Webmaster Posted July 13, 2009 Share Posted July 13, 2009 ABDULLAH GÜL’ÜN BÝR YAZISI, MTTB ve MÝLLÝ GENÇLÝK DERGÝSÝ HAKKINDA RUS-ÇÝN MENFAAT ÇATIÞMASI VE TÜRK SOLUNDAKÝ ÝHANET Abdullah GÜL “Ýki süper devletten biri olan Sovyet sosyal emperyalizminin yurdumuzdaki iþbirlikçileri TÝP ve TSÝP revizyonistleri halkýn mücadelesini “Provokasyon” olarak karalayýp, faþistlerin yanýnda yer alýyorlar…” (Halkýn Sesi) “Kadim Çin felsefesi Konfiçyüsçülük, sapýk anarþist ve populist düþünce kýrýntýlarý ve Troçkist gevezeliklerinden oluþan bir garip salatadan öte bir þey olmayan Maoculuðun iç ve dýþ politikada emperyalizmle kucak kucaða giriþtiði marifetleri sergilemek…” (Yürüyüþ) Rusya ile Kýzýl Çin arasýndaki tarihi menfaat anlaþmazlýklarý 1963 senesinde Çin Komünist Partisi tarafýndan, resmen bir mektupla açýklandýktan sonra, karþýlýklý ithamlar dünya kamuoyu önünde geliþmeye baþladý. Politik sahadaki sürtüþme zamanla askeri sahada da kendini gösterdi. Bu karþýlýklý tavýrlar devam ederken mücadele þüphesiz ki sadece iki ülke arasýnda kalamazdý. Ayrýlýklar iki devletin emperyalizminin resmen devam ettiði ülkelere de sýçrayýp, sosyalist dünya kendi arasýnda guruplaþmaya baþladý. Zamanla bu ayrýlýklar baðýmsýz veya baðýmsýzlýðýna kavuþma noktasýnda olan ülkelerdeki komünistleri de ikiye ayýrdý. TÜRKÝYE’DE 1970 yýlý öncesinde Maocular, Doðu Perinçek’in Mihri Belli gurubundan ayrýlýp Proleter Devrimci Aydýnlýk Cephesini teþkil etmeleriyle Çin yanlýsý politika izlemeye baþladýlar. 1976 yýlý içinde Türkiye solundaki ayrýlýklar kavgaya dönüþtü. Rus Baþbakaný Kosigin’in Türkiye’yi ziyareti üzerine Maocular, bu ziyareti, çýkardýklarý “Halkýn Sesi” dergisinde “talan edeceði evi ziyaret geliyor” diye ilan etmiþlerdi. Rus yanlýsý TÝP’e baðlý “Yürüyüþ” dergisi ise bu açýklama karþýsýnda Mao’cularý “hakim sýnýflarýn faþist kesimleri ile dirsek temasýný da aþan týbbi vakâ” içinde olmakla suçluyordu. Rusçuluk-Çincilik mücadelesinin yeni bir safhaya girmesi, geçen haftalarda yapýlan (DÝSK)’e baðlý Maden-Ýþ Sendikasýnýn 6. bölge konseyi toplantýsýnda oldu. Mecidiyeköy Halk Birliði’ne baðlý Mao’cu gurup, daðýttýklarý bildiride bu sendika idarecilerini “iþçi sýnýfýnýn menfaatlerini satan sendika aðalarý” olarak ilan edince iki gurup birbirine girdi. Hadiseler TRT haber bültenlerine geçerken basýnda da yer aldý. Bunun üzerine mücadele iyice kýzýþtý. Yürüyüþ dergisi, kapaðýna “Mao’cu komandolar” manþetini atarak “Mao’cular solun içinde bir gurup olmayýp, iþçi sýnýfýný bölme gayesiyle solun içine sokulmuþ ne idüðü belirsiz (ya da belirli) kiþiler olduklarýný gösterdiler.” diye yazýyordu. Yürüyüþ dergisi baþka bir sayfasýnda da Mao’cularýn “kimin nesi olduklarýný, nerelerden, hangi kaynaklardan