Guest Posted May 14, 2009 Share Posted May 14, 2009 Bir kirlangicin ask hikayesi… Kirlangiç'in biri, bir adama asik olmus. Penceresinin önüne konmus, bütün cesaretini toplamis, röfleli tüylerini kabartmis, güzel durduguna ikna olduktan sonra... Küçük sevimli gagasiyla cama vurmus. Tik... Tik... Tik. Adam cama bakmis. Ama içeride kendi isleriyle ugrasiyormus. Bir mesgulmüs, bir mesgulmüs! Kimmis onu isinden alikoyan? Minik bir kirlangiç! Heyecanli kirlangiç, telasini bastirmaya çalisarak, deriiin bir nefes almis sirin gagasini açmis, sözcükler dökülmeye baslamis: Hey adam! Ben seni seviyorum. Nedeni'ni, niçin'ini sorma. Uzun zamandir seni izliyorum. Bugün cesaret buldum konusmaya. Lütfen pencereyi aç ve beni içeri al. Birlikte yasayalim. Adam birden parlamis. Yok daha neler? Durduk yerde sen de nereden çiktin simdi? Olmaz, alamam! demis. Gerekçesi de pek sersemceymis: Sen bir kussun! Hiç kus, insana asik olur mu? Kýrlangiç mahçup olmus. Basini önüne eðmis. Ama pes etmemis, bir süre sonra tekrar pencereye gelmis, gülümseyerek bir kez daha sansini denemis: Adam, adam! Hadi aç artýk þu pencereni. Al beni içeri! Ben sana dost olurum. Hiç canini sikmam. Adam kararli, adam israrli: Yok, yok ben seni içeri alamam demis. Biraz da kaba miymis, neymis, lafi kisa kesmis: isim gücüm var, git basimdan! Aradan bir zaman geçmis, kirlangiç son kez adamin penceresine gelmis: Bak soguklar da basladi, üsüyorum disarida. Aç su pencereyi al beni içeri. Yoksa, sicak yerlere göç etmek zorunda kalirim. Çünkü ben ancak sicakta yasarim. Pi_man olmazsin, seni eðlendiririm. Birlikte yemek yeriz, bak hem sen de yalnizsin! Yalnizligini paylasirim... demis. Bazilari, gerçekleri duymayi sevmezmis. Adam bu yalnizlik meselesine içerlemis. Pek bir sinirlenmis. Ben yalnizligimdan memnunum demis. Kustan onu rahat birakmasini istemis. Düpedüz kovmus. Kirlangiç, son denemesinden de basarisizlikla çikinca, basini önüne egmis, çekip gitmis. Yine aradan zaman geçmiþ. Adam, önce düþünmüþ, sonra kendi kendine itiraf etmiþ: Hay benim akýlsýz baþým demiþ. Ne kadar aptallik ettim! Beklenmedik bir anda karsima çikan bir dostluk firsatini teptim. Niye onun teklifini kabul etmedim ki? simdi böyle kös kös oturacagima, keyifli vakit geçirirdik birlikte. Pisman olmus olmasina ama is isten geçmis. Yine de kendi kendini rahatlatmayi ihmal etmemis: Sýcaklar baslayinca, kirlangicim nasil olsa yine gelir. Ben de onu içeri alir, mutlu bir hayat sürerim. Ve çok uzunca bir süre, sicaklarin gelmesini beklemis. Gözü yollardaymis. Yaz gelmis, baska kirlangiclar gelmis. Ama... Onunki hiç görünmemis! Yazin sonuna kadar penceresi açik beklemis ama bosuna. Kirlangiç yokmus! Gelen baska kirlangiclara sormus ama gören olmamis. Sonunda danismak ve bilgi almak için bir bilge kisiye gitmis. Olanlari anlatmis. Bilge kisi gözlerini adama dikmis ve demis ki: Kirlangiçlarin ömrü alti aydir... Evet, sadece 6 ay!! Alti ay ne ki? Zamanda öyle degilmi? Zaman dedigimiz sey suan yasadigimiz andir, iyi degerlendirmek lazim. Firsatlar elimize bir daha gecmeye bilir. Hic bir sey ertelenmeye degmez, cünki bir daha, o sansi yakalaya bilecegimizi, hic bilemeyiz… Quote Link to comment Share on other sites More sharing options...
Recommended Posts
Join the conversation
You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.