Zum Inhalt springen
Qries Qries Qries Qries Qries Qries

Empfohlene Beiträge

Almanca bölümde bu ayet Mevzu-i Bahis oldu, ilgimi cekti.

Güvendigim ve Ehl-i Sünnetce kabul edilmis alimlerin Tefsirlerine baktim, ve beklemedigim seyler buldum. Bu konuda benim evvelen yanlis bilgim mevcut oldugu icin, ve bu forumda ayni o yanlis bilgimi temsil eden yazilar gördügüm icin, ve belki bunu okuyunca benim gibi sasiranlar olur diye, bunlari sizlerle paylasmak istiyorum.

 

Baska tefsirlerde vardi, benzer mana cikiyordu. Fakat o Zatlari tanimadigimdan emin olmak icin, onlarin tefsirlerini buraya yazmiyorum.

 

Tefsirleri ayri ayri yaziyorum, ta ki cok uzun olmasin.

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Evvela, muazzam Alim Elmali Hamdi yazirin tefsirinden baslamak istiyorum.

 

Hakk Dini Kuran Dili

 

Elmali Hamdi

 

Meal-i Serif:

 

23- Ey iman edenler! Eðer babalarýnýz ve kardeþleriniz imana karþýlýk küfürden hoþlanýyorlarsa, onlarý dost edinmeyiniz. Sizden her kim onlarý dost edinirse iþte onlar da zalimlerin ta kendileridir.

24- Onlara de ki; eðer babalarýnýz, oðullarýnýz, kardeþleriniz, kadýnlarýnýz, akrabalarýnýz, kabileniz, elde ettiðiniz mallar, kesada uðramasýndan korktuðunuz ticaret, hoþlandýðýnýz evler ve meskenler, size Allah ve Resulünden ve Allah yolunda cihaddan daha sevimli ise, artýk Allah'ýn emri gelinceye kadar bekleyin. Allah böyle fasýklar topluluðuna hidayet nasip etmez.

 

Tefsir

 

23- Ey müminler! Babalarýnýzý, kardeþlerinizi, imana karþý küfrü benimseyip sevdikleri takdirde kendinize dost edinmeyiniz. Yani baþkalarý ve yabancýlar þöyle dursun, velileriniz olan öz babalarýnýzý, öz kardeþlerinizi bile kâfirliði müminliðe tercih edip de sevgi duyduklarý takdirde, hele hele küfürden vazgeçme ümidi kalmadýðý takdirde onlarý kendinize dost edinmeyin, sýrdaþ tutmayýn, onlarý veli tanýmayýn, sizin üzerinizdeki velayet haklarýný kabul etmeyin, ve onu kullanmalarýna izin vermeyin, onlarýn emirlerine uyup da küfre hizmet etmeyin, küfre yardýmcý olmayýn. Hasýlý yakýnlýk duygusunun etkisine kendinizi kaptý r ýp da onlarý kendinize dost ve yardýmcý saymayýn, yakýn akrabalýðý, ve yakýnlarýn gözetilmesi hakkýndaki ilâhî emirleri, yukarýdan beri durumlarý gözler önüne serilen müþriklerden berâete engel zannetmeyin. ve sizden her kim onlara dost olur dostluðu k a bul eyleyip onlarýn velayeti altýna girerse, onlarýn isteklerine uyup onlara yardým ederse, onlara bel baðlar, onlardan uzak durmazsa, iþte onlar da (yani onlarýn dostluðuna bel baðlayan ve velayetlerine sýðýnanlar da) o zalimlerden baþkasý deðillerd i r. Zira velayet hakkýný ehlinin ve mevkiinin gayrine koymak da haksýzlýðý irtikâp etmektir. Allah böyle yapanlara da hidayet nasib etmez.

