Webmaster Geschrieben 15. Dezember 2006 Teilen Geschrieben 15. Dezember 2006 24-en-NÛR 64 (altmisdört) âyetten ibaret olan sûrenin tamami Medine'de nâzil olmustur. "Nûr âyeti" diye bilinen 35. âyette Allah'in, gökleri ve yeri aydinlatan nûrundan bahsedildigi için "Nûr sûresi" adini almistir. Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'in adiyla. 1. (Bu) Bizim inzâl ettigimiz ve (hükümlerini üzerinize) farz kildigimiz bir sûredir. Belki düsünüp ögüt alirsiniz diye onda açik seçik âyetler indirdik. 2. Zina eden kadin ve zina eden erkekten her birine yüz sopa vurun; Allah'a ve ahiret gününe inaniyorsaniz, Allah'in dininde (hükümlerini uygularken) onlara aciyacaginiz tutmasin. Müminlerden bir gurup da onlara uygulanan cezaya sahit olsun. 3. Zina eden erkek, zina eden veya müsrik olan bir kadindan baskasi ile evlenmez; zina eden kadinla da ancak zina eden veya müsrik olan erkek evlenir. Bu, müminlere haram kilinmistir. 4. Namuslu kadinlara zina isnadinda bulunup, sonra (bunu isbat için) dört sahit getiremeyenlere seksener sopa vurun ve artik onlarin sahitligini hiçbir zaman kabul etmeyin. Onlar tamamen günahkârdirlar. 5. Ancak bundan sonra tevbe edip islah olanlar müstesnadir. Allah çok bagislayici ve merhametlidir. 6. Eslerine zina isnadinda bulunup da kendilerinden baska sahitleri olmayanlara gelince, onlarin her birinin sahitligi, kendisinin dogru söyleyenlerden olduguna dair dört defa Allah adina yemin ederek sahitlik etmesi, besinci defa da, eger yalan söyleyenlerden ise Allah'in lânetinin kendi üzerine olmasini dilemesidir. 7. Eslerine zina isnadinda bulunup da kendilerinden baska sahitleri olmayanlara gelince, onlarin her birinin sahitligi, kendisinin dogru söyleyenlerden olduguna dair dört defa Allah adina yemin ederek sahitlik etmesi, besinci defa da, eger yalan söyleyenlerden ise Allah'in lânetinin kendi üzerine olmasini dilemesidir. 8. Kadinin, kocasinin yalan söyleyenlerden olduguna dair dört defa Allah adina yemin ve sahitlik etmesi,kendisinden cezayi kaldirir. 9.Besinci defa da, eger (kocasi) dogru söyleyenlerden ise Allah'in gazabinin kendi üzerine olmasini diler. 10. Ya Allah'in size bol lütfu ve merhameti bulunmasaydi ve Allah, tevbeleri kabul eden hüküm ve hikmet sahibi olmasaydi (haliniz nice olurdu)! 11. (Peygamber'in esine) bu agir iftirayi uyduranlar süphesiz sizin içinizden bir guruptur. Bunu kendiniz için bir kötülük sanmayin, aksine o, sizin için bir iyiliktir. Onlardan her bir kisiye, günah olarak ne islemisse (onun karsiligi ceza) vardir. Onlardan (elebaslik yapip) bu günahin büyüklügünü yüklenen kimse için de çok büyük bir azap vardir. 12. Bu iftirayi isittiginizde erkek ve kadin müminlerin, kendi vicdanlari ile hüsnüzanda bulunup da: "Bu, apaçik bir iftiradir" demeleri gerekmez miydi? 13. Onlarin (iftiracilarin) da bu konuda dört sahit getirmeleri gerekmez miydi? Mademki sahitler getiremediler, öyle ise onlar Allah nezdinde yalancilarin ta kendisidirler. 14. Eger dünyada ve ahirette Allah'in lütuf ve merhameti üstünüzde olmasaydi, içine daldiginiz bu iftiradan dolayi size mutlaka büyük bir azap isabet ederdi. 