Webmaster Posted May 12, 2007 Share Posted May 12, 2007 T.C. BAÞBAKANLIK DÝYANET ÝÞLERÝ BAÞKANLIÐI Namaz Vakitlerinin Oluþmadýðý Bölgeler ile Yatsý Namazý Vaktinin Geç Oluþtuðu Bölgelerde Namaz Vakitlerinin Tespiti 15.06.2006 T.C. BAÞBAKANLIK DÝYANET ÝÞLERÝ BAÞKANLIÐI Namaz Vakitlerinin Oluþmadýðý Bölgeler ile Yatsý Namazý Vaktinin Geç Oluþtuðu Bölgelerde Namaz Vakitlerinin Tespiti 15.06.2006 Din Ýþleri Yüksek Kurulu, 15/06/2006 tarihinde Dr. Muzaffer ÞAHÝN’in baþkanlýðýnda toplanarak, namaz vakitlerinin oluþmadýðý bölgeler ile yatsý namazý vaktinin geç oluþtuðu bölgelerde namaz vakitlerinin tespiti konusunu görüþmüþ ve yapýlan müzakerelerden sonra aþaðýdaki sonuca ulaþýlmýþtýr: Namaz Vakitleri Ýslâm’ýn beþ temel esasýndan biri olan namaz, günün belli zaman dilimleri içerisinde yerine getirilmesi gereken bir farzdýr. Vakit namazýn þartlarýndan biri ve farz olmasýnýn sebebidir. Yüce Allah, “Þüphesiz namaz vakitli olarak farz kýlýndý” buyurmaktadýr (Nisa 4/103). Bu nedenle, namazlarýn vakitlerinden önce kýlýnmasý caiz olmadýðý gibi, vaktinden sonraya býrakýlmasý da caiz deðildir. Namaz vakitleri Kur’an-ý Kerim’de mücmel olarak iþaret edilmiþ (Bakara 2/238; Nisâ 4/103, Hûd 114, Ýsrâ 78, Rûm 17-18, Nûr 36, Kâf 39-40, Dehr 25); bu vakitlerin gösterilmesi, namazýn kýlýnýþ þekli, hac ve zekatta olduðu gibi sünnete býrakýlmýþtýr. Namazlarýn vakitleri Cebrâîl vasýtasýyla Hz. Peygamber’e öðretilmiþtir; Cebrâil (a.s) gelerek namazý bir defa ilk vakitlerinde, bir defa da son vakitlerinde kýldýrarak namazýn vakitlerini göstermiþ ve “iþte bu iki vakit arasýnda geçen süreler, namazlarýn vakitleridir” demiþtir (Tirmizî, Salât, 1; Ebû Dâvûd, Salât, 2; Nesâî, Mevâkît, 10; Müslim, Mesâcid ve Mevâdiu’s-Salât, 31). Hz. Peygamber de ashabýna bu vakitleri fiilî ve sözlü olarak bildirilmiþtir (Tirmizî, Salât, 1; Ebû Dâvûd, Salât, 2; Nesâî, Mevâkît, 10; Müslim, Mesâcid ve Mevâdiu’s-Salât, 31). Bir hadiste “Her namazýn vaktinin baþlangýcý ve sonu vardýr; öðle namazýnýn ilk vakti güneþin batýya meylettiði zamandýr, sonu ise ikindi vaktinin girmesidir. Ýkindinin ilk vakti, (eþyanýn gölgesinin kendi misli olup) vaktinin girdiði andýr, sonu ise, güneþin sarardýðý zamandýr. Akþamýn ilk vakti güneþin battýðý zamandýr, sonu da, þafaðýn kaybolmasýdýr. Yatsýnýn ilk vakti þafaðýn kaybolduðu andýr, sonu ise gece yarýsýdýr. Sabah namazýnýn ilk vakti, fecrin zuhuru, sonu ise güneþin doðmasýdýr.” buyurmuþtur (Tirmizi, Salât, 114; Beyhakî, Sünen-i Kübrâ, I/375-376). Asr-ý saadetten günümüze kadar da namazlar 5 vakit olarak kabul edilmiþ ve küçük farklýlýklar dýþýnda Hz. Peygamber’in gösterdiði vakitlerde kýlýnagelmiþtir. Problem Namaz vakitlerinin belirlenmesinde, dünyanýn kendi ekseni etrafýnda dönmesinden kaynaklanan güneþin doðmasý, batmasý, gölgenin boyu, þafaðýn belirmesi kaybolmasý gibi özel durumlar esas alýnmýþtýr. Bu durumlar ile aralarýndaki süreler sabit olmayýp, mevsimlere ve bulunulan yere göre deðiþmektedir. Ekvatordan kutuplara doðru ilerlendikçe, yaz aylarýnda güneþin batmasýyla doðmasý arasýndaki süre