Jump to content
Qries Qries Qries Qries Qries Qries

Recommended Posts

Müsbet Haretekin gücü yahut Fethullah Hareketi

 

 

Müsbet Hareket, nübüvvet yoludur. Nebilerin meþrebi ve yöntemidir. Hikmet, þefkat ve teblið esasýna dayanýr. Nebiler, insanlarý, analarýnýn onlarý sevdiðinden daha çok severler.

 

Bir de nebi gönüllü ‘anka’lar var ki, onlar da nebilerin peþinden giden hak dostlarýdýr. Baþlangýçta bizden biridirler ama nefislerine ve zorluklara karþý ceht, gayret ve sabýrla hareket ede ede ta sonunda o nebiler gibi saflaþýrlar.

 

Peygamberimiz, “Benim ümmetimin âlimleri beni irsal peygamberler gibidir” buyurmuþ.

 

Her biri bir yýldýz olan sahabelerden sarfý nazar etsek bile, Abdülkadir Geylani, Ýmam Rabbani, Þahýnakþibend, Ahmet Yesevi, Mevlana, Ýmam Gazali gibi zatlar, her biri ‘nebi görnüllü’ ankalardýr ki, ümmeti, þefkatle kanatlarýnýn altýna alýp onu, maddi ve manevi belalardan ve musibetlerden muhafaza etmeye çalýþmýþlar ve þefkatle onlarý ‘insaniyet-i Kübra’ olan Ýslam’a davet etmiþlerdir.

 

Her biri kendi asrýnda ümmeti, Aleyhisselatu vesselam adýna sevk ve idare etmiþlerdir…

 

Hz. Peygamber (asv) efendimiz de ‘Her asýrda bir müceddid (yenileyici) gelecek’ buyurarak, onlarýn tasarrufuna meþruiyet kazandýrmýþtýr…

 

Ýþte Bediuzzaman da bu asýrda o görevi yapmakla görevlendirilmiþ biridir.

 

Alem-i manada çaðýrýldýðý ve her asrýn mebuslarýnýn ve dünyada emsali bulunmayan zatlarýn hazýr bulunduðu bir meclis’te kendisine ‘Ey felaketler ve helakteler asrýnýn adamý. Alem-i Ýslam’ýn mukadderatýnýn konuþulduðu (1918) bu mecliste senin de reyin var, fikrini beyan et’ diye hitap edildiðini hatýrlatýr… (Rüyada Bir hitabe)

 

* * *

 

Bediuzzaman’a gelinceye kadar müceddidlerin görevi, ümmetten bilgisizliði gidererek, onlarýn Ýslam çizgisinde kalmalarýný saðlamaktý. Onlarýn mücadeleleri, ümmeti, Ehl-i Sünnet çizgisinden saptýranlara karþýydý. Bu da ümmetten cehaleti gidermekle olurdu. Çünkü ‘tanrý tanýmazlýk’ (ateizm) diye bir meslek, bir yol henüz yoktu. Kimse bir yaratýcýnýn varlýðýný red etmiyordu, sadece onun sýfatlarýnda hataya düþüyorlardý. Putperestlik dahi, cehaletten dolayý insanlarýn yaratýcý namýna taþa topraða secde ettikleri bir dindi. Yani bir Yaratýcýya inanýyorlardý ama onun her sýfatýna ve ismine ayrý bir ilah adý veriyorlardý.

 

Fakat Bediuzzaman’ýn ortaya çýktýðý dönemin tabiatý farklý. O bilgisizliðe deðil, inkâr-ý ulûhiyete gerekçe edilmiþ bir bilime karþý imaný ihya etmekle görevliydi.

 

Çünkü onun zamanýnda, imanýn erkânýna iliþilmiþ, geçmiþ asýrlarýn tanýmadýðý bir yöntem olan materyalist diyalektik ile müminlerin kalplerine þüpheler sokulmuþ, imanlarý tehlikeye atýlmýþtýr. Bununla da kalýnmamýþ, küfür, dalâlet ve sefahat birer þahs-ý mânevî hâlinde ve dünya çapýnda organize edilmiþ olarak imana, Ýslâm’a ve ahlâka musallat olmuþlardýr.