 

Bu ve bundan sonraki âyetin Mekke fethinden önce, bu akrabalýk baðlarýný hicrete engel zannedenler hakkýnda veya dinden dönüp tekrar Mekke'ye dönen dokuz kiþi hakkýnda nâzil olduðuna iliþkin iki rivayet varsa da bunlar nüzûl tarihi hakkýndaki esas rivayetlere aykýrý bulunduðundan delil olarak kabul edilmeye

layýk görülmemiþtir. Bundan dolayý Cessas'ýn "Ahkam-ý Kur'ân"da zikrettiði üzere, müminler münafýklardan ayýrdedilmek için bununla emrolunmuþlardýr. Çünkü münafýklar, kâfirlerle dostluk iliþkilerine giriyor ve buluþtuklarý zaman onlara saygý gösteriyor ve ikram ediyorlardý, onlara velayet ve taraftarlýk izhar e d iyorlardý. Allah Teâlâ da bu âyetteki emrini mümin ile münafýkýn farkýna alâmet kýlmýþ ve böyle yapmayanýn nefsine zulmetmiþ ve böylece cezaya hak kazanmýþ olduðunu haber vermiþtir. Ancak þunu da unutmamak lazým gelir ki, Allah, kâfir olan anaya, babaya i hsaný ve belli ölçüler içinde yakýnlýðý dahi emreylemiþtir. Nitekim Lokman Sûresi'nde beyan buyurulduðu gibi: "Biz insana, anasýyla babasýna itaat etmesini emrettik...

 

Bununla beraber ananla baban, bilmediðin bir þeyi Bana þirk koþman hususunda sana ba s ký yaparlarsa onlara itaat etme. Fakat onlarla dünyada iyi geçin..." (Lokman 31/14, 15). Ayný þekilde Nisâ Sûresi'nde "Allah'a ibadet edin, hiçbir þeyi ona ortak koþmayýn, anaya babaya iyilik edin." (Nisa, 4/36) ve En'âm Sûresi'nde "De ki: "gelin s i ze Rabb'inizin neleri haram kýldýðýný ben okuyayým: Ona hiçbir þeyi ortak koþmayýn. Anaya babaya iyilik edin.". (En'âm, 6/151. âyetin tefsirine bkz.) Bu âyetin baþý ile sonu göz önünde bulundurulduðu zaman anlaþýlýyor ki, bu âyet biraz yukarýdaki "Si z kendi halinize býrakýlacaðýnýzý mý sanýyordunuz? " âyetindeki "Allah'dan, Resulünden ve müminlerden baþkasýna sýðýnmazlar..." ifadesinin daha geniþ bir açýklamasý þeklindedir. Bunun hikmeti de biraz ilerde gelecek olan âyetiyle gösterilecektir.

 

 

24- De ki, eðer babalarýnýz, oðullarýnýz, kardeþleriniz, zevceleriniz ve aþiretiniz, birlikte yaþadýðýnýz, düþüp kalktýðýnýz yakýn akrabalarýnýz ve aile fertleriniz ve kazanýp biriktirdiðiniz mallar, yani mal varlýðýnýz ve kesadýndan korkacaðýnýz tica r et ve hoþunuza giden meskenler, içlerinde yaþamak arzusunda bulunduðunuz evler, konaklar, köþkler, bahçeler, iller, obalar, yani bütünüyle bunlar, aile ve akrabalar, mal ve ticaret, vatan ve meskeninde rahat ve huzur içinde oturmak, insan gruplarý ara s ýnda baþlýca dostluk ve kaynaþma sebepleridir. Ve savaþýn bunlardan ayýran bir hicran tarafý vardýr.

 

