Webmaster Posted January 22, 2008 Share Posted January 22, 2008 Bermuda Þeytan Üçgeni hakkýnda bilgi verir misiniz? Pek çok gemi ve uçaðýn hiçbir enkaz býrakmadan kaybolduðu iddia edilen, Atlantik Okyanusu'nun Güney ve Kuzey Amerika'yý birbirinden ayýran ve Bermuda, Porto Rico ve Miami sahilleri arasýnda kalan üçgen þeklindeki bölgeye Bermuda Þeytan Üçgeni adý verilmektedir. Bu konuyla alâkalý ülkemizde de "Bermuda Üçgeni" veya "Atlantik Esrarý" gibi bir hayli tercüme kitap neþredilmiþtir. Bu kitaplarýn neþredildiði günlerde Konya'da bir araþtýrmacý, bundan birkaç asýr evvel, Osmanlý müellifleri tarafýndan yazýlan bazý eserlerde, Bermuda müsellesi içinde bazý esrarengiz hâdiselerin cereyan ettiðine dair bir kýsým bahisler bulunduðunu yazmýþtý ve gazeteler de bunu neþretmiþlerdi. Biz Bermuda müsellesinin esrarýyla alâkalý söylentilere þimdilerde muttali olmaya baþladýk. Hâlbuki Osmanlý müellifi bundan birkaç asýr evvel bu mesele hakkýnda deðiþik yorumlar ortaya koyuyordu. Vâkýa daha evvel Mayalar ve Meksikalýlara ait seyahat notlarýnda "Bu yosunlu denize geldiðimiz zaman bir uðursuzluk ve yümünsüzlük üzerimize bastýrýr. Orada gemiler günlerce çakýlý kalýrlar. Rüzgârlar durur ve yelkenliler iþlemez." þeklinde bölgeyle alâkalý esrarengiz hâdiselerden hep bahsedilmekteydi; ama þimdilerde daha bir güncel hâle geldi. Bermuda Þeytan Üçgeni'nin efsaneleþmesine sebep olan ilk vak'a 1945 yýlýnda meydana gelir. Beþ adet savaþ uçaðý mutad görev uçuþu için Florida'daki üslerinden havalandýktan sonra pilotlarýn lideri, telsizden kontrol kulesine þöyle bir mesaj anons eder: "Karayý göremiyoruz. Pozisyonumuzdan emin deðiliz. Nerede olduðumuzu bilmiyoruz. Galiba kaybolduk." Bu sýrada kontrol kulesinden pilota, "Nasýl olur, hava gayet iyi gözüküyor, batýya gidin." þeklinde cevabî mesaj gelir. Bunun üzerine pilot, "Neresinin batý olduðunu bilmiyoruz. Her þey yanlýþ. Çok tuhaf, hiçbir yönden emin deðiliz. Okyanus bile olmasý gerektiði gibi deðil." der ve baðlantý kopar. Acilen yardým alarmý verilir, ancak uçaklarýn izine bir daha rastlanýlmaz... Yine o bölgeden geçen gemilerde de benzer esrarengiz þeyler olduðundan bahsedilmektedir ki, batan bir kýsým þilep veya transatlantiklere bakýldýðýnda içlerinde sadece kedi ve köpek ölülerinin olduðu, insanlarýn, önlerinde bulunan yemeklerini bitirmeden býrakýp sanki denize atladýklarý veya bir fýrtýnanýn tabaklara ve kaþýklara dokunmayýp sadece insanlarý alýp götürdükleri söylenmektedir. Bu meseleyi izah sadedinde bugüne kadar deðiþik fikirler ortaya atýldý. Müsaadenizle o fikirlerden bazýlarýný maddeler hâlinde arz etmeye çalýþalým: 1. Bu tamamen yer fiziði ile ilgili bir hâdisedir. Kuzey ve güneyden gelen akýntý orada bir durgunluk yapmakta ve bu durgunluk yoðun bir þekilde yosunlarýn oluþmasýna sebebiyet vermektedir. Yosunlarýn bu yoðunluðu yüzünden orada gemiler hareket edememektedir. Ayrýca bu bölgede yüz, iki yüz, hatta üç yüz metre yüksekliðe kadar çok þiddetli dalgalar meydana gelmektedir. Bu devâsâ dalgalar, getirmiþ olduklarý vakumla üstlerinden geçen uçaklarý kendilerine doðru çekmektedir. Dolayýsýyla böyle bir atmosferde gemilerin alabora olmasý gayet normaldir. 