Webmaster Posted August 10, 2008 Share Posted August 10, 2008 "Cool" ve kul olma arasýnda Hip-Hoper Modernizmin tesirinde kalan tüketim toplumlarýnda gençliðin durumu içler acýsý. Baþta dil olmak üzere her þey yozlaþýyor. Bilhassa basýn-yayýn yoluyla yapýlan bilgi zehirlemesinin toplumun kültürel yapýsýna vurduðu darbe, bugün oldukça yüksek seviyelerde. Ýnsanlarýn hayat tarzýný, düþünce yapýsýný ve kullandýðý dili tesiri altýna alan bir süreç yaþanýyor. Artýk bütün dünyayý saran global bir kültür emperyalizmidir baþa çýkýlmasý gereken. Zîrâ nesiller, büyük bir yozlaþmayla karþý karþýya. “Manyak bir film, by by, korkunç güzel, uçtum, koptuk abi...” tarzý ifadeler yalnýz Türkiye’de deðil, Avrupa ülkelerinde de kullanýlýyor. Meselâ Almanya’da doðup büyüyen yarým milyondan fazla Türk menþeli talebe, menfî tesir kýskacýnýn tam ortasýnda yaþýyor. Yozlaþmanýn boyutunu anlamak için bu kiþilerin dillerine, giyim-kuþamlarýna ve þahsiyetlerinin nasýl geliþtiðine bakmak yeterli. Türkiye’de de, Avrupa toplumlarýndaki gençler arasýnda müþahade edilen davranýþ þekilleri hýzla yaygýnlaþýyor. Batý toplumlarýnda tarihî ve sosyo-kültürel geliþmelerin, Rönesans, Aydýnlanma, Pozitivizm gibi akýmlarýn tesiriyle ortaya çýktýðý biliniyor. Bunlar tabiî süreci içinde bizde yaþanmamasýna raðmen, onlarda bir netice olarak görülen tüketim çýlgýnlýðýný bizim gençlerimiz, kestirmeden ve o süreçleri yaþamadan uyguluyor. Meselâ Alman toplumunda, deðerler sisteminin dumura uðramasý, inançsýzlýk, aþýrý ferdîyetçiliðin menfî neticeleri ve aile kurumunun çözülmesi tartýþýlýyor. Almanya Federal Aile Bakaný Ursula von der Leyen, Katolik ve Protestan kiliseleriyle görüþerek “deðerlere baðlý eðitim ittifaký” kurmaya çalýþýyor. Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti Anayasasý’nda, okullardaki eðitimin temel hedefleri arasýnda “Allah’a saygý” da yer alýyor. Bize ne oluyor ki, bunca tarihî birikimimize, insanýn bütün ihtiyaçlarýný tabiatýna en uygun þekilde düzenleyen Ýslamiyet’in getirdigi altýn prensiplere ve Anadolu’da piþmiþ çok zengin kültürümüze raðmen, gençlerimiz Batý’nýn pespaye ve problemlerle dolu sosyal süreçlerini yaþamaya çalýþýyor? Almanya’da yaþayan gençlerin davranýþlarýna yansýyan menfî tesirlerinden dolayý üç yabancý kelime, þu günlerde itici þekilde ortada dolaþýyor: “spass, lust ve cool.” Onlarýn dünya görüþlerine, kendilerini ifade etmelerine, günlük hayatlarýna, bilhassa öðrenme süreçlerine oldukça tesir eden bu kelimelere dikkat çekmekte fayda var. Gençlerin dillerinden düþürmedikleri bu kelimeler, þahsiyetlerinin þekillenmesinde neredeyse ana unsur hâline gelmiþ bulunuyor. Sözkonusu kelimelerin mânâlarýndan hareket edilirse, eðlence ve keyif (spass), arzu ve istek (lust), aykýrý olmak ve gösteriþ (cool), gençlerin davranýþlarýnda itici rol oynuyor. Bunun felsefî temeli de var aslýnda. Yalnýz biyolojik varlýk olarak görülen insanýn hayatý, nefsî arzularý etrafýnda ve dýþa yönelik olarak þekilleniyor. Öze inecek iradeye ve vicdanî mekanizmalara fermuar çekilirken, içte de büyük mânevî boþluklar oluþuyor. Ahlâkî deðerler sisteminin eksikliðinden doðan bu boþluðu “cool olma” hâli dolduruyor. “Cool olma” uðruna hangi maskaralýklara girmiyorlar ki! Giyim kuþamdan, saç þekline, yürüme ve konuþma tarzýna kadar tesirini gösteren bir anlayýþ bu. Buna‚ kendini baþkalarýna beðendirme, kabul ettirme ruh hâli de denebilir. Artýk gençler bütünüyle popüler kültürün tesirinde. Talepleri bile, zevklerini kendi çýkarlarýna göre ipotek altýna alan bu dayatmacý kültüre göre þekilleniyor. “Cool olma” sevdasýna tutulmuþ gençler neyi talep ederler? Markalý elbise ve ayakkabý giyme, garip þekillerde saç boyama ve kesme, rahatsýz edici müzik dinleme, erken yaþlarda ehliyet alýp arabayla hava atma bu gençlerin tutkularý arasýnda sýralanabilir. Bunlarýn hepsi hem tüketimi, hem de tüketilen eþyalar üzerinden kimliði tarif etmeye yöneliktir. Kendisi, ailesi ve toplumu için hiçbir þey üretmeyen, bütün zevklerini tüketime endeksleyen bu gençler, nefsî arzularýnýn tatmininden baþka bir þey