Jump to content
Qries Qries Qries Qries Qries Qries

Recommended Posts

Nur Talebelerinden Yeni Asya'ya tepki

19/07/2007

 

Risale-i Nur Cemaati’ni siyasete alet etmek isteyenlere tepki deklarasyonu... Demokrat Hukukçular Derneði Yeni Asya Gazetesi’nde yayýnlanan Mehmet Kutlular'ýn Demokrat Parti'yi iþaret eden yazýsýna tepki gösterdi.

 

Sözcülüðünü Demokrat Hukukçular Derneði Genel Sekreteri Ahmet Nazlý'nýn üstlendiði Nur Cemaati'nden bir grubun ve Nur talebelerinin entelektüel isimlerinin yer aldýðý basýn açýklamasýnda, Said Nursi'nin görüþlerinin bugün Demokrat Parti'yi iþaret ettiði görüþüne itiraz edilerek, 'Nur talebelerinin oylarýnýn çantada keklik olmadýðý belirtildi.

 

Grubun yaptýðý basýn açýklamasýnda þu ifadeler yer aldý:

 

BASIN AÇIKLAMASI

 

 

 

Biz aþaðýda imzasý bulunanlar, Bediüzzaman Said Nursî’nin misyonunu temsil iddiasýyla, dile getirilen bazý siyasî mülâhazalar dolayýsýyla, aþaðýdaki hususlara açýklýk getirmeyi bir sorumluluk olarak biliyoruz:

 

 

 

(1) Bediüzzaman Said Nursî, hayatý boyunca, Ýslâmiyeti ‘bütün siyasetlerin üstünde’ tutmuþ ve hangi siyasî görüþe mensup olursa olsun her insaný, Kur’ânî davetin kapsama alaný içinde görmüþtür. Bediüzzaman, dini, toplum içinde bir ‘siyasal kutuplaþmanýn’ aracý haline getiren yaklaþýmlarýn da, dindar insanlarýn oylarýný belli bir partinin ‘tapulu malý’ gibi gören anlayýþlarýn da karþýsýndadýr.

 

 

 

(2) Bediüzzaman Said Nursî, hayatý boyunca ‘hürriyet’i, insan için ve toplumlar için vazgeçilmez deðer olarak benimsemiþtir. Nitekim, “Ekmeksiz yaþarým, hürriyetsiz yaþayamam” sözü, ona aittir. Peygamber mucizelerinin dahi insanýn seçme özgürlüðünü ortadan kaldýrmaksýzýn, ‘akla kapý açar, ihtiyarý elinden almaz’ sûrette gerçekleþtiðine dikkat çekmiþtir. Ýnsan iradesine bu kadar dikkat çeken bir Ýslâm âlimi olarak Bediüzzaman, ortaya koyduðu ontolojik inþanýn doðal bir sonucu olarak, hayatýnýn her safhasýnda özgürlük, çoðulculuk ve demokrasiden yana tavýr almýþtýr.

 

 

 

(3) Özgürlükten yana tavýr almak, istibdadýn, diktacý anlayýþýn, otoriter ve totaliter zihniyetlerin ve darbeci anlayýþlarýn karþýsýnda olmayý da gerektirir—ister din adýna olsun, ister din karþýtý. Bediüzzaman’ýn Sultan Abdülhamid istibdadýna da, Ýttihad ve Terakki komitacýlýðýna da, CHP’nin tek-parti sultasýna da karþý duruþu, bu bakýmdan son derece deðerli ve anlamlýdýr.

 

 

 

(4) Bediüzzaman Said Nursî’nin hayatý, açýkça gösterir ki, onun sosyal ve siyasal duruþu, ‘pozisyonel’ deðil, ‘ilkesel’dir. Abdülhamid’in istibdadýna karþý Ýttihad ve Terakki’nin hürriyet ve meþrutiyet taleplerine destek vermesine raðmen, bir ‘zümre istibdadý’ oluþturma gayretine girdiði andan itibaren Ýttihad ve Terakki’ye karþý durmasý, bunun bir örneðidir. Dolayýsýyla, Ýttihat ve Terakkiyi önce savunan Bediüzzaman, onlar deðiþince, onlarý desteklemekten vazgeçmiþtir.

 

 

 

(5) Bediüzzaman, 1950’li yýllarýn Türkiye toplumuna dair çözümlemesinde dört ana siyasî eðilime iþaret etmektedir: (a) din-karþýtý siyasal eðilim, (b) milliyetçi siyasal eðilim, © ‘din adýna siyaset’ iddiasýndaki eðilim, (e) özgürlükçü ve demokrat siyasal eðilim.