beslendiklerini kestirmek Columbo’nun ince zekasýný gerektirmeyecek kadar açýktýr.” diyordu. Rusçular, Çin taraftarlarýný sindirmek için kampanyalarýný hýzlandýrdýlar. Ve iþi faþizm adýna ajanlýða kadar götürdüler. Lenin’in sözü ile hakim güçlerin “mükemmel bir þekilde donatýlmýþ ajan provokatörlerini, casuslarýný, jandarmalarýný harekete geçirmeyi” becermesi gibi (TÝP) lilerde Mao’cularý son hareketlerinden dolayý “bu harekete geçirme eylemlerinin en geliþmiþ, en açýk ve en itibarsýz misâli” diye ifþa ediyorlardý. Bu kampanyaya TSÝP’de katýldý. Gayrý resmi yayýn organlarý Kitle’de Mao’cu bozguncular yine sahnede” denilirken TSÝP Genel Baþkaný Kaçmaz, Taksim meydanýndaki mitinglerinde Mao’cularý “Dünya devrimci sürecinden kopma, gerici bir politikanýn þampiyonluðunu yapan demokrasi düþmanlarý” diye ilan ediyordu. 1971 öncesi Dev-Genç’in mirasýna konma gayretinde olan Devrimci Gençlik dergisini çýkaranlarsa, Mao’cu Halkýn Sesi dergisine “yaptýðý, Çin’in resmî dýþ politikasýnýn uygulanmasýndan baþka bir þey deðildir” derken, baþka bir Rus yanlýsý Ýlerici Gençlik dergisi de “Sosyalizmle devrimci sloganlarý dýþýnda uzak yakýn hiç bir iliþkileri olmayanlar” diye açýklýyordu. Bütün bu Rus taraftarlarýnýn saldýrýsý karþýsýnda Mao’cu gurup, Kýzýl Çin hesabýna “Ne Amerika, ne Rusya; Kahrolsun iki süper devlet” sloganlarý altýnda Rusya’yý ve onun yerli baðlýlarýný hedef alan mukabil iddialarda bulundular. Rusya’yý faþistlik, gericilik, revizyonistlikle suçlayan Mao’cular, (DÝSK)’e baðlý Sovyet yanlýsý sendikalarý suçluyor, “Devrimci iþçiler üzerinde sosyal faþist bir terör hüküm sürmektedir. Ama biz terör ve zorbalýða yenilip sendikamýzý Sovyet Sosyal Emperyalizminin yerli iþbirlikçilerine býrakmayacaðýz (Halkýn Sesi) diyerek TÝP’li sendikacýlarýn iþçi sýnýfýnýn mefaatini satýp nasýl istismar ettiklerini anlatýyorlardý. Düþünce ve eylemde Rus yanlýlarýna nazaran daha hýzlý gözüken Kýzýl Çin taraftarlarý, hadiselerin yoðunlaþmasý üzerine, 1971 öncesi düþtükleri hataya tekrar düþmek istemeyen Rusçulara “Onlar bu durumdan yararlanarak sosyal faþist yüzlerine sosyalizm maskesi geçirip kitle mücadelesi saptýrmakta, yatýþtýrmakta, bölmekte ve batýrmaktadýrlar. Revizyonistler kitleleri siyasetten uzaklaþtýrmakla kitleler arasýnda yýlgýnlýðý ve moral bozukluðunu yaymaktadýrlar” diye çatmaktaydýlar. SOSYALÝST BLOKLAR ARASINDA Rus-Çin mücadelesinin görünen sebebi Çin’e göre Marksist teoriden verilen tavizlerdir. Gerçekten, 1917 ihtilali ile devlet komünistlerin eline geçince, ikinci merhale olarak “Marxist üretim iliþkilerinin” kurulmasý gerekiyordu. Fakat hayaller gerçekleþmedi. Çünkü fiziki olaylarda bile “kesin ve devamlý mutlak doðrularýn” iddia edilemeyeceði gerçeði