Webmaster Posted July 26, 2006 Share Posted July 26, 2006 Kadýn - erkek eþitliði söz konusu mudur? Bu soruya hemen "evet" veya "hayýr" demek çok zor. Çünkü, soru bu haliyle yeterince açýk deðil. Onu bir baþka soru ile açmak gerekiyor. "Nerede? Hangi konuda? Ne yönden?" gibi. Eðer, "hukukî açýdan" soruluyorsa, cevap olarak "evet" diyebiliriz. Eðer, her hususta denilirse, o zaman, bu soruya cevap vermeye gerek kalmayacaktýr. Zira, cevabý sorunun içindedir. Madem ki, iki ayrý cinsten söz ediliyor. Öyleyse mutlak eþitlik nasýl düþünülebilir? Kadýnla erkeðin eþit olduklarý sahalar bulunduðu gibi, erkeðin kadýný çok gerilerde býraktýðý, yahut onun çok gerisinde kaldýðý sahalar da mevcut. Onun için, meseleyi sadece bir tek madde çözümlemek mümkün deðil. Þayet, "Kadýnla erkek arasýnda iyi insan, üstün insan olma noktasýnda bir fark var mýdýr?" diye sorulursa o zaman þunu hemen belirtmek isteriz: Hakimiyet baþka, üstünlük ve fazilet daha baþkadýr. Bu ikincisinde hemen çalakalem þu yahut bu üstündür, demek çok zordur. Çünkü, kadýn olsun erkek olsun, her insan Allah ýn kuludur. O, hangi kulunu üstün tutuyor, daha çok seviyorsa ve hangi kulundan razý ise üstünlük ancak onundur. Ýlahi ferman olan Kur ana baktýðýmýzda, üstünlük ölçüsü olarak, karþýmýza cinsiyetin deðil takvanýn çýktýðýný görüyoruz. Evet, Allah indinde üstünlüðün ölçüsü takvadýr. Nedir takva? En kýsa ifadesiyle Allah tan korkmak, günahlardan sakýnmak, Onun razý olmadýðý hareket, tavýr, hal ve sözlerden uzak durmak. Onun rýzasýna ermeyi en büyük maksat bilip, bunu kaybetmekten son derece korkmak. Ýþte, kim böyle yaparsa üstün insan, faziletli insan odur. Bu noktada cinsiyete itibar edilmemiþtir. Takva dendi mi hemen salih ameli hatýrlýyoruz. Salih amel, yani, hayýrlý, güzel iþler görmek. Onda da cinsiyete itibar edilmiyor. Mesela okunan her Kur an harfine karþýlýk on sevap verilmiþse, bu bütün insanlar için böyledir. Kadýna daha az, erkeðe daha çok sevap söz konusu deðil. Soruyu bir de psikolojik yönden ele alabilir ve þöyle sorabiliriz: Kadýnla erkek arasýnda psikolojik yönden farklýlýk var mýdýr? Bu soruya hiç tereddüt etmeden elbette diye cevap veririz. Kadýnla erkek arasýndaki psikolojik farklýlýk kendini çocukluk çaðýndan itibaren göstermeye baþlar. Erkek ve kýz çocuklarýn oyuncaklarý farklýdýr. Bir kýz çocuðu en çok oyuncak bebekleri sever. Henüz evlilik nedir bilmediði o yaþlarda, bebeklerini baðrýna basar, öper, elbiselerini deðiþtirir, beþikte sallar ve uyutur. Günün büyük bir kýsmýný onlarla geçirir. Erkek çocuk ise, taksi, uçak, tabanca gibi oyuncaklara daha fazla raðbet gösterir. Bu çocuklar büyüdüklerinde bu defa, sohbetleri deðiþir. Erkeklerin toplantýlarýnda daha çok, iþ hayatý yahut politika konuþulurken, kadýnlarda ön sýrayý ev eþyalarý ve örgüler alýr. Kabiliyet yönünden de iki