Webmaster Posted July 15, 2009 Share Posted July 15, 2009 Kamusal alana da bekleriz Ayþe Haným... NÝHAT Odabaþý'dan almýþ talkýný... Odabaþý demiþ ki, soyunmak bir þey mi, sen asýl örtün de gör memleketteki zulmü. Ayþe Arman'ýn aklýna yatmýþ, hatta bir ampul yanmýþ kafasýnýn üstünde... Evet, evet, bunu yapmalýyým olmuþ... "O herkesin diline düþmüþ, milleti de birbirine düþürmüþ 'bez parçasýný' kafama baðlayýp, þehr-i Ýstanbul'da bir o semte, bir bu semte gidecektim" diyor... Yazý boyunca baþörtülü halini defaatle sýkýldým, büzüldüm, ýþýðým söndü, ay çok yorucu gibi ifadelerle tarif ediyor. Bunlar Ayþe Arman'dan bekleyebileceðimiz þeyler. Ayþe, her fýrsatta bakýlmaktan ne kadar mutlu olduðunu söyleyen bir kadýn. Giyimiyle, dekoltesiyle, saçýyla baþýyla, neþesiyle yarattýðý bir ambians üzerinden güzel olabilen bir kadýnýn tesettüre girmesi bu ambiansý doðal olarak bozar, o kadýnýn bu duruma sinir olmasý da doðaldýr. Bu iþe ne kadar bozulduðunu açýk açýk söylemesi, Ayþe'nin açýk sözlülüðüne ve sevimliliðine puan bile kazandýrabilir. Pekâlâ, "Aaa bana hâlâ bakýyorlar, demek ki hâlâ güzelim, demek ki baþörtüsünün hiçbir etkisi yok, demek ki kadýnlar kendisini kandýrýyor, çözdüm ben bu iþi, yaþasýn!" da yapabilirdi, bu da beklenirdi. Fakat açýk sözlülüðün de bir sýnýrý var, kaldý ki bu açýk sözlülük dediðimiz þey kötü niyeti de örtebilecek geniþlikte bir yorgan deðil, Ayþe öyle sanýyor, ama deðil. Tesettürlü olma durumunu kâh "zavallý gibi görünmekle" kâh "komiklik ve saçmalýkla" ilintilendirmenin açýk sözlülük ile ilgisi yok, sorumsuzlukla ilgisi var. Ben de kalkýp "Kýrk yaþýna basmadan çýplak fotoðraf çektirmeliyim" türü bir dürtüyü "zavallýca" ve saçma bulabilirim, buluyorum da nitekim, ama bunu bu þekilde ifade etmekten çekinmiþ, nezaketsizlik olacaðýný düþünmüþtüm þimdiye kadar. Ahan da þimdi ifade ettim. Ýyi mi oldu? EMPATÝ KURMAK DEÐÝL, KÖPRÜLERÝ YIKMAK Arman'ýn yazý dizisi "mahalle baskýsýnýn ölçümü" gibi güya sosyolojik bir sondaj yapýlýyormuþ havalarýna büründürülmüþ ki, bu tutum "Ayþecik tesettürde" macerasýnýn tadýný feci þekilde kaçýrýyor. "Niþantaþýlýlardan bir tepki bekliyoruz, 'Hooop!' filan desinler ya da kötü bakýþlar fýrlatsýnlar... Hiçbir þey olmuyor... Bir bakýþ fýrlatýp hayatlarýna devam ediyorlar. Laf yok, hakaret yok. Mahalle baskýsý yok" gibi genellemelere varýyor. Adeta bu ülkede baþörtülüler hiçbir sýkýntý yaþamýyor, bir elleri yaðda bir elleri balda demeye getiriyor. Hemcinslerini yalan söylemekle itham etmiþ oluyor. Ýþin kötüsü, daha baþtan bozuk bir niyetle çýkýyor yola. Baþörtüsünü "milleti birbirine düþürmüþ" bir bez parçasý olarak nitelendiriyor ve öyle düþüyor yola. Bir milletin % 99'u Müslüman ise, bu millet nasýl olur da baþörtüsü yüzünden birbirine düþer oysa? Anketlerin ortaya koyduðu þekilde bu milletin kadýnlarý % 60'ý aþan oranlarda baþýný örtüyorsa, baþörtüsü bu millet nezdinde bir konu demektir sosyolojik açýdan. Üzerinde böylesine büyük mutabakat olan bir konuda millet birbirine düþmez zaten. Sorun milleti temsil etmekle görevli birimlerin, kurumlarýn ve onlarýn yandaþlarýnýn milletle cedelleþmesindeki ýsrardan doðmaktadýr. Milletin baþörtüsünün serbest olmasýyla ilgili bir derdi yok. YÖK'ün ve "laiklik" ilkesinin en katý yorumunu benimsemiþ sivil / askeri bürokrasinin ve sýrtýný onlara dayamýþ bir azýnlýðýn derdi bu. Kamusal alaný her tür etnik renkten, her tür dinsel edimden arýnmýþ renksiz, kokusuz bir yer I olarak tasavvur edenlerin baþörtüsüyle bir derdi var. Onlarýn yüksek sýnýflara mensup yandaþlarýnýn böyle bir derdi var. "Yurdumuzu Batýlýlara kötü gösteriyorlar" derdi. Ya da, "Aman türbanlý komþu istemem yanýmda yöremde" gibi dertler. Ama Ayþe'nin beklentisi herhalde arkasýna bürokrasinin gücünü de almýþ olan bu varsýl, Batýcý, imtiyazlý mahallelerin baþörtülülere sokaðý da yasaklamasý yönündevmiþ ki o kýlýkta Niþantaþý sokaklarýnda dolaþabiliyor olmasýný bile yadýrgamýþ hatun kiþi. Pes... Pahalý içeceklerin servis edildiði, para kazanmak için açýlmýþ "ticari iþletmelere" girip kovulmayý beklemiþ. Pes... Ýzninle, müsaadenle, elini vicdanýna koymuþ halinle, o kadar da olmasýn be Ayþe... Çýtayý amma yukarý koymuþsun. Öyle ki garsonlarýn sempatik davranmasýný bile bu ülkede baþörtülülere bir baský uygulanmadýðýnýn delili yapýp çýkmýþsýn. Pes... Yüz binlerce kadýnýn binlerce gündür yaþadýklarý sýkýntýyý tek bir güne sýðdýrýp böyle genellemelere varmak, kimse kusura bakmasýn þaklabanlýktan baþka bir þey deðil. Ayþe eðer sahiden empati kurmakla filan ilgileniyorsa, Reina önlerinde pazarlýk yapmak gibi beyhude iþlerle uðraþmayý býrakmalý, gerekirse birkaç ayý bu iþe ayýrmalý ve olayý yerinde tespit etmek üzere "kamusal alan"a sýzmalý... Sýkýyorsa bir üniversiteye girmeye çalýþmalýydý Ayþe Arman, sýkýyorsa, bir iþ baþvurusunda bulunmalýydý. Üniversitelerin sosyal tesislerinde bir kola içmeye kalkýþmalýydý, orduevlerine girmeyi denemeliydi. Bir yemin törenine girmeye yeltenmeli, bir mezuniyet törenine katýlmalýydý: Dahasý, madem bu iþ bu kadar sýkýntýlý, kadýnlar hangi inançla, hangi bilgiyle bu sýkýntýyý göze alýyorlar diyerek o anlayýþýn içinde derinleþmeyi denemeliydi. "Erkekler örttürüyor iþte" deyip çýkmak kolay bir yol, ama bunun adýna "empati kurmak" denmez, buna kolaya kaçan iþgüzarlýk denir. Gazetecilik refleksini tatmin etme adýna lafügüzaf üretmek denir. Ýncittiðin binlerce kadýn da cabasý. nbengisukaraca@htgazete.com.tr Nihal Bengisu Karaca, Gazete Habertürk, 15.07.2009 Quote Link to comment Share on other sites More sharing options...
Recommended Posts
Join the conversation
You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.