derguiz Posted November 21, 2006 Share Posted November 21, 2006 Yenilmez, masum güç Tarihin en büyük hadisesi, Allah Rasûlü'nün (sas) 23 yýl gibi çok kýsa bir sürede, bilinen tarihte hiçbir tanýnmýþlýklarý olmayan bir topluluðu tarihin en büyük ilim ve manâ üstadlarý, en büyük ve yenilmez komutan ve askerleri, en büyük devlet adamlarý, en cesur ama en merhametli, insanî deðerlerle en fazla bezenmiþ insanlarý haline gelecek ölçüde temelden deðiþtirmesidir. Bu öylesine emsalsiz bir hadisedir ki, onun benzeri bir hadise, Hz. Musa gibi beþ büyük rasûlden biri ile baþlamýþ ve birbiri ardýnca gönderilen rasûller ve nebiler rehberliðinde ancak 3,5-4 asýrda tamamlanabilmiþtir. Allah Rasûlü'nün 23 yýlda yaptýðý bu emsalsiz inkýlâp, yine tarihte emsalsiz safhalarla devam etmiþ, O'nun Âhiret'e intikalini takip eden 12 yýl içinde Ýslâm, bugün Ýslâm dünyasý diye bilinen coðrafyanýn üçte ikisine bir daha çýkmamacasýna yerleþmiþtir. Ýlk safhasý itibariyle ve zahiren askerî alanda gibi görünen bu baþarý, büyük ölçüde kalblerin ve zihinlerin fethiyle gerçekleþmiþtir. Fethedilen ülke halklarý bir yandan kendi topraklarýnda etrafa daðýlan Sahabe fertleri tarafýndan, bir yandan da savaþ esirleri olarak daðýtýldýklarý Sahabe evlerinde kalbleri ve zihinleriyle fethedilmiþtir. Öyle ki, Hz. Zübeyr ibn Avvam'ýn evinde, bunlardan 1000'i erkek 1000'i kadýn olmak üzere 2000 tane vardý. Sahabe'nin birinci emsalsiz hizmeti Allah Rasûlü ile gerçekleþmiþse, ikinci büyük hizmeti Tabiîn ve Tebe-i Tabiîn nesli gibi, Sahabe'den sonra en büyük iki insan neslini yetiþtirmek olmuþtur. Bu hadisenin emsalsizliðini anlama adýna temas edilmesi gereken önemli bir nokta, bu insanlarýn tarihin en köklü ve en yaygýn dinlerinin, felsefelerinin bulunduðu topraklarda yetiþmiþ ve bu din ve felsefeleri býrakarak Ýslâm'a girmiþ olmalarýdýr. Dolayýsýyla Sahabe'nin bu baþarýsý, kâinatýn aklý olarak Kur'an'ýn, ruhu olarak Allah Rasûlü'nün risaletinin baþarýsýdýr. Ýþte, Ýslâm'ýn ana ve yenilemez gücü, asýl dinamiði, onun kalbleri ve zihinleri fetheden, kalblerin ve zihinlerin sultanlýk tahtýna oturan ilmî ve manevî boyutudur. Ýlâhî Din'in bu yenilmez gücünü, ikinci derecede Hz. Ýsa'nýn Roma'yý dize getiren havarilerinde, talebelerinde görürüz. Roma zulmüne kahramanca direnen, Kur'an'da Ashab-ý Kehf kýssasýnda mücadeleleri ana hatlarýyla destanlaþtýrýlan az sayýdaki bu kahramanlar, sadece imanýn ve imanýn verdiði sabrýn, tevekkülün, en aðýr iþkencelere bile sadece gülümseme, bu iþkenceleri yapanlara da hayýr dileme tavrýnýn gücüyle Roma'yý yenmesini bilmiþlerdir. Bunun nasýl gerçekleþtiðini anlamak için, meselâ Antakya'da Asi Nehri kenarýndaki daða nasýl kapý açýldýðýný, onun nasýl tepesine kadar delindiðini; Erdemli-Silifke arasýndaki Cennet maðarasýnýn dibindeki, 4000 m.lik Erciyes daðýnýn tepesindeki manastýrlarý görmek yeter. Anadolu, bu muazzam efsanenin izleriyle doludur. Ýþte, Müslümanlarýn asýl gücü dinleridir. Bu dinin kazandýrdýðý ve üzerine oturduðu Allah marifeti ve muhabbeti yüklü iman, Âhiret'i dünyaya tercih, sabýr ve tevekkül, her maddî gücü eritecek birer ýþýktýr. Maddî sahadaki savaþlarýn sahip olunan silahlar ve onlara sahip olanlar sebebiyle herhangi bir kural tanýmaz hale geldiði günümüzde -kendilerini savunma mecburiyetindeki Müslümanlarýn durumunun farklýlýðý mahfuz- Müslümanlarýn kullanabilecekleri ve kullanmalarý gereken karþý konulmaz 'silah', Kur'an'ýn elmas düsturlarýdýr ve takip edilmesi gereken yol, Sahabe'nin yoludur, Mesihiyet'i temsil eden havarilerin yoludur. Þu kadar ki, Hz. Ýsa'nýn takipçileri ikinci-üçüncü nesilde kitaplarýnýn aslýndan mahrum kalmakla, Roma'yý dize getirirken maalesef Roma putperestliðiyle âdeta uzlaþma çizgisine düþmüþlerdir ama, Kur'an'ýn ve Sünnet'in korunmasýyla nasýl Sahabe için böyle bir tehlike söz konusu olmamýþsa, günümüzde de ayný yolu yol bilenler için de bu tehlike yoktur. Bir tehlike varsa o da, mevcut baskýn kültür karþýsýnda ümmiyeti kaybedip zihinde maðlûp duruma düþme, dünyevileþme ve nefsaniyete dayalý karþýlýklý hak ihlalleri (baðy) sebebiyle tefrika, dolayýsýyla Kur'an ve Sünnet'i keyfî yorumlara alet edip, ihtilâflar üretmedir. ALÝ ÜNAL Zaman Quote Link to comment Share on other sites More sharing options...
Recommended Posts
Join the conversation
You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.