cins arasýnda bariz bir fark var. Erkek, terkip ve tahlilde, kadýn ise taklit ve ezberde daha ileri. Bir misal ile anlatmak gerekirse; erkek bir mimari eseri ortaya koymakta, onun bütün bölümlerini güzelce yerleþtirmekte, kadýndan daha ileri. Kadýn ise, o eserin herhangi bir bölmesini ince nakýþlarla süslemekte erkekten çok daha hassas. Erkek dýþ aleme daha açýk. Þefkatte kadýndan geri, ama teþebbüs kabiliyetinde ileri. Kadýn ise erkeðe nispeten daha içe dönük. Bunun en büyük faydasý, yavrusuna ve yuvasýna göstereceði ihtimam. Bu iki cinsin zafiyetleri de farklýlýk gösteriyor: Erkekte, tahakküm ve baský hastalýðý mevcut. Kadýnda ise, gösteriþ ve desinler belâsý. Kadýnýn en bariz bir özelliði de hassasiyetidir. Buna "teessürilik" deniliyor. Kadýn, çevreden etkilenmekte erkekten daha hassas. Dolayýsýyla, telkine kapýlmaya, aldatýlmaya ondan daha müsait. Kadýnda sezgi gücü, erkekten çok kuvvetli. Deðiþikliðe ondan daha çok ihtiyaç duymakta, yenilik ve heyecana daha açýk. Vücut büyüklüðü itibariyle ve güç ile kuvvet yönünden, kadýn erkekten genellikle daha geri. Bunun neticesi olarak, sýðýnma ihtiyacý kadýnda kendini daha fazla hissettiriyor. Ama bazýlarýnda bu ihtiyaç, aþaðýlýk kompleksine dönüþüyor; bu da erkeklik kompleksi olarak kendini gösteriyor. Kadýn, hayat arkadaþýna (ona nispetle) daha çok baðlý. Ondan daha vefalý. Dünya sevgisinde erkekten çok ileri. Kadýný bu psikolojisi içinde deðerlendirmek ve onun erkekleþmesine deðil, ideal bir kadýn olmasýna çalýþmak gerekir. Etrafýmýza þöyle bir göz atalým. Bütün canlýlarda bedenler ve ruhlar arasýnda mükemmel bir uygunluk var. Ceylan ruhunu, aslan bedenine sokmak ve onu aslanca davranmaya zorlamak, en baþta o sevimli ruha zarar verir. Her kükreyiþte ruhundaki letafetten birazýný kaybeder; her hamlede kendi öz güzelliðinden bir parçayý harap eder. Kadýn ve erkek eþitliði diyerek kadýný erkekçe davranýþlara itmek de en baþta kadýna zarar verir. Aslýnda, bu vadide gösterilen kasýtlý ve yoðun faaliyetler, bir bakýma hiçbir þeyi deðiþtirememiþtir. "Hüküm çoðunluða göre verilir." kaidesinden hareketle þöyle diyebiliriz: Kadýnlar yine fabrikatör olmaktan çok iþçi, hâkim olmaktan çok kâtip, amir olmaktan çok sekreter, pilot olmaktan çok hostes, patron olmaktan çok tezgâhtardýrlar. Zira, yaratýlýþý deðiþtirmek mümkün deðildir. Maalesef, kadýna lâyýk olduðu yeri bir türlü veremedik. Ya onun rýzký bize baðlýymýþçasýna, kendisine aþýrý derecede hükmetmeye kalktýk, ona haksýz muamelelerde bulunduk, yahut, kendisine çok fazla fýrsat verdik, onu erkekliðe heveslendirdik ve mahvettik. Alaaddin Baþar (Prof.Dr.) Quote Link to comment Share on other sites More sharing options...
Recommended Posts
Join the conversation
You can post now and register later. If you have an account, sign in now to post with your account.