Webmaster Posted July 13, 2009 Share Posted July 13, 2009 PROF. DR. ÞENER DÝLEK BEYEFENDÝ ÝLE RÝSALE OKYANUSUNDA BÝR GEZÝNTÝ-5 ( 2009-07--07 ) - “Sohbeti güzel bir þiirle noktaladýnýz. Ama izin verirseniz, bu meselelerle alakadar olmasý itibariyle bir soru daha sormak istiyorum.” - Buyurun! - “Deniliyor ki, ‘Risalelerden baþka kitap okunmaz.’ Bu düþünceyi nasýl deðerlendiriyorsunuz .” - Bu suale de, biraz önce açýkladýðýmýz kýstaslar çerçevesinde bakmak durumundayýz. Eðer, bu cümle ile “umum” ve “mutlak” mana kastedilirse, o zaman bu kelam maksadýný aþmýþ olur; ilmin, terakkinin, araþtýrmanýn, uzmanlýðýn önünü kapatýr. - “Nasýl, yani?” - Bir öðrenci Týp’ta okuyor, elbette týp kitaplarýný okuyacak. Fizikte, kimyada, astronomide, hukukta v.s. okuyanlar kendi sahalarýný bilmek zorundalar. Bu cümle umuma tamim edilirse, arkasýnda dehþetli ve karanlýk bir cehalet ortaya çýkar. Ne olur, ne lazým gelir o zaman? O zaman kapatmamýz lazým gelir bütün okullarý! Liseleri, üniversiteleri! O zaman inkar etmek lazým gelir, bütün uzmanlýk sahalarýný! Böyle bir mülahaza, derin bir taassuba götürür insanlarý. O taassup farz ibadetlere de iliþir. Mesela, zengin bir mümine, hac ve zekat farzdýr. Hac ve zekat ile ilgili hükümleri öðrenmek için fýkýh ilmine ve ilmihal bilgilerine ihtiyaç vardýr. Nikah ve aile hukuku ile ilgili bir kýsým bilgileri öðrenmek ise, evlenecek her mümine farzdýr. Namaz, oruç ve diðer meseleleri dikkate aldýðýmýzda elbette bu sahada yazýlmýþ kitaplara müracaat lazým ve elzemdir. Bakýn! Üstad Mesnevi’de: “Binaenaleyh kendi kuvvetine göre yük al. Yoksa altýnda ezilirsin. Kýl kadar bir þuur ile büyük taþlarý kaldýrmak teþebbüsünde bulunma. Mâlikinin izni olmaksýzýn Onun mülküne el uzatma. Binaenaleyh gafletle, kendi hesabýna bir iþ yaptýðýn zaman, haddini tecavüz etme. Eðer Mâlikin hesabýna olursa istediðin þeyi al ve yap. Fakat izin ve meþiet ve emri dairesinde olmak þartýyla. Ýzin ve meþietini de þeriatýndan öðrenirsin.” buyuruyor. Hz. Üstad, bazý ihtisas gerektiren konularý, ehl-i ihtisasa havale etmiþ, onlara atýflar yapmýþtýr. Mesela, Sözler’de, mütekellim ulemasýnýn imkan ve hudusa dair delillerinin tafsilatý, “Þerhü’l-Mevâkýf” ve “Þerhü’l-Makasýd” gibi muhakkiklerin büyük kitaplarýna havale edilmiþtir. Muhakemat’ta, Ýmam-ý Râzî, Ýbrahim Hakký, Ýmam-ý Gazali, Hüseyin-i Cisrî, Ýbn-i Hümam, Ýmam-ý Þafi gibi dahi imam ve ulemalar hakkýnda onlarýn “Halka-i dersinde otur, dinle..” “Arkalarýna düþ.” gibi ifadeler kullanmýþtýr. Bu noktada, o atýflardan çýkan sonuç: Ýhtisas gerektiren konularýn ihtiyaç ve lüzum hissedildiðinde iþin ehillerinden öðrenilebileceð i ve gerektiðinde o kitaplara müracaat edilebileceðidir. Zaten aklýn, ilmin ve hakikatin gereði de bu deðil midir? “Hikmet müminin yitiðidir, nerede bulursa alýr.” hadisinin muktezasýnca, Hz. Üstad, “Ýþârâtü’l-Ý’caz” tefsirinin sonunu, Ýslamiyet’in hakkaniyet ve mükemmelliðini beyan eden pek çok ecnebi feylesoflarýn düþüncelerine ayýrmýþtýr. Bu ecnebi feylesoflarýn beyanlarý Risale-i Nur Külliyatý’nýn içine dahil edilmiþtir. Bu uygulama bizler için de bir ölçüdür. Bu ölçü çerçevesinde baktýðýmýzda, kanaatime göre, Ýslam’ýn kudsiyetine, dava-yý Kur’aniye’nin izzetine, hakikate, envara, esrara, marifet-i imaniyeye güç ve kuvvet veren eserleri, tetkikleri, araþtýrmalarý rahatlýkla okuyabiliriz. Bu ifade, illa da o eserler okunmalýdýr tarzýnda bir tahakküm ve zorlama þeklinde anlaþýlmamalýdýr. Çünkü