derguiz Posted March 27, 2007 Share Posted March 27, 2007 Hidayet Öyküleri " Rachel Nur " .. BEN Aðustos 1999’da Ýslam’ý seçtim. Fakat dürüstçe söylemem gerekirse, Ocak 1999’da durumum hiç de parlak deðildi. Hayatým parçalara ayrýlmak üzereydi. Yaþým 23’tü, evliydim, Eylül ayýnda doðmuþ bir kýz çocuk sahibiydim, bir meksika restoranýnda tüm gün çalýþýyordum, kocam ise hem koleje devam etmek hem de çalýþmak için Virginia’da yaþýyordu. Kocam bir Hintli’ydi ve Ocak 1999’da yeþil kartýný almýþtý ve kartýný alýr almaz kendi planlarýný uygulamaya baþladý. Bu planlarýn içinde ben ve çocuklarým yoktuk. Beraber çalýþtýðým insanlar büyük oranda Hintli ve Pakistanlýydý. Bu insanlarýn çoðu Müslümandý ama Amerikanlaþtýklarý için yeterince dindar deðillerdi. Tabi, aralarýnda dinine sýký sarýlanlarý da vardý. Mutfakta çalýþan Pakistanlý birisi vardý. Ýsmi Osman’dý ve her zaman çok sessizdi. Ben onun kuzeni Asjid’le yýllarca çalýþmýþtým ve her zaman iyi geçinmiþtik. Osman Casa Rico’da yeniydi ve onun Asjid’in kuzeni ve Müslüman olmasý dýþýnda hiçbir þey bilmiyordum. Eþimin Hindistan’a gidiþinin ardýndan bir gün iþyerinde çalýþýrken ruhsal olarak tam bir çöküþ yaþadým. O gün kafamda düþünceler karman çormandý. Ýçimde büyük bir baþarýsýzlýk ve çöküþ hissi yaþýyordum ve ölmek istiyordum. O gece eve gittim, haplarý elime aldým ve her þeye bir son vermeyi istedim. Allah’ýn beni düþünmediðini hissediyordum. Ýçinde bulunduðum þartlarýn iyileþmesi için O’na dua ediyordum, ama her þey daha da kötüye gidiyordu. Neredeyse her gece Ýncil’i açýp okuyor ve sorunlarýma cevap arýyordum. Ama benim durumuma uyan hiçbir bölüm yoktu. Anlaþýlan, benim hayatýmýn ilahi sözlerle ya da ilahi planla hiçbir ilgisi yoktu. Tam haplarý yutacakken son anda çocuklarým aklýma geldi ve beni hastaneye götürmesi için annemi aramakla yetindim. O gece ciddi duygusal stres teþhisiyle psikiyatri kliniðine yatýrýldým. Ýki gün boyunca hiçbir þey yapmadým, sadece aðladým, aðladým. Uyumadým, bir þey yemek istemedim, sadece ölmek istiyordum. Ýkinci günün sonunda hastane görevlileri benimle ilgilendi ve uyumam için bana hap verdiler. 12 saat sonra þiþmiþ gözler ve kýrýk bir kalple uyandým. Ama kendimi daha iyi hissediyordum. Bir danýþmanla üç saat süren bir görüþme yaptým. Görüþmeden sonra hayatýmla ilgili tüm hedefleri belirledim ve çocuklarýmýn iyiliði için mücadele etmeye karar verdim. Ziyaretçi saati geldi ve hemþire yanýma gelerek bir ziyaretçim olduðunu söyledi. Ona kim olduðunu sordum, bana “Osman” dedi. Ýçeriye girdiðinde ben hemen aðlamaya baþladým. Bana cesur olmam gerektiðini söyledi ve eðer istersem benimle konuþmak istediðini söyledi. Onu dinlemeye hazýrdým. Bana hiçbir zaman unutmayacaðým bir cümle söyledi: "Benim ülkem fakirlik ve bir sürü sorunlarý olan bir ülke. Ama hiçkimse depresyona girip kendisini öldürmeyi denemez. Biliyor musun neden?” “Hayýr” dedim “Neden?” "Çünkü benim ülkemdeki insanlar müslüman. Onlarýn Allah’ýn son sözü olan Kuran’ý var. Bu Kuran, senin sorularýna ve daha pek çok soruya cevap verir. O sana huzur verecektir, eðer Ona inanýrsan tabi.” Osman’ýn cevabý buydu. Hastaneden çýkar çýkmaz Ýslam’ý araþtýrmaya yemin ettim kendi içimde. O gece yatakta uzanýyordum ve hayatýmýn eðer kararlý olursam nasýl deðiþebileceðini düþündüm. Sadece sorularýmýn cevaplarýný bulmak için nereye bakmam gerektiðini bilmem gerekiyordu. Kuran’ý ve Ýslam hakkýnda ne kadar az þey bildiðimi düþündüm. Bu sýrlý kitabý merak etmeye baþladým. Ertesi sabah doktorumla buluþtum. Odasýna girdiðimde gözlerime inanamadým. Çünkü karþýmda Pakistanlý bir Müslüman doktor duruyordu. Ýnanamadým buna. Benimle yaþadýðým ruhsal çöküntü hakkýnda konuþtu. Ben de onun sorularýna aðlamadan