derguiz Posted December 24, 2006 Share Posted December 24, 2006 Kadere Ýmanýn Ýnsanýn Psikolojik ve Ruh Yapýsýna Etkisi Prof. Dr. Adem TATLI Kaderin kelime manasý plân, program demektir. Nasýl ki bir aðacýn plân ve programý çekirdeðinde yazýlmýþtýr, yani kaderi tayin edilmiþtir. Ayný þekilde bir binanýn yapýlmasýndan önce plân ve programý yani projesi yapýlýr, yani kaderi tayin edilir. Ýþte insanýn da kaderi Levh-i mahfuz'da, yani Ýmam-ý Mübin'de, yani Kader Defteri'nde yazýlmýþtýr, tayin edilmiþtir. Burada bilinmesi gereken bir husus, cüz-i irade meselesidir. Cüz-i irade, küçük irade demektir. Bunu meyil (niyet) olarak da ifade etmek mümkündür. Herkes vicdanen bilir ki, hareket ve davranýþlarýný ayarlama ve yönlendirme meyil ve iradesi kendisinde vardýr. Ýþte bu iradenin kullanma yetkisini (tasarrufunu) Cenab-ý Hakk insana vermiþtir. Dolayýsýyla bu cüz-i iradeyi kötü yönde kullanmadan dolayý insan mesul olmaktadýr. Meselâ, 10 katlý bir apartmanda 1.katta yýlanlar, 2.katta fareler, 3.katta çiyanlar, 4. katta Hz.Âdem (A.S.), 10. katta Hz. Muhammed (SAV) var. Asansörün baþýnda bulunan kiþi, bu katlardan hangisine gideceðine cüz-i iradesiyle karar verir. Neticesinden de mes'ul olur. Ýþte bütün peygamberlerin bir bakýma gayret ve faaliyetleri, insanlara bu asansöre doðru basmanýn yolunu öðretmektir. Ýyiliði de, kötülüðü de yaratan Cenab-ý Hakk'týr. Þer'i yaratmak, yani kötülüðü yaratmak kötü deðildir. Þer'i, kötülüðü iþlemek kötüdür þer'dir. Ýnsan meyhaneye de, ibadethaneye de gitmeye niyet edebilir. Her ne tarafa gitmek isterse, gitme fiilini yaratan Cenab-ý Hakk'týr. Ýnsan o niyetinden dolayý mesuliyet alýr. Cenab-ý Hakk'ýn yarattýðý her þey, ya bizzat güzeldir, ya da neticeleri itibariyle güzeldir. Bizim birtakým sebeplere bakarak bazý hadiseler hakkýnda “iyidir, kötüdür, adaletlidir, adaletsizdir” gibi deðerlendirmelerimiz, hadiselerin sebep ve sonucunu bilmediðimizden genelde isabetli deðildir. Tâbiri caizse, bizim yaptýðýmýz iki saatlik bir filmin ortasýnda girip 15-20 dakika seyrettikten sonra o filmdeki kahramanlar hakkýnda fikir yürütmemiz ve hüküm vermemiz gibidir. Bizim iki saatlik hayat filmimiz haþirde sonuçlanacaktýr. Dünyada çekilen bir takým sýkýntý ve meþakkatlerin ahirette cehennem azabýndan kurtulmaya ve ebedî Cennet'e girmeye, ya da Cennetteki makamýn yükselmesine vesile olduðunu gördükten sonra o çekilen sýkýntý ve zahmetlerin haksýzlýk ve adaletsizlik deðil, aksine Cenab-ý Hakk'ýn bir lütfu, ihsaný, ikramý ve rahmeti olduðu, bu filmin sonunda anlaþýlacaktýr. Ýslâmiyet'te kader anlayýþý geleceðe ait meselelerde deðildir. Geçmiþ hadiselerde ve musibetlerde kullanýlýr.Yani “Kaderimde öðretmen olmak varsa olurum” deyip evde oturamayýz. Çalýþýrýz, öðretmen olmanýn sebepleri nelerse onlarýn hepsini yerine getiririz. Sonuçta o arzumuza ulaþamazsak, “Kaderimizde bu yokmuþ” deriz. Cenab-ý Hak, bizim fiillerimizi, yaptýklarýmýzý ve yapacaklarýmýzý biliyor. Cenab-ý Hakk'ýn bizim fiillerimizi bilmiþ olmasý, o fiilleri yapan bizi mesuliyetten kurtarmýyor. Zaten, “Madem Cenab-ý