düþünemez hâle gelir. Oysa‚ “Talebin kýymeti, insanýn kýymetini artýrýr.” derler. Ýnsan, yaratýlýþ gayesi açýsýndan çok deðerli bir varlýk iken, sadece nefsi arzularýna göre talepte bulunduðunda, kendini oldukça deðersiz hâle getirir. Ancak insan böyle bir sürece girince bunun farkýna bile varamaz. Zîrâ insan, yalnýz bu talepler için dünyaya gönderilmemiþtir. O, iradesiyle, sözüyle, aklýyla, vicdanýyla ebediyete ve Cennet’e namzet yaratýlmýþ mükemmel bir varlýktýr. Talebi Allah’ýn rýzasý ve ebediyet olduðu takdirde genç, “kâmil insan” olma yoluna girer; talep edilen, ardý arkasý kesilmeyen nefsî arzular olduðu takdirde ise genç, hayvanî isteklerin kýskacýnda büyük mânevî boþluklara dûçar olur. Netice bellidir artýk: Kendini ve duygularýný sözlerle ifade edemeyince, beyinlerde ciddi bir düþünce yapýsý oluþmayýnca, iç dünya dýþa vurmaya baþlayýnca “cool olma” garabeti ortaya çýkar. Bu ruh hâline göre terbiye sýnýrlarýný aþan bir davranýþ, toplum içinde uygunsuz bir söz, insana yakýþmayacak garip bir baðýrma, bütün dünya ona bakýyormuþçasýna özenli yürüme, her gün deðiþik renk ve þekillere dönüþtürülen saçlar, þekilciliðin ve gösteriþin en açýk yansýdýðý giyim tarzlarý hep bu “cool olma” uðruna yapýlýr. “Bir elinde cýmbýz, bir elinde ayna, umurunda mý dünya” sözü, konuyu tam olarak aksettiriyor. Böyle bir hayat tarzýnda mesuliyete, düþünceye, edebiyata, sanata, estetiðe, öðrenmeye, azim ve çalýþkanlýða yer yoktur. Yeter ki “lust ve cool” olsun! Fakat ne çare! Saðlam bir inanç temeline oturmayan hayat tarzýnýn insaný rûhen/mânen tatmin etmesi mümkün deðil. Ebed için yaratýlan ve gerçek bir deðerler hazinesi olan insanýn, kendine, ailesine, çevresine ve içinde yaþadýðý topluma karþý mes’uliyet hissine; mânevîyata, ahlâkî kurallara ve edebe ihtiyacý var. Bunlar ise ancak Yaratýcý’yý hakkýyla tanýmak ve O’na “kul” oldugunu idrak etmekle elde edilir. Gerçek hürriyet, nefsin istekleriyle deðil, Allah’a kullukla kazanýlýr. Allah’a kulluk bütüncül bir anlayýþla tarif edildiðinden, bedenle birlikte, akýl, vicdan, kalb ve nefis yaratýlýþ gayeleri istikametinde istihdam edilir. Haram-helâl düþüncesi, hayata yüklenen ebedîlik yörüngeli mânâ, sýrat-ý müstakîm anlayýþý ve her zaman “rýza-i ilâhî” hedefli gayret, insaný þerefli bir varlýk derecesine yükseltir. Ýnsanýn nebatî ve hayvanî mertebeden insanî mertebeye yükselmesi de bu þekilde mümkün olur. Aksi hâlde kendi nefsî arzularýnýn pençesinde “cool”luk bataklýðýnda debelenme mukadderdir. Nefsî arzularýn sonu gelmez; onu gemlemek ise, ancak bazý kriterlerle mümkün. Hakikî bir iman bu kriterlerin baþýnda gelir. Dolayýsýyla gençlerimize, hayatýný insanýn yaratýlýþ gayesine uygun geçirmesi için, gerekli ahlâkî ve mânevî donanýmý vermeliyiz. Bu da ancak küçüklüðünden itibaren ciddiyetle ele alýnan saðlam ve tutarlý bir aile içi eðitimle gerçekleþebilir. Kültürümüzde genel çerçeve aslýnda müþahhas þekilde belirlenmiþtir.“Helâl dairedeki zevkler keyfe kafidir, harama girmeye lüzum yoktur.” sözü çerçeveyi özlü þekilde ifade eder. Haram-helâl çerçevesini bilerek hareket etmek hayatý kolaylaþtýrýr, insaný rahatlatýr. Bu duruþ, özenti sun’îliðinden kurtarýr, özdeðerlere güven hissini pekiþtirir ve insaný hayâ duygusuna sahip kýlar. Utanma duygusunun yok olduðu bir toplumda, Müslüman bir gencin iradesinin hakkýný verme zarureti vardýr. Aksi hâlde Yüce Yaratýcý’ya kulluðun verdiði vicdan geniþlemesi ve mutluluk; yerini, zevk/eðlence tutkunluðuna ve “cool”luðun kasvetli havasýna býrakacaktýr. Bu durumda da nefsî arzularýn boðucu labirentlerinde tatminsizlik, hayata küsme ve gerçek mânâda yaþama sevincinden mahrum olma, gençliðimizin kaderi hâline gelecektir. Kulluk þuurunun vereceði vicdan geniþlemesi ve kalb huzuru ile Allah’a tam bir teslimiyet, bugünkü neslimizin içinde bulunduðu sýkýntýlardan kurtuluþ yoludur. Muhammed MERTEK Sýzýntý Dergisi Mayýs 2008 Yýl :30 Sayý :352 Quote Link to comment Share on other sites More sharing options...
Recommended Posts
Join the conversation
You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.