Jump to content
Qries Qries Qries Qries Qries Qries

Recommended Posts

Fethullah Gülen neden ABD'de yaþýyor?

Yazar Dr. Emin Þimþek

 

CEVAB : Kanaatimce soruyu biraz tashih etmekte fayda var: Fethullah Gülen Hocaefendi saðlýk sorunlarý ile gittiði ABD’den neden geriye dönememiþtir ?

 

Evet, 1986 yýlýnda gittiði Hac yolculuðunda: ”Þayet bu Kutsal Topraklardan geri gelmek istemez, oralarda kalýrsam, baþýma bir ip baðlayýn ve beni sürüye sürüye Türkiye’ye getirin” diyen bir Zat, nasýl olur da, -haþa- keyfi veya nefsi bir sebebten ötürü kendi memleketi dýþýnda biryerde yaþadýðý varsayýlabilmektedir? Mescid-i Nebeviyye’de Efendisi (SAV) huzuruna giderken, Medine sokaklarýnda dönüp dolaþan ve “ ben þimdi hangi yüzle Rasulullah’ýn huzuruna gideceðim? Ümmet-i Muhammedin maðdur ve mazlum hali karþýsýnda nederim ? ” endiþesi taþýyan bir insan, nasýl oluyordu da, kendi memleketinda yapýlacak Kudsi Hizmetleri uðruna yaþamaktan bile feragat ettiði Mekke ve Medine ‘ye raðmen, memleketi dýþýnda bir yerde yaþarken, onun hakkýnda farklý düþünce ve su-i zan yelkenleri açýlýyor?

 

 

 

 

Konuya iliþken deðerlendirmeleri kendi beyanatlarýndan dinliyelim:

 

Amerika’ya geliþimin öncesi var. 1997’de anjiyo için gelmiþ ve 2-3 ay kalýp dönmüþtüm. Hatta o zaman Sayýn Cumhurbaþkaný Süleyman Demirel referans olmuþ, Cleveland’da bulunan Dr. Murat Bey’i aramýþtý. Sað olsun, alakadar oldu, yol gösterdi, ameliyat üzerinde ýsrarla durdu. O zaman da ‘niye Amerika, niye orada kalýyor, kaçtý’ gibi þeyler söylendi. Oysa buraya geldiðimde -kalbimden dolayý- üzerimdeki yorganý kaldýramayacak kadar halsizdim. Doktorlarýn tavsiye ettiði ilaçlarý kullanýyordum. Bant üzerinde ve açýk havada yürüyüþlere devam ediyordum. Ama durumum zordu. Bu seferki geliþim de yine ayný hastalýkla alakalý oldu. Mayo Kliniði’nde Kýrým Türklerinden Dr. Sait Bey vardý. Türkiye’ye geldiðinde halimi gördü, ýsrarla buraya gelmemi söyledi. Bu davet Almanya’dan olsaydý, Almanya’ya giderdim. Amerika’ya geldim, tedavi baþladý, 1-2 ay sonra Türkiye’de o komplo fýrtýnasý koptu. Kalakaldým burada. Gideyim dedim, doktorlar izin vermedi. ‘Kendini büyük tehlikeye atýyorsun’ dediler. Bu mevzuda dünya kadar rapor var. Saðlýk durumun ortada. Niye kaçayým, kaçacak neyim var benim?

 

 

“Bir ayaðý Amerika’da, bir ayaðý Suudi Arabistan’da” deniyor.

