Jump to content
Qries Qries Qries Qries Qries Qries

Recommended Posts

Peygamberimizin teblið ve nasihat metodu nasýldý?

--------------------------------------------------------------------------------

 

"Habîbim! Ýnsanlarý rabb-i teâlânýn yoluna hikmetle (açýk delillerle ve güzel vaazlarla) dâvet et. Ve onlarla muhkem ve güzel mukaddimelerle, mülâyim ve tatlý sözlerle mücadele et (ki dâvetin hüsn-i tesir hâsýl etsin)." (Nahl Sûresi, 125)

 

Peygamberimiz bu ve benzeri ayetleri örnek alarak müminleri ilim ve hikmetle irþat eder, bu irþadýný delillere dayandýrýrdý.

 

Ýrþadýnda ve ikazýnda hiddet ve þiddet göstermezdi. Muhataplarýný samimî bir hava içerisinde karþýlar, onlara þefkat ve merhametle nasihatte bulunurdu. Doðruyu ve gerçeði anlatmakta daima tatlý dili, güzel sözü tercih ederdi. Zihinlerde meydana gelen þüphe ve tereddütleri büyük bir sabýr ve anlayýþla giderirdi. Muhataplarýna itibar eder ve onlarý ikna etmek için fesahat ve belâgatla tane tane konuþurdu. Sorulan sualler yersiz de olsa tebessümle karþýlar, ciddiye alýrdý. Vaaz ve nasihatlerindeki tesirin en büyük bir sebebi de insanlarýn kusurlarýný baðýþlayýp, onlarý affetmesiydi. Hattâ en çok sevdiði amcasýný ve daha birçok akraba ve sahabelerini þehit eden ve ettirenleri Mekkenin fethi sýrasýnda affetmiþti. Hâlbuki, o gün bütün güç ve kuvvet elindeydi. Onlarý dilediði gibi cezalandýrabilirdi.

 

Ýþte böyle büyük ve yüksek seciyelerle etrafýndaki insanlarýn ruhlarýna tesir etti ve onlarýn nüve halindeki kabiliyet ve yeteneklerini uyandýrdý, inkiþaf ettirdi. Onlarý insanlýk semâsýnýn birer yýldýzý haline getirdi. O asrý perdeleyen cehalet sislerini kaldýrdý. Âlemin þeklini deðiþtirdi. Ýnsanlar arasýnda adalet, muhabbet, yardýmlaþma gibi yüksek seciyeleri hayata geçirdi. Kiþisel ve sosyal hayatý tehdit eden bütün hastalýklara karþý þifalý ilâçlar getirdi ve Allahýn izniyle insanlýk âlemini tedavi etti.

 

Teblið mesleðinin yolu, “Acz, fakr, þefkat ve tefekkür” yoludur. Bu dâvâ, iman kurtarma dâvâsý. Ýnsanlarý âhir zamanýn dehþetli fitnelerinden sýyýrýp, ulvî gayelere yönlendirme dâvâsý. Beþeriyeti, nefsin, þeytanýn ve akýl almaz derecede bozulmuþ içtimaî havanýn tesirinden kurtarýp, ona kulluðun zevkini tattýrma dâvâsý. Bir insan bu yüksek ideali, bir Ýlâhî lütuf olarak yakalayabildiði takdirde, ilk yapacaðý þey, bu zor iþi baþarmaktaki aczini ve fakrýný itiraf ile Rabbinin kudretine ve rahmetine istinat etmek olacaktýr.

 

Acz ve fakr, kulun iki zâtî hassasý; insanýn en bâriz özellikleri. Nitekim Fâtiha Sûresini okurken, mealen, “yalnýz sana ibadet eder ve ancak senden yardým dileriz” diyerek âlemlerin Rabbi olan Rabbimize sýðýnýr, dünyevî olsun, uhrevî olsun her iþimizde O’ndan medet bekleriz. Ýþte iman ve Kur’an hizmetinin erleri de insanlarýn kalplerinde hidayetin sümbüllenmesi için bütün güçleriyle çalýþmakla birlikte bu büyük neticeyi kendi kuvvet ve kudretleriyle elde edemeyeceklerini bilerek acz ve fakr ile Allah’ýn dergâhýna iltica ederler.

 

Üçüncü adým, kendilerini cehenneme hazýrlayan âsi ve günahkâr insanlara acýmak ve yardýmlarýna bir doktor hassasiyeti ve bir anne þefkatiyle koþmak. Ve dördüncü adým, bu iþi hikmet dairesinde yürütmek.

 

Millî þairimiz, Merhum Mehmet Âkifimizin,

 

“Doðrudan doðruya Kur’an’dan alýp ilhamý. Asrýn idrakine söyletmeliyiz Ýslâm’ý.”

