derguiz Posted April 13, 2007 Share Posted April 13, 2007 Asrýmýza Doðan Güneþ: Bediüzzaman Bir güneþ doðdu... Asrýmýzý ve gelecek asýrlarý nuruyla ziyalandýracak bir güneþ... Bütün dünyayý kuþatan zulüm ve küfrün buzullarýný eriten bir güneþ... Nurs Köyü’nün yalçýn, geçit vermez, sert ve ihtiþamlý kayalarý arasýndan doðan bu güneþ, insanlarýn çöle dönmüþ fikir ve kalblerini baðistan-ý cinana çevirdi. Ýlim ve marifette, hikmet ve felsefede, tecdid ve mücahadede, irþat ve ikaz sahasýnda yeni bir çýðýr açtý. Kuran-ý Azi-müþþan’ýn bitmez tükenmez hazinesinden aldýðý kudsî hakikatlardan, istifademize, Risale-i Nur gibi irfan hazinesi sundu... Bir çaðýn irfanýný, yeniden tesis etti. ... Dâvasýnýn ulviyeti, hamiyetinin yüksekliði, fikrinin keskinliði, ilminin derinliði, metin sebatkârlýðý, sarsýlmaz imaný, tarife sýðmayan cehd ve gayreti ile asra ismini nakþettirdi. Dost ve düþmanlarýna kemâlatýný tescil ettirdi. Ruhundaki ulvî vecd, beyanýndaki coþkunluk, fikirlerindeki kutsiyet, yeni bir devir doðurdu. Ruhunda yanan meþ’ale, vicdanýnda doðan ilâhî cezbe, bütün asrý çalkaladý. Karanlýkta olanlarý aydýnlattý. Selim kalbleri nurlandýrdý. Asrýn fikir ve marifet keþþafý olarak âlemi tenvir etti. Nefsî, ruhî, vicdanî, ferdî, ailevî, içtimaî, siyasî hayatýmýzý her cihetle aydýnlatacak yüksek esaslarý, âlî düsturlarý havi, bir manzume-i hakýkatý telif etti. KUR’AN’IN zebercedli, elmaslý, yakuttu sur ve sütunlarýndan yeni yeni marifet ufuklarýný keþfetti. Açtýðý bu hudutsuz ufuk ve emsalsiz burçlardan, yýldýz misâl yüksek hakikatler, delil ve hüccetler doðdu. Bunlardan ortalýða yayýlan lemalar, þualar, katre ve reþhalar ile, Rabbanî esrarlara iþtiyak gösteren zâtlarýn vicdanlarýný ziyalandýrdý. Sinelerini ýsýndýrdý, simalarýný güldürdü. Barla kürsüsünden, Çam Daðý’nýn serir-i tedrisinden, öyle bir rüzgâr esti ki, ruhlarý þifalandýrdý, gönülleri zevk ve sürura gark etti. Bu öylesine aheste, öylesine lâtif, bir seher yeli idi ki, kalblere hidayet ve sürür, idraklere ilim ve marifet, vicdanlara insaf ve basiret getirdi. Fikirlere hiyadet nurlarýnýn tecelli etmesine vesile oldu. Bu nazenin marifetlere müncezib olan gönüllerden, o mütehakkim cehaletin izlerini söküp çýkardý. Evet, o burç ve ufuklardan musaffa, hayatla memlu, lâtif bir rüzgâr esti de, fertlere gaye ve dava, cemaatlere hedef ve aksiyon saçtý. Sanki yeni bir kudret ve kuvvet nefhetti. Daðlarý ve tepeleri harekete, Anadolu’yu heyecanla vecde, hararetli terennüme sevketti. Evet o Zât, dünya sarayýnýn, Anadolu kürsüsünde Rahmânî ve fikrî bir nutuk okudu. O nutkun aslý ve kökü, ne Þark da, ne Garb da; ne içeride, ne dýþarýdadýr. Doðrudan doðruya Kur’an’a baðlýdýr. Bu nutkun sesi Avrupa, Amerika, Afrika ve Asya’da, hasýlý dört kýtayý ihtizaza getirip insanlýðýn semalarýnda çýnladý. Nutkun mahiyeti ve natýkýn maksadý ise; her zerre ve mürekkebatý dile getirerek, iki cihanýn fahri, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) davasýný ilân ve isbat idi. Elhasýl, Þark’ý ve Garb’ý kendisine hürmetkâr kýlan, böyle bir deha, bizler için Rabbani bir ihsan ve ihtiþamlý bir zafer parýltýsýdýr. 06-04-2007 Zafer Dergisi | 363 | Mart 2007 sayýsý Quote Link to comment Share on other sites More sharing options...
Recommended Posts
Join the conversation
You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.