Webmaster Posted December 7, 2009 Share Posted December 7, 2009 Ýskilipli Atýf hoca ve TC HUKUKU Bu araþtýrmanýn gayesi, sadece ünlü bir din âliminin biyografisini izhâr deðildir. Herkese parmak ýsýrtacak gerçekleri hatýrlatarak, yanlýþlara ve masum gösterilmeye çalýþýlan bir zihniyete, bilinçsizce taraftar olmamak için, objektif bir deðerlendirmedir. Çünkü ‘bid’alara taraftar olmak’ bile, Günah-ý Kebâirdendir. (En büyük günahlardandýr.) Ýskilipli Mehmet Atýf hoca hakkýnda ansiklopedik bilgiler: Ýskilip’li Atif Hoca, 1876 yýlýnda Çorum’un Ýskilip kazasý, Tophane köyünde doðdu. Ýlk tahsilini köyde yaptý. 1893'te Ýstanbul’a gelip medrese tahsili yaptý. Ýcazet alarak Darü'l-fünûnun, Ýlahiyat Fakültesine girdi. 1903’te fakülteyi bitirip, 27 yaþýndayken Fatih Camiinde Ders-i Âmm (Herkese ders vermeðe salâhiyetli âlim) olarak kürsü aldý. 1910’da medreselerin genel müfettiþliðine getirildi. Fazileti ve ilmi Ýstanbul’un her tarafýna yayýldý, hattâ yurt dýþýna kadar taþtý. Kosova, Plevne, Üsküp gibi yerlerden gelen heyetlerin, kendi memleketlerinde yerleþmesi için yaptýklarý ricalarý ve Kýrým evkaf nazýrlýðý (vakýflar bakanlýðý) tekliflerini nazikçe geri çevirdi. Rivayete göre Japon büyükelçisi Uçida kendisini ziyaret ettiðinde, Atýf Hoca hakkýnda þöyle söylemiþtir: “Atýf hoca gibi birkaç hoca daha olsaydý, Ýslamiyet bütün Doðu'yu, bu arada Japonya’yý da fethederdi…” • 1919 yýlýnda Dar-ül Hilafet-i Âliye medresesi, Ýbtida-i Dâhil umum müdürlüðü ve Medreset-ül Kudat’ta (Hukuk Fakültesi’nde) Hikmet-i Teþriiyye (kanun yapma hikmetleri) dersi müderrisliðine (bugünkü ifadeyle, öðretim üyeliðine) getirildi. Bu yýllardan itibaren Atýf Hocanýn þöhreti iyice arttý. O, “Güzel bir fikir kimden gelirse gelsin alýnýp ve sahip çýkýlmalýdýr” diye ýsrar eden ünlü bir Türk din âlimidir… • Atýf Hoca þapka kanunu çýkmadan 2 yýl kadar önce, yani 1924 yýlýnda "Frenk Mukallitliði ve Þapka" adlý bir kitap neþretmiþti. Diðer kitaplarýnda olduðu gibi, neþretmeden önce bu kitabýný da Maarif Vekâletine (Milli Eðitim Bakanlýðýna) gönderdi, gerekli izini aldý. Hatta takdir belgesi bile almýþtý. 1 Kasým 1925’te kabul edilen þapka kanunu, Anadolu’da yer-yer protestolara sebep olunca, o günkü hükümet (dersim olayýnda olduðu gibi) demir yumruðunu kullanmaya karar verdi. Konya, Maraþ, Giresun, Rize, Erzurum, Kayseri gibi þehirlerde halkýn þapkaya direnmesi, buralarda gezici Ýstiklal Mahkemeleri'nin dolaþmasýna sebep oldu. • Bu mahkemeler sadece Erzurum’da 30 kadar idam hükmü verdi. Bu kanun vatandaþlara, ülkeden kovduklarý Ýtalyan’lardan üç gemi dolusu satýn aldýklarý þapkalarý giyme mecburiyeti getiriyordu. Bu duruma halk ve ulemadan büyük tepki vardý. Ýnsanlar baþýna þapka takmadýðý için katlediliyordu. (Bu kanun, bugün hâlâ yürürlüktedir.) Atýf Efendi ise, 32 sayfalýk bu eserinde Resul-i Ekrem’in sav. “Bir kavme benzemeye çalýþan onlardandýr.” Hadis-i Þerifi ýþýðýnda izah etmeye çalýþmýþtý. Hâlbuki o bu eseri, Þapka Kanunundan 2 yýl kadar önce devletten izin alarak neþretmiþti. • Kanunlarýn ise geçmiþe yönelik iþletilmemesi, bütün hukuk sistemlerinde en temel bir esastý ve bu hukuk esasý bir güzel çiðnenecekti... Asýl mesele Atýf Hoca'nýn suçlu olup olmamasý da meselesi deðildi. Suç olmasa bile (her zamanki gibi) suç icat edilecekti. Necip Fazýl Kýsakürek’in de dediði gibi; artýk onu mahkûm edebilmek için “Halis dindar olma kabahati” o günkü idare için yeterli bir sebepti… Ýstiklal Mahkemeleri yargýlamalarý, “Karakuþî mahkeme fýkrasý”ný hatýrlatýr: Bir hýrsýz, Kadý Karakuþ’a gelerek, hýrsýzlýk için girdiði evin sahibini