Savaþ insanlarý, sevgili babalardan, oðullardan, kardeþlerden, zevcelerden, hýsým ve akrabadan, konu komþudan, eþten dosttan ve hemþehrilerden ayýrýr. Uðr a þýp kazandýðý kýymetli mallardan eder, ticareti durdurur, rahat döþeklerde yatmaya engel olur. Bu yüzden de savaþ sevilecek þeylerden deðildir. Bundan dolayý durup dururken savaþ çýkarmak da iyi deðildir. Fakat rahatý sevmenin de bir sýnýrý vardýr. Bunlar insanoðlu açýsýndan ne son gaye ve maksattýr, ne de ebedi kurtuluþ için yeterli olan þeylerdir. Bunlara sevgi göstermek, din ve Allah yoluna hizmete vesile olduðu müddetçe güzel þeydir, din sevgisine ve Allah yolundaki hizmete ters düþtükleri ve engel ol d uklarý zaman da birer bela ve musibettirler. Bunlarý her sevgiye tercih edecek þekilde sevenler, insanlýkta ve ahlâkta yükselemezler, hakký ve hukuku ihlal ederler, zulüm ve haksýzlýklara sebebiyet verirler, her türlü bayaðýlýða rýza gösterirler de gerekt i ði zaman Allah yolunda mücadele edemezler, cihada gidemezler. Can ve mal, evlat ve iyal kaygýsýyla her zillete, her alçaklýða boyun eðerler. Onun içindir ki, bunlara þöyle deniliyor:

 

Eðer bütün bu sayýlanlar size Allah ve Resulü'nden ve O'nun yolunda cihad etmekten daha sevgili ise o halde bekleyiniz ta ki, Allah'ýn emri gelsin. Bu durumda size yapacaðýný yapsýn, baþýnýza ne felaket verecekse versin, iþinizi bitirsin, belasýný baþýnýza musallat etsin, ne haliniz varsa görün. O vakit kurtulmak ümidi var mýdýr, yok mudur yakýndan görürsünüz. Var mý zannediyorsunuz? Hayýr, asla yoktur. Biliniz ki, Allah fasýk bir kavmi hidayet etmez. Yoldan çýkmýþ fasýklar güruhuna doðru yolu bulmayý nasip etmez. Yani siz, Allah'ý ve Resulü'nü ve Allah yolunda ciha d etmeyi, mal, mülk ve evlad u iyal sevgisine üstün tutup, onlardan daha çok sevmedikçe yapacaðýnýz en iyi þey, baþýnýza gelecek felaketi durup beklemektir. Böylece Allah Teâlâ tarafýndan sizin iradi sevginize ve tercihinize baðlý olarak farz kýlýnan cihadý terketmekle siz taatten çýkmýþ, vazifenizi yapmamýþ, kendi mukadderetanýzý kendiniz ihlal etmiþ fasýklar olacaðýnýzdan artýk her türlü helaki ve cezayý bekleyip durmanýz gerekir.

 

Görülüyor ki, önceki âyet imana karþý küfrün velayetinden uzak durmayý, ondan teberriyi emretmektedir. Bu âyet de Allah ve Peygamber sevgisine aykýrý düþen ve dinî görevlerin yerine getirilmesini engelleyen her türlü sevgi ve iliþkiden uzak durmayý emrediyor. Bundan dolayý önceki âyette yalnýzca baba ve kardeþler zikredilmiþ olduðu halde bu âyette eþler, çocuklar ve hatta hýsým akraba ve aþiret dahi zikredilmiþtir. Çünkü sevgi ve muhabbet bunlarýn hepsinde geçerli olduðu halde, velayet iþi yalnýzca baba ve kardeþlere mahsustur, hatta zevce ve oðullar için bile velayet mutad d e ðildir. Bütün bunlara iyilikle emrolunduðu halde, bilinmelidir ki, bunlarýn hiçbiri "Allah'a hiçbir þeyle ve hiçbir þekilde þirk koþmayýnýz!" emrine göre; bunlara gösterilecek sevgi hiçbir zaman Allah'a þirk derecesine varmamalýdýr. Allah'a ve Resulü'ne aykýrý düþecek bir noktaya vardýðý zaman hepsi hiçe sayýlmalýdýr.

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Safvetül Tefasir

Muhammed Ali Es-Sabuni

 

23. Ey iman edenler! Eðer küfrü imâna tercih ediyorlarsa, babalarýnýzý ve kardeþlerinizi dostlar edin­meyin. Kim onlarý dost edinirse, iþte onlar zalimlerin kendileridir.

