Adem Geschrieben 8. März 2009 Teilen Geschrieben 8. März 2009 Oktay Ekþi rezil oldu ! "Hürriyet"in baþyazarý Oktay Ekþi, olanca Osmanlý cahilliðini okurlarýnýn kafasýna boca ediverdi..." Mustafa Armaðan kaleme aldý... Oktay Ekþi Osmanlý'dan ne anlar? Metrobüsün Asya'yý Avrupa'ya baðlamasý münasebetiyle düzenlenen törende açýlan "Son Osmanlý Padiþahý Kadýköy'e hoþ geldiniz!" dövizi, basýnda yeni bir Osmanlý tartýþmasýnýn fitilini ateþlemiþ görünüyor. 4 Mart günü "Sabah"ta Emre Aköz, Cumhuriyet'in 85. yýlýnda hâlâ Osmanlý'nýn hatýrlanýyor olmasýndaki ilginçliðe dikkat çekerken, ayný gün "Hürriyet"in baþyazarý Oktay Ekþi, olanca Osmanlý cahilliðini okurlarýnýn kafasýna boca ediverdi. Ekþi gibilerinin anlayamadýðý nokta, yýllardýr uyutulmuþ/uyuþturulmuþ bulunan Osmanlý refleksinin uyandýrýlacaðý günü beklemekte olduðudur. Yýllar önce bir 'Osmanlý tsunamisi'nin Türkiye'nin üzerine gelmekte olduðunu söylemiþtim. Tam 2 yýl önce çýkan "Geri Gel Ey Osmanlý" adlý kitabým da aslýnda bugün olan bitenlerin bir nevi habercisi gibiydi. Yalnýz þunu söylemekte fayda var: Türkiye'nin genlerinde bir süre uyumaya býrakýlan bu 'Osmanlý refleksi', çok partili hayata geçiþimizle birlikte ve daha CHP iktidarýnda saklanamayacak bir hale gelir. Nitekim 22 Nisan 1948 tarihli mizah dergisi "Karagöz", 23 Nisan Bayramý'ný Kafkaslardan Tuna'ya uzanan "büyük Türkiye"nin kuruluþunun baþlangýcý olarak resmeder. Nitekim Ýstanbul'un fethinin 500. yýl kutlamalarý da Cumhurbaþkaný Ýsmet Ýnönü tarafýndan baþlatýlmýþ, ne ki, 1953'te Demokrat Parti iktidarýna nasip olmuþtur. Hatta þunu da söyleyelim: Yunanistan'ýn notasý üzerine DP iktidarý 500. yýl kutlamalarýný durdurmak için çýrpýnmýþsa da, bunu tarihimize hakaret sayanlar, zamanýn CHP'lileri olmuþtur. Abartmýyorum, size o zamanki "Cumhuriyet" ve "Hürriyet" gazetelerinde yazýlanlarý aktarsam aðzýnýz bir karýþ açýkta kalýr. Sanýrsýnýz ki, Fatih'in þahsýnda Osmanlý geri dönmektedir. Þimdi ayný (ayný mý, emin deðilim o kadar) "Hürriyet" gazetesinin baþyazarý çýkmýþ, ne akýl almaz iddialara imza atýyor. Oktay Ekþi basýndaki Osmanlý özleminden örnekler verdikten sonra "Merak ediyoruz, bir 'Osmanlý modasý' yaratmaya çalýþanlarýn derdi -veya özlemi- nedir?" diye soruyor. Ben de diyorum ki, "Osmanlý özlemi" diye bir þey yok, Türkiye zaten Osmanlý'nýn devamý ve hülasasýdýr. Özlem yok, yeniden hatýrlama var. Barajýn arkasýnda biriktirdiðimiz sular artýk taþýyor, üzerimize geliyor. Bu gerçeðe gözünüzü kapamaktan vazgeçin. Bu arada Osmanlý tarihi hakkýnda yalan yanlýþ bazý bilgi ve hükümlerde bulunuyor ki, Ekþi'nin Osmanlý'ya bu kadar takmasýnýn, Osmanlý tarihini hemen hiç bilmeyiþinden kaynaklandýðýný öðreniyoruz. Mesela diyor ki: 36 padiþahtan Fatih, Yavuz ve Kanuni'yi çýkartýrsanýz hangisini saygýyla, hayranlýkla, ileri görüþlülükle anabilirsiniz? Buradaki sakatlýk þu: Saygý duyulmasý için bir padiþahýn ille de zafer kazanmasý gerekiyor. Bir yandan yazý yazarken Þeyh Hamdullah'ýn hokkasýný tutan, öbür yandan Mikelanj'ý Haliç'e köprü yapmasý için Ýstanbul'a davet eden II. Bayezid'e neden saygý duymayalým? Üstelik en büyük kitap tutkunlarýndan biridir, Fatih döneminde Osmanlý sosyal yapýsýnda deprem etkisi yaptýðý anlaþýlan hýzlý fetihleri ve reformlarý pekiþtiren kurumsal düzenlemeleri yapmak, saygý duyulmasý için yeterli sebep deðil midir? Ýngilizlerin millî kahramaný Amiral Nelson, ressama poz verirken Osmanlý padiþahý III. Selim'in gönderdiði ay yýldýzlý niþaný göðsünde en üste, pýrlanta sorgucu da baþýna takmýþtý. Hayranlýk duyacaksanýz, iþte her sýrtý çýplak olana üzerindekini çýkarýp verdiði için bir giydiðini bir daha giymeyen Osman Gazi. Aydýnlanma diyorsanýz baðýmsýz kütüphaneler açan I. Mahmud neyinize yetmiyor? Vücudunda tam 40 tane kýlýç yarasý taþýyan Çelebi Mehmed neci