þikâyet eder: -“Kadý Efendi, evin penceresi çürükmüþ; çýkarken düþtüm ve kolum kýrýldý” der. Ev sahibi, “pencereyi ben yapmadým ki, marangoz yaptý” diyerek, iþin içinden sýyrýlýr. Marangoz, “pencereyi takarken, gözüme falanca kadýnýn elbisesi iliþmiþti” der. Kadýn, o elbiseyi boyayaný suçlar. Boyacý ise herhangi bir mazeret bulamayýnca, kadý Karakuþ, boyacýnýn idamýna karar verir. Ne var ki, o boyacýnýn boyu idam sehpasýndan uzun olduðu için, o boyacýnýn yerine daha kýsa boylu baþka bir boyacý bulunur ve hüküm infaz edilir.” (Bu fýkra o günlerde þâyi olmuþ bir fýkradýr.) • NETÝCE: Þapka kanunundan iki yýl kadar önce yayýnlanan bu kitap nedeniyle Atýf hoca da, ‘Þapka Kanununa muhalefetten’ yargýlanarak 4 Þubat 1926 tarihinde idam edildi. Halbuki o günkü savcý bile, Âtýf hocanýn beraatýný istemiþti… Cumhuriyet’in ilk yýllarýnýn ünlü yazarlarýndan Þevket Süreyya Aydemir, Suyu Arayan Adam kitabýnda Atýf hocadan bahseder ve tamamen haksýz yere idam edildiðini savunur. Necip Fazýl’ýn naklettiði bir olayda; Atýf efendi’nin mahkemeden bir gün evvel müdafaasýný yazarken, birden uykuya dalýp rüyasýnda Hz. Muhammed’i sav. görmesi, Atýf hocaya hitaben: “Yanýma gelmek dururken, ne diye müdafaa karalamakla meþgûl oluyorsun?” buyurmasý üzerine, yazdýðý müdafaasýný yýrttýðý yazýlmýþtýr… 4 Þubat 1926 Perþembe, sabahýn ilk saatlerinde, eski meclis binasý yakýnlarýndaki Karaoðlan Çarþýsýnda, dilinde dualarla idam sehpasýna gelen Atýf efendi, kelime-i þahadetlerle, bu dünya defterinin kapýsýný kapattý. Kur’an’da “Yevme tüble’s serair” (yani, ‘bütün sýrlarýn açýða çýkacaðý gün’) olarak bildirilen ahiret hayatýnýn, özel bir bekleme salonu olan “þahadet kapýsýný” çalýyordu. Allah Rahmet eylesin. (Amin)... • Bediüzzaman hazretlerinin talebelerinden Mustafa Sungur da, 1 Haziran 2003’te kendisini ziyaretimizde þu hatýrayý anlatmýþtý: “Büyük Doðu’da neþredilen, Ýskilipli Atýf hoca’nýn baþýna gelenleri anlatan bir yazýyý Üstad’a okuyordum. Bir ara baktým ki, Üstad aðlýyor ve gözlerini siliyordu...” KAYNAKLAR: Ýslam Ansiklopedisi- Cilt.22- Ýfav yayýnlarý. Ýnkýlâp Kurbanlarý. Timaþ yayýnlarý- Ýst-1991- Son Devrin Din Mazlumlarý- Necip Fazýl Kýsakürek. Ankara Ýstiklal Mahkemesi Zabýtlarý(1926)- Yakýn Tarih ansiklopedisi-5. cilt... (vd.) ******** Evet, sevgili dostlar. O trajikomik ve yürek daðlayan olayýn aslý ve yankýlarý maalesef böyle. Þimdi sýký durun. Size, vicdanýnýzda cevap vereceðiniz iki soru soracaðým ve kafanýzý allak-bullak edecek bir baþka olay daha arz edeceðim. 1. Soru þu: Bu tamamen mâsum bir þekilde asýlan meþhûr Ýslâm âlimi, þehit midir?... Cevap: (….?! ……..) Cevabý maalesef ben yazamýyorum, çünkü: Ýskilipli Âtýf hocanýn ilçesinde; vefatý yýldönümü nedeniyle, 1995’te yapýlan bir anma merasiminde, program sunucusu Sn. H.Þ. bir ara Âtýf hoca ile ilgili bir þiir okudu diye, mahkemelerde iki celse süründürüldü. (Mahkeme dosyalarý, dostumuz H.Þ.’de hâlen mahfuzdur.) Gerekçe ise okuduðu þiirde, Âtýf hoca için geçen, sadece “ÞEHÝD” kelimesidir... Aslýnda, sadece þiirleri yüzünden, hapislerde yatanlarýn sayýsý az deðildir. (?!) • Þimdi 2. soruyu soralým: Cam macunu gibi istenildiði gibi þekillendirilerek, her hâkimin zihniyeti doðrultusuna uyarlanarak, birçok SÝYASÎ kararlara sebep olan bu ANAYASA, hâlâ deðiþtirilmesin mi?... Fazla söze ne hâcet? Takdir ve yorumu sizin vicdanlarýnýza havale ediyorum… A. Raif ÖZTÜRK, Moral Haber, 06/12/2009 Quote Link to comment Share on other sites More sharing options...
Recommended Posts
Join the conversation
You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.