Zum Inhalt springen
Qries Qries Qries Qries Qries Qries

Empfohlene Beiträge

RESULÜLLAH’IN BAYRAMI NASILDI?

 

 

 

Kaynak: Asr-ý Saadette Ramazan (Abdullah Kara, Nesil Yayýnlarý)

 

 

 

“Bayrama özel bir önem veren Allah Resûlü (a.s.m.) ve sahabeler onu en güzel þekilde kutlarlardý. Ýþte Asr-ý Saadet’ten birkaç bayram tablosu:

 

Allah Resûlü (a.s.m.) bayram olunca bütün halký bayram yerine çaðýrýrdý. Amr b. Âs anlatýyor:

 

“Bayram günü Mescid-i Nebevî’de Allah Resûlü (a.s.m.) ile birlikteydim.

 

– Medinelilerin reislerini ve Übey b. Ka’b’ý yanýma çaðýr! buyurdu. Übey b. Ka’b gelince ona:

 

– Bâkî’deki namazgâha git! Oranýn süpürülüp temizlenmesini emret! Sonra halka oraya gelmesini söyle! buyurdu. Übey:

 

– Tamam, diyerek kapýya yöneldi. Tam çýkacakken geri döndü.

 

– Kadýnlar da mý Yâ Resûlallah? diye sordu.

 

– Genç kýzlar, hatta hayýz gören kadýnlar halkla birlikte gelip duaya iþtirak etsinler, buyurdu.[1]

 

Allah Resûlü (a.s.m.) çoðu zaman Hz. Ali, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin, Fadl, kardeþi Abdullah b. Abbas, Üsâme, kardeþi Ey­men ve babasý Zeyd ile birlikte bayram yerine giderdi. Efen­­dimiz ve yanýndakiler namaz kýlýnacak yere gidinceye kadar yol boyunca “Allahu ekber, Allahu ekber” diyerek yüksek sesle tekbir getirirdi.[2]

 

Bayramlar genç sahabelerden Semure b. Cündüb’ü çok heyecanlandýrýrdý. Bunun için bayramýn gelmesini özlemle bekler, büyük bir sevinçle bayram namazýna koþardý. Se­mu­re, Allah Resûlü (a.s.m.) ile kýldýðý Ramazan ve Kurban bayram­­larýnda Efendimiz’in “Sebbihisme rabikel a’la” ve “Hel etâ­ke hadîsü’l-Ðâþiye” sûrelerini okuduðunu söyler.[3]

 

Namazlarýný Allah Resûlü (a.s.m.) ile kýlan Câbir b. Se­mu­re, Cuma ve bayram namazlarýna çok önem verir, o saatlerde Efendimiz (a.s.m.) ile olmaktan ayrý bir haz duyardý. Her zaman olduðu gibi namaz kýldýðý vakitlerde de iyi bir gözlemciydi. Sorulduðu zaman o saadet anlarýný þöyle anlatýrdý:

 

“Namaz vakti olunca Allah Resûlü’nün (a.s.m.) müezzini ezan okur kamet getirmez, onu görünceye kadar bekler, onu görünce kalkýp kamet getirirdi.

 

Allah Resûlü (a.s.m.) namaza baþlanacaðý zaman:

 

– Meleklerin, Rableri katýnda saf tuttuðu gibi saf tutun! buyurur, sahabeler:

 

– Melekler nasýl saf tutarlar Ya Resûlallah? diye sorar

 

– Ön saflarý tamamlar, sonra saflarý dümdüz ederler, buyururdu.[4]

 

Enes b. Mâlik (r.a.):

 

“Allah Resûlü (a.s.m.) Ramazan’dan sonra bayram namazýna gitmeden önce mutlaka birkaç hurma yerdi.” der.[5]

 

Abdullah b. Abbas (r.a.) bir bayram anýsýný þöyle anlatýr:

 

Bir adam yanýma gelerek bana:

 

– Allah Resûlü’ne (a.s.m.) yetiþebildin mi? diye sordu.

 

– Evet, ona yetiþtiðimde henüz çocuktum, diyerek onunla geçirdiðim bir aný anlattým.

 

“Allah Resûlü (a.s.m.) bayramlarýn gelmesini çok isterdi. Bayram gelince Kesîr b. Sâlit’in evinin bulunduðu yere gider, asasýný oraya diker, orada toplanmýþ olan insanlara vaaz ederdi. Kur’ân’dan ayetler okuyarak sahabeleri zekât vermeye teþvik ederdi. Ardýndan ezan ve kamet okunmaksýzýn bayram namazýný kýldýrýr, namazdan sonra Bilâl-i Habeþî’ye daya­narak kalkar, takvayý ve Allah’a itaati emreden, Allah’ýn emir ve yasaklarýný hatýrlatarak insanlara nasihat eden bir hutbe okurdu. Þu an Allah Resûlü’nün (a.s.m.) hutbeden inip insanlara önünde oturmalarýný emrettiðini görür gibiyim.