 

 

Suudi Arabistan’a en son 1986’da hac için gitmiþtim. 20 yýldýr gitmedim. Bir ayaðý Suudi Arabistan’da diyenler, eðer gitseydim, o zaman daha farklý yorumlar getirecek, iki ayaðý da orda falan diyeceklerdi. Belki baþka türlü sorgulamalar olacaktý. Ýran, daha büyük problem olurdu. Ýran’la, iþin doðrusu münasebetim olmadý. Menþei Türkiye olan eðitim, kültür, hoþgörü faaliyetleri mevzuunda, müþterek bazý þeyler yapalým teklifine de sýcak bakmadýlar. Bana ve beraberimde birkaç arkadaþým oraya gitmesine sýcak bakacaklarýna ihtimal vermiyorum. Öyle bir düþüncemiz de hiç olmadý. Ýran’a gitseydim, þimdi çeþit çeþit yorum yapanlar, o zaman da; “Batý’nýn oradaki eli ayaðý, gözü kulaðý” diyeceklerdi. Kalp bozuk olunca, kendi hayallerinde sizi bir yere oturtunca, bir þeyle baðlayýnca sizi, ne yaparsanýz yapýn yine öyle þeyler diyecekler. Aðýzlarýný kapamak diye bir vazifemiz de yok. Düþünce ve fikir hürriyeti var. Eðer öyle bir kýsýtlama varsa onu sadece bize uyguluyorlar ve o da yeter.

 

 

 

Amerika yýllarý sizi nasýl etkiledi?

 

Fýkýh tabiriyle söyleyecek olursak, benim burada kalmam iki þerden hafif olaný tercih kabilinden oldu. Ben gelmek istemiyordum buraya, fakat Dr. Sait Bey çok ýsrar etti, saðlýk durumunun ihmale tahammülü olmadýðýný ifade etti. Bana çok aðýr gelse de, ya ülkemden, kendi insanýmdan uzak, yabancý bir devlette bulunmayý tercih edecektim, ya da bir devlet adamýmýzýn dediði gibi küçük þeyleri büyüterek, her gün yeni bir komplo kuranlarla karþý karþýya kalmayý tercih edecektim. Birtakým kötülükleri görüp kendi insanýmýza darýlmamak için, istiþare ettiðim arkadaþlarýn da kanaatini alarak hasret çekmeye razý oldum. Haziran komplosunu (kasetlerle ilgili) önceden bildiðim halde yayýmlandýðý zaman bazý yerlerine baktým. Komplocularla beraber olanlarýn yazýlarýný onlara karþý içimde bir ukde olmasýn diye okumadým.

 

Türkiye’den hasretle bahsediyorsunuz, ama dönmüyorsunuz. Neden?

 

Belli bir yaþtan sonra vücudun tahammülü olmuyor. Bir Arap þairinin ifadesiyle, yakýn hissetmeme mani þeyler olmasýn diye uzakta durup kalben, vicdanen orada bulunmayý tercih ediyorum. Bir espriyle söyleyeyim, tasavvufta âþýklar üstü bir makam vardýr. Orada bulunanlar vuslatý bile istemezler. Yani içime ateþler sal, hep hicranla inleyeyim fakat vuslat istemem derler. Türkiye’ye karþý böyle zevkli bir hasret, zevkli bir hicran bana daha derince, daha vefalýca ve yürekten geliyor.

 

 

Bunlar dönmeyeceðiniz anlamýna mý geliyor?

 

Zaten dönüþ için yasal bir engel yok. Türkiye’ye dönmeyi bir an olsun aklýmdan çýkarmadým. Yine de Türkiye’de önemli yerlere sordurdum. “Bir þey yok, gelebilir” dediler ama, “gelebiliri” söyleyiþ tarzlarýndan sanki gelince onlarýn baþýný aðrýtýrým gibi bir þey hissettim.

 

Devletten birileri mi?

 

Evet, önemli bir vazifedeyken emekli olmuþ bir yakýnlarýna, “Benim gelmem kendileri için ne ifade eder? ” diye sordurdum. Tebessüm ettiler ama gelmese daha iyi olur dediler. Benim dönüþümün herhalde bazý þeyleri tetikleyebileceði düþünülüyor. Sanki bazýlarý bazý kimseleri sokaða dökecek, huzursuzluða sebebiyet verecekler. Ben, Türkiye’de oluþmuþ istikrar ortamýnýn bozulmasýna fýrsat vermek istemem.

