Webmaster Posted July 5, 2009 Share Posted July 5, 2009 Namaz serferberliðinin hikayesi http://www.risalehaber.com/images/author/657_b.jpg 2005 Haziran’ýnda bir akþam, oðlum Hasan Hüseyin’le haftalýk sohbetimize yürüyerek gidiyorduk. Gideceðimiz yer yaklaþýk bir kilometreydi. Sabah Namazýna Nasýl Kalkýlýr? isimli kitabýmýzýn ilk yüz bin baskýsý yapýlmýþtý. Elimdeki büyük çantanýn içi kitap doluydu. Oðlum: – Baba, aðýrsa birlikte taþýyalým, dedi. – Evet, oðlum tut ucundan, dedim. Öyle aðýr ve büyük bir iþe giriþtik ki milyonlarca yardýmcýya ihtiyacýmýz var. – Bu kitaplarý birisine mi satacaksýn, diye sordu. – Hayýr, oðlum. Derse gelenlere daðýtacaðým, dedim. Þaþýrmýþtý. – Parasýz mý? – Evet. – Ama çok fazla baba. O gün öylesine mutlu, öylesine sevinçliydim ki neredeyse dünya benim olsa insanlara hediye edecektim. – Oðlum dedim, ballar balýný buldum, kovaným yaðma olsun. Anlayamamýþtý. Ne demek istediðimi sordu. – Bak yavrum, bir milyon kitapla namaz seferberliði baþlatýyoruz inþallah. Ýþte yýllardýr hayal ettiðimiz gün geldi. Milyonlarca insan namaza baþlayacak, namaz þuuru artacak; Türkiye’nin, belki dünyanýn gündemine namaz gelecek. Rabbimiz bizi vesile kýldýðý bu hizmeti kabul edip bizden razý olursa, sahip olduðumuz her þeyden daha hayýrlý ve deðerlidir. Namaz seferberliðimiz 2005 Haziran’ýnda baþladý. Neredeyse bütün þartlar olumsuzdu. Kitap dünyasýnda bulunanlar, yazýn yapýlacak bir kampanyanýn baþarýlý olamayacaðýný söylüyorlardý. Fakat biz arkadaþlarýmýzla kararlýydýk. Bir sabah kahvaltýlý toplantý yaptýk. Þimdiye kadar neler yaptýðýmýzý, bundan sonraki hedeflerimizi konuþtuk. Okurlardan gelen müjdeli mektuplardan örnekler okuduk. Namazý kitap, kaset, CD, tiyatro, sinema filmi, þiir, resim, fotoðraf, dizi film, gazete, dergi haberleri, radyo-TV programlarýyla gündeme getirmek için önemli bir altyapýya ihtiyaç olduðunu düþündük. En son olarak þu sonuca vardýk: – Bu kampanyanýn sahibi Allah’týr, þefaatçisi Resulüllah’týr (a.s.m.), himmetçisi evliyaullahtýr, destekçisi bütün ehl-i imandýr. Biz ise, sadece hamallýðýný yapacaðýz. Endiþeye gerek yok, inþallah baþaracaðýz. Bu gerçeðe arkadaþlarýmýzla birlikte öylesine inanmýþtýk ki aksini asla düþünemiyorduk. Bize bu hizmeti ihsan eden, bu hedefi bahþeden, bu kararlýlýðý ikram eden Rabbimize kâinatýn zerreleri adedince þükürler olsun. Yoksa O elimizden tutmasa, zerre kadar gücü olan bizler ne yapabiliriz ki… Sabah Namazýna Nasýl Kalkýlýr? kitabýnýn giriþinde, “Namaz için nasýl bir durumda olursak olalým, yeni bir ubudiyet þuuruyla donanmak, yeni bir cehd ve gayret kýlýcýný kuþanmak, yeni bir teblið ve ikaz harekâtý baþlatmak durumundayýz” deniyordu. Ýþte namaz seferberliði, 2002’deki bu temenninin üç yýl sonra da olsa gerçekleþmiþ hâliydi. Hâlâ devam eden seferberlik sürecinde çok güzel hadiseler yaþadýk, müjdelere þahit olduk ve yaþayýp þahit olmaya devam ediyoruz. Bu süreçte kim namazý dert edinmiþse en az bizim kadar þevkle dolup taþtý, bir kiþiye namazý anlatmak için gece gündüz koþturdu durdu, hatta namaz hizmetleri rüyalarýna girdi. Moral FM’de program yapan ve kitabýmýzý bölüm bölüm iki kez programýnda okuyan Ýsmail Tongar, o günlerde bir rüya görmüþtü. Bize þevk olmasý için anlattýðý o rüyayý kendisinden dinleyelim: – Bir gün sabah namazýna kalkmak için kurduðum saat çalýnca kapattým ve az sonra kalkarým diye gözüm kapalý bekliyordum. Uykuyla uyanýklýk arasýndaydým. Bu esnada sizi gördüm. “Namaza saatle kalkýlmaz ki” dediniz. Cebinizden bir kalem çýkardýnýz. “Bak benim bir kalemim var. Bununla herkesi namaza kaldýrýyorum” diyerek, kalemin tepesine elinizle dokundunuz. O sýrada öyle güçlü bir ses çýktý ki hemen gözlerimi açýp namaza koþtum. Tabiri içinde olan mübarek bir rüyaydý. Müjdeyle birlikte mesuliyet yüklüyordu. Çünkü baþta kalem olmak üzere her vesileyle “herkesi namaza teþvik etmek” için canla baþla çalýþmamýz gerekiyordu. Yazarlýk hayatýmda ele aldýðým konularýn baþýnda namaz geliyordu. 1 Kasým 1984’te yayýnlanan ilkyazýmýn baþlýðý “Sabah Namazý” idi. Sanki bu yazý, kitabýmýzýn bir özeti gibiydi. Ondan sonra namaz, dua ve tesbihatla ilgili yüzlerce yazý yazdým. Ýnsanlarýn ve ülkenin gündeminde olan siyaset, ekonomi, magazin ve spor dünyasý bizi çok az ilgilendiriyordu. Çünkü “Ömür sermayesi pek az ve lüzumlu, vazifeler pek çoktu. Herkes þu kýsacýk ömründe ebedî Cennet hayatýný kazanmak veya kaybetmek imtihanýyla karþý karþýyaydý.” Bu muhteþem ve müthiþ imtihaný kazanmanýn ilk þartý iman, ikincisi namazdý. Elbette önce iman gelirdi. Fakat inandýðý halde ihmal, tembellik veya önemsememek yüzünden namazdan uzak olanlarý teþvik etmek gerekmez miydi? Oysaki milyonlarca Müslüman ve milyarlarca insan, namaz gibi güzel, hoþ ve tatlý bir ibadetten uzaktý. Ondan uzak olmanýn bedeli ise çok ama çok aðýrdý. Bunun için namaz üzerinde çok duruyorduk. Çünkü bu güzel ibadete haksýzlýk ettik. Onu önemsemedik, onu bodrumlara, merdiven altlarýna mahkûm edip camileri de boþ býraktýk. Naftalin kokulu seccadeleri, temiz alýnlara ve gözyaþlarýna hasret býraktýk. Oysa namaz, iki dünyamýzý ýþýklandýracak bir nur ve bizi sýkýntýlardan kurtaracak bir nimetti. Risale Haber, 02.07.2009 Quote Link to comment Share on other sites More sharing options...
Recommended Posts
Join the conversation
You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.