2. Þiddetli akýntýlarýn meydana getirdiði dev girdaplar, orada denizin altýnda "mavi delikler" adý verilen delikler meydana getirmiþtir. Uçak veya gemiler buraya geldiðinde delikler tarafýndan yutulmaktadýr. Nitekim bazý dalgýçlar, o mavi deliklerin içinde bir kýsým yelken ve kayýklarýn bulunduklarýna þahit olmuþlardýr. 3. Sekseninci tûl dairesi buradan geçmekte ve kuzey kutbundan kývrýlýnca, Japonya'dan geçen daire olarak yüz ellinci daire adýný almaktadýr. Binaenaleyh, böyle bir ölüm denizi Japonya'da da bahis mevzuudur. Buradan anlaþýlmaktadýr ki, o tûl dairesine rastlayan her yerde bu türlü ölüm denizleri mevcuttur. Hatta mesele biraz daha tamim ve teþmil edilerek otuzuncu ve kýrkýncý güney ve kuzey arz dairelerinde de ayný þeylerin var olduðu, ayrýca yeryüzünde bu tür esrarengiz kaybolmalarýn ve yutulmalarýn bulunduðu diðer altý yerin daha olduðu ifade edilmektedir. 4. Uçan daireler, gemileri ve uçaklarý göðe kaldýrmakta veya denizin dibine batýrmaktadýr. 5. Deniz dibinde biriken fosiller ve çeþitli atýklardan zaman zaman çýkan metan gazý, deniz suyunun kimyasal karýþýmýný etkileyerek yoðunluðunu düþürmektedir. Yoðunluðu sýfýra düþen suda yüzebilme özelliðini kaybeden gemi, metan kuyusu adý verilen gazýn çektiði bölgeye girer girmez batmaktadýr. Denizin dibinde biriken çeþitli atýklarýn türüne ve suyun ýsýsýna göre metan gazý kabarcýklarýnýn þiddeti de deðiþmektedir. Bermuda Þeytan Üçgeni gibi gaz akýmlarýnýn þiddetli olduðu bölgelerde seyreden uçaklarda büyük tehlike sýnýrý içinde bulunmaktadýr. Çünkü su yüzüne ulaþan metan gazý kabarcýklarý atmosfere karýþarak yukarýya doðru þiddetli bir metan tüneli oluþturmakta ve metan tüneline giren uçak da kontrolden çýkarak denize çakýlmaktadýr. Müsaadenizle ben, bütün bunlarýn dýþýnda özellikle baþka bir husus üzerinde durmak istiyorum. Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem): "Þeytanýn tahtý deniz üzerindedir." buyurmaktadýr. Burada "deniz" mutlak zikredilince, bu mâhut ifadeden belli bir deniz mânâsý çýkarabilir ve yeryüzünde belli denizlere þeytanýn tahtgâhý diyebiliriz. Binaenaleyh ecinni ve þeytan taifesi buraya hükmetmekte, gemi ve uçaklarýn elektronik cihazlarýný çalýþmaz hâle getirerek onlarý batýrmaktadýr. Vâkýa, cin ve þeytanlar "mâric" ve "nâr"dan yaratýldýklarý için, âdeta güneþten gelen dalgalara maruz kalmýþ gibi bütün elektronik cihazlarý da alt üst edebilirler. Ayrýca Efendimiz, "Helâk olmuþ cemaatlerin helâk olduklarý yerlere uðramayýn. Ancak aðlayarak uðrayýn." ikazýnda bulunmaktadýr ki, bunun mânâsý, "Helâk olmuþ ülkelere gidildiði zaman Allah ile münasebet kurarak himaye-i ilâhiyeye girin ki, onlara isabet eden þey sizlere de isabet etmesin." anlamýna