Hakk, ezelden benim ne yapacaðýmý biliyordu, benim ne kabahatim var?” Cümlesi tahlil edildiði zaman, yapma fiilinin bize ait olduðu gayet açýktýr. Dolayýsýyla, yapan biz olduðumuza göre baþka suçlu aramaya gerek yoktur. Cenab-ý Hakk'ýn bilmesi, geçmiþ ve gelecek olarak ifade edilmez. Meselâ zaman olarak masanýn bir tarafýný kâinatýn baþlangýcý, diðer tarafýný kýyametin kopmasý olarak kabul edelim. Ve masanýn üstünü, 1. asýr, 2. asýr, …ve 22. asýr gibi zaman dilimlerine ayýralým. Þimdi elimizde bir ayna farz ediyoruz. Masanýn ortasýna tuttuðumuz bu aynanýn içinde 15-16.asýrlar görülmektedir.14. asýr ve öncekiler geçmiþ, 17. asýr ve sonrakiler bu aynaya göre gelecek asýrlardýr. Bu aynayý yükseðe kaldýrdýðýmýz zaman, hem 1.asrý ve hem de 22.asrý içerisine alýr. Artýk bu durumda, bu asýrlarla alâkalý olarak geçmiþ ve gelecekten bahsedilmez. Çünkü hepsi bir anda aynanýn içerisindedir. Ýþte Cenab-ý Hakk'ta, böyle ayine misal, manzara-ý âlâ'dan geçmiþ ve gelecek, kâinatýn yaratýlýþý ve kýyametin kopmasý, Cennet ve Cehennem, olmuþ ve olacak her þey, bir anda nazarýndadýr. Geçmiþ ve gelecek sadece bize göredir. Dolayýsýyla Cenab-ý Hakk bizim ne yaptýðýmýzý ve ne yapacaðýmýzý bir anda bilmektedir. O'nun bilmesi, yapma noktasýnda bize mecburiyet yükle-memektedir. Bu yüzden insan cüz-i iradesiyle yaptýðý fiillerden tamamen mesuldür. Kaderi bir cümle ile özetlemek gerekirse, her þeyin Cenab-ý Hakk'ýn bilgisi dahilinde olduðudur. Fiili biz yaptýðýmýz için, O'nun bilmesi, bizi mesuliyetten kurtarmýyor. Burada dikkat edilmesi gereken çok önemli bir husus var. O da, insan bedeninin belli bir elektrik yükü kapasitesi ile çalýþtýðýdýr. Bu bedene fazla elektrik yüklemiþ olmamýz, sigortanýn atmasýna sebep olur. Hadiseleri fazla düþünmek, hiddet ve öfke, bu elektrik potansiyelini yükseltir ve bir süre sonra vücutta kýsa devreler meydana gelir, beyindeki düþünme sisteminde bir takým atlamalar görülmeye baþlar. Daha da zorlanýlýrsa, beyin sigortasý atar. Artýk bundan sonra tamir ve tedavi için akýl hastanelerinin yolu tutulur. Böyle bir neticeyi önlemek, kader meselesinin iyi anlaþýlmasýyla mümkündür. Kader meselesinin burada sigorta görevi görebilir. Þimdi sizler burada þöyle diyebilirsiniz: “Madem her þey kader ile takdir edilmiþtir. Kýsmetime razý olayým ki, rahat edeyim. Cenab-ý Hakk, benim rýzkýmý bir süre burada tayin etmiþ. Ben bu rýzkýmý yemek için bir takým vesilelerle buraya geldim. O halde, ebedi hayatým olan ahiretimin kurtulmasý için neler yapabilirim?” Yoksa, “Ne yaptým da bu baþýma geldi? Þöyle olmasaydý, böyle olmayacaktý” gibi itirazlar, kaderi tenkit olur. Kaderi tenkit eden baþýný örse vurur, kýrar. Kaderi deðiþtiremez. Bu durumda baþýmýza geleni rýza ile karþýlamak, kusurlarýmýz ve hatalarýmýzýn affý için Cenab-ý Hakk'tan yardým dilemek olmalýdýr. Ýnsanýn ruh ve psikolojik âleminin düzelmesi, Allah'a teslim olup, tevekkül etmekle mümkündür. Yoksa her þeyi omzuna yüklemeye çalýþýrsa, sigortayý kýsa sürede attýrýr. Sigorta atýnca da bunun da kolay kolay tedavisi yoktur. Prof. Dr. Adem TATLI