karþýsýnda Marxizmin sosyal hadiselere tatbik ettiði determinizmin gerçekleþmeyeceði meydandaydý. Nitekim, tavizler Lenin zamanýnda NEP devresiyle baþladý. Sonra kolhozlardaki tavizlerle devam etti. 2,5 dönüm civarýndaki zirai araziler köylüye daðýtýldý. Rantabiliteyi saðlamak, gerçeði karþýsýnda yeni tavizler verildi. “Parça baþýna ücret” sistemi geliþtirildi. Ücretler arasýndaki farklýlýklar, artarken “imtiyazlý sýnýflar” ortaya çýktý. Çok uluslu þirketlerin kollarýnýn Rusya’da yatýrýmlara giriþtiði görüldü. Marxist teoriden uzaklaþmalar sosyalizmden “geriye doðru dönüþ”ün baþladýðýný gösteriyordu. Çin, yarýn kendi baþýna gelecek bu gerçekler karþýsýnda, Rusya’yý revizyonistlikle suçladý. Mao’culara göre Rusya “revizyonist hareketleri gerçekleþtiren burjuvalarýn hakimiyetinde kapitalizme doðru gidiyor”du. Rus-Çin mücadelesinin asýl sebebi ise þüphesiz ki tarihi misyonlara dayanýyordu. Bugünkü Rus idarecilerinin komünizmin manivela gibi Çar I. Petro’nun tarihi emellerine alet etmediðini kimse iddia edemez. Günümüz Rus idarecileri, çaðýmýzýn yeni çarlarýdýr, o kadar… Halen Rusya’nýn deniz kuvvetleri komutaný olan Gorskov’un “yüzyýllýk bir rüya gerçek oldu. Sovyet gemilerinin forsu þimdi denizlerin en uzak köþelerinde dalgalanmaktadýr.” (Halkýn sesi) sözü de bu gerçeði doðrulamýyor mu? 1949’da kurulan Kýzýl Çin, þüphesiz ki komþusu olan böyle bir Rusya’yý tehlikeli sayacaktýr. Çin’deki esas saik Marxizm olsaydý, komþusu komünist bir devleti, kapitalist devletlerden daha tehlikeli saymazdý. Çünkü Mao da tarihi Çin ýrkýnýn hakimiyetini Marxizmle gerçekleþtirmek arzusundadýr. Ülkemizdeki bu iki gurup arasýndaki mücadeleden Türkiye gerçekleri için çýkartýlacak “itiraflar” çoktur. Mesele, Türkiye’nin Rusya’nýn mý, yoksa Çin’in mi yörüngesine girmesi davasýdýr. Karþýlýklý ifþaatlardan, taraflardan birinin ideoloji ve maddi imkanlar bakýmýndan Rusya’dan, diðerinin Çin’den kaynaklandýðý gerçeði açýktýr. Kýsacasý, mücadele “iki emperyalist komünist devletten” tercih yapma adýna sürdürülmektedir. Gelecek günlerde þiddetleneceðe benzeyen bu ayrýlýklarýn talebe ve iþçi hareketlerine de yeni boyutlar kazandýracaðý kanaatindeyiz. Bakalým memleketimizde istikbal, dünya hakimiyeti peþinde koþan komünist-kapitalist süper devletlerin yerli kadrolarýnýn mý, yoksa Doðu’yu kendi içinde diriltip, “Çaðlar üstü Mutlak Fikri” hakim kýlacak, Türkün ruh kökü baðlýlýðýn savaþçýsý bizlerin mi olacak?.. * Cumhurbaþkanýmýz Abdullah GÜL’ün bu yazýsý, Milli Gençlik Dergisi’nde (4. Dönem, sayý 11, Þubat 1976, s.13–15) yayýnlanmýþtýr. Quote Link to comment Share on other sites More sharing options...
Recommended Posts
Join the conversation
You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.