gelmektedir. Bundan da, Cenâb-ý Hakk'ýn Sodom, Gomore, Âd ve Semud kavmi ve –doðruysa– Atlantis medeniyeti gibi Kendisine küfran ve tuðyan içinde bulunan toplumlarý yerin dibine batýrdýðý anlaþýlabilir ve iþte bu yerler daha sonra þeytanýn tahtgâhý olmuþtur. Nitekim havaya kaldýrma ve uçurma mevzuunu meðâzî yazarý Ýbn Ýshak þöyle ifade etmektedir: Efendimiz, Tebük'e giderken: "Tebük'e gittiðiniz zaman ben gitmeden sakýn Tebük suyundan içmeyin ve dýþarýya çýkmayýn. Helâk olmuþ o cemaatin yerine de uðramayýn." buyurur. Ancak iki kiþi bu emri dinlemeyerek helâk olmuþ o cemaatin yaþadýðý yere uðrarlar. Netice itibarýyla onlardan bir tanesini korkunç bir fýrtýna alýr ve çok uzaklara fýrlatýr, diðerini de ararlar ama bulamazlar. Buradan anlaþýlmaktadýr ki, yok olma mevzuu, kadimden bu yana cereyan eden bir husustur. Bu meselenin telifini yapacak olursak; mücrim bir toplumun yaþadýðý bu tür yerler, þeytanýn tahtgâhý ve karargâhý hâline gelmiþtir. Her ne kadar onlar helâk olup gitseler de o mel'un yere uðrayanlarýn baþýna bir musibet gelme ihtimali söz konusu olabilir. Âcizane fakir, yukarýda sayýlan hususlarýn yanýnda Bermuda müsellesiyle alâkalý böyle bir hususu nazara vermede fayda mülâhaza ediyorum. Bazý kimseler birtakým iddialarda bulunsalar da, bu mevzuda yine de bazý açýk kapýlar vardýr. Meseleyi, ervah-ý habise, cin ve þeytanla izah etme, elektronik cihazlarýn çalýþmamasý/çalýþtýrýlmamasý gibi hususlara kadar geniþ alanlý tesire daha uygun düþüyor gibi… Bermuda Þeytan Üçgeni, ay gibi bir kýsým taþ parçalarýndan gelen, þeytanýn saltanatýna ait bir müdahale de olabilir ki, ervah-ý habise, güneþin etrafýnda dönen peyk, seyyare ve bazý taþ parçalarý üzerinde taht ve otað kurmuþlardýr. Oralardan gelip insanlarý rahatsýz edebilirler. Hatta uçan daire diye bilinen þeylerin arkasýnda da bunlar olabilir. * * * Nasýl ki, yeryüzünde bazý mukaddes yerler var, aynen onun gibi bir de ervah-ý habisenin hükümfermâ olduðu bazý habis yerler vardýr. Meselâ Kâbe-i Muazzama, Sidretü'l-Müntehâ'ya kadar mukaddestir ve Kâbe'dir. Sidretü'l-Müntehâ'ya kadar melâike-i kiram Kâbe'yi tavaf ederler. (Hatta oranýn rical-i devleti hacda helikopterlerle Beytullah'ýn etrafýnda tavaf ederler.) Ne kadar yukarýya çýkýlsa da Kâbe'nin etrafýnda yapýlan tavaf, yine tavaf sayýlýr. Çünkü Sidretü'l-Müntehâ'ya kadar Kâbe, Kâbetullah'týr. Binaenaleyh Allah burayý takdis etmiþ, binlerce enbiyâyý bu mukaddes yerin etrafýnda koþturmuþ ve metâfý binlerce enbiyânýn merkadi hâline getirmiþtir; evet insanlarýn bugün tavaf ettiði Beytullah'ýn etrafýnda "ehl-i keþ fi'l-kubur"un beyanýna göre üç yüz-dört yüz kadar peygamber kabri mevcuttur. Bu yer, Allah'ýn yeryüzünde takdis buyurduðu, tazim ve tebcil ettiði insanlarý tebcil ve takdirine arz ettiði mukaddes bir yerdir ve burasý ervah-ý âliyenin metafýdýr. Bu mekân, bir bakýma kalbtir, yani küre-i arzýn kalbidir. Bu kalb attýðý müddetçe, küre-i arz da mânevî yapýsýný