Webmaster Posted November 6, 2004 Share Posted November 6, 2004 Bir Devre Daha Kapanýrken Upuzun bir kuraklaþma ve çölleþmeden sonra tatlý tatlý bahar rüzgarlarýnýn esip yamaçlarýmýzýn yeþermeye baþladýðý, yýllardan beri kanlý bir kâbus gibi üstümüze çöken zulmetlerin bir bir daðýlýp gitmeye yüz tuttuðu ve artýk peþipeþine þafak emarelerinin göz kýrpýp geçtiði þu günlerde, þimdiye dek ehemmiyet verip yaptýklarýmýzla, önemsemeyip kulakardý ettiðimiz þeyler açýsýndan durumumuzun tetkikinde yarar olacaðý kanaatindeyiz. Evet, bugüne kadar aþýlan engebelerle, aþýlmasý gerekli olan mânialarý; halledilmiþ problemlerle, çözüm bekleyen müþkilleri; tedavi ve mualeceye cevap veren hastalýklarla çaresiz görünen dertleri.. bütün gayretleri ve bütün himmetleri; bilumum sebepleri ve topyekûn neticeleri inceden inceye gözden geçirerek ruh ve irade gücümüzün, inanç ve azmimizin, iç derinliði ve Kudret-i Sonsuz’la münasebetimizin derecesini anlamaya çalýþmalýyýz; çalýþmalýyýz ki, böyle bir iç dinamizmle daha neler yapýlabileceðini açýk seçik müþahede ederek ileriye dönük kararlarýmýzda daha isabetli olabilelim. Yoksa, sahip olduðumuz inanç gücü, bilgi-düþünce derinliði, azim ve irade kuvvetiyle, sorumluluk ve mükellefiyetlerimiz arasýnda gerekli dengenin mevcut olup olmadýðý, yani “tenâsüb-ü illiyet” prensibine göre, yapýlacak iþlerle, o iþlere yetecek enerjiye sahip bulunup bulunmadýðýmýz bilinmezse, muvaffakiyet beklediðimiz noktalarda çok defa hezimete uðrar ve beklenmedik inkisarlardan belimizi doðrultamayýz. Böyle bir duruma düþünce de ekseriyet itibariyle, kaderin tenkid edilmesi, “atf-ý cürm”lerle þahýslarýn karalanmasý, hizmet elemanlarýnýn birbirini yýpratmasý gibi musibeti ikileþtiren hususlar eksik olmaz. Yapýlacak iþlerle, ona yetecek enerjide denge prensibi, deðiþmeyen ilâhi bir kanundur ve bu kanunun istisnasý yoktur. Arasýra fevkalâdeden zuhur eden inayetler, Hakk’ýn fevkalâdeden lütuflarý cümlesindendir ve kat’iyyen mükelleflerin davranýþlarýna esas deðillerdir. Sebebler dairesi içinde ve irademizin “söz konusu” olduðu yerde, iradeye sýrt çevirip sebebleri kulak ardý etmek apaçýk bir cebrilik; varlýðý ve bekâsý çok ince hesaplara baðlý bir kýsým önemli iþleri avâmî projelerle ele almak ise düpedüz bir divaneliktir. Bilhassa günümüzde çok önemsiz mes’elelerde dahi, çok dakik fizibilite hesaplarýna duyulan ihtiyaç ve gösterilen ihtimam düþünülünce, dünyanýn en önemli mes’elelerinden daha önemli olan ve tarih boyunca peygamberlerle temsil edilen âlemþümûl bir da’vanýn rastlantýlarla, amatörce gayretlerle yürütülemeyeceði hemen anlaþýlacaktýr. Böyle bir da’va, bilgili, kültürlü, yaþadýðý devri idrâk etmiþ, ruh dünyasý sonsuzdan gelen ýþýklarla pýrýl pýrýl, güç ve kuvvetini Yaratýcý’nýn iradesiyle bütünleþmede arayan, kafa ve kalb izdivâcýna muvaffak olmuþ nesillerle temsil edildiði ölçüde ümit verici ve istikbâl va’dedici olacaktýr. Aksine, binbir zahmetle ve birer birer elde edilen þeyler, toptan yýkýlýp gidecek; yýkýlýp giderken de arkadakilerin inanç ve ümitlerini de beraber götürecektir. Bugün dünyamýzda, oldukça çaplý sayýlabilecek bir varoluþ kavgasýnýn verildiði; bir ölçüde cehaletin kýsmen yenildiði; yararlý bir kýsým düþünce sistemlerinin geliþtirildiði ve bu sistemlerin azimli, kararlý takipçilerinin bulunduðu, eðer bizim dünyamýz için de geçerliyse, bir rönesansa temel teþkîl edebilecek ilmî materyal, düþünce birikimi, kültür ve san’at faaliyetlerinin ümit verici ve sevindirici bir noktaya ulaþmýþ olduðu; bugüne kadar durmadan alternatifsizliðiyle övünen küfür ve ilhadýn fikir plânýnda bütün bütün iflas ettiði; mukallid ve gezginci ruhlarýn, düþünce dilenciliðinden vazgeçip kendi dünyalarýna seyahata karar verdikleri birer gerçektir ve bu millete hizmeti vazife bilenlerin baþarý hanelerine kaydedilmesi gerekli olan önemli hadiselerdendir. Ne var ki bütün bunlar, dünyalardan daha aðýr bir ulu düþünceyi tahakkuk ettirmede, yapýlmasý gerekli olan þeylerin sadece bir kýsmýný teþkil etmektedir. Gerçek güç ve tersyüz edilmez kuvvete gelince o, fikir urbasýna bürünmüþ her türlü heva ve hevesten sýyrýlarak hak düþüncesiyle bütünleþmekte; her yeni teþebbüste þahsî arzu ve isteklerimizi bir tarafa iterek Hakk’ýn hoþnutluðunu esas almakda; bilumum yetersiz ve tutarsýz davranýþlarýmýzýn çehresinde Kudret-i Sonsuz’un baþdöndürücü irade ve iktidârýný müþahede edip, nefsânîlik, kendi kendimizi putlaþtýrma, Hakk’ýn icraatýnda kendimize bir pay ayýrma gibi þirklerden uzaklaþarak “mülk senin, sikkeyi basan sensin; hüküm de sana aiddir!” gibi yüksek idrâk ve nezîh bir anlayýþta aranmalýdýr. M.Fethullah GÜLEN Hocaefendinin “Yitirilmiþ Cennete Doðru” Ýsimli Kitabýndan Alýnmýþtýr. Quote Link to comment Share on other sites More sharing options...
Recommended Posts
Join the conversation
You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.