 

Ýþte Bediuzzaman, tarihte benzeri görülmemiþ bu yeni ifsat hareketlerine karþý, bir yandan Yaratýcýnýn varlýðýna yöneltilen þüpheleri gidermeye çalýþýrken, bir yandan da mevcut imanlarý takviye etmek için muazzam bir telif hareketine giriþmiþ. Ýslam’ýn bütün meselelerini yeniden ele alýp onlarý akýl ve izan çerçevesinde yeniden kurgulamýþ, diðer bir yandan da bu engebeli, karmaþýk ve daðdaðalý zamanda bir müminin nasýl hareket etmesi gerektiðini, ‘nasýl davranýrsa Ýslama uygun hareket etmiþ olacaðýný gösteren’ prensipler ve usuller koymuþtur. O yüzden birçok layiha yayýnlamýþtýr.

 

Hep ‘önce iman!’ demiþ. Ýnsaný dünyevi ve uhrevi þekavetten ýstýraptan ve cehennemi huzursuzluklardan korumak için imanýn þart olduðunu ifade etmiþ. Hem de imanýn içinde bir cennet, imansýzlýðýn içinde bir cehennem bulunduðunu dünya ölçüleriyle de ispata çalýþmýþ…

 

Ýþte onun, bilimi(!) de arkasýna alarak örgütlenmiþ bu bozguncu, tahripkâr, cazibedar küfür cephesine karþýsý mümini korumak ve kollamak için geliþtirdiði yolun adýdýr Müsbet Hareket…

 

Küfrün, bu asýrda bütün cepheleriyle birleþip, hiçbir din ayýrýmý gözetmeksizin tüm dindarlara saldýrdýðýný, mukaddesatlarý tahrip ettiðini, maneviyatlarý yok ettiðini gören Bediuzzaman da ‘vahiy çatýsý’ altýna giren ve vahyin hakikatine inanan bütün dinlerdeki inananlarý, bu küfür cephesi karþýsýnda ele ele vermeye çaðýrmýþtýr.

 

O yüzden de ‘harice karþý cihad’ da dahil, Ýslam’ýn bir çok meselesinde yeni yaklaþýmlar ve anlayýþlar geliþtirerek, gerek dinler arasýnda, gerekse Ýslam mezhepleri arasýnda eski nizalarýn giderilmesini ve ‘müttehid’ bir ‘inananlar cephesi’ oluþturulmasýný ön görmüþ ve din adýna þiddet kullanýlmasýný kesenlikle evet ‘kesinlikle’ red etmiþtir.

 

Biz ‘Muhabbet Fedaisiyiz, husumete vaktimiz yok” demiþ ve eklemiþ “Biz harici cihadý, Kur’an’ýn her biri keskin kýlýçlar gibi saðlam olan delillerine havale ediyoruz. Zira medenilere gelebe çalmak ikna iledir, söz anlamayan vahþi barbarlar gibi icbar ele deðildir”

 

Ýþte onun bu müthiþ azmi ve gayretidir ki, bütün dayatmalar, baskýlar, icbarlar, mahkemeler zindanlara raðmen Ýslamiyet’in bu topraklarda geliþimi, güçlenmesi ve bütün dýþ güçler ve onlarýn içimizdeki uzantýlarýna raðmen büyümesi önlenememiþtir.

 

Bir kýsým ifsat komiteleri, her türlü hile ve desise ile inananlarý iðva edip kavgaya çekmeye çalýþmýþlar, onlarý silahlý eylemlerle iliþkilendirmek istemiþler ama hiçbir cemaati böyle bir oyuna düþmemiþlerdir…

 

Þimdi görülüyor ki, bir kýsým darbe heveslileri, iktidarý iktidardan, iman hareketini de geliþmekten alý koymak için entrika çeviriyorlar. Hile ile Fethullah Hoca cemaatine ait evlere baskýnlar yapýlacak ve buralarda silahlar bulunacakmýþ da böylece cemaatin bir silahlý kalkýþmaya hazýrlandýðý iddia edilip onlar yok edilecekmiþ…

 

Ben onlara haber vereyim; yakýn bir gelecekte kendileri yok olacaklar. Her fani gibi toprak olacaklar ve o topraklarda, þu iman hareketinin çiçekleri yeþerecek! Bu mukadderdir ve olacak.

 

Bediuzzaman’ý 17 kere zehirlediler, öldüremediler. 28 yýl hapislerde çürüttüler davasýný durduramadýlar. Kitaplarýnýn her birisi defalarca yargýlandý ve beraat ettiler. O kitaplarýn her birisi gazi mertebesini ihraz edip þu milletin imanýný takviyeye hizmet ettiler. Ama asla silah kullanmadýlar

 

Çünkü Bediuzzaman’ýn –hiç þüphesiz Fethullah Hoca da onun yolundadýr- talebelerine telkini hep asayiþi muhafaza yönünde olmuþtur. ‘Dâhilde ne adýna olursa olsun her türlü asayiþ bozucu hadise, millet, vatan ve din aleyhinedir. Siz asayiþ kuvvetlerinin yanýnda yer alýnýz’ diyerek talebelerini silahtan kavgadan uzak tutmuþtur.