15. Çünkü siz bu iftirayi, dilden dile birbirinize aktariyor, hakkinda bilgi sahibi olmadiginiz seyi agizlarinizda geveleyip duruyorsunuz. Bunun önemsiz oldugunu saniyorsunuz. Halbuki bu, Allah katinda çok büyük (bir suç) tur. 16. Onu duydugunuzda: "Bunu konusup yaymamiz bize yakismaz. Hâsâ! Bu, çok büyük bir iftiradir" demeli degil miydiniz? 17. Eger inanmis insanlarsaniz, Allah, bir daha buna benzer tutumu tekrarlamaktan sizi sakindirip uyarir. 18. Ve Allah âyetleri size açikliyor. Allah, (isin iç yüzünü) çok iyi bilir, hüküm ve hikmet sahibidir. 19. Inananlar arasinda çirkin seylerin yayilmasini arzulayan kimseler için dünyada da ahirette de çetin bir ceza vardir. Allah bilir, siz bilmezsiniz. 20. Ya sizin üstünüze Allah'in lütuf ve merhameti olmasaydi, Allah çok sefkatli ve merhametli olmasaydi (haliniz nice olurdu)! 21. Ey iman edenler! Seytanin adimlarini takip etmeyin. Kim seytanin adimlarini takip ederse, muhakkak ki o, edepsizligi (yüzkizartici suçlari) ve kötülügü emreder. Eger üstünüzde Allah'in lütuf ve merhameti olmasaydi, içinizden hiçbir kimse asla temize çikamazdi. Fakat Allah diledigini arindirir. Allah isitir ve bilir. 22. Içinizden faziletli ve servet sahibi kimseler akrabaya, yoksullara, Allah yolunda göç edenlere (mallarindan) vermeyeceklerine yemin etmesinler; bagislasinlar; feragat göstersinler. Allah'in sizi bagislamasini arzulamaz misiniz? Allah çok bagislayandir, çok merhametlidir. 23. Namuslu, kötülüklerden habersiz mümin kadinlara zina isnadinda bulunanlar, dünya ve ahirette lânetlenmislerdir. Onlar için çok büyük bir azap vardir. 24.O gün dilleri,elleri ve ayaklari, yapmis olduklarindan dolayi aleyhlerinde sahitlik edecektir. 25. O gün Allah onlara gerçek cezalarini tastamam verecek ve onlar Allah'in apaçik gerçek oldugunu anlayacaklardir. 26. Kötü kadinlar kötü erkeklere, kötü erkekler ise kötü kadinlara; temiz kadinlar temiz erkeklere, temiz erkekler de temiz kadinlara yarasir. Bu sonuncular, (iftiracilarin) söylediklerinden çok uzaktirlar. Kendileri için bagislanma ve güzel bir rizik vardir. 27. Ey iman edenler! Kendi evinizden baska evlere, geldiginizi farkettirip (izin alip) ev halkina selâm vermedikçe girmeyin. Bu sizin için daha iyidir; herhalde (bunu) düsünüp anlarsiniz. 28. Orada hiçbir kimse bulamadinizsa, size izin verilinceye kadar oraya girmeyin. Eger size, "Geri dönün!" denilirse, hemen dönün. Çünkü bu, sizin için daha nezih bir davranistir. Allah, yaptiginizi bilir. 29. Içinde kendinize ait esyanin bulundugu oturulmayan evlere girmenizde herhangi bir sakinca yoktur. Allah, sizin açiga vurduklarinizi da, gizlediklerinizi de bilir. 30. (Resûlüm!) Mümin erkeklere, gözlerini (harama) dikmemelerini, irzlarini da korumalarini söyle. Çünkü bu, kendileri için daha temiz bir davranistir. Süphesiz Allah, onlarin yapmakta olduklarindan haberdardir. 