Webmaster Posted August 21, 2009 Share Posted August 21, 2009 RÝSALE-Ý NUR ASYA’NIN BAHTININ MÝFTAHI MI, GÖRELÝM! On gündür kendisi için ‘açýlým’ yapýlan bölgede idim. Gördüm ki açýlým pek de halkýn umurlarýnda deðil! Çünkü onlarýn istediði, basbayaðý insanca bir yaþam! Ýnsanca yaþama da sadece Kürtlerin deðil tüm Türk halkýnýn ihtiyacý var. Artýk uyanmýþlar. Bu kesin. Maraba ve tebaa olmak istemiyorlar. Bu da doðru… Fakat kimse ‘ayrýcalýklý’ bir konum filan da istemiyor. Ýsteyenleri de ‘garazkar’ biliyor. Çünkü uzlaþmaya en çok karþý çakanlar Avrupa’da yaþayan Kürtler. Onlarýn sýkýntýlarý yok, acýlara tanýk deðiller, o yüzden hayal içindeler. Ama yerli halk biliyorlar ki ‘ayrýcalýk talebi’, daha büyük acýlar ve yýkým getirecek! Esasýnda halkýn siyasi bir derdi yok. Onun derdi baþka! Bir kere fakirliði aþamýyor. Çünkü yol gösteren yok ve yerel akýl ve çabalarý birleþtirip bir kazanca dönüþtürecek, yönetici zekâ yok! Yerel yönetimler, kendi küplerini doldurmakla meþguller. Parti ayýrýmý yapmadan söyleyebiliyorum bunu… Evet halk yeterince zeki… Hinlik zekâsý var. Katakulli zekâsý var. Beleþten pay kapma zekâsý var. Yani hinlik, cinlik, beleþçilik tam! Ama ter döküp bir þey kazanma alýþkanlýðý yok… Bu kadar yüksek zekâvet kisb u kara yönlendirilse memleket abad olur. Onlarý yüzlerine karþý eleþtirirken birden fark ettim ki, hemen hepsi netice verecek pratik çözümlere teþnedirler. Gözle görüler elle tutulur projeler, yöntemler, imkân ihtimalleri anlatýlsa hemen tatbike koyuluyorlar. O zaman anladým ki milletin nesnel çözümlere, sonuç verecek, hayatýna katma deðer katacak projelere ihtiyacý var. Küçücük de olsa, hayatýný deðiþtirebileceðini umduðu bir iþ önerdiðiniz zaman yapýyor. Yoksa yan gelip yatýyor. Ya halkýn ya devletin elindekine göz dikiyor! Elbette her milletin tufeylisi, beleþçisi, haini vardýr. Bed asle üniforma necabet kazandýrmaz elbet ama ilim, iman ve marifet –marifet; iman ile aydýnlanmýþ aklýn, eþyanýn hikmetini kavramasý hali- insana asalet de kazandýrýr, necabet de!. Üniforma bir elbisedir vücuda giydirilir. Ýlim, irfan, hikmet –yani Allah korkusu- ise kalpte yerleþir ve bütün davranýþlara sirayet eder. Hem necabet verir insana hem asalet! * * * Bazý milliyetçilerin ‘açýlým’a yanaþmamasýnýn altýnda ‘Kürtlerin kötü niyetli olduklarý’ iddiasý var: Diyorlar ki “Þikâyetleri TC’nin bir takým uygulamalarý ve icraatlarý ise ayný zulmü ve sýkýntýlarý biz de çektik. Cumhuriyeti kuranlarýn dayatmalarý sadece Kürtlere olmadý, Sünni Türk kesimi de aðýr sýkýntýlar çekti ve fakir düþtü. Onlar neden mýzýklanmýyor da hep Kürtler ve Aleviler mýzýklanýyor?”