 

Türkiye’ye Humeyni gibi döneceðinizden endiþe edenler de var…

 

Dönersem kendim gibi, Ramiz Efendi’nin üç þerefeli camide imamlýk yapan oðlu gibi dönerim. Size komik gelebilir ama, döndüðüm zaman acaba bana yine o camide imamlýk verirler mi, yine ayný pencerede kalsam; ya da Kestane Pazarý’nda idarecilik vermeseler bile, tahta kulübem gibi bir kulübede kalmama müsaade ederler mi diye düþünüyorum. Bir diðer düþüncem de, bütün samimiyetimle ifade edeyim, köyümde, dedelerimin arsasý üzerinde yapýlmýþ bir misafirhane var, gitsem orada kalsam diyorum. Doðduðum, büyüdüðüm köyde bir köylü gibi ölsem.

 

 

‘Doðduðum köye gitsem, orada ölsem’ diyorsunuz. Köye gidip susacak mýsýnýz?

 

Dünyada, beklentilerim deðil, derdim oldu. Ayný derdi terennüme devam edeceðim; þartlar ne olursa olsun, sözüme kýymet verenleri eðitim faaliyetleri için dünyanýn dört bir yanýna koþmaya teþvik edeceðim. Mezara konulurken bile fýrsatým olursa yine, gidin okul açýn, Türk dilini dünya dili haline getirme mevzuunda gayretten dur olmayýn diyeceðim. Esnafýmýza, dünyanýn dört bir yanýna sürgünler halinde açýlýn ve sonra aðaçlar haline gelin, lobiler oluþturun ve Türkiye’yi destekleyin; dünyadan kopmuþ bir Türkiye’nin ayakta durmasý mümkün deðildir, demeye devam edeceðim. Eðer bir gün hususi kanun çýkarýp aðzýma kilit vursalar bile, elimle, ayaðýmla bunlarý yazacak ama yine anlatacaðým. Çünkü, bunlarý cami kürsülerinde, devletin memuru olarak açýk açýk ve herkese anlattým; ifade ettikleri gibi “müritlere” deðil. Belki diðer hocalarýmýzdan farklý olarak dedim ki: Türkiye’yi geliþtirin, her yerde Türk insanýnýn sesi duyulsun. Bence millilik de, ulusalcýlýk da ancak böyle olur; meselenin hikâyesini yaparak deðil. Türkiye’nin davasý büyük bir davadýr. Ona topyekûn bir milletin, milli mücadelede olduðu gibi sahip çýkmasý lazýmdýr, demeye devam edeceðim. Bu hususta sesimi kesecek ve bana bunlarý söyletmeyecek bir kanun da bilmiyorum. Milletime karþý bir vefa borcu olarak bunlarý söylemeye devam edeceðim.

 

 

Merak edilen konulardan birisi de, böyle fakirane yaþayan bir insan ABD gibi pahalý bir ülkede nasýl yaþayabiliyor?

 

Bu konu farklý maksatlarla ortaya atýldýðý için, sizi tenzih ederek, hazýmsýzlýk yapanlara söyleyeyim: Benim hakkýmda böyle diyenlerden hiç birisi için ben böyle bir soru sormadým. Benim gibi, þeker hastasý, günde 1200 kalori alan, aðýr þeyler yiyemeyen, yemek ihtiyacýný çok defa yoðurt ve çorbayla karþýlayan bekâr bir insan, ABD’de olsa 500 lirayla (dolar yerine lira diyor) geçinir. Bu tür þüpheler uyararak karalamak isteyenlerin tavrýný fevkalade yakýþýksýz ve münasebetsiz buluyorum.Bunlarý hiç söylemek istemezdim. Çünkü, isterdim ki, imkâným olsaydý da, o telif ücretlerini de yemeseydim. Buradaki ikametim için arkadaþlar gönderiyorlar ben de kerhen kabul ediyor ve ancak zaruri ihtiyaç çerçevesinde kullanýyorum. Zaten burada baþka türlü durmam mümkün deðil ve böyle bir telif ücretini alma mevzuunda da kimsenin bana bir þey demeye hakký yoktur.Soruldu, açýkça söyleyeyim: Arkadaþlar, -rahatsýzlýklarým da olduðu için- ihtiyaten bir miktar bankada bulunduruyorlar; her sene için de 30 bin gönderiyorlar. Az önce dediðim gibi, zaruri ihtiyaçlarýmý gideriyor, geri kalanýný da millete tavsiye ettiðim üzere eðitim hizmetlerine baðýþlýyorum. Bana gönderilmeyen ve birikmiþ olan teliflerin de Allah rýzasý için bazý yerlere ve muhtaç kimselere verilmesini söylüyorum. Allah’ýn huzuruna girerken arkada beþ on kuruþ bile olsa bir þey býrakmak istemem. (Kaynak: Mehmet Gündem ile röportaj, Milliyet, 01.2005)