31. Mümin kadinlara da söyle: Gözlerini (harama bakmaktan) korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kisimlari müstesna olmak üzere, zinetlerini teshir etmesinler. Bas örtülerini, yakalarinin üzerine (kadar) örtsünler. Kocalari, babalari, kocalarinin babalari, kendi ogullari, kocalarinin ogullari, erkek kardesleri, erkek kardeslerinin ogullari, kiz kardeslerinin ogullari, kendi kadinlari (mümin kadinlar), ellerinin altinda bulunanlar (köleleri), erkeklerden, ailenin kadinina sehvet duymayan hizmetçi vb. tâbi kimseler, yahut henüz kadinlarin gizli kadinlik hususiyetlerinin farkinda olmayan çocuklardan baskasina zinetlerini göstermesinler. Gizlemekte olduklari zinetleri anlasilsin diye ayaklarini yere vurmasinlar (Dikkatleri üzerine çekecek tarzda yürümesinler). Ey müminler! Hep birden Allah'a tevbe ediniz ki kurtulusa eresiniz. 32. Aranizdaki bekârlari, kölelerinizden ve cariyelerinizden elverisli olanlari evlendirin. Eger bunlar fakir iseler, Allah kendi lütfu ile onlari zenginlestirir. Allah, (lütfu) genis olan ve (her seyi) bilendir. 33. Evlenme imkânini bulamayanlar ise; Allah, lütfu ile kendilerini varlikli kilincaya kadar iffetlerini korusunlar. Ellerinizin altinda bulunanlardan (köleler ve câriyelerden) mükâtebe yapmak isteyenlerle, eger kendilerinde bir hayir (kabiliyet ve güvenilirlik). görüyorsaniz, hemen mükâtebe yapin. Allah'in size vermis oldugu malindan siz de onlara verin. Dünya hayatinin geçici menfaatlerini elde edeceksiniz diye, namuslu kalmak isteyen câriyelerinizi fuhsa zorlamayin. Kim onlari zor altinda birakirsa, bilinmelidir ki zorlanmalarindan sonra Allah (onlar için) çok bagislayici ve merhametlidir. 34. Andolsun ki biz size (gerekeni) açik açik bildiren âyetler, sizden önce yasayip gitmis olanlardan örnekler ve takvâya ulasmis kimseler için ögütler indirdik. 35. Allah, göklerin ve yerin nûrudur. O'nun nûrunun temsili, içinde lamba bulunan bir kandillik gibidir. O lamba kristal bir fanus içindedir; o fanus da sanki inciye benzer bir yildiz gibidir ki, doguya da, batiya da nisbet edilemeyen mübarek bir agaçtan, yani zeytinden (çikan yagdan) tutusturulur. Onun yagi, neredeyse, kendisine ates degmese dahi isik verir. (Bu,) nûr üstüne nûrdur. Allah diledigi kimseyi nûruna eristirir. Allah insanlara (iste böyle) temsiller getirir. Allah her seyi bilir. 36. (Bu kandil) birtakim evlerdedir ki, Allah (o evlerin) yücelmesine ve içlerinde isminin anilmasina izin vermistir. Orada sabah aksam O'nu (öyle kimseler) tesbih eder ki; 37. Onlar, ne ticaret ne de alis-verisin kendilerini Allah'i anmaktan, namaz kilmaktan ve zekât vermekten alikoyamadigi insanlardir. Onlar, kalplerin ve gözlerin allak bullak oldugu bir günden korkarlar. 38. Çünkü (o günde) Allah, onlari yaptiklarinin en güzeli ile mükâfatlandiracak ve lütfundan onlara fazlasiyla verecektir. Allah, diledigini hesapsiz riziklandirir. 39. Inkâr edenlere gelince, onlarin amelleri, issiz çöllerdeki serap gibidir ki susayan onu su zanneder; nihayet ona vardiginda orada herhangi bir sey bulamamis, üstelik yanibasinda da (inanmadigi, kendisinden sakinmadigi) Allah'i bulmustur; Allah ise, onun hesabini tastamam görmüstür. Allah hesabi çok çabuk görür. 40. Yahut (o kâfirlerin duygu, düsünce ve davranislari) engin bir denizdeki yogun karanliklar gibidir; (öyle bir deniz) ki, onu dalga üstüne dalga kapliyor; üstünde de bulut... Birbiri üstüne karanliklar... Insan, elini çikarip uzatsa, neredeyse onu dahi göremez. Bir kimseye Allah nûr vermemisse, artik o kimsenin aydinliktan nasibi yoktur. 