Selim Geschrieben 12. August 2008 Teilen Geschrieben 12. August 2008 RECM -------------------------------------------------------------------------------- Taþla öldürme, taþa tutma, birine taþ atma, sövme, lânet etme, kovma, birinin namusuna iftira etme, kötü zanda bulunma; evli veya dul bulunan erkek veya kadýnýn zina etmesi halinde Ýslâm mahkemesi kararýyla taþlanarak öldürülmesi anlamýnda bir fýkýh terimi. R.c.m kökünden mastar, çoðulu "rucüm" dür. Ayný kökten "racîm"; recm olunan, taþlanan, kovulan ve lânetlenen anlamýndadýr. Kur'an-ý Kerim'de bu anlamda "recm" ifadesi bulunmamaktadýr. Bir ayette gaybý taþlamak" (el-Kehf, 18/22), baþka bir yerde, "yýldýzlarý Þeytanlar için atýþ taneleri yaptýk" (el-Mülk, 67/5) ayetinde "atýþ taneleri" anlamýnda "rucûm" çoðul olarak gelmiþtir. Zina edenin taþlanmasý Sünnet, ve icma delillerine dayanýr. Zina bütün semavî dinlerde haram kýlýnmýþ ve çok kötü bir fiil olarak kabul edilmiþtir. Ýslâm'da zina büyük günahlardan olup, ýrz, namus ve neseplere yönelik olduðu için, cezasý da hadlerin en þiddetlisidir. Zinanýn cezasý, fiili iþleyenin evli veya bekâr oluþuna, Ýslâmî emir ve yasaklarla yükümlü bulunup bulunmamasýna göre kýsýmlara ayrýlýr. Dayak, taþla öldürme, sürgün ve Ýslâm devleti'nin koyacaðý ta'zir cezasý bunlar arasýndadýr. Yüz Deðnek Cezasý Bekâr erkekle bekâr kadýnýn zina etmesi halinde, ceza her birine yüz deðnek vurulmasýdýr. Allah Teâlâ þöyle buyurur: "Zina eden kadýn ve erkekten her birine yüz deðnek vurun" (en-Nûr, 34/2). Zina cezasý uygulanan kimsenin, toplum nezdindeki itibar kaybýný önlemek, belki olayýn unutulmasýný saðlamak amacýyla bir yýl süreyle sürgüne gönderilmesi Ýslâm'ýn ilk yýllarýnda ek bir ceza olarak veriliyordu. Ubâde b. Sâmit (r.a)'tan rivâyete göre þöyle demiþtir: Resulullah (s.a.s) þöyle buyurmuþtur: "Zinanýn hükmünü benden öðrenin. Allah o kadýnlara bir çýkar yol gösterdi. Bekârla bekâr zina ederse yüz deðnek ve bir yýl sürgün; evli ile evliye yüz deðnek ve recm vardýr" (Ýbn Mâce, Hudûd, 7; Müslim, Hudûd, 12). Ancak bu uygulama Nûr Suresi'nin inmesinden önceye aittir. Bu sure inince bekârlar için yalnýz deðnek, evli olanlar için sünnetle recm cezasý belirlenmiþtir (es-Serahsî, el-Mebsût, Beyrut 1398/ 1978, IX, 36 vd.). Hanefilere göre, bekârlarýn zina cezasý olan yüz deðneðe ayrýca sürgün eklenmez. Çünkü ayette sürgünden söz edilmemiþtir. Ancak sürgün bir had cezasý deðil; Ýslâm devlet baþkanýnýn takdirine býrakýlmýþ bir ta'zir cezasý niteliðindedir. Nitekim zina edenin tövbe edinceye kadar hapsedilebilmesi de, fuhþa düþenleri bir süre toplumdan tecrid etmek amacýyla alýnan bir önlemdir. Þâfiî ve Hanbelîlere göre ise bekârlarýn zinasýnda yüz deðnek ve bir yýl sürgün birlikte uygulanýr. Delil, sürgün bildiren hadistir. Ancak kadýn kocasý veya bir mahremi ile birlikte sürgüne gönderilir. Ayrýca sürgün yerinin sefer mesafesinden yakýn olmamasý da gerekir. Hz. Peygamber "Kadýn, yanýnda