kýsalmakta; buna ters orantýlý olarak da, þafak ve fecir süreleri uzamaktadýr. Ekvatordan uzaklaþtýkça giderek þafakla fecir çakýþmakta, henüz batý ufkunda þafak kaybolmadan, doðu ufkunda fecir zuhur etmektedir. Meselâ 21 Mart’ta ekvator üzerinde güneþin batýþýndan 1 saat 6 dakika, Mekke’de 1 saat 12 dakika, Ankara’da 1 saat 19 dakika sonra þafak kaybolurken, Paris’te 1 saat 45 dakika, Brüksel’de 1 saat 50 dakika, Londra’da 1 saat 51 dakika sonra þafak kaybolmaktadýr. Daha kuzeyde ise þafakla fecir çakýþmakta, yani batý ufkunda þafak kaybolmadan, doðu ufkunda fecir zuhur etmekte, böylece yatsý vakti hiç gerçekleþmemektedir. Bazý bölgelerde yaz aylarýnda þafaðýn kaybolmasýndan çok kýsa bir süre sonra fecir belirdiðinden, Ramazan ayý bu mevsime rastladýðýnda teravih kýlma imkaný bulunmamaktadýr. Ýslâm bilginleri namaz vakitlerinin oluþmadýðý yerler hakkýnda görüþ beyan etmiþ olmakla birlikte, yatsý vakti çok geç oluþup teravih namazý ve imsak konusunda sýkýntýya düþülen yerler hakkýnda her hangi bir açýklamada bulunmamýþlardýr. Söz konusu problemin çözümü amacýyla 1980 yýlýnda Brüksel’de 18 ülkeden temsilcinin katýlýmýyla I. Avrupa Ýslâm Semineri düzenlenmiþtir. Ancak problemin çözümüne yönelik yapýlan bu çalýþmada alýnan kararlar da dinî ve sosyal bazý sýkýntýlarýn ortaya çýkmasýna sebep olmuþtur. Brüksel toplantýsýnda yatsý vaktinin takdirle belirlenmesine geçiþ için baþlangýç noktasý olarak 45º enlem alýnmýþtýr. Halbuki namaz vakitleri 49º enleme kadar astronomik belirtilere göre tahakkuk etmektedir. Bu durum, takvimlerimizde yatsý namazý vaktinin, mevsimlere göre bazý bölgelerde hakiki vaktinden 17 – 74 dakika daha önce gösterilmesine yol açmaktadýr. Ayrýca vakitlerin takdirinde, herhangi bir dayanaðý bulunmaksýzýn Mekke’ye göre takdir yapýlmýþtýr. Gündüz veya Gecenin Oluþmadýðý Bölgeler Vakit, namazýn þartý ve sebebi olduðundan, namaz vakitlerinden biri veya ikisi oluþmayan bölgelerde bu namazlarýn farz olmadýðýný ileri sürenler olmuþtur. Ancak Ýslâm bilginlerinin çoðunluðu, ‘vakit, namazýn þartý ve sebebi olmakla birlikte, namazýn asýl sebebinin ilâhî hitap’ olduðunu söylemiþlerdir. Ýlâhî hitabýn gereði bütün Müslümanlar, günde (24 saatte) 5 vakit namazý kýlmakla mükelleftirler. Dünyada, bazý bölgelerde bazý vakitler tam olarak oluþmasa da, kutuplara yakýn bölgelerde günlerce, hatta aylarca güneþ doðmasa veya batmasa da bir gün 24 saattir ve tarih deðiþimi de buna göre olmaktadýr. Bu sebeple, bir bölgede herhangi bir namazýn vakti gerçekleþmiyorsa veya tam olarak belirlenemiyorsa, takdir yapýlarak namazlar kýlýnýr. Deccal hadisi olarak bilinen hadiste Hz. Peygamber, “Deccal yeryüzünde 40 gün kalacaktýr. Bu kýrk günün bir günü bir yýl gibi, bir günü bir ay gibi, bir günü bir hafta gibi, diðer günleri ise normal günleriniz gibi olacaktýr.” deyince ashab, uzun günlerde bir günlük namazýn yeterli olup olmadýðýný sormuþlar, bunun üzerine Hz. Peygamber “Hayýr bir günlük namaz yeterli deðildir; namaz vakitlerini takdir edersiniz.” buyurmuþtur (Müslim, Kitabu’l-Fiten ve Eþrâtu’s-Sâat, 20). Bu hadis, vakitlerin oluþmamasýnýn namazý düþürmeyeceðini ve vakit oluþmayan bölge ve zamanlarda vakitlerin takdir edilerek namazýn kýlýnmasý gerektiðini açýkça göstermektedir. Kuzey ve güney 49º enleminden itibaren kutuplara doðru yaz aylarýnda bazý günlerde yatsý ve imsak vakitleri oluþmamaktadýr. 