derguiz Geschrieben 22. Juli 2009 Teilen Geschrieben 22. Juli 2009 GENÇLÝÐÝN BAHARINI YAÞAMAK ÝSTEYENLER Bir gün akþam namazýný kýldýktan sonra 10-15 kiþi medreseye geldiler ve karþýmda, bir hizada oturdular. Birisi biraz öne çýktý. “Hocam, Allah-u Teâlâ bizi yarattý ve bu nefs-i emmareyi bize verdi. Öyle deðil mi?” dedi. Ben de, “Elbette.” dedim. “Hem bu nefsi bize Allah veriyor, hem de nefsin isteklerini yerine getirmemizi haram ediyor. Zevk ve sefamýza mani oluyor. Gençlik ömrümüzün baharýdýr. Gençliðimizin baharýný yaþamak ve nefsimizi tatmin etmek istiyoruz. Neden Allah, bunlarý bize haram kýlýyor?” dedi. Bu sual karþýsýnda çok þaþýrdým ve üzüldüm: “Allah Allah! Ömrümde böyle bir sual ile karþýlaþacaðýmý hayal bile edemezdim.” dedim ve devam ettim: “Peki sen bu soruyu sadece kendi namýna ve burada bulunan arkadaþlarýn namýna mý soruyorsun, yoksa bütün insanlar namýna mý soruyorsun? Bunu bileyim ki, ona göre cevap vereyim.” “Bütün insanlar için soruyorum” dedi. Ben de: “Þu halde kendi annelerinizin ve kýz kardeþlerinizin de böyle düþünmelerinde bir mahzur görmüyorsunuz, öyle deðil mi?” dedim. Bu sözüm üzerine birden bire hayal kýrýklýðýna uðradýlar ve þok oldular. Böyle bir cevapla karþýlaþmayý beklemiyorlardý. O vakte kadar arkadaþlarýndan daha önde duran ve soruyu soran genç geri çekildi ve arkadaþlarýnýn arasýna girdi. Ben konuþmaya devam ettim: “Anladýðýma göre birtakým hayallerin peþinde koþarak, ömrünüzü geçiriyorsunuz. Cenab-ý Hakk insanýn kalbine vicdan denilen bir hâkim-i adil koymuþtur. O her þeyi insafla ve tarafsýz olarak tahkik ve muhakeme eder, sonra hükmünü ona göre verir. Hak ve batýlý gayet kati olarak temyiz ve tefrik eder. Doðru yolu gösterir. Þu halde ona buna sormanýza ne hacet, evvela vicdanýnýza sorunuz. Bakalým ki, o lisan-ý hak ne hüküm veriyor. Bu halinize çok taaccüb ediyorum. Zevk ve neþe için bütün meþru yollar ve saâdet kapýlarý sizlere kapandý mý ki, böyle süflî ve adî yollarý takip ediyorsunuz? Siz fakültede yalnýz bunu mu öðrendiniz? Sizin zevkiniz sadece nefs-i emmarenize mi münhasýrdýr? Akýl ve vicdanýnýzýn zevki yok mudur? Yaradýlýþýnýzýn gayesi bu mudur? Sizin düþüncenize göre Cenab-ý Hakk, bu kâinatý sadece insanlarýn þehvetlerini tatmin için yaratmýþ olur. Bunu aklýnýz kabul ediyor mu? Cenab-ý Hakk þehvet hissini yaratmýþ ama, bu ihtiyacý karþýlamak için de evlilik gibi helal ve meþru bir yol göstermiþtir. Ýslâm dini evliliði bir kadýnla da sýnýrlamamýþtýr. Bediüzzaman’ýn dediði gibi, “Helâl dairesi geniþtir, keyfe kâfi gelir. Harama girmeye hiç lüzum yoktur.” Evliliðin bir çok güzellikleri vardýr. Bunlardan birisi nesillerin devamýdýr. Cenab-ý Hakk’ýn insanlara bahþettiði en büyük nimetlerden biri de þehvettir. Þehvetin verilmesindeki esas gaye nesillerin devamýdýr. Ýnsan olsun, hayvan olsun bütün nesillerin devamý o nimet üzerine bina edilmiþtir. Eðer o nimet olmasaydý, insaniyetin mevcudiyeti devam etmezdi. Ýnsanlarýn þehvetini tatmin edecek en önemli müessese “evlilik” olduðu gibi onlarýn huzur ve iffeti de ancak “izdivaç” sayesinde olabilir. Evlenme, nesilleri karýþmaktan ve dejenere olmaktan muhafaza eder. Aileler saðlam olur ve milletin yapý taþý haline gelir. Ýnsan iffetini namusunu ve güzel ahlâkýný evlilik ile muhafaza edebilir. Bir milletin ebed müddet yaþamasý, terakki etmesi buna baðlýdýr. Çünkü huzur ve saâdetin kaynaðý bunlardýr. Bunlardan kaçan bir gençlik, sefahatin esiri haline gelir. Akýllarý daima þehvete maðlup olur. Artýk o millete terakki, saâdet, huzur kapýlarý kapanýr. Tarihin þehadetiyle