41. Göklerde ve yerde bulunanlarla dizi dizi kuslarin Allah'i tesbih ettiklerini görmez misin? Her biri kendi duasini ve tesbihini (ögrenmis) bilmistir. Allah, onlarin yapmakta olduklarini hakkiyle bilir. 42. Göklerin ve yerin mülkü Allah'indir; dönüs de ancak O'nadir. 43. Görmez misin ki Allah bir takim bulutlari (çikarip) sürüyor; sonra onlari bir araya getirip üstüste yigiyor. Iste görüyorsun ki bunlar arasindan yagmur çikiyor. O, gökten, oradaki daglardan (daglar büyüklügünde bulutlardan) dolu indirir. Artik onu diledigine isabet ettirir; dilediginden de onu uzak tutar; (bu bulutlarin) simseginin pariltisi neredeyse gözleri alir! 44. Allah, gece ile gündüzü birbirine çeviriyor. Süphesiz bunda basiret sahipleri için mutlak bir ibret vardir. 45. Allah, her canliyi sudan yaratti. Iste bunlardan kimi karni üstünde sürünür, kimi iki ayagi üstünde yürür, kimi dört ayagi üstünde yürür... Allah diledigini yaratir; süphesiz Allah her seye kadirdir. 46. Andolsun biz (bilmediklerinizi size) açik seçik bildiren âyetler indirdik. Allah, diledigini dogru yola iletir. 47. (Bazi insanlar:) "Allah'a ve Peygamber'e inandik ve itaat ettik" diyorlar; ondan sonra da içlerinden bir gurup yüz çeviriyor. Bunlar inanmis degillerdir. 48. Onlar, aralarinda hüküm vermesi için Allah'a ve Peygamber'e çagirildiklarinda, bakarsin ki içlerinden bir kismi yüz çevirip dönerler. 49. Ama, eger (Allah ve Resûlünün hükmettigi) hak kendi lehlerine ise, ona boyun egip gelirler. 50. Kalplerinde bir hastalik mi var; yoksa süphe içinde midirler, yahut Allah ve Resûlünün kendilerine zulüm ve haksizlik edeceginden mi korkuyorlar? Hayir, asil zalimler kendileridir! 51. Aralarinda hüküm vermesi için Allah'a ve Resûlüne davet edildiklerinde, müminlerin sözü ancak "Isittik ve itaat ettik" demeleridir. Iste asil bunlar kurtulusa erenlerdir. 52. Her kim Allah'a ve Resûlüne itaat eder, Allah'a saygi duyar ve O'ndan sakinirsa, iste asil bunlar mutluluga erenlerdir. 53. (Münafiklar), sen hakikaten kendilerine emrettigin takdirde mutlaka (savasa) çikacaklarina dair, en agir yeminleri ile Allah'a yemin ettiler. De ki: Yemin etmeyin. Itaatiniz malûmdur! Bilin ki Allah, yaptiklarinizdan haberdardir. 54. De ki: Allah'a itaat edin; Peygamber'e de itaat edin. Eger yüz çevirirseniz sunu bilin ki, Peygamber'in sorumlulugu kendisine yüklenen (teblig görevini yapmak), sizin sorumlulugunuz da size yüklenen (görevleri yerine getirmeniz)dir. Eger ona itaat ederseniz, dogru yolu bulmus olursunuz. Peygamber'e düsen, sadece açik-seçik duyurmaktir. 55. Allah, sizlerden iman edip iyi davranislarda bulunanlara, kendilerinden öncekileri sahip ve hakim kildigi gibi onlari da yeryüzüne sahip ve hakim kilacagini, onlar için begenip seçtigi dini (Islâm'i) onlarin iyiligine yerlestirip koruyacagini ve (geçirdikleri) korku döneminden sonra, bunun yerine onlara güven saglayacagini vâdetti. Çünkü onlar bana kulluk ederler; hiçbir seyi bana es tutmazlar. Artik bundan sonra kim inkâr ederse, iste bunlar asil büyük günahkârlardir. 