 

 

 

Bediüzzaman Said Nursî’ye göre, CHP, birinci eðilimi temsil eden güçlerin kontrolündedir ve bu çizgide durduðu sürece, asla desteklenemez. Milliyetçi bir siyasal eðilime de destek verilemez; çünkü, milliyetçi zihniyet ‘kendi milletdaþýný tercih eder, adalet edemez.’ Yine Bediüzzaman’a göre, Türkiye toplumu þartlarýnda, ‘din adýna siyaset’ iddiasýnýn yol açacaðý sonuç, dini bir siyasal-sosyal kutuplaþmanýn aracý haline getirmek ve dini siyasete âlet etmektir.

 

 

 

Bediüzzaman Said Nursî, doðrudan veya dolaylý þekilde topluma, insana, dine ve dindara zararý dokunacak bu üç eðilime karþý, özgürlük ve demokrasi yanlýsý siyasal eðilimin, desteklenmesi gerektiðini ýsrarla ve açýkça belirtmiþtir.

 

 

 

(6) Bediüzzaman’ýn, Demokrat Parti’yi bu sebeple desteklerken, bu partiyi ‘kusurdan münezzeh’ görmediði de unutulmamalýdýr. O’nun,‘Ehven-i þer’ nitelemesi, bu duyarlýlýðý yansýtýr.

 

 

 

(7) Bediüzzaman Said Nursî’nin Demokrat Parti’ye olan desteði, asla ‘çantada keklik’ bir destek olmamýþtýr. Demokrat Parti’ye de kuruluþu aþamasýnda, ‘muvazaa’ endiþesiyle, Bediüzzaman’ýn mesafeli durduðunu görmekteyiz. Buna raðmen, CHP diktasýna karþý özgürlük ve demokrasi yönündeki, özelde de din ve vicdan özgürlüðü yönündeki pozitif uygulamalarý paralelinde Demokrat Parti’ye destek vermiþtir. Bunu yaparken, 1957’de DP’ye oy vermediði için Kýrþehir’i ‘ilçe’ yaparak cezalandýrma gibi adaletsiz icraatlarýna karþý da muhalefet hakkýný kullanmýþtýr. Yani, desteklenen siyasal eðilime verilen destek, kayýtsýz-þartsýz bir destek deðildir.

 

 

 

(8) ‘Adalet,’ Bediüzzaman Said Nursî’nin nazarýnda, Kur’ân’ýn dört temel esasýndan biridir. Siyasal düzlemde de adaletin gözetilmesi, ‘kamu yararý’ gerekçesiyle de olsa ‘ferdin hukukunun’ zayi edilmemesi, O’nun için tartýþýlmaz bir deðerdir. “Cemaatin selameti için fert feda edilir. Vatanýn selameti için her þey feda edilir” diye özetlediði bu anlayýþý Bediüzzaman, Kur’ân’ýn adalet mesajýna temelden aykýrý, ‘merhametsiz siyaset’in ‘vahþiyâne’ bir düsturu olarak tarif eder. Onun, ‘milliyetçi’ bir siyaseti de, ‘Unsuriyetperver bir hâkim, kendi milletdaþýný tercih eder, adalet edemez’ diyerek reddettiði, bu vesileyle, bir kez daha hatýrlanmalýdýr. Bu vesile ile ifade edilmelidir ki, Bediüzzaman, din eksenli bir siyaset anlayýþýný reddettiði gibi, milliyet eksenli bir siyaset anlayýþýný da reddetmiþtir.

 

 

 

Bediüzzaman’ýn siyasete iliþkin duruþunun dayandýðý bu temel ölçüler dahilinde, bugün ‘Nurcular’ adýna ve Risale-i Nur hareketini temsil iddiasýyla, Yeni Asya gazetesi tarafýndan açýkça ifade edilen ‘siyasî tercih’i anlamamýz ve onaylamamýz mümkün deðildir.

 

 

 

Bediüzzaman Said Nursî’nin ortaya koyduðu bu ‘dört siyasal eðilim analizi’ temel parametreleri itibarýyle, bugün için de geçerliliðini korumaktadýr. Ancak,

 

 

 

(a) Mehmet Aðar’ýn liderliðindeki yeni Demokrat Parti’nin, bu analizdeki ‘özgürlükçü, adaletçi, demokrat’ çizgiyi temsil ettiði þeklindeki bir iddia, gerçeklerle baðdaþmamaktadýr. Zira, Mehmet Aðar’ýn Susurluk olayýyla açýða çýkan ve ‘devlet adýna rutin-dýþýlýðý’ temsil eden, olay ve oluþumlara iliþkin bir piþmanlýðý söz konusu olmadýðý gibi, bu gün, kendisini anlatan bu olaylar, bu parti tarafýndan bir siyasi tecrübe gibi sunulmaktadýr. Bunun yanýnda, 27 Nisan muhtýrasý karþýsýnda da DYP (DP) yönetimi özgürlükçü, ve demokrat bir refleks ortaya koyamamýþtýr.