sabittir ki, þehvetine maðlup olan milletlerin þan ve þevketleri, kuvvet ve saltanatlarý zail olmuþtur. Devletleri haritalardan silinmiþ ” Bütün bu konuþmalardan sonra birlikte çay içtik. Daha sonra gittiler. Aradan birkaç gün geçmiþti ki, o soruyu soran genç yalnýz olarak medreseye geldi. Bana, o gün ki konuþmalarýmýzdan sonra bir türlü rahat edemediðini, uykularýnýn kaçtýðýný ve öyle bir sual sorduðu için utanç duyduðunu anlattý ve þöyle dedi: “Hocam çok piþmaným. O gün beni arkadaþlarým tahrik ettiler. Onlarýn isteði ile konuþtum. Fakat sizin izahlarýnýz sayesinde ufkumuz geniþledi. Bir çok hakikatlere kapý açtýnýz. Þimdi hem size teþekkür etmeye hem de özür dileyip affýnýzý istirham etmeye geldim.” Ben de , “Kusuru itiraf fazilettir. Zaten hatasýndan dolayý özür dilemek aklýn icabý olduðu gibi mazereti kabul etmek de, insafýn gereðidir. Çünkü her þeyde bir hayýr vardýr. Bunda da bir hayýr vardýr” dedim : “Faraza bu zevkler helal de olsa ânî ve fânîdir. Meselâ, birkaç gün önce bir þey yemiþsen, bu gün onun lezzetini alamazsýn, çünkü o zevk ve lezzet çoktan gitmiþtir. Fakat akýl ve marifetin zevki ebedîdir, daimîdir. Onlara ait bir þey tahsil etmiþsen o bâkidir. Ondan sürekli lezzet alabilirsin. Akýl, Cenab-ý Hakk’ýn insana ihsan ettiði en büyük bir hediyedir; hayr ve þerri idrak eden bir Nur-u Ýlâhîdir, bir saâdet vesilesidir. Binaenaleyh tefekkür sahibi bir kimsenin aklýn hakimiyetini temin için onu marifet ve faziletle kuvvetlendirmesi lazýmdýr. Her þey için münasip bir zaman vardýr. Gençlik de ilim tahsiline mahsusdur. Ýnsanýn kalbini tatmin edecek bir vasýta varsa o da iman ve ubudiyet, fazilet ve marifettir. Ruhun gýdasý ve vicdanýn ziyasý bunlardýr. Akýl ve vicdanýn huzuru da bunlarla saðlanýr. Bahtiyar bir arif-i billahýn vefatý anýnda talebeleri onun etrafýnda aðlayarak kendisiyle vedalaþýyorlarmýþ. Fakat o zat, “Sakýn sakýn! Bana aðlamayýn, ben þimdi hayat-ý hakikiye mazhar oluyorum. Fânî hayattan ebedî hayata gidiyorum. Huzur-u Rahman’a kavuþuyorum” demiþ. Herhalde o zatýn hayatýnda ettiði iyilikler, ibâdetler, ilim ve irfan sahasýnda yapmýþ olduðu hizmetler, karþýsýnda bir cennet manzarasý gibi tecessüm etmiþ. Ýþte iman, ubudiyet ve marifetin neticesi budur. Geçen sohbetimizde gençlik için, “ömrümüzün baharý” demiþtiniz. Eðer gençlik ömrün baharý ise, bu baharýn muhakkak, bir kýþý vardýr. Yani insan daha sonra ihtiyar olacaktýr. Ýnsanýn gençliðinde yapmýþ olduðu hatalar ve iþlediði günahlar hayatýnýn son demlerinde piþmanlýklar ve vicdan azaplarý olarak karþýsýna çýkar ve onu rahatsýz eder. Dudaklarýndan dökülen ahlar ve eninler kalbini yakar. Bundan baþka, herkesin nefretini kazanmýþ olarak dünyadan gider. Ýþte kardeþim, nefs-i emmaresini tatmin etmek için sefahat içine dalan bir bedbahtýn hali netice itibariyle budur. Akýllý insan daima ileriyi düþünmelidir. Önümüz ihtiyarlýk ve ölüm, daha sonrasý kabir, mahþer ve hesaptýr.” Mevzumuzla alakalý olarak, dünyaca meþhur bir fikir adamýnýn ölümü esnasýnda etrafýndaki talebelerin, sizin için ne yapabiliriz, bir arzunuz var mý? Suallerine karþý “Evet var fakat siz yerine getiremezsiniz.” Nedir? Dedikleri zaman “Bir avuç marifet, bir avuç marifet” diye cevap vermiþ. Hayatým Hatýralarým Mehmed Kýrkýncý Zafer Yayýnlarý-Ýst-2007 www.cevaplar.org Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Gast Geschrieben 22. Juli 2009 Teilen Geschrieben 22. Juli 2009 paylasim icin cok tesekkür Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge
Dein Kommentar
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.