. Doðrudur. Böyle bir itiraz getirmeye de haklarý olabilir ama unutmamalýlar ki, Sünni ana aks, asýrlardýr Türk milletinin yönetici elitidir. Yani onlar, ta Karahanlýlar’dan bu yana hep idareciler. Varsa bir hata onlarýn hanesine yazýlýr. Nasýl ki, biz, Ýslam’ýn þeref defterine geçmiþ kahramanlýklarýmýzla övünme hakkýna sahibiz, o dönemlerden itibaren birikip gelmiþ hatalarýmýzdan hâsýl olan sýkýntýlardan daha mesulüz. Demek ki, biz çözmekle mükellefiz! Bir takým kötü niyetli ve hain insanlarýn -bir önceki yazýda onlara da deðindim- tüm engellemelerine raðmen! * * * 4 Aðustos 1994 günü baþlayýp 5 gün devam etmiþ bir yazýma rastladým. Ortadoðu Gazetesi’nde yayýnlanmýþ “Biz çözüm üretemezsek...” baþlýklý yazýmý okuyunca þaþýrdým O gün Ortadoðu Gazetesi’nde yazdýklarýmý bugünkü hiçbir milliyetçi gazeteyayýnlamazdý sanýrým! Geçen ki bir yazýmda, MHP’yi kast ederek, “Ben, o tabaný iyi tanýyan biri olarak, MHP’nin bu hayýrlý hizmete –yani açýlýma- mani olacaðý kanaatinde deðilim” demiþtim. Bunu söylerken o dönemdeki deneyimlerime dayanmýþtým. En azýndan bugünkü tepe idarecilerini de eskiler kadar basiretli sanarak... Ama bakýyorum, bunlarýn bildikleri tek çözüm, meselenin dýþýnda kalmak! Irak’ý da Irak’a girmeyi ret ederek çözmüþtük ya(!) (Burada sevgili dostum; o zamanki genel yayýn müdürümüz Nazif Okumuþ’un ne kadar engin bir anlayýþa sahip olduðunu þimdi daha iyi anlýyorum. Benden dolayý bayaðý baþý aðrýmýþtýr eminim! Ýrfan Ülkü yönetimi ele alýr almaz, ilk iþ yazýlarýmý kesmiþti çünkü!) Keþke imkâným olsaydý o yazýlarý bir kere daha aktarabilseydim… * * * Onlarý okurken, birden bire fark ettim ki, ikide bir Bediuzzaman’ý Kürtlerin gözünün içine sokan bizler de ondan istifade etmemiþiz! Yahut hep ezberden gitmiþiz. O gün de þimdi olduðu gibi ondan sayýsýz paragraflar ve pasajlar aktarmýþým. Yazýda, “Biz çözmeliyiz, biz çözemezsek, birileri gelir -ki geldi o; yani Amerika!- bize raðmen çözer ve hepimizin caný yanar. Problemi çözelim derken, aramýza, asýrlar sürecek acýlar ve kinler sokup giderler’ nevinden cümleler var. Yer yer “þu yapýlmalý, bu yapýlmalý” demiþim ama nesnel, elle tutulur; “þunu þöyle bunu böyle yapmalýyýz ki þu yara kapansýn” nevinden bir öneride bulunamamýþým. Daha doðrusu meseleyi bütün olarak ele alan ve bütün unsurlarýný içeren ayaðý yere basan proje þeklinde sunmamýþým. Zaten ben bunu yapamazdým. Yapsam bile o zamanlar bunu dinleyecek ve yapabilecek hükümetler de yoktu. * * * Þimdi bir hükümet var. Bunu yapmak istiyor. “Getirin tatbik edelim diyorlar!” Her fikre açýklar. “Yeter ki bu yara sarýlsýn” diyorlar. Bugüne kadar Bediuzzaman’ýn konuyla ilgili sayýsýz ifade ve önerilerini aktardýk. Ama hep sayfalarda kaldý. Þimdi tam zamanýdýr ki, onun eðitimden dile, teþrik-i mesaiden, üniversitelerin teþkiline, üniversitede takip edilecek program ve lisana varýncaya kadar, bütün alanlarla ilgili önerilerini, zamanýn ihtiyaçlarýna uygun bir proje haline getirip, hükümetin önüne koymalýyýz. Bunu yapacak bir ekip acilen oluþturulmalý. Hem de þu bu grup demeden cemaatin tüm dallarý bir araya gelip