 

 

 

(b) Recep Tayyip Erdoðan liderliðindeki Adalet ve Kalkýnma Partisi’nin ‘Millî Görüþ’ün devamý’ olduðu, ‘dini, siyasete âlet ettiði,’ bir ‘kutuplaþmaya sebebiyet verdiði’ þeklinde yine ayný gazete tarafýndan dile getirilen görüþlere de katýlmamýz mümkün deðildir. Ak Parti’nin beþ yýllýk icraatý ortadadýr. Bu icraatýn ‘Millî Görüþ çizgisinin devamý’ olduðunu ve ‘dini siyasete âlet ettiði’ni söylemek, insafla baðdaþýr bir tutum olamaz. Ortadaki kutuplaþmadan Ak Parti’yi sorumlu tutmak da, insaflý bir tutum deðildir. Zira, kutuplaþma senaryosunu hayata geçirenler dururken, sýrf iktidarda olduðu için, Akparti’yi bu kutuplaþmadan sorumlu tutmak adaletli bir yaklaþým deðildir.

 

 

 

Ak Parti’nin icraatýnda eleþtirilecek çok yönler vardýr. 1 Mart Tezkeresi lehine hükûmetin sergilediði tutum, AB’ye uyum rüzgârýný da arkasýna alan, daha özgür ve demokrat bir Türkiye yönündeki reformlarýn, yükselen milliyetçi/ulusalcý dalga karþýsýnda hýz kesmesi, Ermeni Konferansý ve Þemdinli olayý gibi durumlarda ‘ilkesel’ olarak doðru duruþun terkedilerek ‘pozisyonel’ bir tutumun tercih edilmesi, özgürlük-demokrasi-adalet baðlamýnda ilk anda göze çarpan yanlýþlardýr.

 

 

 

Ancak bütün bu yanlýþlara raðmen, iyilikleri kötülüklerine galebe çalmýþ olan bu hükumet, ‘ehven-üþ þer’ olmaya adaydýr. Zaten siyasi tercihlerin belirlenmesinde, ideal bir siyasi partinin bulunmadýðý düþünüldüðünde, ‘ehven-üþ þer’, ‘en az kötü olan’ýn tercih edilmesini ifade etmektedir.

 

 

 

‘Zaman hükmünü icra etse, itiraz edilmez.’ Bir partinin isminin baþýnda sýrf ‘demokrat’ kelimesinin bulunmasý onu, demokrat yapmaz. Bu günkü Demokrat Partinin, Bedizüzzaman’ýn desteklediði Demokrat çizgiyi temsil edip etmediði çok tartýþýlmaktadýr. Buna raðmen, sözü edilen gazetenin, inhisarcý bir zihniyetle ortaya çýkýp, eleþtirilere kulak týkayarak, bu partiyi ‘demokrat’ olarak ilan etmesini ve diðerlerini tamamen dýþlamasýný, diðer partilerin(özellikle de Akpartinin) çalýþmalarýný adaletsiz bir þekilde yorumlamasýný tasvip etmiyoruz.

 

 

 

Bu konuda zaman hükmünü icra etmiþtir ki, þu anki siyasi yelpazede demokratlarýn bir çoðu, Akparti’de çalýþmaktadýr. Yýllarca ‘demokratlar’a kayýtsýz þartsýz bir þekilde verilen desteðin, bu gün, kayýtlý ve þartlý bir þekilde bile olsa, Akparti’ye verilebileceðini düþünüyoruz.

 

 

 

Halk arasýnda ‘Nurcular’ diye tarif edilen ve Bediüzzaman’ýn hayatýný örnek almýþ insanlarýn oylarýnýn, hiçbir cemaat liderinin veya hiçbir siyasî partinin ‘tapulu malý’ olmadýðýný kamuoyuna duyururuz.

 

Seçimlerin, daha özgür, daha demokrat ve daha adil bir Türkiye’nin kapýlarýný aralamasý umudu ve dileðiyle...

 

 

 

Ahmet Nazlý

 

Halil Doðan

 

Ýbrahim Hilmi Ünlü

 

Metin Karabaþoðlu

 

Murat Çiftkaya

 

Mücahit Bilici

 

Refik Yýldýzer

 

Abdüssamet Demir

 

Ömer Faruk Uysal

 

Orhan Gülgün

 

Özcan Dolapçýoðlu

 

Ahmet Özkýlýnç

 

Senai Demirci

 

Yusuf Özkan Özburun

 

Zekeriyya Demir

 

Kerem Aktaþ

 

Alpaslan Demir

 

Reha Fýrat

 

Muhammed Özdemir

Link to comment
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Create New...