kocasý veya bir mahremi bulunmadýkça yolculuða çýkamaz" (Buhârî, Taksîr, IV, Sayd, 26, Savm, 67; Ebû Dâvud, Menâsik, III) buyurmuþtur. Recm Cezasý Hz. Peygamber'in evli olarak zina edene recm cezasý uyguladýðý, tevatüre ulaþan hadislerle sabittir. Temelde kýyasa göre evlilere de yüz deðnek (celde) cezasý uygulanmasý gerekirken, bu konudaki hadislerle amel edilerek recm cezasý öngörülmüþtür. Recm konusunda hükmü devam eden, fakat Kur'an ayeti olarak okunmasý neshedilen bir ayet de nakledilir. Abdullah b. Abbas (r. anhümâ), Hz. Ömer'in minberde þöyle dediðini rivâyet etmiþtir. "Cenab-ý Allah Muhammed (s.a.s)'i hak ile göndermiþ ve O'na Kitab'ý indirmiþtir. Recm ayeti de O'na indirilen ayetlerden idi. Biz bu ayeti okuduk, ezberledik ve anladýk. Resulullah (s.a.s) recmi uyguladý, ondan sonra biz de uyguladýk". Korkarým, zaman geçince birileri çýkýp "Biz Allah'ýn kitabýnda recmi bulamýyoruz" der ve Allah'ýn indirdiði bir farzý terkederek sapýklýða düþerler. Þüphesiz recm, Allah'ýn kitabýnda, evli olmak, þahit, gebelik veya ikrar bulunmak þartýyla, zina eden kimse aleyhine bir haktýr" (Müslim, Hudûd, 15). Hz. Ömer'in sözünü ettiði okunuþu mensuh ayet þudur: "Ýhtiyar erkekle ihtiyar kadýn zina ederlerse, onlarý recmedin" (Mâlik, Muvatta', Hudûd 10; Ýbn Mâce, Hudûd, 9; Ahmed b. Hanbel, V, 132, 183). Hz. Ömer'in recmi, Medine minberinden ilân etmesi, içlerinde bir çok sahabe bulunan cematten hiç birinin buna karþý çýkmamasý, recmin sabit olduðunu gösterir (Sahih-i Müslim Tercüme ve Þerhi, Ahmed Davudoðlu, Ýstanbul 1978, VIII, 350). es-Serahsî (ö. 490/1097). Ömer (r.a)'in þöyle dediðini nakleder: "Eðer insanlar, Ömer Allah'ýn Kitabýna ilave yaptý demeyecek olsalar, "ihtiyar erkekle ihtiyar kadýn zina ettikleri..." ifadesini Mushaf'ýn haþiyesine yazardým" (es-Serahsî, el-Mebsût, Beyrut 1398/1978, IX, 37). Hz. Peygamber'in recm cezasýna uygulama örnekleri: 1. Ýþvereninin eþiyle zina eden bekâr iþçiye yüz deðnek ve bir yýl sürgün cezasý, kadýna ise recm uygulanmýþtýr. Ebû Hureyre ile Zeyd b. Halid el-Cühenî (r.anhumâ)'dan nakledildiðine göre, zina eden kadýnýn kocasý ile, zina eden iþçinin babasý Resulullah (s.a.s)'e baþvurarak bu konuda "Allah'ýn kitabý" ile hüküm vermesini istemiþlerdir. Ýþçinin babasý þöyle dedi: "Benim oðlum bu adamýn yanýnda iþçi idi. Onun hanýmý ile zina etti. Bana, oðlum için recm gerektiði haber verildi. Ancak ben onun adýna yüz koyunla bir cariye fidye verdim. Bu arada bilenlere danýþtým, (oðlum bekâr olduðu için) ona yüz deðnekle bir yýl sürgün cezasý, bunun karýsýna ise recm cezasý gerektiðini haber verdiler". Bunun üzerine, Hz. Peygamber þöyle buyurdu: Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, aranýzda Allah'ýn kitabý ile hükmedeceðim. Cariye ve koyunlar geri verilecek. Oðluna yüz deðnekle bir yýl sürgün gerek. Ey Üneys, sen de bu adamýn karýsýna git. Eðer zinasýný itiraf ederse, onu recmet". Üneys kadýna gitmiþ ve kadýn suçunu itiraf etmiþ, Hz. Peygamber'in emri üzerine de recmedilmiþtir (Müslim, Hudûd, 25; Buhârî, Hudûd III, 38, 46, Vekâlet,13). Ebû Hanife'ye göre, yüz deðnek yanýnda bir yýl sürgün, ayete ilâve niteliðinde olup, ayet inince bu ilâve kýsým neshedilmiþtir. Ancak Ýslâm devlet baþkaný böyle bir cezayý ta'zir cezasý olarak verebilir. 