24. De ki: "Eðer babalarýnýz, oðullarýnýz, kardeþ­leriniz, eþleriniz, hýsým akrabanýz, kazandýðýný/ mallar, kesâda uðramasýndan korktuðunuz ticâret, hoþlandý­ðýnýz meskenler size Allah'tan, Resulünden ve Allah yo­lunda cihad etmekten daha sevgili ise, artýk Allah emri­ni getirinceye kadar bekleyin. Allah fasýklar toplu­luðunu hidâyete erdirmez."

 

 

Âyetlerin Tefsiri

 

23. Burada, "Ey iman eden­ler" diye nida edilmesi, mü'minlere deðer verildiðini ve onlarýn, Allah'ýn emirlerine sarýlma hususunda birbirleriyle yarýþmalarý için teþvik edildik­lerini gösterir. Ýbn Mesud þöyle der: "Yüce Allah'ýn, "ey iman edenler" diye hitap ettiðini iþittiðinde iyice dinle. Çünkü bu hitapta sana ya bir hayýr em­redilir veya bir kötülük yasaklanýr. Ayetin mânâsý þöyledir: Ey mü'minler! kâfir olan babalarýnýzý ve kardeþlerinizi, kendilerini sevdiðiniz ve saydý­ðýnýz dost ve yardýmcýlar edinmeyin. Onlar kâfirliði Ýmandan üstün tutup ona lercih ederler ve kâfirlikte ýsrar ederlerse onlarý dost edinmeyin. Sizden kim onlarý dost edi­nirse, iþte onlar zalimlerin ta kendileridir. Ýbn Abbas þöyle der: O da onlar gibi müþriktir. Çünkü þirke razý olanýn kendisi de müþriktir.[66]

 

24. De ki: Eðer þu akrabalarýnýz, yani babalarýnýz, oðullarýnýz, kardeþleriniz, eþleriniz ve diðerleri kendilerinden yardým aldýðýnýz aþiretiniz, kazandýðýnýz mal­larýnýz, kesâda uðramasýnda korktuðunuz bir ticâret, ve içinde oturmaktan hoþlandýðýnýz evler Ýþte bu anlatýlan þeyler size, Allah ve Rasulüne hicret etmekten ve Allah'ýn dinine yardým için cihâd etmekten daha sevgili ise... Bu cümle, nin cevabýdýr. Artýk, Allah dünyada veya âhirette sizi cezalandýrmcaya kadar bekleyin. Bu þiddetli bir uyarý ve tehdittir. Allah, itaatinden çýkanlarý, mutluluk yoluna iletmez. Bu da çoluk çocuðunu veya malýný veya vatanýný hicrete ve cihâda tercih edenler için bir tehdittir.

Bundan sonra Yüce Allah savaþ meydanlarýnda düþmanlarýna karþý mü'minlere yardým ettiðini onlara hatýrlatarak þöyle buyurur:

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Taberi Tefsir

 

Ebu Cafer Muhammed Taberi

 

 

 

 

23- Ey müminler, eðer inkârý, imana tercih ediyorlarsa, babalarýnýzý ve kardeþlerinizi dostlar edinmeyin. Sizden kim, onlarý dost edinirse, iþte onlar, zalimlerin ta kendileridir.

 

Ey iman edenler, eðer kâfirliði imana tercih ediyorlarsa, babalarýnýzý ve kardeþlerinizi dahi dostlar edinip gizli sýrlarýnýzý onlara açýklamayýn. Sizden kim bunlan dost edinip onlarla samimi olma yoluna giderse iþte onlar, Allahýn emir­lerine karþý gelen zalimlerin ta kendileridir.

Müfessirler, bu âyet-i kerime'nin, mekke fethedilmeden önce orayý bý­rakýp dârülislam olan Medine'ye hicret etmeyen kiþileri dost edinmeyi yasakla­dýðým ve bu sebeple nazil olduðunu söylemiþlerdir. Zira Abbas b. Abdülmutta-lib: "Ben hacýlara su daðýtýyorum: "Talha b. Þeybe de; "Ben Kâbenin sahibiyim" demiþler ve "Bizim, hicret etmemize gerek yoktur." þeklinde sözler söylemiþler­dir. Ayeti kerime de bu gibi insanlarýn dost edinilmemelerini emretmiþtir.

