EMRE Posted December 21, 2008 Share Posted December 21, 2008 Dördüncü Mektub بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ سَلاَمُ اللّهِ وَ رَحْمَتُهُ وَ بَرَكَاتُهُ عَلَيْكُمْ وَ عَلَى اِخْوَانِكُمْ لاَسِيَّمَا...الخره Aziz kardeþlerim! Ben þimdi Çam Daðý'nda, yüksek bir tepede, büyük bir çam aðacýnýn tepesinde bir menzilde bulunuyorum. Ýnsten tevahhuþ ve vuhuþa ünsiyet ettim. Ýnsanlarla sohbet arzu ettiðim vakit, hayalen sizleri yanýmda bulur, bir hasbihal ederim, sizinle müteselli olurum. Bir mani olmazsa, bir-iki ay burada yalnýz kalmak arzusundayým. Barla'ya dönsem, arzunuz vechile sizden ziyade müþtak olduðum þifahî bir musahabe çaresini arayacaðýz. Þimdi bu çam aðacýnda hatýra gelen iki-üç hatýrayý yazýyorum. Birincisi: Bir parça mahrem bir sýrdýr; fakat senden sýr saklanmaz. Þöyle ki: Ehl-i hakikatýn bir kýsmý nasýlki Ýsm-i Vedûd'a mazhardýrlar ve azamî bir mertebede o ismin cilveleriyle, mevcudatýn pencereleriyle Vâcib-ül Vücud'a bakýyorlar.. öyle de: Þu hiç-ender hiç olan kardeþinize, yalnýz hizmet-i Kur'ana istihdamý hengâmýnda ve o hazine-i bînihayenin dellâlý olduðu bir vakitte, Ýsm-i Rahîm ve Ýsm-i Hakîm mazhariyetine medar bir vaziyet verilmiþ. Bütün Sözler, o mazhariyetin cilveleridir. Ýnþâallah o Sözler, وَمَنْ يُؤْتَ اْلحِكْمَةَ فَقَدْ اُوتِىَ خَيْرًا كَثِيرًا sýrrýna mazhardýrlar. Ýkincisi: Tarîk-ý Nakþî hakkýnda denilen: Der tarîk-ý Nakþibendî lâzým âmed çâr terk; terk-i dünya, terk-i ukbâ, terk-i hestî, terk-i terk" olan fýkra-i ra'nâ birden hatýra geldi. O hatýra ile beraber, birden þu fýkra tulû' etti: sh: » (M: 20) "Der tarîk-ý acz-mendî lâzým âmed çâr çiz: fakr-ý mutlak, acz-i mutlak, þükr-ü mutlak, þevk-i mutlak ey aziz!" Sonra senin yazdýðýn: "Bak kitab-ý kâinatýn safha-i rengînine, ilâ âhir.." olan rengîn ve zengin þiir hatýrýma geldi. O þiir ile semanýn yüzündeki yýldýzlara baktým. "Keþki þâir olsaydým, bunu tekmil etseydim" dedim. Halbuki þiir ve nazma istidadým yokken yine baþladým, fakat nazým ve þiir yapamadým; nasýl hutur etti ise, öyle yazdým. Benim vârisim olan sen, istersen nazma çevir, tanzim et. Ýþte birden hatýra gelen þu: Dinle de yýldýzlarý þu hutbe-i þîrinine Nâme-i nurîn-i hikmet, bak ne takrîr eylemiþ. Hep beraber nutka gelmiþ, hak lisanýyla derler: "Bir Kadîr-i Zülcelal"in haþmet-i Sultanýna Birer bürhan-ý nur-efþanýz biz, vücud-u Sânia Hem vahdete, hem kudrete þahidleriz biz. Þu zeminin yüzünü yaldýzlayan Nazenin mu'cizatý çün melek seyranýna. Þu semanýn arza bakan, Cennete dikkat eden Binler müdakkik gözleriz biz(Hâþiye) Tûba-i hilkatten semavat þýkkýna Hep kehkeþan aðsânýna.. Bir Cemîl-i Zülcelâl'in, dest-i hikmetiyle takýlmýþ Pek güzel meyveleriz biz. Þu semavat ehline birer mescid-i seyyar, Birer hane-i devvar, birer ulvî âþiyâne, Birer misbah-ý nevvar, birer gemi-i cebbar, Birer tayyareleriz biz. Bir Kadîr-i Zülkemâl'in, bir Hakîm-i Zülcelâl'in Birer mu'cize-i kudret birer hârika-i san'at-ý hâlýkâne, (Hâþiye): Yani Cennet çiçeklerinin fidanlýk ve mezraacýðý olan zeminin yüzünde hadsiz mu'cizat-ý kudret teþhir edildiðinden semavat âlemindeki melâikeler o mu'cizatý ve o hârikalarý temaþa ettikleri gibi; ecram-ý semaviyenin gözleri hükmünde olan yýldýzlar dahi, güya melâikeler gibi zemin yüzündeki nazenin masnuatý gördükçe Cennet âlemine bakýyorlar ve muvakkat hârikalarý bâkî bir surette Cennet'te dahi temaþa ediyorlar gibi bir zemine, bir Cennet'e bakýyorlar. Yani o iki âleme nezaretleri var demektir. sh: » (M: 21) Birer nadire-i hikmet, birer dâhiye-i hilkat, Birer nur âlemiyiz biz. Böyle yüzbin dil ile yüzbin bürhan gösteririz, Ýþittiririz insan olan insana. Kör olasý dinsiz gözü, görmez oldu yüzümüzü, Hem iþitmez sözümüzü, hak söyleyen âyetleriz biz. Sikkemiz bir, turramýz bir, Rabbimize müsahharýz. Müsebbihiz, zikrederiz abîdâne. Kehkeþan'ýn halka-i kübrasýna mensub birer meczublarýz biz. اَلْبَاقِى هُوَ الْبَاقِى Said Nursî Link to comment Share on other sites More sharing options...
Recommended Posts