bu nokta, tamamen ihtiyar ve iradeye bakar; ihtiyaç duyan okuyabilir. Hem bu nokta, muhatabýn kültür seviyesi, yaþý, birikimi, idrak ve intikal gücü, eðitim seviyesi gibi cihetler itibariyle esnek ve yumuþak bir alandýr. Kanaatime göre, bu alana ne tahakküm girmeli, ne de taassup! Fýtratlar o alanda serbest býrakýlmalýdýr. Bu genel deðerlendirmeden sonra, þimdi sorunuzun detaylarýna inebiliriz. “Risalelerden baþka kitap okunmaz.” diye sorduðunuz cümlenin aslý, Kastamonu Lahikasý’nda zikredilen þu cümledir: “Risale-i Nur, hakaik-i Ýslâmiyeye dair ihtiyaçlara kâfi geliyor, baþka eserlere ihtiyaç býrakmýyor.” Evet, saðlýklý bir yorumun ilk þartý, metnin kaynaðýna inmektir. Ýþte, cümle bu.. Bu cümleyi de makam ve maksad itibariyle deðerlendirebiliriz. Ama bu deðerlendirmemiz biraz kýsa olsun. Olur mu? -“Olur.” - O zaman, birkaç noktayý ifade edelim: Birincisi; bu cümle mutlak ve umum deðildir. Cümlede “tahsis” manasý vardýr. Yani, risalelerin “hakaik-i Ýslamiye”ye dair ihtiyaçlara kafi geldiði açýk bir biçimde beyan edilmiþtir. Ýkincisi; cümle, Risale-i Nur’un “hakaik-i imaniye” noktasýnda önemini vurgulamaktadý r. Yani, bu asýrda imaný tahkiki yapmanýn ve tahkikî imana ulaþmanýn en kýsa ve en kolay yolu Risale-i Nur’dadýr. Üçüncüsü; bir meslek seçen, bir meslekte rusuhiyete yükselmek isteyenlere lazýmdýr ki, her þeyden önce kendi mesleðini öðrensin, kendi mesleðinde derinleþsin, kendi mesleðinin inceliklerine vakýf olsun. Bu bir kaidedir. Mesela, yüzme sporunda profesyonel manada baþarýlý olmak isteyen bir öðrenciye, antrenörü, “Baþka spor dallarý ile meþgul olma! Nazarýný, enerji ve gayretini sadece yüzmeye tahsis et! Bu dalda zirvelere yükselmek istiyorsan bunun sýrrý, sadece ve sadece hedefine konsantre olmaktýr! Afaký, aleminden sil! Bu yolda durmak bile düþmek sayýlýr!” dese; elbette bu telkin diðer spor dallarýný inkar ve tahfif deðildir. Belki, idealist bir dünyanýn önemine vurgu yapmaktýr. Yüzmeyi kendine meslek seçen bir sporcu, bazen koþu yapar, ata biner, ok da atabilir. Ama bu uðraþlar o mesleðin ruhuna muhalefet olarak algýlanmamalýdý r. Evet, Risale-i Nur, bizim mesleðimiz.. Önce mesleðimizde derinleþmek zorundayýz. Bu nokta-i nazardan Nur’un mesleði diðer meslek ve meþguliyetlere nispetle tercihte, takdimde, takaddümde hep önde olmalý.. Evet, hakiki ve sadýk þakirtler, Risale-i Nur’un mesleðine kanaat eder, sadakatle çalýþýrlar. Sadakatin lazýmý: Üstad’a, mesleðine, metoduna, tarz ve üslûbuna kanaat etmektir. Serçe kuþlarý gibi daldan dala atlayanlar, ism-i Metin’e mazhar olamazlar. Üstad’a kanaat, baþka üstad aramamak, bu cadde-i Kübra-i Kur’aniye’de þevk ve gayretle, sebat ve metanetle yürümektir. Dördüncüsü; Üstadýmýz’ýn beyan buyurduðu gibi, “Dünya madem fânidir. Hem madem ömür kýsadýr. Hem madem gayet lüzumlu vazifeler çoktur. Hem madem hayat-ý ebediye burada kazanýlacaktýr.” Öyleyse, þuurlu mümin zamanýný en güzel bir biçimde kullanmalý, en ehemmiyetli, en elzem iþlerle meþgul olmalýdýr. Bu açýdan bakýldýðýnda iki noktanýn dikkatlerden kaçmamasý gerekir. Birincisi, insan ömrü her kitabý okuyacak kadar uzun deðildir. Ýkincisi, muzýr, müfsit, dengesiz, muvazenesiz, tahripkar adamlar gibi; müfsit, ölçüsüz, boþ, lüzumsuz kitaplar da vardýr. Ýnsan muhitini ve yakýn arkadaþ dairesini seçtiði gibi, kitaplarý da elemek ve seçmek mecburiyetindedir. “Batýlý tasvir, safi zihinleri idlal eder.” hakikatince, zehir akýtan, kin