 

Bir süre onlarla oturduktan sonra aralarýndan geçti, Bilâl ile birlikte hanýmlarýn bulunduðu yere gitti. Onlara:

 

“Ey Peygamber! Ýnanmýþ kadýnlar Allah’a hiçbir þey ortak koþmamak, hýrsýzlýk yapmamak, zina etmemek, çocuklarýný öldürmemek, elleri ve ayaklarý arasýnda uydurduklarý iftira ile gelmemek, iyi iþlerde sana isyan etmemek konusunda biat etmeye geldikleri zaman, biatlerini kabul et ve onlar için af dile! Þüphesiz ki Allah, Gafûr ve Rahîm’dir.”[6] ayetini okudu. Sonra:

 

– Bütün bunlar üzerine biat eder misiniz? diye sordu. Ýçlerinden biri:

 

– Evet Yâ Resûlallah! dedi. Allah Resûlü (a.s.m.):

 

– Sadaka verin! buyurarak onlarý zekât vermeye teþvik etti. Onu dinleyen hanýmlar kulaklarýndaki küpeleri, kollarýndaki bilezikleri çýkarýp ne kadar yüzük gerdanlýk varsa onlarý çýkardýlar. Bilâl-i Habeþî elbisesini yere serdi:

 

– Anam babam size feda olsun baðýþlarýnýzý getirin diye seslendi. Hanýmlar bileziklerini, küpelerini, yüzüklerini Bilâl-i Habeþî’nin elbisesinin üzerine koymaya baþladýlar. Elbise takýlarla doldu. Allah Resûlü (a.s.m.) bayram bittikten sonra orada durmayýp evine ailesinin yanýna döndü.”[7]

 

Bir baþka güzel aný anlatan Hz. Âiþe þöyle der:

 

“Bir bayram günü siyahîler kalkan ve mýzraklarý ile gösteri yapýyorlardý. Allah Resûlü’ne (a.s.m.) gösteriyi seyretmeyi ben mi rica ettim, yoksa kendisi mi bana:

 

– Seyretmek ister misin? dedi, tam hatýrlamýyorum, Ben:

 

– Evet deyince beni arkasýnda ayakta durdurdu. Yanaðýmý onun yanaðýna yaslayarak öylece siyahîleri seyrettim. Bu sýrada Allah Resûlü (a.s.m.) siyahîlere seslenerek:

 

– Göreyim sizi ey Erfideoðullarý! diye teþvik ediyordu. Býkýncaya kadar seyrettim. Býktýðýmý fark edince,

 

– Yeter mi? diye sordu.

 

– Evet, deyince,

 

– Gidebilirsin, buyurdu.”[8]

 

Hz. Âiþe bir baþka anýyý þöyle anlatýyor:

 

“Bir bayram günü Allah Resûlü (a.s.m.) eve geldiðinde yanýmda iki cariye vardý. Def çalýp, Medinelilerin yaptýklarý Buas Savaþý’ný anlatan þiirler söylüyorlardý. Cariyeleri gördüðü halde hiçbir þey söylemeden bir örtüye bürünüp yattý ve sýrtýný bize döndü. Biraz sonra babam Hz. Ebû Bekir geldi.

 

– Allah Resûlü’nün (a.s.m.) yanýnda þeytanýn çalgýsý ha! diye kýzdý. Allah Resûlü (a.s.m.) yüzünü açarak ona döndü:

 

– Onlarý kendi hallerine býrak Ey Ebû Bekir! Her milletin bir bayramý vardýr, bu gün de bizim bayramýmýz, buyurdu. Allah Resûlü (a.s.m.) korumak için ridasýný üzerime örttü. Babam yüzünü baþka tarafa çevirince oynayan cariyelere hemen çýkmalarýný iþaret ettim. Ýþaretimi görünce def çalmayý býrakýp dýþarý çýktýlar.[9]

 

Ümmü Atiyye (r.anha) anlatýyor:

 

“Allah Resûlü (a.s.m.) Ramazan ve Kurban bayramlarýnda genç kýzlarýn, örtülerini üzerlerine alan hanýmlarýn, hayýz olan kadýnlarýn bayram namazýna götürülmelerini emrederdi. Hatta hayýz gören hanýmlar bayrama iþtirak eder, saflarýn hemen arkasýnda durur, namaza katýlanlarla birlikte tekbir getirir, hutbeyi dinler, onlarla birlikte dua ederdi. O günün feyiz ve bereketi ile manevî olarak arýnmýþ bir halde evlerine dönerlerdi.