Mümin, din kerdeþliðini esas alýr. Bu kardeþliði soy kardeþliðinden üs­tün tutar Nitekim diðer bir âyette þöyle buyuruluyor: "Allaha ve âhiret gününe iman eden hiçbir kavmin babalan, oðullan, kardeþleri veya akrabalarý da olsa Allaha ve peygamberine düþman olanlara sevgi beslediðini göremezsin[28]

 

24- Ey Muhammed de ki: "Eðer babalarýnýz, oðullarýnýzý, kardeþleri­miz, eþleriniz, akrabalarýnýz, elde ettiðiniz mallar, durgunluðundan korlu­ðunuz ticaret, ve hoþlandýðýnýz, evler, Allah'tan, Peygamberinden ve Allah yolunda cihad etmekten sizin için daha fazla sevgili ise, Aliahin emri gelin­ceye kadar bekleyin*

 

Allah, fâsýklar güruhunu hidayete erdirmez.

Ey Muhammed, hicret etmekten ve cihad etmekten geri kalanlara de ki: "Eðer babalarýnýzla, oðullarýnýzla, kardeþlerinizle, eþlerinizle, kendilerinden yar­dým istediðiniz kabilelerinizle, kazandýðýnýz mallarýnýzla, hicret ettiðiniz takdir­de kesatla uðrayacaðýndan korktuðunuz ticaretle, içinde yaþamaktan hoþlandýðý­nýz evlerinizle baþbaþa kalmak sizin için, küfür diyarýný terk edip Allah nzasi için hicret etmekten, Resulünün emrine uymaktan ve Allahýn dinine yardým için cihad etmekten daha sevgili ise, Allahýn hemen veya daha sonra gelecek ola-nemrini bekleyin. Þunu da bilin ki Allah, itaatinden ayrýlan fâsýklar güruhunu hayýr iþlemeye muvaffak kýlmaz.

Mücahide göre ayette zikredilen ve geleceði bildirilen, Allahýn emrinden maksat, Mekke'nin fethidir. [29]

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Ömer Nasuhi Bilmen Tefsiri

 

 

23. Ey müminler!. Eðer küfrü imân üzerine tercih etmiþler ise babalarýnýzý, kardaþlarýnýzý dost tutmayýnýz ve sizden onlarý kimler ki dost tutarsa iþte zalim olanlar, onlardýr.

 

23. Bu mübarek âyetler gösteriyor ki: Din düþmanlariyle alâkayý kesmeyi imkânsýz görmemelidir. Her mü'min için lâzýmdýr ki, Allah'ýnýn ve peygamberinin emirlerine uysun, bu uðurda her fedakârlýða katlansýn, mukaddesatýna engel olmak isteyenlerle baðlarýný kessin, akrabalýk gibi, dünyevî menfaat gibi þeyler bu dinî vazifeye mâni olmasýn. Bunun aksine hareket edenler kendilerine zulm etmiþ, hidayetten mahrum kalmýþ olurlar. Mekke'i Mükerreme'nin fethinden evvel müslümanlara hicret etmeleri emir olunmuþtu, içlerinden bazýlarý: Biz nasýl hicret edelim ki, yurdumuzda babalarýmýz, aþiretlerimiz vardýr, ticaretimiz, ikametgâhýmýz vardýr, bunlardan alâkalarýmýzý nasýl keselim, diye söylenmiþlerdi. Bunun üzerine bu âyetler nazil olmuþtur. Buyurulmuþ oluyor ki: (Ey müminler!.) Ey Ýslâmiyet'i kabul ettikleri halde hicret etmek istemeyen müslümanlar!. (Eðer küfrü imân üzere tercih etmiþlerse) küfür ve azgýnlýk içinde yaþamayý gerekli görmüþ ve bunda Ýsrar ederek Ýslâmiyet i kabulden kaçýnmakta bulunmuþlar ise, artýk öyle olan (babalarýnýzý, kardaþlarýnýzý dost tutmayýnýz) sonra onlarý muhabbeti sizleri Ýslâmiyet'e hizmetten, Ýslâm yurduna hicretten mahrum býrakýr, bu yüzden din kuvvetiniz bozulur. (Ve sizden onlarý kimlerki dost tutarsa) onlarýn sözleriyle oturup kalkarsa, onlarýn kötü halini görmez de onlar ile oturup kalkmayý hicrete, cihada tercih eylerse (iþte zalim olanlar) Allah'ýn emrine muhalefet edip kâfirleri müminler üzerine tercih etmek suretiyle nefislerine zulm etmiþ bulunanlar (onlardýr) o kâfirleri böyle tercih edecek ve gerekli görecek kimselerdir.