2. Zinasýný dört defa ikrar eden Mâiz b. Mâlik (r.a)'in recmedilmesi. Mâiz b. Mâlik, Hz. Peygamber'e gelerek "Beni temizle" dedi. Hz. peygamber "Yazýk sana, çýk git, Allah'a tövbe ve istiðfar et" buyurdu. Mâiz, pek uzaklaþmadan geri döndü ve "Ey Allah'ýn Resulu! Beni temizle" dedi. Hz. Peygamber ayný sözlerle üç defa daha geri gönderdi. Dördüncü ikrarýnda "Seni hangi konuda temizleyeyim?" diye sordu. Mâiz; "Zinadan" dedi. Hz. Peygamber "Bunda akýl hastalýðý var mýdýr?" diye sordu. Böyle bir rahatsýzlýðý olmadýðýný söylediler. "Þarap içmiþ olabilir mi?" diye sordu. Bir adam kalkýp içki kontrolü yaptý. Onda þarap kokusu tesbit edemedi. Hz. Peygamber tekrar "sen zina ettin mi?" diye sordu. Mâiz "Evet" cevabýný verdi. Artýk emir buyurdular ve Mâiz recmedildi. Recimden sonra onun hakkýnda sahabiler iki kýsma ayrýldýlar. Bir bölümü Mâiz'in helâk olduðunu, baþka bir grup ise onun en faziletli tövbeyi yaptýðýný söylediler. Bu farklý yaklaþým üç gün sürdü. Daha sonra yanlarýna gelen Resulullah (s.a.s) "Mâiz b. Mâlik için dua edin" buyurdu. "Allah Mâiz'e maðfiret eylesin" dediler. Hz. Peygamber þöyle buyurdu: "Mâiz öyle bir tövbe etti ki, bu tövbe bir ümmet arasýnda paylaþtýrýlýrsa onlara yeterdi" (Müslim, Hudûd, 22; eþ-Þevkânî, Neylül-Evtâr, VII, 95,109; ez-Zeylaî, Nasbu'r-Râye, III, 314 vd.). 3. Gâmidiyeli evli kadýnýn zinadan dolayý recmedilmesi. Mâiz'in recmedilmesinden kýsa bir süre sonra Ezd kabilesinin Gâmid kolundan bir kadýn geldi ve "Ey Allah'ýn elçisi! Beni temizle" dedi. Hz. Peygamber "Yazýklar olsun sana. Çýk git, Allah'a tövbe ve istiðfar et" buyurdu. Kadýn dedi: "Beni, Mâiz'i çevirdiðin gibi geri çevirmek istiyorsun" Hz. Peygamber, "Sana ne oldu?" diye sordu. Kadýn kendisinin zinadan gebe olduðunu söyledi. Bunun üzerine "Sen mi?" buyurdu. Kadýn "Evet" dedi. Hz. Peygamber "Doðuruncaya kadar git" buyurdu. Kadýnýn bu arada geçimini Ensar'dan bir adam üstlendi. Daha sonra Hz. Peygamber'e gelerek; "Gâmidli kadýn doðurdu" dedi. Çocuðun bakýmýný da Ensar'dan birisi üzerine aldý ve kadýn recmedildi" (Müslim, Hudûd, 22, 23, 24; Ýbn Mâc'e, Diyât, 36; Mâlik, Muvatta', Hudûd, II). Baþka bir rivâyette, çocuk sütten kesilinceye kadar emzirmesine izin verildiði, recm sýrasýnda Hâlid b. Velîd (r.a)'ýn üzerine kan sýçramasý üzerine kadýn hakkýnda kötü sözler söylediðini iþiten Hz. Peygamber'in þöyle buyurduðu nakledilir: "Ey Halid! yavaþ ol. Nefsim kudret elinde olan Allah'a yemin ederim. Bu kadýn öyle bir tövbe etti ki, onu bir baççý (vergi memuru) yapsaydý, þüphesiz maðfiret olunurdu" Sonra kadýnýn hazýrlanmasýný emrederek cenazesini kýlmýþ ve kadýn defnedilmiþtir (Müslim, Hudûd, 23). 