 

– Yâ Resûlallah! Bazý hanýmlarýn üzerine örtecek örtüsü yok. Onlar ne yapsýnlar? diye sordum.

 

– Kardeþlerinden biri örtüsü ile örtüsü olmayaný örtsün! buyurdu.”[10]

 

Tabiinin âlim hanýmlarýndan Hafsa binti Sîrîn (r.anha) anlatýr:

 

“Bizler henüz buluða ermemiþ genç kýzlarýmýzý bayram namazlarýna götürmezdik. Ýçimizden bir haným bir gün Halfoðullarýna uðrayarak onlarýn konaklarýna misafir olmuþtu. Orada eþi Allah Resûlü (a.s.m.) ile on iki kez cihada giden bir sahabenin kýz kardeþine rastlamýþ, bir vesile ile bu durumu ona sormuþ. Onu duyunca ben de ayný sahabe ile tam altý kez cihada katýlmýþ olan kýz kardeþime, bu konudaki bilgisini sordum. O bana yaþadýklarý anlarý þöyle anlattý:

 

– O günlerde biz yaralýlarý tedavi eder, hastalara bakardýk. Bir gün Allah Resûlü’ne (a.s.m.):

 

– Bizden örtüsü olmayan bir hanýmýn bayram namazýna gelmemesinde bir sakýnca olur mu? diye sordum.

 

– Arkadaþýnýn örtüsüne bürünüp hayra ve Müslümanlarýn duasýna iþtirak etsin! buyurdu. Daha sonraki günlerde Üm­mü Atiyye (r.anha) bizim bulunduðumuz yere gelince, hemen yanýna gidip ona durumu anlattýk.

 

– Bu konuda bir þey duydun mu? diye sorduk.

 

– Anam-babam ona feda olsun! Evet, onun: ‘Henüz bulûða ermeyen kýzlarýnýz, genç kýzlarýnýz, âdet gören hanýmlar, hayra ve Müminlerin dualarýna katýlsýnlar. Âdet görenler saflardan ayrýlarak biraz daha geriden bayrama iþtirak etsinler,’ buyurduðunu duydum, dedi.

 

– Âdet görenler de mi? diye hayretle sorunca;

 

– Onlar hacda Arafat’ta bulunmuyorlar mý? Þurada, þurada bulunmuyorlar mý? diyerek beni aydýnlattý.[11]

 

Bayram, nefsin kötülüklere dönüþü deðil iyilikleri devam ettirme kararlýðýnýn sevincidir. Bunun için Allah Resûlü (a.s.m.):

 

“Kim bayram geceleri kalkýp karþýlýðýný Allah’tan bekleyerek namaz kýlar, geceyi ihya ederse, kalplerin öldüðü o günde kalbi ölmez.” buyurur.[12]

 

 

 

[1] Heysemî, Mecma’uz-Zevâid, 2/203.

 

[2] Þâmî, Sübülü’l-Hüdâ, 8/313.

 

[3] Müsned, 5/7; Taberânî, el-Mu`cemü’l-Kebîr, 7/219.

 

[4] Ebu Nu’aym, Hilyetü’l-Evliyâ, 8/120.

 

[5] Ýbn Mâce, Sýyâm, 49.

 

[6] Mümtehine Sûresi, 60/12.

 

[7] Buhârî, Ýydeyn, 19; Müslim, Salâtu’l-Ýyd, 1-4.

 

[8] Buhârî, Ýydeyn, 2; Müslim, Salâtu’l-Ýydeyn, 19.

 

[9] Buhârî, Ýydeyn, 2; Müslim, Salâtü’l-Ýydeyn, 17, 19.

 

[10] Buhârî, Ýydeyn, 12; Müslim, Salâtü’l-Ýydeyn, 12.

 

[11] Buhârî, Hayz, 23; Tirmizî; Cemaat, 36.

 

[12] Ýbn Mâce, Sýyâm, 68.

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Dein Kommentar

Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.

Gast
Auf dieses Thema antworten...

×   Du hast formatierten Text eingefügt.   Formatierung jetzt entfernen

  Nur 75 Emojis sind erlaubt.

×   Dein Link wurde automatisch eingebettet.   Einbetten rückgängig machen und als Link darstellen

×   Dein vorheriger Inhalt wurde wiederhergestellt.   Editor leeren

×   Du kannst Bilder nicht direkt einfügen. Lade Bilder hoch oder lade sie von einer URL.

×
×
  • Neu erstellen...