 

24. De ki: Eðer babalarýnýz, oðullarýnýz, kardaþlarýnýz, eþleriniz, kabileleriniz ve kazanmýþ olduðunuz mallar, durgunluða uðramasýndan korktuðunuz bir ticaret ve hoþnut olduðunuz ikametgâhýnýz sizin için Allah Teâlâ'dan ve Resulünden ve Allah yolunda cihaddan daha sevgili ise artýk Allah Teâlâ'nýn emri gelinceye kadar bekleyiniz!. Ve Allah Teâlâ fasýklar olan kavmi hidayete erdirmez.

 

24. Resulüm!. Öyle yurtlarýndaki alâkalarýndan dolayý hicreti, hak yolunda cihadý býrakan müslümanlara (De ki: Eðer babalarýnýz, oðullarýnýz, kardaþlarýnýz, eþleriniz, kabileleriniz) akrabanýz (ve kazanmýþ olduðunuz mallar) ve sizin ayrýlacaðýnýzdan dolayý revacýný, geliþmesini kaybederek (durgunluða uðramasýndan korktuðunuz bir ticaret) bir iktisadî muamele (ve hoþnut olduðunuz) içinde seve seve oturduðunuz (ikametgâhýnýz sizin için Allah Teâlâ'dan ve Resûlündan) onlarýn rýzalarý için hicret etmekten (ve Allah yolundan cihatdan daha sevgili ise) böyle dünyevî alâkalar, menfaatler, sizin gözünüzde Allah Teâlâya ve Resulüne itaatten ve hak yolunda cihaddan daha iyi görünüyorsa (artýk Allah Teâlâ'nýn emri) mukadder olan azabý, kahýr ve cezasý (gelinceye kadar bekleyiniz!.) elbette lâyýk olduðunuz âkibete kavuþursunuz. (Ve Allah Teâlâ fasýklar olan kavmi hidayete erdirmez.) Öyle Cenâb-ý Hak'kýn emirlerine itaatten kaçýnan kimselerin kalplerini hidâyet nurlariyle aydýnlatmaz. Binaenaleyh Yüce Allah'ýn emirlerine daima riâyet etmelidir ki, insan hidâyet nurundan mahrum kalmasýn.

§ Bu âyeti kerime bizlere bildirmiþ oluyor ki: Dünyevî menfaatler ile dinî menfaat ler arasýnda bir çatýþma bir aykýrýlýk bulunursa her müslüman için icabeder ki, dinî menfaatleri, dünyevî menfaatler üzerine tercih etsin.

Vakýa baba, ana, çoluk çocuk sevgisi, yaratýlýþtandýr, bunlardan kalplerin alâkasýný tamamen kesmek, imkânsýzdýr. Fakat düþünmelidir ki: Bunlar insanýn manevî helâkina sebep olacak bir halde bulunurlarsa artýk ne kýymetleri olabilir?. Özellikle bütün varlýðýmýz, bütün nail olduðumuz nimetler Cenâb-ý Hak'kýn birer ihsanýdýr ve ebedî saadetimizi saðlamaya vâsýta olan zat da Rasülü Ekrem Efendimizdir. Artýk Cenâb-ý Hak ile Rasûlü Ekreme olan muhabbetimiz her türlü muhabbetlerin üstünde olmalý deðil midir?. Artýk bizleri yaratanýmýza Peygamberimize isyana sevk etmek isteyen saptýrýcý kimselere karþý nasýl baðlýlýk gösterebilir de kendimizi ebedî hüsrana düþürmeye cesaret edebiliriz?. Cenâb-ý Hak cümlemize güzelce düþünceler, hareketler nasip buyursun Amin!.