döken, ihanet kusan kitaplarýn yanýnda; piyasada din perdesi altýnda dehþetli bid’atlara kapýlar açan ve bazý ruhsat-ý þer’iyeyi perde yaparak inançlarý tahrip etmek amacýyla kaleme alýnmýþ kitaplar da vardýr. Bu yýlanlardan da uzak durmak lazýmdýr. Beþincisi; günümüzde ideolojiler, genç dimaðlarý kirletiyor. Bulanýk ve müfsit fikirler, eðitim ve öðretim kurumlarýna sýzmýþ. Teoriler, ilim maskesi altýnda gençliðe yutturuluyor. Bu dehþetli tahribatlara karþý, müspet manada eðitim ve öðretim amaçlý kitaplar -özellikle gençlere- hem okutulmalý, hem de ehliyetli kiþiler tarafýndan yazýlmalý. Darwinizm’e bedel, gayeli ve plânlý yaradýlýþ gibi.. Ateizm, küfr-ü mutlak, dinsizlik ve zýndýka adýna yazýlan kitaplara ve vicdan-ý umumî ve kalb-i küllîyi bozan, avamýn taklidî olan itikatlarýný sarsan bu dehþetli tahribatlara karþý; Risale-i Nur’un ruhunu yansýtan, mesleðine muvafýk, ilim, hikmet ve tecrübeye mutabýk kitaplar yazýlmalý; ilmî araþtýrma ve incelemeler de yapýlmalý.. Evet, matbuat âleminde din, ahlak ve mukaddesatý yok etmeye çalýþan derin ve þer güçlerin ihanet ve yýkýmlarýna karþý, alternatif çalýþmalar yapýlmasýnýn da lazým ve elzem olduðu kanaatini taþýmaktayým. - “Son soru.. ‘Latif Nükteler’de ‘Daire içinde mürþid aranabilir.’ cümlesini nasýl deðerlendiriyorsunuz ?” - Bu mesele gayet açýk.. Üstadýmýz da beyan etmiþ. Hakiki ve hakikattar Nur talebesi, mürþid aramaz, ihtiyaç da duymaz. Risale-i Nur, hakikat mesleðinde mürþid olarak kafi ve vafidir. Daire içinde “mürþidlik” manasýný, ben þahsen sofilerin anladýðý tarzda tarikatvarî bir mürþidlik olarak anlamýyorum. - “Peki, o zaman nasýl anlýyorsunuz?” - “Meselede mürþid” manasýnda anlýyorum. Yani, mesela, imana ait bir meselede aklen kilitlendin, idrakin o hakikatin sýr ve inceliklerini kavrayamadý. Zihnin takýldý, kendi baþýna çözemiyorsun, iþin içinden çýkamýyorsun. Manen yardýma, muzaharete muhtaçsýn. Bir Nur talebesi, bir aðabey sana yardým elini uzattý, o hakikati idrakine indirdi, o mana alemine oturdu. Ýþte o meselenin hallinde, o aðabey, o kardeþ o meselede senin mürþidin oldu. Bu kadar..! Daha ilerisi, Nur’un hakikat mesleðine uygun deðil.. Evet.. Sohbetimiz de bu kadarla kalsýn. Olur mu? - “Olur..” - Tamam.. O zaman son cümleyi Hz. Üstad’ýn þu beyaný ile baðlayalým: “Ben size nisbeten kardeþim, mürþidlik haddim deðil. Üstad da deðilim, belki ders arkadaþýyým. Ben sizin, kusuratýma karþý þefkatkârane dua ve himmetlerinize muhtacým. Benden himmet beklemeniz deðil, bana himmet etmenize istihkakým var. Cenab-ý Hakk'ýn ihsan ve keremiyle sizlerle gayet kudsî ve gayet ehemmiyetli ve gayet kýymetdar ve her ehl-i imana menfaatli bir hizmette, taksim-ül mesaî kaidesiyle iþtirak etmiþiz. Tesanüdümüzden hasýl olan bir þahs-ý manevînin fevkalâde ehemmiyet ve kýymeti ve üstadlýðý ve irþadý bize kâfidir.” Vesselam. - “ Allah razý olsun.” - Cümlemizden… Not: Kýymetli aðabey, yine böyle uzun soluklu bir mülakat sözü verdi. Ýnþallah üç aylarýn ikliminde istifadenize sunacaðýz. Cenab-ý Hakk, bu imkâný bize lütfeden aðabeyimizden ilelebet razý ve hoþnud olsun. Âmin. Cevaplar.org Salih Okur, 2009-07-07 Quote Link to comment Share on other sites More sharing options...
derguiz Posted July 14, 2009 Share Posted July 14, 2009 diger gezintiler ??? Quote Link to comment Share on other sites More sharing options...
Recommended Posts
Join the conversation
You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.