4. Evli bulunan Yahudi erkeði ile Yahudi kadýnýnýn zina sebebiyle recmedilmesi. Abdullah b. Ömer (r.a)'tan nakledildiðine göre, Hz. Peygamber'e, zina etmiþ bir yahudi erkeði ile bir yahudi kadýný getirmiþler. Allah elçisi, yahudilere, Tevratta ki zina hükmünü sormuþtur. Yahudiler; "yüzleri karaya boyanýr, sýrt sýrta hayvan üzerine bindirilip sokaklarda dolaþtýrýlýr" demiþler. Tevrat getirilmiþ, ancak okuyan yahudi genci recm ayetine gelince ceza kýsmýný parmaðý ile kapatýp atlayýnca durumu farkeden ve yahudi iken Ýslâm'a giren Abdullah b. Selâm, Hz. Peygamber'e yahudinin Tevrat'ýn üzerinden elini kaldýrmasýný emir buyurmasýný istemiþtir. Yahudi elini kaldýrýnca recm ayeti görülmüþ ve her iki yahudi hakkýnda da evli olarak zina ettikleri için recm uygulanmýþtýr (Müslim, Hudûd, 26). Bera b. Azib (r.a)'ten nakledilen, iki yahudinin recmedilmesi olayý ise þöyledir: Hz. Peygamber'e, yüzü kömürle karartýlmýþ ve dayak vurulmuþ bir yahudi getirildi. Allah elçisi yahudilere evlilerin zinasýnýn Tevrat'taki hükmünü sordu. Onlar, bu þekilde olduðunu söyleyince, bir yahudi bilginine "Sana, Tevrat'ý Musa ya indiren Allah aþkýna soruyorum. Zina edenin Tevrat'taki hükmü nedir?" diye sordu yahudi bilgini; Tevrat'ta recim var. Fakat zina eþraf arasýnda artýnca, þerefli birini getirirlerse serbest býrakýr, yoksul biri yakalanýrsa onu recmeder olduk. Bu iki sýnýfa eþit ceza için recmi terkettik, kömürle boyayýp, dayak vurmayý recmin yerine koyduk". Bunun üzerine, Hz. Peygamber þöyle buyurdu: "Allahým! Senin emrini onlar deðiþtirdikten sonra ilk uygulayan benim. Bunun üzerine emir verdi ve yahudi recmedildi" (Müslim, Hudûd, 28). Bazý Ýslâm müctehidlerine göre ehl-i küfür, müslüman mahkemesine baþvurursa, hâkimin mutlaka Allah'ýn hükmü ile amel etmesi gerekir. Onlar bu konudaki muhayyerliðin neshedildiðini söylerler, Hanefiler ve Ýmam Þâfiî'den bir görüþe göre bu esas geçerlidir. Ancak Ebû Hanife þöyle demiþtir: "Ýslâm mahkemesine inkârcý karý-koca birlikte gelirlerse aralarýnda adaletle hükmetmek gerekir. Yalnýz kadýn gelir, kocasý razý olmazsa hakim hüküm veremez". Ebû Yusuf ve Ýmam Muhammed'e göre ise hüküm verebilir (Ahmed Davudoðlu, Sahihi Müslim Terceme ve Þerhi, Ýstanbul 1978, VIII, 376). Recm cezasý uygulanmasý için Gerekli Þartlar: 1. Zina eden kadýn veya erkeðin ergin olmasý. 2. Akýllý olmasý. Akýl hastasýna had uygulanmaz. Akýllý ve ergin bir kimse akýl hastasý ile zina etse, yalnýz kendisine had uygulanýr. 3. Evli olan gayri müslime recm yerine deðnek cezasý uygulanýr. Þâfiî ve Hanbelîlere göre pasaportla Ýslâm devletine gelen gayrî müslim yabancýlara ne zina ve ne de içki içme cezasý uygulanmaz. 4. Zinanýn zor kullanarak olmamasý gerekir. 5. Zinanýn diri bir insanla olmasý gerekir. 6. Zina edilen kadýnýn da ergin veya kendisine cinsel istek duyulan bir yaþta olmasý gerekir. 