oluyor? Ýleri görüþlülükte idare ve orduyu ýslah etmenin önemini daha 17. yüzyýl baþýnda fark etmiþ bulunan II. (Genç) Osman'ýn eline kim su dökebilir? GATA baþta olmak üzere açtýðý kurumlarla Cumhuriyet'in temellerini hazýrlayan II. Abdülhamid'in mirasýný kim inkâr edebilir? Oktay Ekþi bol keseden konuþmaya devam ediyor: "Kurucu tebaasýný yani Türk halkýný ezen ve azýnlýklara ezdiren baþka bir hanedan biliyor musunuz? Tüm tarihinin üçte birini zilletle geçiren hangi hanedana özlem duyulabilir?" Bunca araþtýrmaya, yayýna, doktora tezine þuna buna raðmen bu bayatýn bayatý söylem hâlâ neden bu denli revaçta anlamýyorum. Osmanlý Devleti Türk halkýný neden ezmiþ olsun? Keyif almak için mi? Bir tür Drakula mý tasavvur ediyoruz Osmanlý'yý? 1920'lerde belki cazip olan bu iddiaya hâlâ sarýlanlar þunu bilsinler ki, sýnýrlar geriye çekildikçe güvenebileceði insan kaynaðý da Anadolu'ya inhisar etmiþti mecburen. Fakat Çanakkale'de, Arap ve Kürt kardeþleriyle yan yana yatan Anadolu çocuklarýný da unutmayýn. Bir imparatorluk, halklar çorbasýdýr. Kimin nereli olduðu hiç önemli deðildir. Roma'da bile Arap imparator vardý. Önemli olan, resmî ideolojiye uymak ve devlete faydalý olmaktýr. Taþýdýðýnýz deðer önemlidir, nereli olduðunuz deðil. Anadolu çocuklarýnýn cephelerde telef edildiðini söyleyenler, devþirme egemenliðindeki dönemler için de Türkleri ihmal ediyor diyorlardý. Ýyi de devlet ne yapsýn? Türkleri savaþtýrsýn mý savaþtýrsýn mý? Bir karar verin. Anlaþýlan, Ekþi'nin aklýna zafer ve yenilgiden baþka bir þey gelmiyor tarih deyince. Söylediði aynen þu: "Hadi askerî alandaki yenilgilerini sineye çekmeye çalýþalým. Tüm Osmanlý tarihinin medeniyete katký anlamýnda ortaya koyduðu -Mimar Sinan'ýn hepimizin göðsünü kabartan muhteþem eserleri dýþýnda- ne vardýr da biz bilmiyoruz? Koskoca 600 yýlý bir tek Sinan'la açýklayabilir miyiz?" Bence asýl fecaat burada Ýlkokul çocuklarý bile biliyor ki, Sinan'dan sonra da Osmanlý mimarisi bal gibi devam etti. Sultanahmet, Yeni Cami, Fatih Camii, Laleli Camii, Topkapý Sarayý'nýn büyük bir kýsmý Sinan'dan sonra yapýldý. Ýshak Paþa Sarayý'ný da mý Sinan yaptý? Bilecik-Eskiþehir yolundaki Vezirhan kimin eseridir? Bunu bir yana býrakalým, tek medeniyet göstergesi mimariden mi ibarettir? Çadýr sanatý, kuþ evleri, sebiller, leylek vakýflarý, hat sanatý dünyayý kendisine hayran býrakmýyor mu? Levni diye bir ressamýmýz var, biliyor musunuz? Sonra ille Batýlýlar mý beðenince muhteþem oluyor bir eser? Bir sömürge aydýný ya da bu topraklarda zoraki bir misafir gibi oturup evini sürekli çekiþtiren Oktay Ekþi'ler gibi tarihini 1923'ten baþlatanlarýn ve öncesini ancak utanmak için hatýrlayanlarýn ne kadar aydýn olabileceklerini Oðuz Atay'ýn o ýsýrýcý cümlesiyle deðerlendirmeye ne dersiniz: "Ha- Ha- Ha! Ýþe bak, Ýngiltere krallýk, biz Cumhuriyet'iz; Ýngiltere tarihin gerisinde bu yüzden, biz ilerisindeyiz." Söyleyin, bu bayat yalaný ne kadar dinledik? Ve ne zamana kadar dinlemeye devam edeceðiz? Son söz yine Oðuz Atay'ýn olsun: "Ýlerici, gerici her türlü akýmlarýn tekelini ellerinde tutan bir küçük yarý-aydýn çetesi, yýllardýr kendini yenileme gereðini duymadýðý için bugün artýk yerini kaybetmemek için ancak bezirgân oyunlarýyla ayakta durmaya çalýþmaktadýr. (...) Bugün haksýz olarak gasp ettikleri yerler gerçek sahiplerini beklemektedir. Halkýn evrensel ruhuna inanan; onu derinliðine tanýmaya çalýþan gerçek bir aydýn topluluðu bu kültür gangsterlerinin yerini almazsa toplumun, çaðýn çok gerisinde kalacaktýr..." Bana göre Ekþi gibiler tarihimizi akýl cebimizden çaldýklarý için "tarih gangsterleri" olarak adlandýrýlmayý hak ediyorlar. MUSTAFA ARMAÐAN - ZAMAN Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge
Dein Kommentar
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.