 

beytiyle ortaya koyduðu büyük ideal, Risale-i Nur Külliyatýnda kemâliyle tahakkuk etmiþtir. Neden ve niçinlerle dolu bu asrýn çarþýsýnda, ancak hem akla, hem de kalbe hitab eden, dâvâsýný hem sevdiren, hem de ispat eden bir külliyat revaç bulabilirdi ve buldu da.

 

Bu tespitlerden birincisi Ýslâm’ý gerek kendi vatandaþlarýmýza, gerekse bütün bir insanlýk âlemine ulaþtýrabilmemiz için en büyük þartýn, Kur’an ahlâkýyla ahlâklanmak olduðunu ders verir. Diðeri ise, iman ve Kur’an hakikatlerini muhtaçlara ulaþtýrabilmek için iktisadî yönden kalkýnmak gerektiðini tespit eder.

 

Bu iki yaramýzý tam kabul ile tedavisine çalýþmamýz gerek. Bundan gaflet ederek, geçici ve kararsýz siyasî formüllere bel baðladýðýmýz sürece, sürünmeye devam edecek ve bununla da kalmayýp, Ýslâm’ýn muhtaç gönüllere ulaþmasýna perde ve engel olmanýn mesuliyetini de çekeceðiz.

 

Her müslüman üzerine düþen görevi yapmakla sorumludur. Bir insanýn toplumda bulunduðu konum ona bazý sorumluluklar yükler. Her müslüman da o kunumuna göre sorumlu olur. Bu konuya bir hadisi þerifle bakabiliriz: “Bir kötülük gördüðünüz zaman elinizle, gücünüz yetmezse dilinizle, ona da gücünüz yetmezse kalben buðz ediniz.” buyuruluyor.

 

Herkes her durumda bu hadisi kendine göre yorumlayamaz. Mesela, yolda bir kötülük görsek, onu elimizle düzeltmeye kalksak ve o kiþiye zarar versek, o adam da davacý olsa, bu durumda bize de ceza tatbik edilir. Öyleyse hadisi þerifin manasýný nasýl anlamalýyýz?

 

El ile düzeltmek vazifeli insanlarýn, yani devletin ve emniyetin görevi, dil ile düzeltmek alimlerin vazifesi, kalben buðz etmek ise diðerlerinindir.

 

Bu nedenle bir Müslüman önce Ýslamý hakkýyla yaþamalýdýr. Sonra eðer zarar vermeyecekse uygun ve tatlý bir dille anlatmalýdýr. Bundan sonrasýný da Allaha býrakmalýdýr.

 

Nasýl ki aðaç yetiþtirmek isteyen bir kimse þu konulara dikkat eder: Tohum ýslah edilmiþ, tarla ekime elveriþli, mevsim ekim zamaný ve ekenin de sahasýnda uzman olmasý þarttýr. Bu açýdan bozuk bir tohumu, sert ve elveriþsiz bir tarlaya, uygun olmayan bir mevsimde, hiç ekimden anlamayan bir kimsenin yapmasý her þeyin boþa gitmesine neden olacaktýr. Bu özeliklere sahip olan bir bahçývan görevini yaptýktan sonra, tarladan çiçeklerin ve güllerin çýkmasý için tarlanýn içine girmeye ve onu aðaç yapmaya kalkýþmaz. Üzerine düþeni yapar ve sonucu Allah’a býrakýr.

 

Aynen bunun gibi, doðru Ýslamiyeti ve Ýslamiyete layýk doðruluðu yaþamak ve anlatmak gerekir. Ýslama uygun olmayan düþünce ve fikirleri Ýslam diye anlatmak hem Ýslama, hem anlatana hem de anlatýlana zarar verecektir.

 

Ýslam ve iman tohumlarýnýn atýldýðý muhtaç gönüllerin de ona hazýr olmasý gerekir. Henüz bunlara hazýr olmayanlara anlatmak bazen zarar bile verebilmektedir.

 

Ayrýca tebliðin mevsimi de çok önemlidir. Ortam, þahsýn halet-i ruhiyesi, beklentileri gibi durumlar da önemlidir. Mevsiminde ekilmeyen her tohum zayi olabilir.

 

Diðer taraftan islamý teblið eden kimsenin de onu nasýl anlatacaðýný, kýrmadan dökmeden uygun bir ifade tarzýyla akýl, kalp ve gönüllere nasýl serpileceðini bilecek donanýma sahip olmalýdýr. Uzaman bir doktor gibi ehil olmalýdýr.

 

Bu özelliklere sahip olan bir Müslüman üzerine düþenleri yaptýktan sonra o gönüllerde iman ve Ýslam güllerinin açýlmasýný Allah’a býrakýr, Allah’ýn vazifesine karýþmaz.

Link to comment
Share on other sites

Join the conversation

You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.

Guest
Reply to this topic...

×   Pasted as rich text.   Paste as plain text instead

  Only 75 emoji are allowed.

×   Your link has been automatically embedded.   Display as a link instead

×   Your previous content has been restored.   Clear editor

×   You cannot paste images directly. Upload or insert images from URL.

×
×
  • Create New...