 

O bir iman eridir ve yöntemi teblið metodudur. Teblið metodunda, akla kapý açýlýr iradeye müdahale edilmez. Elbette o bir ‘rejim taraftarý’ deðildir. Rejimi sevmediðini ama iliþmediðini de söyler. Rejimle uðraþmayý kendi vazifesi içinde saymaz. Vazifesi iman hakikatleri olan Risale-i Nur’dur. Rejim adýna onu tevkif edenlere ‘…. Size ihtar ediyorum: Kur’ân’a dayanan Risale-i Nur ile mübareze etmeyiniz. O maðlûp olmaz, bu memlekete yazýk olur.” diye seslenir. (Þualar, 308)

 

Ýþte þimdi, Risale-i Nur ile baþ edemeyenler, memlekete yazýk edecek hallerin ve entrikalarýn peþine düþüyorlar. Risale-i Nur hareketinin, zamanýmýza en mutabýk uygulamasý belki de birincisi olan Fethullah Gülen Hareketi’ne baðlý insanlarý asayiþi bozacak olaylarýn içine çekmenin imkâný yoktur. Çünkü iman hareketi, deðil dünya, ahiret hesabýna bile gizli emeller için alet edilemez.

 

Ben bu cemaate mensup olmadým. Ama hocanýn Risale-i Nur’dan istihraç ettiði yöntem ve o kumaþtan yaptýðý kýyafet, þu ülke insanlarýna kâmilen uygun gelmiþ olmalý ki, bütün tedbir ve engellemelere raðmen, insanlar akýn akýn onun etrafýnda toplanýyor, onun uyguladýðý iman hizmeti büyüyor ve sürekli halkýn raðbetini kazanýyor. Hal ve gidiþatýyla bu vaktin ‘musa’sý (suyun akýþ yolu) olduðunu gösteriyor.

 

Bu da demek oluyor ki, ne yaparlarsa yapsýnlar, þu hareketi milletin gözünde düþüremeyecek, onu kendi kirli oyunlarýna alet edemeyecekler. Çünkü zaman gösterdi ki ilahi teyid Fethullah Hoca üzerinde.

 

Bir zaman, Cumhuriyet gazetesi yazarlarýndan birinin Fethullah Hoca ile ilgili yazdýðý bir yazý bir mümin olarak bana çok dokunmuþtu. O zaman (1996) Yeni Sayfa’da yazýyordum. Þu mealde bir cümle ile tamamlamýþtým:

 

Bir gün gelecek hepiniz toprak olacaksýnýz. Çürümüþ vücutlarýnýzla beslenip güçlenmiþ o topraklarda Hocanýn Kur’an nuruyla suladýðý çiçekler neþv ü nema edecek! Ýþ o noktaya doðru da gidiyor. 15 -20 yýldýr uðraþýyorlar Fethulah Hoca ile. Bu çabalar onun güçlenmesinden baþka þeye hizmet etmedi. Mukadder olan oluyor.

 

Evet, madem haber verilmiþ olacak. Bu kahraman ordu dahi, içindeki Ýslam karþýtlarýný önünde sonunda ayýklayacak, dizgininin onun elinden alacak, hatasýný anlayacak ve yapýlan tahribatý tamir edecek…

 

Malazgirt’ten Niðbolu’ya, Sýrp Sýndýðý’dan Çanakkale’ye, Çanakkale’den Ýstiklal Harbi’ne kadar bir çok cephede Ýslam adýna destanlar yazmýþ bir orduyu, kim ebediyen bu parlak ve þanlý mazisinden mahrum býrakabilir ki?

 

* * *

 

Bilal Habeþi’nin, onu tahrik edip kendisine saldýrtamaya çalýþan ve böylece ‘Barýþý Müslümanlar bozdu’ deyip sulh ortamý yaratan Hudeybiye Anlaþmasý’ný yok saymayý tasarlayan Halid bin Velid karþýsýndaki vakarýný hatýrlatarak derim ki, ‘Ey önden giden atlýlar vakur olun. Öfkelenmeyin, geri adým da atmayýn. Daha çoook yapýlacak iþler var bu necip –Ýslama olan hizmetlerinden dolayý- Türk millet adýna. Yola devam!”

 

M. Ali Bulut - Haber 7, 16.06.2009

Link to comment
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Create New...