek. Elbette þimdi, fetret gibi karanlýkta kalan ve Hazret-i Ýsa'ya (A.S.) mensub Hristiyanlarýn mazlumlarý çektikleri felâketler, onlar hakkýnda bir nevi þehadet denilebilir. Hususan ihtiyarlar ve musibetzedeler, fakir ve zaîfler, müstebid büyük zalimlerin cebr ü þiddetleri altýnda musibet çekiyorlar. Elbette o musibet, onlar hakkýnda medeniyetin sefahetinden ve küfranýndan ve felsefenin dalaletinden ve küfründen gelen günahlara keffaret olmakla beraber, yüz derece onlara kârdýr diye hakikattan haber aldým. Cenab-ý Erhamürrâhimîn'e hadsiz þükrettim. Ve o elîm elem-i þefkatten teselli buldum. (Kastamonu Lâhikasý 112)

 

RÝSALE-Ý NUR’DAN MEKTUBAT KÝTABINI AÇARAK ALAKALI YERÝ OKUDUM

 

Okumayý bitirdi, bana dönerek: “Hocam, þimdi bu fikirler ehl-i sünnet ve’l cemaat mezhebine uygun mu, deðil mi? Sen ne dersen razý olacaðým” dedi.

 

Bir tevafuk eseri birkaç gün önce ilm-i kelam dersi alan talebelere Ýmam-ý Gazali’nin Faysalü’t Tefrika adlý kitabýnda o kýsmý okumuþtum. Dedim: “Efendim keþke o yazýlarý yazmadan evvel bizimle görüþseydiniz. Üstad Hazretleri itikaden Eþ’ari mezhebindendir. Biz ise Maturudi mezhebindeniz. Bu konuda Eþ’ari ile Maturudi mezhebi arasýnda görüþ farklýlýðý vardýr. Eþ’ariler (Biz peygamber göndermediðimiz kavme azap etmeyiz. Ýsra 64) ayetine dayanarak, kendilerine peygamber gelmemiþ, davet ulaþmamýþ insanlarý ehl-i necat kabul ederler.”

 

Sonra Risale-i Nur’dan Mektubat kitabýný açarak alakalý yeri okudum: “…Zaman-ý fetrette : sýrrýyla; ehl-i fetret, ehl-i necattýrlar. Bil'ittifak, teferruattaki hatiatlarýndan muahazeleri yoktur. Ýmam-ý Þafiî ve Ýmam-ý Eþ'arîce; küfre de girse, usûl-i imanîde bulunmazsa, yine ehl-i necattýr. Çünki teklif-i Ýlahî irsal ile olur ve irsal dahi, ýttýla' ile teklif takarrur eder. Madem gaflet ve mürur-u zaman, enbiya-i salifenin dinlerini setretmiþ; o ehl-i fetret zamanýna hüccet olamaz. Ýtaat etse sevab görür, etmezse azab görmez. Çünki mahfî kaldýðý için hüccet olamaz.” (Mektubat 386)

 

AKÞAM NURCULARIN KURMAY GRUBUYLA GÖRÜÞTÜK

 

Devamýnda dedim ki: Ýþte Ýmam-ý Gazalî de Eþ’ari Mezhebindendir ve kitaplarýnda ayný fikirleri savunmaktadýr.

 

Necip Fazýl Bey çok hakperest bir insan olduðundan söylediklerimizi kabul ve tasdik ederek ayaða kalktý: “Þimdi o yazýlarý yazdýðýma piþman oldum” diyerek hakký teslim etti. Benden Ýmam-ý Gazalinin mevzu ile ilgili bölümü kendisine göndermemi rica etti. Ben de Erzurum’a döndüðümde mektupla Ýmam-ý Gazalinin Faysalü’t Tefrika adlý kitabýnýn 96. sayfasýný kendisine gönderdim.

 

Ertesi gün ayný gazetede: “Akþam Nurcularýn kurmay grubuyla görüþtük…” diye baþlayan bir yazý yayýnlayarak hatasýný tashih ve telâfi etmiþ oldu.

 

Ýmam-ý Gazali’nin Faysalü’t Tefrika adlý kitabýndaki mevzuumuz ile ilgili bölümü aynen þöyledir:

“Ýnancýma göre, Ýnþallah Allah-ü Teâlâ, zamanýmýzdaki Rum, Hrýstiyan ve Türklerin pek çoðunu da Rahmet-i Ýlâhiye þümûlüne alacaktýr. Bunlardan maksadým, uzak memleketlerde yaþayan ve kendilerine Ýslâm’ýn dâveti ulaþmayan Rum ve Türklerdir. Bunlar üç kýsýmdýr:

1.Hazret-i Muhammed’in (asv) ismini hiç duymamýþ olanlar

2.Hazret-i Peygamberin ismini, sýfatlarýný ve gösterdiði mu’cizelerini duymuþ olanlar. Bunlar Ýslâm memleketlerine komþu olan yerlerde veya Müslümanlar arasýnda yaþayan kimselerdir. Bunlar kâfir ve mülhidlerdir.

3.Bu iki derece arasýnda bulunan gruptur. Hazret-i Peygamber’in ismini duymuþlarsa da vasýf ve hususiyetlerini duymamýþlardýr. Daha doðrusu bunlar Hazret-i Peygamber’i tâ küçüklüklerinden beri “Ýsmi Muhammed olan, peygamberlik iddiasýnda bulunan birisi” olarak tanýmýþlardýr. Týpký bizim çocuklarýmýzýn “El Mukaffa adýnda birisinin Allah’ýn kendisini peygamber olarak gönderdiðini iddia ettiðini” duymalarý gibi. Kanaatime göre bunlarýn durumu birinci grupta olanlarýn durumu gibidir. Çünkü bunlar Hazret-i Peygamber’in ismini, haiz bulunduðu vasýflarýn zýdlarýyla birlikte duymuþlardýr. Bu ise hakikatý araþtýrmak için insaný düþünmeye ve araþtýrmaya sevk etmez. Bunlar da birinci grup gibi ehl-i necattýrlar.”

 

Ýmam-ý Gazalinin bu yazýsýný Necip Fazýl’a gönderdim. Ayný zamanda Alûsi’nin, Ruhül-Meâni tefsirinin 15. cilt 42. sayfasýnda, Ýbrahim Lekkâni’nin Cevheretü’t-Tevhid adlý kitabýnýn 29. sayfasýnda ayný görüþü savunduðunu kendisine yazdým.

 

Seneler sonra Üstad’la alakalý düzenlenen sempozyumlarda gördük ki Bediüzzaman’ýn bu mektubunun Hristiyanlar âleminde ne kadar takdir-i þâyanla karþýlanmýþtýr. Ve Ýttihad ve birliðin temel taþýný oluþturduðunu, bir nevi üstadýmýzýn bir kerameti olduðunu hep beraber müþahede ettik.

 

Risale Haber, 21.12.2009

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Dein Kommentar

Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.

Gast
Auf dieses Thema antworten...

×   Du hast formatierten Text eingefügt.   Formatierung jetzt entfernen

  Nur 75 Emojis sind erlaubt.

×   Dein Link wurde automatisch eingebettet.   Einbetten rückgängig machen und als Link darstellen

×   Dein vorheriger Inhalt wurde wiederhergestellt.   Editor leeren

×   Du kannst Bilder nicht direkt einfügen. Lade Bilder hoch oder lade sie von einer URL.

×
×
  • Neu erstellen...