 

 

Konu ile ilgili birde Hüseyin Gülerce ‘nin köþesinden:

 

Önce “neden gelmiyor? ” sorusundan baþlayalým. Cevabý ararken bir soru da biz soralým: Gelmek istemez mi? Hem de nasýl ister. O halde neden gelmiyor? Merak edenlerin dýþýnda, bazý küçük insanlar; “korkmasýn, gelsin, mahkemelere çýksýn, gerekirse hapis yatsýn..” diye ileri geri konuþuyorlar. Bu gibiler öncelikle Sayýn Gülen’i tanýmýyorlar. Sonra, sevmiyorlar ve saygý duymuyorlar.Çünki Sayýn Gülen gibi ömrünü milletine, dinine vakfetmiþ insanlarýn þahsî takýntýlarý olmaz. Þahýslarýyla ilgili hesabý da olmaz. Sayýn Gülen’in dönüp dönmemesinde asýl etken, atacaðý adýmýn omuzladýðý dâvâsýna ne faydasý olacaðýdýr. Eðer, O`nun Türkiye’ye dönmesiyle birileri yeniden ülke gündemini deðiþtirerek, Avrupa Birliði üyelik sürecini bir baþka zeminde daha zora sokacak bir siyasî krizin hesabýný yapýyorsa, Sayýn Gülen neden âlet olsun? Yakalanan siyasî istikrarýn devamý adýna yüreðine taþ basmayý elbette tercih edecektir.

 

 

Evet, Hicret Hz.Adem (AS) mýn Cennetten Dünyaya gelmesi ile baþladý, Hz.Nuh(AS) ile gemiye bindi, Hz.Musa (AS) ile Tur-i Sinaya çýktý, Hz.Ýsa (AS) mýn göðe yükselmesine vesile oldu, Efendimiz (SAV) min Medine’ye yolculuðuna þahitlik yaptý, Sahabe-yi Kiram ile Hýrsitiyan Habeþistanda tanýþtý, Emir Sultan Hazretleri ile Bursa’da buluþtu, Mevlana Halid-i Baðdadi Hazretlerinin Hindistana götürdü, Sultan Vahdettini Romaya sevk etti, Mehmet Akif Ersoy’u Mýsýr ile hasbihal ettirdi, Bediüzzaman Hazretlerinde sürgün þekilini aldý, Esat Coþan Hocaefendi ile Avustralya’nýn ihyasýna çalýþtý, nice ýþýk süvarisine Rehberlik etti ve muhterem büyüðümüz ile Asrýn Hicretine eþlik etti!

 

Amerika Küfrün Merkezi deniyor. Bizde þöyle diyoruz, daha iyi, Küfrün Merkezinde yapýlan Ýslami Hizmet, diðer Küfür beldelerinden daha faziletlidir. Teþbihte hata olmaz fehvasýnca ; Hz.Musa(AS) mý Firavun sarayýndan koruyan Allah deðilmiydi ? Evet, gerek Amerikada gerek AB ülkelerinde Ýslama dehaletler fevc fevc artmaktadýr. Boþ oturarak nasýl artacak? Mücahede ve Teblið olmadan?

 

Hicretler bitmez, yeterki talib olunsun, Hicreti sýradan bir seyahat görenler, Hicret ufkuna bilmemki ulaþabilirlermi?

 

Link to comment
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Create New...