66º enlemlerinden itibaren sadece yatsý ve imsak vakitleri oluþmamakla kalmayýp mevsimlere ve bölgelere göre diðer vakitler de oluþmamaktadýr. 66º kuzey enleminde 13 Haziran – 29 Haziran arasýnda 17 gün güneþ devamlý ufkun üstünde kalmakta, 30 Haziranda güneþ yuvarlaðýnýn alt kýsmý ufkun altýna inmekte, 2 Temmuzda ise 23:44’de batmakta ve 00:24’de doðmaktadýr. Kutba yaklaþtýkça güneþin batmadýðý günlerin sayýsý artmaktadýr; 68º enleminde 51 gün, 70º enleminde 72 gün, 72º enleminde 86 gün güneþ batmamaktadýr. Kutuplarda ise güneþ 6 ay devamlý ufkun üstünde devretmekte ve hiç batmamakta, 6 ay da devamlý ufkun altýnda devretmekte ve hiç doðmamaktadýr. Gündüz veya gecenin 24 saat sürdüðü bölge ve zamanlarda, Ýslâm bilginlerinin çoðunluðunca kabul edilen ve Brüksel, I. Avrupa Ýslâm Seminerinde benimsenen “takdir” metoduna baþvurulur ve en yakýn enlem çizgisindeki bölgeye göre namaz vakitleri takdir olunarak tespit edilir. Bu esasa göre, gecenin teþekkül etmesi bakýmýndan 66º enlemine en yakýn, 64º enlemidir. 64º enlem çizgisinde gecenin (güneþ batmasý ile doðmasý arasýndaki) en kýsa süresi, üç saattir. Bu itibarla, en kýsa gece veya en kýsa gündüz üç saat kabul edilip, gecesi veya gündüzü bundan az olan yerler buna göre takdir olunacaktýr. Buna göre, gecenin oluþmadýðý dönemlerde, þafaðýn kaybolmasý ve fecrin oluþmasýnýn simetrik olduðu ve bazý hadislerde yatsýnýn son vaktinin gecenin 1/3’i olduðu göz önünde bulundurularak, güneþin batýþýndan 1 saat sonra yatsý vaktinin, 2 sonra da imsakin baþlamasý uygun olacaktýr. Gecenin oluþup üç saatten fazla sürdüðü dönemlerde, vakit alameti belirlenemediði takdirde, güneþin batýþý ile doðuþu arasýndaki sürenin 1/3’i güneþin batýþýna eklenerek yatsý vakti, 2/3’si eklenerek imsak vakitleri takdir edilebilir. Ancak imsak alameti açýkça görüldüðünde, ona uyularak amel edilmesi gerekir. Bu bölgelerde gündüzün oluþmayýp takdir edildiði dönemlerde ise, öðle namazýnýn vakti için, takdir edilen gündüzün ortasýna 4 dakika ilave edilmesi ve takdir edilen öðle ile akþam namazýnýn ortasý da ikindi namazýnýn vakti olarak belirlenmesi uygun olacaktýr. Bazý Vakitlerin (Yatsý ve Ýmsak) Oluþmadýðý veya Þafaðýn Geç Kaybolduðu - Fecrin Erken Doðduðu Bölgeler Ýlmî verilere göre, 12º’de denizci taný, 18º’de ise astronomik tan meydana gelmektedir. Fecir ve þafak kýzýllýðýnýn kaybolma zamaný bu iki derece arasýnda gerçekleþmektedir. Baþkanlýk takvimlerinde en son had olan 18º esas alýnmaktadýr. Ancak astronomik tanýn tanýmýna bakýldýðýnda, her halükarda yatsý vaktinin bundan önce oluþtuðu; imsakin de daha sonra baþlamasý gerektiði anlaþýlmaktadýr. Baþkanlýk takvimlerinde esas alýnan kriterlere göre 45º - 50º enlemleri arasýnda kalan bölgelerde, vakitler genellikle teþekkül etmektedir. Ancak