Kaderin kelime manasý plân, program demektir. Nasýl ki bir aðacýn plân ve programý çekirdeðinde yazýlmýþtýr, yani kaderi tayin edilmiþtir. Ayný þekilde bir binanýn yapýlmasýndan önce plân ve programý yani projesi yapýlýr, yani kaderi tayin edilir. Ýþte insanýn da kaderi Levh-i mahfuz'da, yani Ýmam-ý Mübin'de, yani Kader Defteri'nde yazýlmýþtýr, tayin edilmiþtir. Burada bilinmesi gereken bir husus, cüz-i irade meselesidir. Cüz-i irade, küçük irade demektir. Bunu meyil (niyet) olarak da ifade etmek mümkündür. Herkes vicdanen bilir ki, hareket ve davranýþlarýný ayarlama ve yönlendirme meyil ve iradesi kendisinde vardýr. Ýþte bu iradenin kullanma yetkisini (tasarrufunu) Cenab-ý Hakk insana vermiþtir. Dolayýsýyla bu cüz-i iradeyi kötü yönde kullanmadan dolayý insan mesul olmaktadýr. Meselâ, 10 katlý bir apartmanda 1.katta yýlanlar, 2.katta fareler, 3.katta çiyanlar, 4. katta Hz.Âdem (A.S.), 10. katta Hz. Muhammed (SAV) var. Asansörün baþýnda bulunan kiþi, bu katlardan hangisine gideceðine cüz-i iradesiyle karar verir. Neticesinden de mes'ul olur. Ýþte bütün peygamberlerin bir bakýma gayret ve faaliyetleri, insanlara bu asansöre doðru basmanýn yolunu öðretmektir. Ýyiliði de, kötülüðü de yaratan Cenab-ý Hakk'týr. Þer'i yaratmak, yani kötülüðü yaratmak kötü deðildir. Þer'i, kötülüðü iþlemek kötüdür þer'dir. Ýnsan meyhaneye de, ibadethaneye de gitmeye niyet edebilir. Her ne tarafa gitmek isterse, gitme fiilini yaratan Cenab-ý Hakk'týr. Ýnsan o niyetinden dolayý mesuliyet alýr. Cenab-ý Hakk'ýn yarattýðý her þey, ya bizzat güzeldir, ya da neticeleri itibariyle güzeldir. Bizim birtakým sebeplere bakarak bazý hadiseler hakkýnda “iyidir, kötüdür, adaletlidir, adaletsizdir” gibi deðerlendirmelerimiz, hadiselerin sebep ve sonucunu bilmediðimizden genelde isabetli deðildir. Tâbiri caizse, bizim yaptýðýmýz iki saatlik bir filmin ortasýnda girip 15-20 dakika seyrettikten sonra o filmdeki kahramanlar hakkýnda fikir yürütmemiz ve hüküm vermemiz gibidir. Bizim iki saatlik hayat filmimiz haþirde sonuçlanacaktýr. Dünyada çekilen bir takým sýkýntý ve meþakkatlerin ahirette cehennem azabýndan kurtulmaya ve ebedî Cennet'e girmeye, ya da Cennetteki makamýn yükselmesine vesile olduðunu gördükten sonra o çekilen sýkýntý ve zahmetlerin haksýzlýk ve adaletsizlik deðil, aksine Cenab-ý Hakk'ýn bir lütfu, ihsaný, ikramý ve rahmeti olduðu, bu filmin sonunda anlaþýlacaktýr. Ýslâmiyet'te kader anlayýþý geleceðe ait meselelerde deðildir. Geçmiþ hadiselerde ve musibetlerde kullanýlýr.Yani “Kaderimde öðretmen olmak varsa olurum” deyip evde oturamayýz. Çalýþýrýz, öðretmen olmanýn sebepleri nelerse onlarýn hepsini yerine getiririz. Sonuçta o arzumuza ulaþamazsak, “Kaderimizde bu yokmuþ” deriz. Cenab-ý Hak, bizim fiillerimizi, yaptýklarýmýzý ve yapacaklarýmýzý biliyor. Cenab-ý Hakk'ýn bizim fiillerimizi bilmiþ olmasý, o fiilleri yapan bizi mesuliyetten kurtarmýyor. Zaten, “Madem Cenab-ý Hakk, ezelden benim ne yapacaðýmý biliyordu, benim ne kabahatim var?” Cümlesi tahlil edildiði zaman, yapma fiilinin bize ait olduðu gayet