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

:selam:

 

Allah razi olsun.

 

Biliyordum. Senelerdir söyleye söyleye bir hal oldum kimseye dinletemiyorum.

 

Kafirlerle münasebet kurmak, onlarla iyi gecinmek baska, onlarla dost olup ünsiyet kurmak baskadir. Bunlar akraba dahi olsa.

 

Benim teyzem yahova nin sahitlerinde. Cok zengin, parasiyla bütün akrabalari etrafinda topladi, herkes menfaat pesinde onun yüzüne gülüyor.

O kadar tartisdik, caiz degildir, küfrüne alkis tutmak gibi olur dedik, herkes bana düsman oldu. "Allah akrabayla alakayi kesmeyi yasak kilmis" ya!. Isimize geleni unutmuyoruz masallah.

Ne oldugum yere gelsin, ne oldugu yere giderim.

 

Hicret ayri bir yara. Memleketinde dinini yasayamiyorsan, yasayabilecegin yere gitmen farzdir. Almanyada rahati bozulur korksuna dini meselelerini yapmayipta, "kafir memleketteyiz, olur o kadar " demek, belaya davettir.

 

mevzuu aslinda cok derin. icine daldigimizda hepimizin vebal altinda oldugu meydana cikar.

 

:selam:

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

RabiaA okudum, ama sasiracak bir sey bulamadim. Üstad bu meseleyi en güzel sekilde halletmis zaten.

 

:sub: Demek orasi da gözümden kacmis. Iste hep risaleyi dikkatsiz okumaktan ileri geliyor.

 

Hangi yerde gectigini söylersen inschaallah hemen okurum, ta ki asrin imaminin bu konudaki dediklerini ögrenim.

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

RabiaA okudum, ama sasiracak bir sey bulamadim. Üstad bu meseleyi en güzel sekilde halletmis zaten.

 

Ben sasirdim;) Biliyorum bu ayetin tefsirini, her iki taraftan. Lakin gercekten RabiaA kardes, güzel oldu birdaha hatirlatman.

 

Sagolasin

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Herhalde su yeri kast etmistin.

 

S- Yahudi ve Nasara ile muhabbetten Kur'anda nehiy vardýr: «š@«[¬7²:«!ö›«*@«MÅX7!ö«:ö«(x­Z«[²7!ö!:­H¬FÅB«#ö«ž Bununla beraber nasýl dost olunuz dersiniz?

--- sh:»(Mü:32)  ------------------------------------------------------------------------------------------

C- Evvela: Delil kat'iyy-ül metin olduðu gibi, kat'iyy-üd delalet olmak gerektir. Halbuki tevil ve ihtimalin mecali vardýr. Zira nehy-i Kur'anî âmm deðildir, mutlaktýr. Mutlak ise, takyid olunabilir. Zaman bir büyük müfessirdir; kaydýný izhar etse, itiraz olunmaz. Hem de hüküm müþtak üzerine olsa; me'haz-ý iþtikaký, illet-i hüküm gösterir. Demek bu nehiy, Yahudi ve Nasara ile yahudiyet ve nasraniyet olan âyineleri hasebiyledir. Hem de bir adam zâtý için sevilmez. Belki muhabbet, sýfat veya san'atý içindir. Öyle ise herbir müslümanýn herbir sýfatý müslüman olmasý lâzým olmadýðý gibi, herbir kâfirin dahi bütün sýfat ve san'atlarý kâfir olmak lâzým gelmez. Binaenaleyh müslüman olan bir sýfatý veya bir san'atý, istihsan etmekle iktibas etmek neden caiz olmasýn? Ehl-i kitabdan bir haremin olsa elbette seveceksin.