özellikle yaz aylarýnda güneþin batmasýyla akþam þafaðýnýn kaybolmasý ve sabah þafaðýnýn zuhuru ile güneþin doðmasý arasýndaki süreler çok uzun olduðundan, yatsý ve imsak vakitleri konusunda sýkýntýya düþülmektedir. Çünkü bilhassa yaz mevsiminde, güneþin batmasýyla batý ufkundaki þafak denilen kýzýllýðýn kaybolmasý arasýndaki süre yaklaþýk 3 saat, bazý yerlerde daha çok olmaktadýr. Çok kýsa bir süre sonra da doðu ufkunda “fecir” denilen sabah þafaðý zuhur etmektedir. Ramazan ayýnýn yaz mevsimine rastladýðý yýllarda, þafaðýn kaybolmasý ve fecrin doðmasýna göre teravih kýlma veya yatsýdan sonra sahur yeme imkaný olmadýðý gibi, yatsý namazýnýn dahi vaktinde kýlýnamayacaðý günler ve yerler bulunmaktadýr. Namaz vakitleri ile ilgili hadislerde Hz. Peygamber, yatsý namazýnýn ilk vaktinin, þafaðýn kaybolmasý olduðunu belirtmiþ; son vaktini ise, bazý hadislerinde gecenin üçte biri, bazý hadislerinde ise gecenin yarýsý olarak belirlemiþtir (Tirmizî, Salât, 1, 114; Ebû Dâvûd, Salât, 2; Nesâî, Mevâkît, 10; Müslim, Mesâcid ve Mevâdiu’s-Salât, 31; Beyhakî, Sünen-i Kübrâ, I/375-376) Bu hadislerden hareketle alimlerin bir kýsmýna göre yatsýnýn ihtiyari vakti gecenin üçte biri geçince, bazýlarýna göre ise yarýsý geçince sona ermekte, bundan sonraki vakit zaruret vakti kapsamýnda deðerlendirilmektedir. Azýnlýk da olsa diðer bazý alimlere göre ise yatsýnýn vakti her halükarda gecenin üçte biri veya yarýsý geçince bitmiþ olmaktadýr. Bilginlerin çoðunluðuna göre ise yatsýnýn vakti fecri sadýka kadar devam etmekle birlikte gecenin üçte birine kadar kýlmak müstehap, gece yarýsýndan sonraya ertelemek mekruhtur. Ayný hadislerde ikindi namazýnýn son vakti olarak belirlenen “güneþin sarardýðý zaman” ifadesi ile, akþam ezanýndan önce iftitah tekbiri alanýn ikindi namazýný idrak edeceðine dair hadisler (Tirmizî, Salât, 25; Ebû Dâvûd, Salât, 5; Ýbn Mâce, Salât, 11; Nesâ3i, Mevâkît, 11) birlikte deðerlendirildiðinde, hadiste geçen yatsý namazýnýn son vaktinin gecenin üçte biri veya yarýsý olduðu þeklindeki ifade, namazý bundan sonraya býrakmanýn mekruh olduðuna iþaret etmektedir. Gece ve gündüzlerin mutedil olarak teþekkül ettiði 45º kuzey ve güney enlemleri arasýnda kalan bölgelerde yatsý vaktinin baþlangýcý ile sonunu belirten hadisler ve içtihatlar arasýnda herhangi bir çeliþki olmadan amel etmek mümkündür. Ancak mevsimlere göre akþam þafaðýnýn gecenin üçte birinden veya yarýsýndan sonra kaybolduðu bölgelerde, yatsý namazýnýn baþlangýcýný belirten hadislere göre yatsý namazýnýn vakti de sona ermiþ bulunmaktadýr. Buna göre hadisin baþ tarafý ile amel edilirken, son tarafý ihmal edilmektedir. Astronomik olarak akþam þafaðýyla sabah þafaðýnýn simetrik oluþu ve namaz vakitleri ile ilgili hadislerin tamamý göz önünde bulundurularak güneþin batýþýyla doðuþu arasýndaki süre gece itibar edilerek üçe bölünüp güneþin batýþýna eklenerek yatsýnýn en geç oluþma vakti hesaplanýr. Yatsýnýn gerçek vakti bundan önce gerçekleþtiði sürece hakiki vakitle amel edilmeli, yatsýnýn hakiki vaktinin giriþi gecenin üçte birinden