7. Zinanýn bir þüpheye dayalý olmamasý gerekir. Fasit nikahtan sonraki cinsel temasa had gerekmediði konusunda görüþ birliði vardýr. Velisiz veya þahitsiz evlenme gibi. Zinanýn bir para karþýlýðýnda olmasý halinde Ebû Hanife'ye göre her ikisine de had cezasý uygulanmaz. Çünkü bu durum bir mehir karþýlýðýnda nikâh akdine benzemektedir. Burada þüpheden dolayý had düþer. Ancak fiil haram olduðu için ta'zir uygulanýr. Ebû Yusuf ve Ýmam Muhammed'e göre bu durumda da had cezasý verilir (Ömer Nasuhi Bilmen, Ýstilâhât-ý Fýkhýyye Kâmusu, Ýstanbul 1968, III,197 vd.). 8. Cinsel temasýn önden olmasý. Arkadan iliþki yani livata için Ebû Hanîfe'ye göre yalnýz ta'zir cezasý uygulanýr. Ebû Yusuf, Ýmam Muhammed ve Hanefiler dýþýndaki üç mezhebe göre ise livata haddi gerektirir. Yabancý bir kadýna ön veya arka dýþýnda karýn, uyluk gibi baþka bir yere temas ise yalnýz ta'zîri gerektirir. Çünkü bu, þer'an kendisine bir þey takdir edilmeyen münker bir fiildir. 9. Had cezalarýnýn uygulanabilmesi için Ýslâm devletinin varlýðý þarttýr. Çünkü dârul-harp veya dârul-baðy (âsiler ülkesi) de had cezalarýný uygulamaya Ýslâm devletinin velâyet yetkisi olmaz ve bu hükümleri uygulamaya gücü yetmez. 10. Zina eden erkek veya kadýnýn halen veya daha önce sahih nikâhla evlenmiþ olmasý ve bu nikâh devam ederken eþiyle bir defa da olsa cinsel temasta bulunmasý þarttýr. Böyle bir erkeðe "muhsan", kadýna ise "muhsana" denir. Recm cezasý için bu son niteliðin bulunmasý da gerekir. Recm için muhsan sayýlmada erkek veya kadýnda þu yedi niteliðin bulunmasý gerekir: Akýllý olmak, ergin bulunmak, hür ve müslüman olmak, sahih nikâhla evlenmiþ bulunmak ve bu nikâhtan sonra eþiyle guslü gerektirecek þekilde cinsel temasta bulunmak. Bu þartlardan herhangi birisi bulunmazsa ceza yüz deðneðe dönüþür. Zina edenlerden birisi muhsan olur, diðeri bekâr bulunursa; bekâra yüz deðnek, muhsan olana ise recm cezasý uygulanýr. Ebû Hanife ve Mâlik'e göre, bir erkek veya kadýnýn muhsan sayýlmasý için müslüman olmasý þarttýr. Bu yüzden evli olan gayri müslimlerin zinasýna recm cezasý uygulanmaz, çünkü recm, günahtan temizlenme yoludur. Zimmî ise günahtan temizlenmeye ehil deðildir. Onun temizlenmesi ancak ahirette azapla gerçekleþir. Hz. Peygamber; Allah'a þirk koþan kimse muhsan deðildir" (Zeylaî, Nasbü'r-Râye, III, 327) buyurmuþtur. Bu görüþte olanlar için iki yahudinin Hz. Peygamber tarafýndan recmedilmesi olayý, Tevrat hükmüne göre olmuþtur. Daha sonra bu neshedilmiþtir (Zeylaî, a.g.e, III, 326; eþ-Þevkânî, Neylül-Evtâr, VII, 92). Þâfiî, Ýbn Hanbel ve Ebû Yusuf'a göre, recmin uygulanmasý için zina edenin müslüman olmasý þart deðildir. Bir zimmî zina suçuyla Ýslâm mahkemesine gelse had uygulanýr. Müslüman bir erkek zimmî bir kadýnla evlenip cinsel temasta bulunsa, her ikisi de "muhsan" olur. Delil, Hz. Peygamber'in iki yahudiye recmi uygulamasýdýr. "Dulun dul ile zinasýnda taþlama vardýr" (Müslim, Hudûd,12-14; Ebû Dâvud, Hudûd 23; Tirmizî, Hudûd, 