Sâniyen: Zaman-ý Saadette bir inkýlab-ý azîm-i dinî vücuda geldi. Bütün ezhaný nokta-i dine çevirdiðinden, bütün muhabbet ve adaveti o noktada toplayýp muhabbet ve adavet ederlerdi. Onun için gayr-ý müslimlere olan muhabbetten nifak kokusu geliyordu. Lâkin þimdi âlemdeki bir inkýlab-ý azîm-i medenî

--- sh:»(Mü:33)  ------------------------------------------------------------------------------------------

ve dünyevîdir. Bütün ezhaný zabt ve bütün ukûlü meþgul eden nokta-i medeniyet, terakki ve dünyadýr. Zâten onlarýn ekserisi, dinlerine o kadar mukayyed deðildirler. Binaenaleyh onlarla dost olmamýz, medeniyet ve terakkilerini istihsan ile iktibas etmektir. Ve her saadet-i dünyeviyenin esasý olan asayiþi muhafazadýr. Ýþte þu dostluk, kat'iyyen nehy-i Kur'anîde dâhil deðildir.

 

 

Benim burdan anladigim kadariyla, bir kafirin müslüman sifatini istihsan ve iktibas etmek caiz, ve ehl-i kitap zevcesini sevmek caiz.

 

Istihsan etmek: Begenme, güzel bulma.

 

Iktibas etmek: istifâde sûretiyle alma. Alinti.

 

Cok ilginc, burda Üstad'da öteki alimlerin dedigini demesede, gayrini da demiyor. Yani "Kafiri sevmek caiz" demiyor, sadece iyi sifatini istihsan ve iktibas etmek ve ehl-i Kitap zevcesini sevmek caiz diyor.

 

Bana göre burdan anlasiliyor ki, Ustadda onlarin dedigini tasdik ediyor.

 

Sonrada Üstad bir zaman mukayesesi yapip o zamandaki dostlugun bu zamandaki dostluk ile arasindaki farki gösteriyor.

 

Yani, bu zamanda, Kuranin nefyinde dahil olmayan ve böylece caiz olan dostluk, onlarin medeniyet ve terakkilerini istihsan ve iktibas ve asayisi muhafaza icin olabilir. Terakkilerini begenip onu almak icin dostluk yapilabilir, birde asayisi muhafaza noktasinda.

 

Demek Üstad'da, onlara hakikaten sevgi manasinda dostluga fetva vermiyor, müslüman olan sifatlari istihsan ve iktibas etmeye cevaz var diyor.

 

Bu görüsü destekleyen aklima Mesneviden su yerler de geldi.

 

Binaenaleyh, Müslümanlarla ülfet ve muhabbetleri mümkün olmayan kâfirlere muhabbet bosa gidiyor. Onlarin muhabbetiyle karsilasilamaz. Onlardan medet beklenilemez. Ancak -1- diye Cenab-i Hakka iltica etmek lâzimdir.

 

Birde Umur-u diniyede musamaha acisini ele alan gelecek yer.

 

Ey uykuda iken kendilerini ayik zannedenler! Umûr-u diniyede müsamaha veya tessebbühle medenîlere yanasmayin. Çünkü, aramizdaki dere pek derindir; doldurup hatt-i muvasalayi; temin edemezsiniz. Ya siz de onlara iltihak edersiniz, veya dalâlete düser, bogulursunuz.

 

Hakikaten önceki yer nazarimdan kacmisti...

Link zu diesem Kommentar
Auf anderen Seiten teilen

Dein Kommentar

Du kannst jetzt schreiben und Dich später registrieren. Wenn Du ein Konto hast, melde Dich jetzt an, um unter Deinem Benutzernamen zu schreiben.

Gast
Auf dieses Thema antworten...

×   Du hast formatierten Text eingefügt.   Formatierung jetzt entfernen

  Nur 75 Emojis sind erlaubt.

×   Dein Link wurde automatisch eingebettet.   Einbetten rückgängig machen und als Link darstellen

×   Dein vorheriger Inhalt wurde wiederhergestellt.   Editor leeren

×   Du kannst Bilder nicht direkt einfügen. Lade Bilder hoch oder lade sie von einer URL.

×
×
  • Neu erstellen...