bunu yapmalý. Eskiden, yaklaþan siyasi geliþmeler ve olaylar karþýsýnda hemen toplanýr ve bir layiha yayýnlarlardý. Acaba sosyolog, ekonomist, bilim adamý, din adamý, tarihçi ve bürokrat her ne ise ilgili kesimlerden Risale-i Nura’a da vakýf þu insanlar, gönüllü bir þekilde bir araya gelip hükümetin eline, ayaðý yere basan ‘zülcenaheyn’ bir proje veremezler mi? Eðer Nurcular bunu bugün baþaramazlarsa, 80 yýldýr sürdürdükleri tüm dialarýný kaybederler! Ben bir gazeteciyim; baþka bir marifetim yok. Ama böyle bir projenin oluþturulmasýnda gönül hoþluðu ile yer alýr ve hizmet ederim. Çünkü bu proje gerçekten bir insanlýk projesidir. Türk milletini incitmeden, Kürt meselesine getirilebilecek bir çözüm, çaðýmýzýn büyük ihtilaflarýnýn ‘insanî’ zeminde çözülebileceðinin dâhiyane bir ‘numune-i timsal’i olur. Dünyanýn birçok sorunlu bölgesine, ihtilaflarýn, kan dökülmeden de çözülebileceðini göstermiþ oluruz. Bu millet bunu baþarmaya layýktýr! Böylece bizi kanunda ve ahkâmda Batýya dilenci yapanlara da tokat gibi bir cevap vermiþ oluruz. Evet, Bediuzzaman’ýn çözüm önerilerini benimseyen Kürt ve Türk aydýnlar, bir araya gelip hükümetin önüne uygulanabilir bir ZÜLCENAHEYN PROJE koyabilirlerse þu mesele rahatlýkla çözülür. Þerefi di milletin olur! ‘Zülcenahayn’ tabiri de Bediuzzaman’a attir; bölgeye gönderilecek memurlarýn niteliðini izah için kullanmýþtýr. Der ki, “bölgeye gidecek memurlar, Kürt’ü incitmeyen ama Türk’ü de rahatsýz etmeyen yapýda olmalý”. Yani Türkleri hoþnut etmeyen bir Kürt açýlýmýný Bediuazzaman da benimsemiyor. Çünkü böyle bir açýlýmýn, Anadolu’yu tevaif-i mülük dönemine, yani beylikler çaðýna sürükleyeceðini ve Anadolu’yu parçalayacaðýný söylüyor. Ayný hassasiyeti, ilkokulda farklý bir dil ile eðitim verilmesi konusunda da sergiliyor. Ýþte en kritik iki konuda iki öneri… Eðitim dilinin Türkçe olmasý þart! Ama o, üniversite boyutunda ümmetin birlikteliðini esas alýp “Arapça farz, Türkçe vacip, Kürtçe caiz” der. Çünkü dönemin Müslümanlar arasýndaki beynelmilel dili Arapça... Bugün olsaydý ‘Ýngilizce olsun’ der miydi, sanmýyorum. Türkçe yönetim dili! Kürtçe caiz! Yani olabilir. Bu demektir ki, üniversitelerde diðer diller de okutulabilir. Uzatmaya gerek yok. Risale-i Nur’dan beslenmiþ uzmanlar, þu dönemde bir yararlýlýk gösteremezlerse, sonrasýnda oluþacak sosyal problemlerin çözümünde kimse onlarýn fikrine ihtiyaç duymaz. Oysa Bediuzzaman ne diyor: “Türk milleti, bu eserlerle, diðer Ýslam kavimlerine karþý övünecek!” Demek ki, Risale-i Nur çare olacak. Ve olmalý. Ýþte þimdi Nurcu aydýnlarýn kendini gösterme zamanýdýr! Risale-i Nur, Asya’nýn Bahtýnýn miftahý mý göstermeliler! Mehmet Ali Bulut, Haber 7, 21.08.2009 Quote Link to comment Share on other sites More sharing options...
Recommended Posts
Join the conversation
You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.