olabildiðince iyi cevaplar vermeye çalýþtým. Bir sessizlik anýndan sonra benim için taburcu kaðýdýný doldurmaya baþladý. Bu aný ona Ýslam hakkýnda soru sormak için bir fýrsat olarak gördüm. Derin bir nefes aldýktan sonra önündeki kitabý kapattý. Bana Ýslam hakkýnda ne bildiðimi sordu, ben de ona müslüman arkadaþlarým olduðunu söyledim. Güldü ve ihtiyaç duyduðum her türlü bilgiyi vermekten mutlu olacaðýný söyledi. Bana Muhammed’den (asm) ve onun Allah’ýn son elçisi olduðundan bahsetti. Sonra Ýslam’ýn aslýnda Hýristiyanlýk ve Musevilik ile ne kadar benzer olduðunu, fakat Müslümanlarýn insan ile Allah arasýndaki iliþkinin doðrudan olduðuna ve hiçkimsenin bu iliþkiyi bozamayacaðýna inandýklarýný anlattý. Bana kendi iþlediðimiz günahlarýmýz için sorumlu olduðumuzu ve hesaba çekileceðimizi, bu dünyada kötü iþler yapan ve Allah’a inanmayan insanlarýn cezaya uðrayacaklarýný söyledi. Ve bana Allah’ýn tüm problemlerimin çözümü olduðunu, Kur’an’ýn en iyi mutluluk reçetesi olduðunu ifade etti. Sonra antidepresan reçetesini imzalamamý, Ýslam’ý iyice incelememi, bir problemim olduðunda gelip kendisini ya da arkadaþlarýyla konuþabileceðimi söyledi. Ayrýca bana düzeleceðimi, Ýslam’la birlikte belki ilaca ihtiyacým olmayabileceðini anlattý. O gün hastaneden ayrýldým. Ertesi gün boþanma dilekçesi doldurdum. Daha önemlisi, tüm kalbimle Ýslam’ý araþtýrmaya baþladým. Osman bana okumam için bir sürü kitap aldý. Bu beni iyice kamçýladý. Baþka bir gün Osman Ýslami kitaplar almak üzere beni ve çocuklarýmý bir Pakistanlýnýn iþlettiði bir kitabevine götürdü. Dükkan sahibi, benim Ýslam’a ilgi duyduðumu görünce çok heyecanlandý. Bana ilk Kuranýmý hediye etti. O gece eve vardýðýmda çok mutluydum. Kuran’ý açtým ve okumaya baþladým. Sabahýn dördüne kadar okumaya devam ettim. Onu bir türlü elimden býrakamýyordum. Bakara Suresi çok yoðundu. Kuran içimde öyle duygular uyandýrdý ki… Sanki Allah benimle konuþuyor gibiydi. Ýþte gerçekten bu bir cevaptý. Kuran tüm hayatým boyunca merak ettiðim þeylerden bahsediyordu. Öldüðün zaman ne olur? Ýsa tanrý mýydý? Niçin Ýsa bizi yaratan tanrý olduðu halde tüm günahlarýmýz için ölmek zorundaydý? Tanrý bizim için ölebilir miydi? Kuran, kanýtlarla konuþuyordu… nehirlerden ve okyanuslardan bahsediyordu. Nasýl birbirleriyle birleþtiklerini ve belli bölgelerde nasýl tuzlu su ile tatlý suyun birbirine karýþmadan aktýklarýný anlatýyordu. Kadýnýn rahminin içinde hayatýn oluþum süreçlerini anlatýyordu. Muhammed (sav) bunlarý nasýl bilebilirdi ki? Bir okulda eðitim görmemiþ, okuma yazmasý olmayan biri.. Yakýn zamana kadar insanlarýn bilmediði þeyleri o nasýl bilebilirdi? Kuran suyun üzerinde yüzen gemilerden bahsediyordu, çelikten yapýlan. Muhammed bir çölde yaþadý. Kuran daðlardan bahsediyordu. Bu daðlarýn topraðýn altýnda adeta bir çivi gibi sabitlendiklerini anlatýyordu. Bunlar Allah’ýn delilleriydi. Ve biz bunlara inanmalýydýk. Ben müslüman olmayý istedim. Yaþýyor olmamýn gerekçesi buydu. Müslüman olmak. Allah’ýn kölesi olmak. Aðustos 1999’da kelime-i þehadet getirerek müslüman oldum. Hayatýmýn en mutlu günüydü. Nisan 2000’de, Osman bana evlenme teklif etti. Onun teklifini kabul ettim. 13 Nisan 2000’de evlendik. Her þey çok mükemmel geçti, elhamdülillah. Çocuklarýmýn durumu gayet iyi. Ben tüm gün kolejdeyim. Önümüzdeki Mayýs ayýnda hemþire diplomasýyla mezun olacaðým. Benim Ýslam’ý seçmemde bana kocam yardýmcý olmuþtu. Allah plan yapanlarýn en iyisidir. Galiba ben de Allah’ýn planýna dahildim. Buna inanmak için yeterince sebebim var artýk. www.zaferdergisi.com Quote Link to comment Share on other sites More sharing options...
Recommended Posts
Join the conversation
You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.