ve hayatiyetini devam ettirir. Efendimiz'in (sallallâhu aleyhi ve sellem) bu kalbin yaný baþýnda zuhur etmesi de üzerinde durulacak ayrý bir konudur. Bir de kalbin yanýnda lümme-i þeytaniye vardýr. Kalbe ilham geldiði gibi, þeytanýn oklarýnýn hedefi olan lümme-i þeytaniyeye de vesveseler, tereddütler ve þüpheler gelir. Kâinatlarýn kalbi mahiyetinde atan küre-i arzýn bir tarafýnda bir kalb vardýr ki, orasý kalbü'l-küre, yani Beytullah'týr. Bir de kalbin baþka bir yanýnda, bir lümme-i þeytaniye vardýr ki, orasý da þeytanýn otaðýdýr. Yeryüzünde bütün þeytanlýða ait idarelere dair emir ve fermanlarýn hepsi oradan gelir. Efendimiz sahih hadisiyle buyururlar ki, þeytan tahtýný, sergisini denizin üzerine atar. Bütün ordusunu insanlarýn içine salar ve akþam döndükleri zaman hepsini dinler, "Sen ne yaptýn, sen ne yaptýn?" diye yaptýðý þeyleri onlara bir bir sorar. Onlar da, "Ben namazý terk ettirdim.. ben harama baktýrdým..." þeklinde cevaplar verirler. Bunlar münferit hâdiseler olduðundan þeytaný memnun etmez. Sonra, "Sen ne yaptýn?" diye baþka birisine sorar. O da, "Ben bir kadýný kocasýndan ayýrdým." der. Bunun üzerine þeytan, "Aferin!" diyerek onu yanýna alýr ve oturtur. Bundan da anlaþýlmaktadýr ki, insanlarýn mânevî yapýlarý üzerinde bu þerirler, þerâre meydana getirirken bir saltanat hesabýna çalýþmaktadýrlar. Þeytana takýlmýþ ve dalâlete düþmüþ, þeytanýn adýna helâk olmuþ yerler bir bakýma bunlarýn eyaletleri, valilikleri ve pâyitahtlarýdýr. Bunun için sahih hadiste, "Geçmiþ kavimlerin helâk olduklarý yerlere uðramayýnýz. Uðradýðýnýz zaman aðlayarak uðrayýnýz." buyrulmaktadýr. Bundan da, þeytanlarýn bazý yerlere sahip çýktýklarý ve o yerin onun neticesinde helâk olduðu, medeniyetlerin pâyimâl olup yýkýldýðý, ancak onlarýn oradaki sultasýnýn þeytan müsellesi, murabbasý, muhammesi veya müseddesi hâlinde devam ettiði anlaþýlmaktadýr. Atlantik Okyanusu'nda üçgen, daha baþka yerlerde de insanlýðý ifsat etmek üzere þeytan müseddesleri (altýgen) vardýr. Orada da insanlar, týpký bir avcýnýn aðýna tutulmuþ bir ahu gibi tutulup gitmektedirler. Þeytan Üçgeni de iþte böyle þeytanlarýn hükümferma olduklarý bir yer olabilir ki, kendilerine karþý kötülük yapýldýðý, insanlar bir kötülük içine girdikleri zaman o türlü belâlara maruz kalabilirler. Ben bu meseleyi anlatýrken bu mevzuda kat'î bir dinî nass bilmemenin yanýnda, bir kýsým dinî ifadelere dayanarak izah etmeye çalýþtým. Bununla beraber Bermuda Þeytan Üçgeni, atmosferdeki bir keyfiyetin ifadesi ileride keþfedilecek baþka bir þey de olabilir. Ancak þu bilinmelidir ki, yeryüzünde cari her hâdisenin verâsýnda, yani her fizik vak'asýnýn verâsýnda bir metafizik güç ve kuvvet vardýr. Her mülkün verâsýnda bir melekût, her þehadetin verâsýnda da bir gayb vardýr. F.Gülen Quote Link to comment Share on other sites More sharing options...
Recommended Posts
Join the conversation
You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.