sonra gerçekleþmesi halinde ise, gecenin üçte biri yatsý namazýnýn vakti olarak esas alýnmalýdýr. Diðer taraftan, ilmi verilere göre þafaðýn kaybolmasý/oluþmasý astronomik tandan daha düþük derecelerde oluþmaktadýr. Astronomik tan, güneþ diskinin merkezinin ufkun 18º altýnda olduðunda akþam için biter, sabah için baþlar. Bu ikisi arasýnda güneþin gök aydýnlanmasýna hiç katkýsý bulunmamaktadýr. Akþam astronomik tanýn bitiminden önce ve sabah baþlangýcýndan sonra, uzunca bir müddet güneþin gök aydýnlanmasýna katkýsý o kadar azdýr ki, pratik olarak gözle algýlanmasý mümkün deðildir. Buna göre yatsý ve imsak vakitleri için ölçü alýnan þafak/fecir, astronomik tandan daha düþük bir derecede gerçekleþmektedir. Ancak buna yönelik bir rasat yapýlmadýðý için kaç derecede meydana geldiði konusunda bir bilgi bulunmamaktadýr. Bunun tespit edilerek takvimlerde uygulanmasý halinde, özellikle kuzey ülkelerinde önemli bir rahatlýk meydana gelecektir. Bu itibarla yatsý ve imsak vakitlerinin hangi derecelerde oluþtuðunun tespit edilebilmesi için, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi ile Gazi Üniversitesi Kýrþehir Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanlýklarýnca da belirtildiði gibi rasat yapýlmasý gerekmektedir. Ayrýca yatsýnýn çok geç oluþup çalýþanlarýn sýkýntýya düþmeleri durumunda akþam ile yatsý namazýnýn akþam namazýnýn vaktinde birleþtirilerek kýlýnabileceðinin kendilerine bildirilmesi yararlý olacaktýr. Hz. Peygamber (a.s.) normal þartlardan farklý olan yolculuk, yaðmur, çamur gibi durumlarda öðle ile ikindi ve akþam ile yatsýyý cem-i takdîm ve cem’-i tehir ile birleþtirerek kýldýðý sahih hadislerde yer almaktadýr (Buhârî, Taksîru’s-Salât, 15; Müslim, Salatu’l-Müsâfir, 5-6; Tirmizî, Salât, 282; Ebû Dâvûd, Salât, 274). Abdullah b. Abbas, Rasulullah (a.s.)’ýn ümmetine sýkýntý olmadýðýný göstermek amacýyla korku, yaðmur gibi bir illet olmaksýzýn, Medine’de öðle ile ikindi ve akþamla yatsýyý birleþtirerek kýldýðýný nakletmiþtir (Müslim, Salâtu’l-Müsâfirîn, 6; Tirmizî, Salât, 26; Ebû Dâvûd, Salât, 274; Ahmed, Müsned, I/223, 251, 283, 346, 354, H.No:1953, 2265, 2557, 3235, 3323). Bazý bilginler, adet haline getirilmemek kaydýyla, yolculuk, yaðmur, korku gibi bir sebep olmaksýzýn da namazlarý cem’ etmenin caiz olacaðýný beyan etmiþlerdir (Nevevî, Þerhu Müslim, V/219). Hanefî mezhebi dýþýndaki mezheplerde, yolculuk, hastalýk, yaðmur, kar, dolu, korku gibi durumlarda, zorluk ve meþakkat bulunduðundan, öðle ile ikindi ve akþamla yatsýnýn cem’-i takdim veya cem’-i tehir ile kýlýnabileceði, küçük farklýlýklarla kabul edilmiþtir (Þirbînî, Muðni’l-Muhtâc, I/271 vd.; Þîrâzî, el-Mühezzeb, I/104; Ýbn Kudâme, Muðnî, 2/112; Derdîr, eþ-Þerhu’l-Kebîr, I/368; Ýbn Hazm, el-Muhallâ, III/165-166). Kabul etmek gerekir ki, þafak normalden çok geç kaybolan yerlerde yatsý namazý için þafaðýn kaybolmasýný beklemekte karþýlaþýlan zorluk ve meþakkat, müçtehitlerin namazlarýn cem edilerek kýlýnmasýna (birleþtirilerek bir vakitte kýlýnmasýna) cevaz verdikleri zorluklardan çok daha aðýrdýr. Namazlarýn