Adem Posted November 22, 2004 Share Posted November 22, 2004 H.efendi nin bu haftaki yazisindan Risalelerle ilgili bir bahis! Bu mevzudaki bir üzüntümü daha ifade etmek istiyorum: Risaleler ve iman hakikatlerine dair yazýlan eserler, tahkîk-i imaný elde etme, irfan ufkuna ulaþma ve zevk-i ruhaniyeyi yakalama adýna bir rehberdir. Ama eðer, bazý insanlar, Nurlar sayesinde baþkalarýna nisbeten biraz daha fâik, biraz daha farklý bilgilere ulaþýnca, onlarý demogoji adýna kullanmaya, caka yapmaya, o bilgileri peylemeye ve satmaya baþlýyorlarsa; artýk o hakikatleri baþkalarýna duyurmuyor, onlarla kendilerini ifade ediyor, onlarý kullanarak kendi reklamlarýný yapýyorlarsa; okuyor, tahlil ediyor, açýklýyor, “Bakýn neler var bunlarýn içinde” diyorlar ama aslýnda kendilerini nazara veriyor ve “Bakýn, ben nasýl anlýyorum, neler var bende; neler biliyor ve neler anlatýyorum.” demeye getiriyorlarsa; hatta ses tonunu, okuma üslubunu, tahlil ve terkiplerini bile bu mülahazaya göre ayarlýyorlarsa, bu þekilde tahkîk-i imaný elde etmeleri de, irfan ufkuna ulaþmalarý da düþünülemez. Unutulmamalýdýr ki, Kâbe'yi tavaf ederken, elde Kur'an taþýrken, Sünnete baðlýlýk iddiasýyla yaþarken dahi þeytanýn yolunda gitme ihtimali vardýr. Nurlarý okurken, onlarý anlatýrken bile Ýblis'in izinde olmak da muhtemeldir. Evet, Nurlar bazýlarýnda imanda derinleþme, bazýlarýnda da gevezeleþme hâsýl ediyor. Birileri o kýymetli eserler vesilesiyle imanda tahkike eriyor, derinleþtikçe derinleþiyor; bir heybet, bir mehabet insaný haline geliyor. Dudaklarýndan dökülen her sözün hesabýný vereceði mülahazasýyla adeta tirtir titreyerek konuþuyor. Bazýlarý da, hiç olmayacak yerlerde bile söz girizgahlarý buluyor, deðiþik mevzuular açýyor ve hemen gevezeliðe giriveriyor. Hazýr bulduðu insanlarýn kafalarýna vura vura zorla kendisini dinletiyor. Oysa, konuþan heva ve hevesler deðil, hakikatler olmalý; yalnýzca hakikat konuþmalý. Herkes o hakikatlerden istifade etmeye çalýþmalý. Bilmeyen bir bilene sormalý, bilen bildiði kadarýný hak namýna söylemeli ama kat'iyen demogoji ve diyalektiðe girmemeli. Bir araya geliþler bu maksatlara mâtuf olmalý, bu maksatlarý gerçekleþtirme gayesiyle bir yerde oturmalý; orada yemek de yenecek veya çay da içilecekse, yemek ve çay tâli' dereceden ve asýl gayeye baðlý olmalý ama doðrudan doðruya yeme–içme, oturup ahbaplýk yapma, eðlenme ve manasýz pikniklere katýlma... gibi mâlâyânî þeylere girilmemeli.. girilmemeli; zira iki cihan Serveri buyuruyor ki: “Mâlâyâni þeyleri terketmesi Müslümanýn Ýslâmiyetine ait güzelliklerindendir.” Hasýlý, Müslüman az ve öz konuþmalý, sevap olmayan þeylere ve laubâliliklere kat'iyen girmemeli. Malumat sahibi bir insansa ve ille de konuþmasý gerekiyorsa, sohbeti Cânan'dan bahisler açmalý. Kendisi bilmiyorsa, baþkalarýnýn o istikamette konuþmasý için lazým gelen ön hazýrlýklarý yapýp zemin hazýrlamalý; hak ve hakikatleri ihlasla seslendirecek, sohbeti fayda verecek bir insana söz hakký vermeli, onu konuþmaya teþvik etmeli.. meclislerin günlük dedi-kodularla kirletilmesine müsaade etmemeli.. ve ne yapýp edip her sözü erkân-ý imamiyeye, Cânân sohbetine getirmeli. Kýsacasý, "Allah'a ve ahiret gününe inanan kimse ya hayýr koþuþsun ya da sussun." hadis-i þarifine uygun bir hayat sergilemeli. Bu faslý da Peygamber Efendimiz aleyhissalâtu vesselâm'ýn bir söz incisiyle bitirelim: "Allah'ýn zikri dýþýnda kelamý çok yapmayýn. Zira, Allah'ýn zikri dýþýnda çok kelam, kalbe kasvet (katýlýk) verir. Þunu bilin ki, insanlarýn Allah'a en uzak olaný kalbi katý olanlardýr." M.Fethullah Gülen Quote Link to comment Share on other sites More sharing options...
Recommended Posts
Join the conversation
You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.