açýktýr. Dolayýsýyla, yapan biz olduðumuza göre baþka suçlu aramaya gerek yoktur. Cenab-ý Hakk'ýn bilmesi, geçmiþ ve gelecek olarak ifade edilmez. Meselâ zaman olarak masanýn bir tarafýný kâinatýn baþlangýcý, diðer tarafýný kýyametin kopmasý olarak kabul edelim. Ve masanýn üstünü, 1. asýr, 2. asýr, …ve 22. asýr gibi zaman dilimlerine ayýralým. Þimdi elimizde bir ayna farz ediyoruz. Masanýn ortasýna tuttuðumuz bu aynanýn içinde 15-16.asýrlar görülmektedir.14. asýr ve öncekiler geçmiþ, 17. asýr ve sonrakiler bu aynaya göre gelecek asýrlardýr. Bu aynayý yükseðe kaldýrdýðýmýz zaman, hem 1.asrý ve hem de 22.asrý içerisine alýr. Artýk bu durumda, bu asýrlarla alâkalý olarak geçmiþ ve gelecekten bahsedilmez. Çünkü hepsi bir anda aynanýn içerisindedir. Ýþte Cenab-ý Hakk'ta, böyle ayine misal, manzara-ý âlâ'dan geçmiþ ve gelecek, kâinatýn yaratýlýþý ve kýyametin kopmasý, Cennet ve Cehennem, olmuþ ve olacak her þey, bir anda nazarýndadýr. Geçmiþ ve gelecek sadece bize göredir. Dolayýsýyla Cenab-ý Hakk bizim ne yaptýðýmýzý ve ne yapacaðýmýzý bir anda bilmektedir. O'nun bilmesi, yapma noktasýnda bize mecburiyet yükle-memektedir. Bu yüzden insan cüz-i iradesiyle yaptýðý fiillerden tamamen mesuldür. Kaderi bir cümle ile özetlemek gerekirse, her þeyin Cenab-ý Hakk'ýn bilgisi dahilinde olduðudur. Fiili biz yaptýðýmýz için, O'nun bilmesi, bizi mesuliyetten kurtarmýyor. Burada dikkat edilmesi gereken çok önemli bir husus var. O da, insan bedeninin belli bir elektrik yükü kapasitesi ile çalýþtýðýdýr. Bu bedene fazla elektrik yüklemiþ olmamýz, sigortanýn atmasýna sebep olur. Hadiseleri fazla düþünmek, hiddet ve öfke, bu elektrik potansiyelini yükseltir ve bir süre sonra vücutta kýsa devreler meydana gelir, beyindeki düþünme sisteminde bir takým atlamalar görülmeye baþlar. Daha da zorlanýlýrsa, beyin sigortasý atar. Artýk bundan sonra tamir ve tedavi için akýl hastanelerinin yolu tutulur. Böyle bir neticeyi önlemek, kader meselesinin iyi anlaþýlmasýyla mümkündür. Kader meselesinin burada sigorta görevi görebilir. Þimdi sizler burada þöyle diyebilirsiniz: “Madem her þey kader ile takdir edilmiþtir. Kýsmetime razý olayým ki, rahat edeyim. Cenab-ý Hakk, benim rýzkýmý bir süre burada tayin etmiþ. Ben bu rýzkýmý yemek için bir takým vesilelerle buraya geldim. O halde, ebedi hayatým olan ahiretimin kurtulmasý için neler yapabilirim?” Yoksa, “Ne yaptým da bu baþýma geldi? Þöyle olmasaydý, böyle olmayacaktý” gibi itirazlar, kaderi tenkit olur. Kaderi tenkit eden baþýný örse vurur, kýrar. Kaderi deðiþtiremez. Bu durumda baþýmýza geleni rýza ile karþýlamak, kusurlarýmýz ve hatalarýmýzýn affý için Cenab-ý Hakk'tan yardým dilemek olmalýdýr. Ýnsanýn ruh ve psikolojik âleminin düzelmesi, Allah'a teslim olup, tevekkül etmekle mümkündür. Yoksa her þeyi omzuna yüklemeye çalýþýrsa, sigortayý kýsa sürede attýrýr. Sigorta atýnca da bunun da kolay kolay tedavisi yoktur. Quote Link to comment Share on other sites More sharing options...
Recommended Posts
Join the conversation
You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.