8) hadisinin genel anlamý da baþka bir delildir. Diðer yandan zina bütün semavi dinlerde haram kýlýnmýþtýr (bk. eþ-Þîrâzî, el-Mühezzeb, II, 267; Ýbn Kudâme, el-Muðnî, Kahire 1970, VIII, 163; ez-Zühaylî, el-Fýkhul-Ýslâmî ve Edilletüh, Dýmaþk 1405/1985, VI, 43). Zina Suçunun Sâbit Olmasý: Zina, ya ikrarla ya da dört þahitle sabit olur. 1. Ýkrarla Tesbit: Zina ikrarýnda bulunanýn akýllý, ergin olmasý ve zorlama altýnda bulunmamasý gerekir. Ayrýca ikrarýn dört defa yapýlmasý gereklidir. Çünkü Mâiz b. Mâlik'e Allah elçisi dört defa ikrar esasýný uygulamýþtýr. Hanefi ve Hanbelîlerin görüþü budur. Þâfiî ve Mâlikilere göre ise tek ikrar yeterlidir. Bunlar da iþçinin kendi patronunun eþiyle zina etmesi olayýna dayanýrlar. Çünkü orada dört ikrardan söz edilmemiþtir (Buhârî, Âhad,I, Þurüt, 9; Müslim, Hudûd, 25; el-Bâcî, el-Müntekâ, VII,135; Ýbn Kudâme, el-Muðni, VIII, 191 vd.). Diðer yandan dört ikrarýn ayrý meclislerde yapýlmasý gerekir. 2. Zinayý dört þahitle ispat: Zinanýn müslüman, erkek, adaletli ve hür dört erkek þahitle ispat edilmesi gerekir (en-Nisâ', 4/15; en-Nûr, 24/4,13). Þahit sayýsý dörtten az olur veya dördüncü þahit "sadece bunlarý bir yorgan altýnda gördüm" gibi kesin zinaya delâlet eden beyanda bulunmasa, ilk üç þahide "zina iftirasý (kazf)" cezasý uygulanýr. Zina isnat edilenden had düþer. Çünkü Hz. Ömer, Muðîre (r.a)'in zinasýna þahitlik eden üç kiþiye zina iftirasý cezasý uygulamýþtýr (bk. ez-Zühayli, a.g.e., VI, 48; "Kazf" maddesi). Recm Cezasýnýn Ýnfazý: Zina ikrarla sabit olmuþsa recm uygulamasýna devlet baþkaný veya infaz görevlisinin baþlamasý gerekir. Þahitle sabit olmasý halinde ise infaza þahitlerin tamamýnýn hazýr bulunmasý ve ilk taþý onlarýn atmasý þekliyle baþlanýr. Böylece herhangi bir þüphe, vazgeçme yanlýþlýk vb. tüm ihtimallerin ortadan kalkmasý ve adli hataya düþülmemesi için gerekli önlemler alýnmýþtýr. Hz. Ali'den þöyle dediði nakledilmiþtir: "Önce þahitler taþ atmaya baþlar, sonra devlet baþkaný, sonra diðer insanlar" (Zeylai, a.g.e., III, 319 vd.; es-Þevkânî, a.g.e., VII,108). Bekârlarýn zinasýnda ise deðnek cezasýna þahitlerin baþlamasý gerekmez. Çünkü onlar bunun usul ve þeklini bilmeye bilirler ve bu durum zulme yol açabilir. Recm cezasý, ibretli olmasý için bir meydanda erkek ayakta, kadýn ise tercih edilen görüþe göre göðsüne kadar bir çukura sokularak kendisine ölünceye kadar küçük taþlar atýlmak suretiyle infaz edilir. Hz. Peygamber'in Gâmidiyeli kadýn için, göðsüne kadar bir çukur açtýrdýðý nakledilir (Zeylaî, a.g.e., III, 325; eþ-Þevkânî, a.g.e., VII, 109). Recmle öldürülen kimse yýkanýr. Kefenlenir, cenaze namazý kýlýnýr ve defnedilir. Çünkü Hz. Peygamber, recmedilen Mâiz için Kendi ölülerinize yaptýðýnýz þeyleri ona da yapýnýz" (Zeylai, a.g.e, III, 320) buyurmuþtur. Hamdi DÖNDÜREN Zitieren Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge
Dein Kommentar
Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.