cem edilerek kýlýnmasýnýn gayesi zorluðu kaldýrmak olduðuna göre, bu bölgelerde yaþayan Müslümanlar gerektiðinde namazlarýný cem edebilirler. Bu doðrultuda hazýrlanacak takvimlerin toplumda kabul görmesi, namazlarýn cem’i konusunda halkýn aydýnlatýlmasý ve uygulamada karþýlaþýlacak problemlerin tespiti ve çözümü amacýyla, özellikle yurtdýþý personelimizin eðitimine yönelik seminerler düzenlenmesi yerinde olacaktýr. Yukarýda zikredilen açýklamalar ýþýðýnda; 1) 66º - 90º enlemleri arasýnda kalan bölgelerde gündüz veya gecenin oluþmadýðý (güneþin tamamen veya kýsmen batmadýðý/doðmadýðý) dönemlerde, gündüz ve gecenin oluþtuðu 64º enleminin esas alýnarak en kýsa gece veya gündüzün 3 saat kabul edilmesinin uygun olduðuna, a) Bu bölgelerde, gecenin oluþmadýðý dönemlerde, güneþin batýþýndan 1 saat sonra yatsý vaktinin, 2 saat sonra da imsakin baþlamasýnýn, Gecenin oluþup üç saatten fazla sürdüðü dönemlerde, vakit alameti belirlenemediði takdirde, güneþin batýþý ile doðuþu arasýndaki sürenin 1/3’i güneþin batýþýna eklenerek yatsý, 2/3’si eklenerek imsak vakitlerinin takdir edilmesinin, Uygun olduðuna, Ancak imsak alameti açýkça görüldüðünde, ona uyularak amel edilmesi gerektiðine, b) Bu bölgelerde gündüzün oluþmayýp takdir edildiði dönemlerde ise, öðle namazýnýn vakti için, takdir edilen gündüzün ortasýna 4 dakika ilave edilmesi ve takdir edilen öðle ile akþam namazýnýn ortasý da ikindi namazýnýn vakti olarak belirlenmesinin uygun olduðuna, 2) Gündüz ve gece oluþmakla birlikte, yatsý veya imsakin oluþmadýðý veya akþam þafaðýnýn çok geç batýp fecrin erken zuhur ettiði bölgelerde ise, güneþin batýþýyla doðuþu arasýndaki süre üçe bölünüp güneþin batýþýna eklenerek yatsýnýn en geç oluþma vaktinin hesaplanmasýna, yatsýnýn gerçek vakti bundan önce gerçekleþtiði sürece hakiki vakitle amel edilmesinin, yatsýnýn hakiki vaktinin gecenin üçte birinden sonra gerçekleþmesi halinde ise, gecenin üçte birinin yatsý namazýnýn vakti olarak kabul edilmesinin uygun olduðuna, takvimlerin bu kriterler doðrultusunda hazýrlanmasýna, 3) Ýlmi verilere göre þafaðýn kaybolmasý/oluþmasý astronomik tandan daha düþük derecelerde oluþtuðundan ve bunun tespit edilerek takvimlerde uygulanmasý halinde, özellikle kuzey ülkelerinde önemli bir rahatlýk meydana getireceðinden, yatsý ve imsak vakitlerinin hangi derecelerde oluþtuðunun tespit edilmesine yönelik rasatlar yapýlmasýna, 4) Buna raðmen yatsýnýn çok geç oluþup, çalýþanlarýn sýkýntýya düþmeleri durumunda akþam ile yatsý namazýnýn akþam namazýnýn vaktinde birleþtirilerek kýlýnabileceðinin kendilerine bildirilmesi yararlý olacaðýna, 5) Hazýrlanacak takvimlerin toplumda kabul görmesi, namazlarýn cem’i konusunda halkýn aydýnlatýlmasý ve uygulamada karþýlaþýlacak problemlerin tespiti ve çözümü amacýyla, özellikle yurtdýþý personelimizin eðitimine yönelik seminerler düzenlenmesinin yararlý olacaðýna, Karar verildi. Quote Link to comment Share on other sites More sharing options...
Recommended Posts
Join the conversation
You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.