56. Namazi kilin; zekâti verin; Peygamber'e itaat edin ki merhamet göresiniz. 57. Inkâr edenlerin, yeryüzünde (Allah'i) âciz birakacaklarini sanmayasin! Onlarin varacagi yer cehennemdir. Ne kötü varis yeri! 58. Ey müminler! Ellerinizin altinda bulunan (köle ve cariyeleriniz) ve içinizden henüz ergenlik çagina girmemis olanlar, sabah namazindan önce, ögleyin soyundugunuz vakit ve yatsi namazindan sonra (yaniniza gireceklerinde) sizden üç defa izin istesinler. Bunlar, mahrem (kapanmamis) halde bulunabileceginiz üç vakittir. Bu vakitlerin disinda ne sizin için ne de onlar için bir mahzur yoktur. Birbirinizin yanina girip çikabilirsiniz. Iste Allah âyetleri size böyle açiklar. Allah, (her seyi) bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. 59. Çocuklariniz ergenlik çagina girdiklerinde, kendilerinden öncekiler (büyükleri) izin istedikleri gibi onlar da izin istesinler. Iste Allah, âyetlerini size böyle açiklar. Allah alîmdir, hakîmdir. 60. Bir nikâh ümidi beslemeyen, çocuktan kesilmis yasli kadinlarin, zinetleri (yabanci erkeklere) teshir etmeksizin (bazi) elbiselerini çikarmalarinda kendilerine bir vebal yoktur. Iffetli davranmalari kendileri için daha hayirlidir. Allah isitendir, bilendir. 61. Âmâya güçlük yoktur; topala güçlük yoktur; hastaya da güçlük yoktur. (Bunlara yapamayacaklari görev yüklenmez; yapamadiklarindan dolayi günahkâr olmazlar.) Sizin için de, gerek kendi evlerinizden, gerekse babalarinizin evlerinden, annelerinizin evlerinden, erkek kardeslerinizin evlerinden, kiz kardeslerinizin evlerinden, amcalarinizin evlerinden, halalarinizin evlerinden, dayilarinizin evlerinden, teyzelerinizin evlerinden, veya anahtarlarini uhdenizde bulundurdugunuz yerlerden, yahut dostlarinizin evlerinden yemenizde bir sakinca yoktur. Toplu halde veya ayri ayri yemenizde de bir sakinca yoktur. Evlere girdiginiz zaman, Allah tarafindan mübarek ve pek güzel bir yasama dilegi olarak kendinize (birbirinize) selâm verin. Iste Allah, düsünüp anlayasiniz diye size âyetleri böyle açiklar. 62. Müminler, ancak Allah'a ve Resûlüne gönülden inanmis kimselerdir. Onlar, o Peygamber ile ortak bir is üzerindeyken ondan izin istemedikçe birakip gitmezler. (Resûlüm!) Su senden izin isteyenler, hakikaten Allah'a ve Resûlüne iman etmis kimselerdir. Öyle ise, bazi isleri için senden izin istediklerinde, sen de onlardan diledigine izin ver; onlar için Allah'tan bagis dile; Allah magfiret edicidir, merhametlidir. 63. (Ey müminler!) Peygamber'i, kendi aranizda birbirinizi çagirir gibi çagirmayin. Içinizden, birini siper edinerek sivisip gidenleri muhakkak ki Allah bilmektedir. Bu sebeple, onun emrine aykiri davrananlar, baslarina bir belâ gelmesinden veya kendilerine çok elemli bir azap isabet etmesinden sakinsinlar. 64. Bilmis olun ki, göklerde ve yerde ne varsa Allah'indir. O, sizin ne yolda oldugunuzu iyi bilir. Insanlar O'nun huzuruna döndürüldükleri gün yapmis olduklarini onlara hemen bildirir. Allah, her seyi hakkiyla bilendir. Link zu diesem Kommentar Auf anderen Seiten teilen Mehr Optionen zum Teilen...
Empfohlene Beiträge