Webmaster Posted September 8, 2009 Share Posted September 8, 2009 Ýslam Avrupa´nýn bir parçasý Ýslam deyince akla Orta Asya gelir. Protestanlýk Almanya, Fransa ve Batý Avrupayý çaðrýþtýrýr. Katolikleri Brezilya, Meksiko ve Polanyaya ayýrýrýz. Yahudiler Ýsraildedirler. Budistler Uzak Doðu ülkelerindedirler. Bu çaðrýþýmlar ve bölgelere ayýrýmlar zihinlerimizde oluþur... Gerek eski dünya anlayýþý nedeniyle, gerekse sinema filimlerinin bizlere lanse ettiði düsünce tarzý gereði... Oysa hiç bir din herhangi bir ülke, bölge ve etniðe baðlý birþey deðildir. Dünyanýn her yerinde, her milletinden insan, her hangi bir dine mensup olabilir. Örneðin türk yahudileri olduðu gibi, alman budistler veya papua yeni gineli müslümanlarda var. Özellikle sanayi devrimin gerçekleþmesiyle ve teknoloji asrýnýn getirdiði imkanlar sayesinde, artýk bir dini belli bir bölgeye hapsetmek mümkün deðildir. Elbette her ülkede çoðunluk-azýnlýk kavramlarý vardýr. Fakat bir ülkenin veya bölgenin dini aidiyetini sýrf bu salt sayýsal çoðunluk üzerine kurmak, globalleþmiþ bir dünyada mümkün deðildir. Ayný þekilde, bir ülkenin yasalarýna veya iktidarýna bakýp “bu ülke x dinine mensuptur” denmesi sosyolojik olarak hatalý sonuçlar getirecektir. Avrupa´da bir zaman böyle bir hata yapýlmýþ. Bu hataya tarih kitaplarýnda veya eski mahkeme tutanaklarýnda rastlamak mümkündür: Müslümanlara “türk” denilmiþ. Hangi milletten olursa olsun, eðer kiþi müslüman ise, ona “türk” denilmiþ. Türklüðün müslümanlýkla özdeþtirilmesi bizim için onur verici birþey olabilir. Fakat realite açýsýndan ve bunun siyasi olarak getirdiði sorunlar açýsýndan, her müslümana “türk” demek sakýncalýdýr. Nitekim bunun yanlýþ olduðunu anlayan Avrupalýlar, “türk” yerine “Muhammedciler” kavramýný kullanmaya baþlamýþlar. Daha 20-30 sene önce kullanýlan bu söz, sanki müslümanlarýn Hz. Muhammede (sav) taptýklarýný ima ediyor. Elbette bu kelimeyi icat edenlerde art niyet aramamak gerekir. Çünkü kendi inanç ve düþünce tarzlarýna göre Hz. Ýsa´ya (as) tapmak dinlerinin bir gereði. Fazla tanýyamadýklarý müslümanlarýda aynen öyle farz etmiþler. “Muhammedciler” kavramýndan sonra “müslümanlar” kavramý kullanýlmýþ, fakat bu seferde “göçmenlerin” ve “yabancýlarýn” dini olarak algýlanmýþ…. Siyaset, bu algýlayýþa göre yönünü belirlemiþ ve yol haritasýný çizmiþ. Ýslam dini elbette türk iþçileriyle beraber Almanyaya gelmedi. Daha önceleride Avrupa, ve bilhassa Almanya, Ýslamla tanýþma imkaný bulmuþtu. Bu konu onlarca araþtýrmanýn konusu olduðu için, burada kýsa kesiyorum. Önemli olan, türklerle gelen Ýslamýn, Avrupa ve özellikle Almanyada farklý boyutlar kazanmasý. Türkler, diðer müslümanlar gibi eðitim için Avrupa gelmemiþlerdi. Para kazanýp, dönmek için gelmiþlerdi. Yani geliþlerinin bir gidiþi olacaktý… Bu gidiþ gerçeklesmeyince, türkler kalýcý olduklarýný fark ettiklerinde, kaldýðý bölgelerde küçük mescitler oluþturmuslar. Bu mescitler gittikçe büyümüþ. Camiler oluþmuþ. Aileler geniþlemiþ. Çocuklar büyümüþ. Ve Almanyanýn her köþesinde onlarca cami inþa edilmiþ… bu þekliyle Ýslam gerçekten “yabancýlarýn“ dini olmaktan ileri gidememiþ. Fakat… 3. ve 4. neslin geliþmesiyle, egitim seviyesinin yükselmesiyle, gençlerin entegre olmasýyla, almanca konuþan müslüman yazarlarýn çoðalmasýyla, Almanya yeni bir geliþmeyle karþý karþýya kalmak zorunda kalmýþ: Alman Müslümanlar. Sayýlarý belli olmayan yüzbinlerce alman müslümanlar, gelenek haline gelmiþ düsünce tarzýný altüst ediyorlar. Kurduklarý camilerle, derneklerle, yazdýklarý kitaplarýyla hiçte “türk“, “yabancý“ ve “göçmen“ olmadýklarýný ortaya koyuyorlar. Onlar tipik almanlar. Almanca konuþuyorlar, alman kültürüne aitler.. fakat namaz kýlýyorlar, Kuran okuyorlar, oruç tutuyorlar. Bu algýlayýþ mecburen bir paradigma deðiþimini getirmek zorunda. Þuan bu deðiþimin sancýlarýný yaþýyoruz. Bir çok alman bakanýn Ramazan öncesi mesaj vermeleri ve neredeyse hepsinin ayný dille: “Ramazan Almanya´ya geldi” veya “Ramazan Almanya´da da yaþanýyor” demeleri, bu sancýnýn iþaretleri. Bir deðiþim var... Artik Ýslam dininin Asya´ya mahsus bir din olmadýðý dahada anlaþýlýr hale geliyor. Avrupa gelecek senelerde bu deðiþime hazýr olmalý. Çünkü Avrupa “Ýslam”dan bahsettiði zaman, “öteki”nden bahsetmeyecek, tam tersine ta kendi icindekini muhatap alacak. Kendisinden birini muhatap alacak. Belki bu anlamda, yani globalleþen ve sýnýrlarýn kalktýðý bir dünyada, Darül-Ýslam, Darül-Selam ve Darül-Harp kavramlarýný yeniden gözden geçirmek gerekebilir…. Cemil Sahinöz, Moral Haber, 08.09.2009 http://www.moralhaber.net/yazidetay.php?Yazi_id=12809&yazar=493 Link to comment Share on other sites More sharing options...
Recommended Posts